Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
...Kula Kul Olmak
Biz Olmak...
31.07.2012
Bizi biz yapan değerlerle hemhal olmak...
Yürüyen Kur'an olmak; meydan okurcasına şirkin dikenli yollarına...
Nebevi bir direniş sergilemek, vahyin ışığında...
Allahâın yoluna, kanunlarına teslim olduğunu ifade ve iddia eden bir kişi, bu teslimiyetinin bir gereği olarak içinde yaşadığı ortamı, çevreyi, toplumu ve sistemi iyi anlamak, hangi anlayıştan beslendiğini bilmekle yükümlüdür. Özellikle yürürlükteki mevcut sistem yani toplumun birlikteliğini, yönünü, düşüncesini belirleyen temel faktör çok dikkatli ve iyi bir şekilde tahlil edilmelidir. Çünkü bu sistem, belli bir ideolojik anlayıştan, bir iman mantığından ortaya çıkmaktadır. Bu ortaya çıkış, bir akidedir ve akide imanın özü, merkezi ve hayata temel bakış açısıdır.
Her sistemin bir ideolojisi vardır ve sistemin uygulandığı her yerde bu ideolojiye uygunluk yani itaat ister. Bu anlamda İslam, Müslüman kişiden dosdoğru bir şekilde inanmasını yani Allahâın peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği vahyin belirlediği ölçülerde olmasını ister. Bu, insanın için Allahâın öngörmüş olduğu sistemdir.
İslam sisteminin merkezinde Allah vardır ve vahiyle bu merkezin anlamı mutlaklaştırılmıştır. Beşeri sistemlerin merkezinde ise zaman ve mekâna bağlı olarak Allahâla beraber yedek ilahlar, suni tanrılar bulunmaktadır. Kabul ettiğini iddia ettiği sistem hangisi olursa olsun insan için gerçek sistemi merkeze aldığı düşünce belirler. Kısacası İslam sisteminin ne olduğunu belirleyen ilk özellik, bu sistemin istisnasız her konuda, alanda ve düşüncede tek Allahâa kul olma ilkesine dayanmaktadır.
İslam sistemini benimsemeyen bir insan ise bu haliyle ya kendi aklına güvenerek kendine ait ya da daha üst gücün belirlediği sisteme/sistemlere tabi olur ki bu durumda dünyada kaos yaşar. Bugün yaşanan kaosun temel ve aslında tek sebebi de budur.
Bugün Türkiyeâde kendine Müslüman diyen birileri, topluma İslam kimliğine sahip olmayı, vahyi bir duruşu, emrolunduğun gibi dosdoğru olmayı, İslamâdan başka hiçbir dinden razı olmamayı veremedi, gösteremedi, kazandıramadı. Bunun yerine 80âli yıllardan beri post-modern bir mantıkla âamaca ulaşmak için her şeyin mübah olduğuânu iyice topluma yerleştirdi. Sözlerin en güzeline uymak yerine küresel egemenlerin vahşilikleri, hezeyanları, ahlaksızlıklarına uydular. Dinâin dünyaya talip olan yönünü örtmek için AB üyeliği, ABD müttefikliği veya İsrail dostluğunu(!) tercih ettiler. İsrail'le işbirliği anlaşmaları yapıldı. Az bir dünyalık için dinlerini satabildiler. Fıtratlarına isyan ettiler ve hak üzerinde sebat etmediler. Allahâtan ve Oânun vahyinden uzak bularak Fıtratlarının Sesini Duyabilme imkanını kaybettiler. Unutmayalım ki;
âAsra andolsun ki insan ziyandadır. Ancak inanıp salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler başka.â(103/1-3).
Neden İslam yerine başka sistemlere kul olmaya çalışan insanlar için aramızda ağır ifadeler kullanıyoruz? Bizim hakkı ve sabrı tavsiyemiz ancak Vahiy merkezli olmalıdır. Şu ya da bu parti ya da kişi merkezli değil. Aramızdaki kavgalar, kötü sözler, isyanlar hep bu türden sebeplerle olmuştur. Tüm tarih bu benzeri olaylarla doludur. Keskinleşmek yerine birbirimize şefkatli kâfirlere şedid olalım.
Selam İslamâa tabi olanaâ¦
Murat Kirişci