Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Gel Aldanma !!!

Yahu hep aynı konuları konuşuyoruz biraz da amele taalluk eden meseleleri
konuşalım : ))

Bazı Müslümanlarda şöyle yanlış bir Allah Tasavvuru var, diyorlar ki; "Allah affedicidir kerem sahibidir".

Ey falancı, Müslüman olduğunu iddia eden sen; her türlü günahı işler belki pişman olur ama yinede ısrarla işlemeye devam edersin, Namaz kılmazsın ya da kılar ama bunun hayatına yansıması yoktur, seni ne kötülüklerden ne de fuhşiyattan alıkoyar, farzları terk eder ama nafilelere dört elle sarılırsın, Allah'ın ve Rasulünün emretmediği zikir ve ibadetlerle ona yaklaşmaya çalışırsın ve sorduğumuzda; "Ey insan! seni kerem sahibi Rabbine karşı aldatan şey nedir?" (İnfitâr, 6) cevap hazırdır ;

"Allah affedicidir kerem sahibidir"

Allah'ın rahmetine, affına, merhametine, keremine güvenir de Allah'ın Celal sıfatlarını görmez. Allah'ın emir ve nehiylerinde gevşek davranan, günah ve haram işleyenlere karşı azametli, hiddetli, haşmet sahibi, O'nun azabının çetin olduğunu, Kahhar olduğunu hiç hesaba katmaz, affa güvenir, Allah'ın affediciliğini istismar edip günahında ısrar eder veya önemsemez.

"Bilin ki, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve mağrur olan şeytan, Allah’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.”(Lokman: 31/33)

İhyaforumu ailesi kardeşlerim konuyla alakalı olarak İbn Kayyim'in bir yazısını paylaşmak istiyorum;

Allah'tan kaçıp gazab ve öfkesini celbeden şeyleri yapan kişi, Rabbine nasıl hüsnü zan besleyebilir?

Rabbinin hak-hukukunu ve emrini önemsemeyip zayi eden, nehyini hafife alıp işleyen ve onda ısrar eden kimse O'na nasıl hüsnü zan besleyebilir?

Allah'a savaş açan, dostlarına düşmanlık, düşmanlarına dostluk besleyen, sıfatlarını inkar eden, Allah'ın ve Rasûlünün beyan ettiği vasıf ve özelliklerine kötü zanda bulunan, kişi O'na nasıl hüsnü zan besleyebilir?

Allah'ın konuşma, emretme, razı olma, gazab etme gibi özelliklerini kabul etmeyen O'na nasıl hüsnü zan besleyebilir?

Nitekim yüce Allah, kendisinin işitmesinin ancak bazı "cüziyatla" alâkalı olduğuna inananlara şöyle seslenmektedir:"Rabbinize karşı beslediğiniz o zannınız sizi helak etti, böylece zarara uğrayanlardan oldunuz" (Fussilet, 23).

Bunlar Allah'ın kendilerinin bildiği çoğu şeyleri bilmediğini sanınca, O'nun hakkında su-i zan beslemiş oldular ve bu zanları onları helak etti. Bu, Allah'ın kemâl sıfatlarını ve yücelik vasıflarını inkar edenin ve O'nu layık olmadığı şeylerle nitelendirenin halidir. Bu kimse hâlâ Allah'ın kendisini cennete koyacağını sanıyorsa bu kendi kendisini aldatmadır veya şeytanın, onu Rabbine hüsnü zan beslemeyi süslü göstererek kandırmasıdır.

Bu noktayı iyi düşün. Kendisinin Allah'a varacağını, Allah'ın sözlerini işittiğini, kendisini gördüğünü, gizli veya açık her şeyi bildiğini, hiçbir şeyinin O'na gizli kalmadığını, huzuruna götürülüp tüm yaptıklarından sorguya çekileceğini yakinen bildiği halde daima O'nun gazabını celbedecek şeyler yapan, emirlerini yerine getirmeyen, O'nun hukukuna riayet etmeyen bir kul tüm bunlarla birlikte Rabbine nasıl hüsnü zan besleyebilir?

Bu nefislerin aldatmasından ve kuruntuların kandırmasından başka nedir?

Aman Allah'ım! Acaba, kullara türlü türlü haksızlık ve zulümleriyle Allah'a varacak olan zalimlerin ve büyük günah işleyenlerin Allah'a (c.c.) zanları nasıl acaba? Eğer "Hakkında, hiçbir zalime ve fasığa azap etmeyeceğine dair hüsnü zan besledik" sözlerinin kendisine bir fayda vereceğini sanıyorsa, kul Allah'ın yasakladığı her türlü şeyi yapsın. Çünkü ateş ona dokunmayacak! Sübhanallah...

İnsanın kendi kendini aldatması onu nerelere götürüyor!

İbrahim (a.s.) da kavmine:"Allah'tan gayri uydurma bir ilâh mı istiyorsunuz? Peki alemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?" (Sâffât, 86, 87) demişti. Yani: "Siz, Allah'tan başkasına ibadet etmişken, O'nun size ne yapacağını sanıyorsunuz?"Bu noktayı iyice düşünen kimse Allah'a iyi zan beslemenin anlamının güzel amel yapmak olduğunu bilir. Çünkü kulu güzel amele O'nun sevap vereceği, ödüllendireceği, kabul edeceği hususundaki hüsnü zannı iter. Şu halde kişiyi iyi amel iyi zannı teşvik eder, Rabbine ne kadar iyi zan beslerse ameli o kadar iyi olur. Aksi takdirde hevâ-hevese uymakla birlikte hüsnü zan beslemek acizliktir.

Nitekim Tirmizî'nin ve Ahmed b. Hanbel'in Şeddâd b. Evs'ten naklen yaptıkları rivayette Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem): "Akıllı nefsini Allah'ın emrine boyun eğdiren ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz ise heva-hevesine uyan, sonra da Allah'a karşı ümit ve temenniler besleyen kişidir"

Özetle; Hüsnü zan ancak kurtuluş vesileleri bulunduğunda olur. Helak sebepleri mevcutken hüsnü zan gerçekleşmez.

Şayet: "Bilakis o durumda da hüsnü zan geçerli olur. Allah'ın rahmeti, affı ve cömertliği kızgınlığından çok olur." denirse...Deriz ki:

Evet öyle... Allah (c.c.) tüm bunlardan daha yüce, cömert, asil ve merhametlidir. Fakat bu lâyık olduğu yere konar. Zira Allah hikmet, izzet, intikam, şiddetle yakalama, cezayı hak edeni cezalandırma gibi vasıflara da sahiptir.

Hüsnü zannın dayanağı sadece Allah'ın sıfatları ve isimleri olsaydı muttaki ile günahkâr; mü'minle kâfir, dost ile düşman ortak olurdu. O sebeple Allah'ın gazabını celbetmiş, lanetine maruz kalmış, haramlarını çiğnemiş bir günahkâra O'nun isim ve sıfatları bir fayda vermez. Bilakis hüsnü zan ancak tevbe eden, pişman olup günahlardan tamamen sıyrılan, geri kalan ömründe hayır ve tâate yönelen, sonra da hüsnü zan besleyen kimseye fayda verir. İşte hüsnü zan budur. Birincisi ise aldanmadır, avunmadır.

Her işimizde Allah'tan yardım dileriz.

Sonuç olarak meseleyi bilen kişi ümidi doğru yerde besler; aldanmış cahil kimse ise yersiz davranır.

http://www.ihyaforum.com/mezhepler/35349-ibnul-kayyim-fikih-ve-itikatta-guvenilir-bir-kaynak-degildir.html#post291724


Alternatif Bakışlar

MollaCami.Com