Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Duvardan Dökülen İnciler" Takvim Yaprakları

Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Makbul olan haccın mükâfatı ancak cennettir.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)



07
Ekim Pazar 2012

Hicrî: 21 Zilkâde 1433 - Rûmî: 24 Eylül 1428

İnebahtı Deniz Savaşı ve Donanmamızın Yakılması (1571) • Rusya'da Komünist İhtilali (1917) • Amerikan ve İngiliz Kuvvetlerinin Afganistan'a Girmesi (2001)

Hac

Hac, İslâm’ın beş esâsından birisidir. Hem mâlî, hem de bedenî bir ibâdettir. Hicretin dokuzuncu senesinde farz kılınmış ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ebû Bekir’i (r.a.) hac emîri tayîn etmişlerdir.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) hac farîzasını ertesi sene îfâ buyurmuşlardır.

Şartları kendinde bulunan kişiye ömründe bir kere haccetmek farz-ı ayındır. Hâli müsâit olduğu halde, ömrünün sonuna kadar sıhhati müsâit olmazsa vekil gönderir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur. Bunlar; Kelime-i Şehâdet (Allâhü Teâlâ'dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) Allâh’ın kulu ve peygamberi olduğuna şehâdet etmek), namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve Kâbe'yi haccetmektir.”

Haccın bazı hikmet ve faydaları:

Allâhü Teâlâ’ya karşı kendini hakir göstermek, insanlara karşı mütevâzî olmak.
Mal nimetinin ve beden sağlığının şükrünü edâ etmek.
Kâbe-i Muazzama’nın, insanların ruhlarına inşirâh (genişlik) vermesi.
Nefsi tezkiye ve terbiye.
Dinleri bir, renkleri ve dilleri ayrı olan Müslümanların kaynaşmaları.
Bembeyaz ihrâma bürünmek, beyaz kefene sarılıp âhiret yolculuğuna çıkmanın, kabirden kalkıp mahşere gitmenin bir temsilidir.
Hacer-i Es'ad'ı selamladıkça ahid ve mîsâkı hatırlamak ve îmânı tazelemek.
İslâm’ın doğup yayıldığı, Peygamberimiz’in ve Ashâbının İslâm için bin bir güçlük ve meşakkat içinde verdiği mücâdeleyi hatırlamak.
Hac, Müslümanlarda ömür boyu yâd edilecek güzel hâtıralar bırakır.

(Hac Rehberi, Fazilet Neşriyat)

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“Bir kadın hapsederek ölümüne sebep olduğu kedi yüzünden azâb olunacaktır. Hapsettiğinde o kediyi ne doyurdu ne suladı, yerdeki otlardan yemesi için serbest de bırakmadı.”
(Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)



08
Ekim Pazartesi 2012

Hicrî: 22 Zilkâde 1433 - Rûmî: 25 Eylül 1428

Balkan Harbi'nin Başlaması (1912) • Çatalca'nın Kurtuluşu (1922)

Yaratılmışlara Merhamet Etmek

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:

"Yeryüzündeki mahlûkâta merhamet ediniz ki Allâhü Teâlâ da size merhamet etsin."

Başkalarına merhametli olun ki siz de merhamet göresiniz. Affedin ki sizin de hatalarınız bağışlansın."

Doğru sözü ve nasihati işitip de kabûl etmeyen ve icabıyla amel etmeyene yazıklar olsun. Doğruyu bildikleri halde onunla amel etmeyip hatasında ısrarcı olana da yazıklar olsun.

Merhamet ancak fena insanlardan çekilip alınır.

Allâh’dan korkun ve halini ifâde edemeyen hayvanları aç bırakmayınız. Sizler onları iyi besleyin, rahatlıkla binin ve âfiyetle yiyiniz."

"Herhangi bir kimse serçeyi veya daha küçüğünü haksız yere öldürürse Allâh muhakkak onun hesâbını sorar."

“Yâ Resûlallâh! Onun hakkı nedir.” denildi:

“Kesip yenmesidir, yoksa başının kesilip atılması değildir.” buyurdular.

İbn-i Mesûd Hazretleri şöyle nakletti:

Biz, Resûlullâh ile seferde idik. O bir ihtiyâcı için yanımızdan ayrıldı. Biz yanında iki yavrusu olan bir kuş gördük, birimiz yavrularını aldı. Anası gelip başımız üstünde çağrışarak dönmeye başladı. Resûlullâh Efendimiz geldiğinde “Bu fena işi kim işledi, hemen ona yavrusunu iâde ediniz.” buyurdular.

Yine konduğumuz bir yerde karınca yuvası var idi. Onları dağıtmak için yuvalarını ateşe vermek istedik. Resûlullâh Efendimiz görünce “Ateş ile azâb etmek ancak ateşi yaratana layıktır.” buyurarak yasakladılar.

Hz. Alî (r.a.): “Ey Allâh’ın kulları, Allâh’ın arzında (yeryüzünde), onun kullarının hakları husûsunda Allâh’tan korkunuz. En küçük gördüğünüz şeylerden; hayvanlara karşı olan muâmelenizden bile suâl olunacaksınız.” buyurdular.

Zamanın bereketi azalıp sene ay kadar, ay hafta kadar, hafta gün kadar, gün saat kadar ve saat da kuru ot(un ateşte yanması) kadar olmadan kıyâmet kopmaz..” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)

15Mayıs Salı 2012Hicrî: 24 Cemâziyelâhir 1433 • Rûmî: 02 Mayıs 1428

Yunanlıların İzmir'i İşgali (1919) ...[COLOR="#FF0000"] HZ. SÂLİH ALEYHİSSELÂM
Hz. Sâlih (a.s.), Şam ile Hicaz arasında “Hicr” denilen mahalde yaşayan “Semud” kavmine Peygamber gönderilmiştir. Bu kavim, dağları delmiş, taşları oymuş, kendilerine pek sağlam binalar yapmışlar, fakat doğru yoldan da çıkmışlardı.

Hz. Sâlih (a.s.)’ın yirmi sene devam eden emirlerine, nasihatlerine kulak vermediler. “Kendisine sakın dokunmayınız” diye tenbih ettiği harikulade bir deveyi boğazladılar. Nihayet dehşetli bir sayha ile yerlere serilip helâk oldular. Hz. Sâlih Aleyhisselâm da kendisine iman edenler ile beraber çıkıp evvela Şam'a, Filistin’e, sonra da Mekke-i Mükerreme’ye gitti.

Hz. Sâlih (a.s.) seksen beş sene veya iki yüz sene yaşamıştır. Kabr-i şerîfleri Mekke-i Mükerreme’de, Beytullah’da Rükn (Hacerü’l Esved) ile Makam-ı İbrahim arasındadır.

SEYYARE (GEZEGEN)LERDE GÜNLER VE YILLAR

Gezegen(seyyare)lerin yörünge(mahrek)de kendi mihver (ekseni) etrafında dönme müddetine “Gün”, Güneş etrafında döndüğü süreye de bir “Yıl” denir. Günler ve yıllar her gezegende farklıdır.

Merkür (Utarid) kendi ekseni etrafında 58.7 günde döner. Yani Merkür’ün bir günü 58.7 dünya gününe denktir. Merkür, Güneş etrafında ise dünya ölçülerine göre 88 günde döner.

Venüs (Zühre) kendi etrafında 243 günde, Güneş etrafında ise 225 günde döner. Bu da Venüs gününün 'Venüs yılından daha uzun olması demektir. Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir. Diğer bütün gezegenler Güneş'in etrafında saat yönünün tersine dönerler.

Mars (Merih)’ın bir günü 24 saat 37 dakika, bir yılı ise 687 dünya
[/COLOR]

(r.anhâ) buyurdular: “(İnsanlar) en faziletli ibadet olan tevâzûdan gâfil kalıyorlar.” (Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)

16Mayıs Çarşamba 2012Hicrî: 25 Cemâziyelâhir 1433 • Rûmî: 03 Mayıs 1428

Sultan Altıncı Mehmed Vahdeddin Han'ın İtalya'da Vefatı (1926)
HZ. ÖMER’İN TEVAZUUHz. Ömer (r.a.) kölesiyle beraber Şam'a giderken yolda deveye nöbetleşe binmişlerdi. Hz. Ömer (r.a.) deveye biner, kölesi devenin yularını tutar ve bir fersah kadar yürürdü. Sonra Hz. Ömer iner, kölesi biner, Hz. Ömer devenin yularını tutar ve bir fersah kadar yürürdü.

Şam'a yaklaştıklarında binme sırası kölesinde idi. Köle, devenin üzerinde Hz. Ömer de (r.a.) yularını tutmuş gidiyorlardı. Yolda karşılarına su çıktı. Hz. Ömer, ayakkabısı sol koltuğunun altında, devenin yuları da elinde suya girdi. Halifeyi karşılamaya çıkan Şâm emîri Ebû Ubeyde bin Cerrâh (r.a.) bu hâli görünce;

‘Ey mü'minlerin emîri, Şam’ın ileri gelenleri seni karşılamaya çıkacaklar, seni bu hâlde görmeleri iyi olmaz.’ dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.)

“Muhakkak Allâhü Teâlâ bizi İslâm ile azîz kıldı. Biz insanların sözlerine itibar etmeyiz.” buyurdu.

YEMEK TARİFİ: İzmir Köfte (5 Kişilik)

Malzemeler: Kıyma 500 gr., ekmek 4/1 veya bir fincan galeta unu, soğan, biber, domates 2’şer adet, yumurta 1 adet, Patates 3 adet, sarımsak 5 diş, karabiber ve kimyon yarım çay kaşığı, tuz 2 çay kaşığı

Sos için: Soğan 1 adet, salça 1 çorba kaşığı, un 2 çorba kaşığı, tuz 1 çay kaşığı, zeytinyağı

Hazırlık: Kıyma, ince kıyılmış soğan, sarımsak, kimyon, ekmek veya galeta unu, karabiber ve yumurta, iyice yoğrulur. Parmak şeklinde yuvarlanır. Tepsiye dizilip 180 derece fırında pişirilir ve yağı süzülür.

Patates ve domates ayva dilimi gibi doğranır. Biber köfte büyüklüğünde bölünür ve istenirse patatesler kızartılır.

Peygamberimiz (s.a.v.)’e bir adam geldi “Benim Kur’ân’dan birşey al(ıp oku)mağa gücüm yetmiyor. Bana yetecek olanı öğretiniz.” dedi. Resûlullah ‘Sübhânallâhi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azim.’ deyin.” buyurdular. (Hadîs-i Şerîf, S. Ebû Dâvûd)

17Mayıs Perşembe 2012Hicrî: 26 Cemâziyelâhir 1433 • Rûmî: 04 Mayıs 1428

Kasr-ı Şirin Muahedesi'nin Akdi (1639)
EN BÜYÜK İSTİĞFAR: TESBİH NAMAZITesbih namazı tevbenin, istiğfârın en büyüğü ve bütün vücutla yapılanıdır.

Resûlü Ekrem (s.a.v.), amcaları Hz. Abbâs’a (r.a.) hitâben tesbih namazı ile alâkalı şöyle buyurmuşlardır:

“Ey amca! Sana on haslet haber vermekle ikrâm etmiş olayım ki, onu işlediğin vakit günâhının evveli ve âhiri, yenisi ve eskisi, hatâ ile ve kasden yapılanı, küçüğü ve büyüğü, gizlisi ve âşikâr olanı mağfiret edilmiş olsun... Gücün yeterse bu tesbih namazını her gün kıl. Her gün kılamazsan ayda bir kere kıl. Onu da yapamazsan senede bir, onu da yapamazsan ömründe bir kere kıl.”

Tesbîh namazı 4 rek’attir. Bu namazda 300 defa şu tesbih okunur: “Sübhânellâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil-azîm.”

Bu tesbih, namaz içinde şu kadar okunur:

15 kere, Sübhâneke'den sonra (Fâtiha'dan önce),
10 kere, zamm-ı sûreden sonra,
10 kere, rükûda, (tesbihlerden sonra)
10 kere, rükûdan kalkınca ayakta (kavmede),
10 kere, birinci secdede, (tesbihlerden sonra)
10 kere, iki secde arasındaki oturuşta (celsede),
10 kere, ikinci secdede. (tesbihlerden sonra)

Birinci rek'atte okunan tesbihlerin adedi 75'tir. İkinci rek'atte aynı sıralama ile yine 75 defa okunur. Üçüncü ve dördüncü rek'atler de böyle kılınır. Birinci kâdede (oturuşta) tahiyyattan sonra salli ve bârik, üçüncü rek’ate kalkınca önce sübhâneke okunur.

Tesbih namazı, kılınması teşvik edilmiş bir namazdır. Bunu alışkanlık hâline getirmek müstehaptır. Kılmasını bilmeyenlerin istifâde etmesi maksadıyla cemaatle de kılınabilir. (Muhtasar İlmihal, Fazilet Neşriyat)

İSİMLERİMİZ: Erkek: Davud, Kız: Dürdane

Resûlullâh (s.a.v.) “Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün!” Buyurdular. “Kimin, yâ Resûlallâh?” denildi. Buyurdu ki: “Yaşlılık günlerinde ana ve babasından birine veya her ikisine yetişip de (onları razı edemeyip) cennete giremeyen kimsenin (burnu sürtülsün).” (Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim) 12Ekim Cuma 2012Hicrî: 26 Zilkâde 1433 • Rûmî: 29 Eylül 1428

Amerika'nın Keşfi (1492) • Sokollu Mehmed Paşa'nın Şehâdeti (1579) • Eğri Kalesi'nin Fethi (1596) KURBANA AİT HÜKÜMLERVakti içinde kurbanı kesmeyip kıymeti sadaka olarak verilse kurban edâ edilmiş olmaz.

Zengin olan kimseler kurban kesmeyip kurbanın kesileceği vakti geçirseler, kurbanın kıymetini sadaka olarak vermeleri lâzım gelir.

Lâkin fakîrler ve kurban nezreden (adayan) kimseler, aldıkları kurbanı kesmeyip vakti geçerse kurbanın kendisini sadaka olarak vermek vâcib olur.

Fıtır sadakası (fıtra) ve kurban vâcib olduktan sonra mal zâyi olsa (sâhibi fakir düşse) ömrü içinde bunları edâ etmedikçe bunlar kendisinden sâkıt olmaz. Ya kıymetlerini veya aynını (kurbanın kendisini) sadaka vermesi vâcib olur.

Nisâba mâlik (zengin) olan çocuk için velisinin çocuğun malından kurban kesmesi lâzımdır.

YEMEK TARİFİ: Buhara Pilavı (10 Kişilik)

Malzemeler:

3,5 su bardağı (650 gr.) pirinç; 1-2 adet (100 gr.) soğan; 300 gr et; 50 gr güneriçi (çam fıstık); 2-4 adet (300 gr.) havuç; 2 çorba kaşığı (100 gr.) salça; (250 gr.) tereyağı; 1 çay kaşığı kimyon; 5 su bardağı (940 gr.) su; yarım çorba kaşığı tuz.

Hazırlık: Pirinçler bir defa yıkanır sonra ıslatılır. 5 defa daha yıkanarak süzülür.

Etler ve soğan kuşbaşı doğranır. Havuç julyen (uzun ince) doğranır. Etler tavaya konulur. Suyunu çekinceye kadar pişirilir. Yağ ilave edilip et biraz kavrulur.

Daha sonra soğan ve havuç ilave edilerek biraz daha kavrulur. Salça ilave edilir. Kimyon, tuz atılarak kemik suyu konulur.

Ocak kısılarak kısık ateşte pişmeye bırakılır. Suyunu çekince altı kapatılır. 15 dakika sonra karıştırılıp servis yapılır.

İSİMLERİMİZ: Erkek: Yahya, Kız: Büşra

Kim evinden çıkarken ‘Bismillâhi tevekkeltü alellâhi lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ derse ona ‘Bu sana yeter ve sen muhafaza edildin.’ denilir. Şeytan da o kimseden uzaklaşır.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî) 13Ekim Cumartesi 2012Hicrî: 27 Zilkâde 1433 • Rûmî: 30 Eylül 1428

Ankara'nın Başkent Olması (1923)
ZİLHİCCENİN ON GÜNÜAREFE GÜNÜ VE Kendisinde ibâdet edilen günlerin Allâh’a en sevimlisi Zilhiccenin on günüdür. Hadîs-i şerîfte: “En fazîletli duâ, Arefe günü yapılandır.” buyuruldu.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) vedâ haccındaki hutbesinde şöyle buyurmuşlardı: “İyi biliniz ki mallarınız ve kanlarınız birbirinize şu belde, ay ve gününüz gibi haramdır. Dikkat edin, ben havz başına en önce gideninizim ki sizinle diğer ümmetlere çokluğunuzla öğünürüm. Sizler benim yüzümü kara çıkarmayınız...

Zilhicce’nin ilk on günü ibâdete daha gayret etmeli, Allâh’ın kıymetini yükselttiği şeylere hürmet etmelidir. Zira Zilhicce haram aydır. On günün en faziletli günü de Arefe günüdür. O günde Allâhü Teâlâ dîni ikmâl etmiştir.

Allâhü Teâlâ bu ümmete birliğine şehâdeti, resûlünü tasdîkı, hicretten on sekiz ay önce mirac gecesinde beş vakit namazı, Medîne’de zekâtı ve Ramazân orucunu farz kıldı. Sonra hicretin dokuzuncu senesinde haccı farz kıldı. Resûlullâh Efendimiz haccettirmek üzere Hz. Ebûbekr’i Müslümanlara emîr kıldı ve

Medîne’den hacca gittiler. Hemen akabinde Berâe sûresinin ilk âyetleri nâzil oldu, Resûlullâh Hz. Ali'yi bu âyetleri Arafat'ta okumak üzere gönderdi ve “Bu seneden sonra hiçbir müşrik haccetmeyecek ve Beytullâh çıplak olarak tavaf edilmeyecektir.” diye nidâ ettirdi.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) hicretin onuncu senesinde Vedâ haclarını yaptılar. Allâhü Teâlâ Cuma’ya rastgelmiş olan Arefe günü “Bu gün kâfirler dininizi söndürebilmekten ümidlerini kestiler; Onlardan korkmayın, yalnız benden korkun, işte bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’a râzı oldum.” meâlindeki Mâide Sûresi, 3. âyetini inzâl buyurdu. Allâhü Teâlâ, câhiliyye alâmetlerini yıkarak

Hacılar ve umre yapanlar (insanların Allâh’a gönderdikleri) elçileridir. Allâh’a duâ ettiklerinde kabul eder; Allâh’tan mağfiret dilediklerinde onları bağışlar.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce) 14Ekim Pazar 2012Hicrî: 28 Zilkâde 1433 • Rûmî: 01 Teşrin-i Evvel 1428

HANGİ HAYVANLAR KURBAN OLMAZ?Bir veya iki gözü kör, zayıflıktan ilikleri erimiş, kesileceği yere gitmeye kudreti olmayan, yâni hiç yürüyemeyen, kulaklarından biri olmayan veya burnu kesik olan hayvanları kurban etmek câiz olmaz.

Sığır, koyun veya keçinin bir memesi gitmiş veya kurumuş ise kurban edilmesi câiz olmaz. Lâkin yavrusunu emzirebilirse câiz olur.

Dişsiz hayvanı kurban etmek câiz değildir. Eğer dişlerinin çoğu var ise kerâhetle câizdir. Lâkin dişsiz hayvan dişli hayvan gibi yayılıp karnını doyurur ise câiz olur.

Deli hayvan karnını doyuramazsa kurban etmek câiz olmaz.

Ölmek üzere olan hayvanı kurban etmek câiz olmaz.

Kulağının biri dibinden kesilen yâhut doğduğunda bir kulağı olmayan hayvanı kurban etmek câiz olmaz.

Emânet hayvanı kendisi için kurban etmek, rehin hayvanı kurban etmek ve almaya vekil olduğu hayvanı kendisi için kesmek câiz olmaz.

Kocası, karısının veyâhut karısı kocasının kurbanını izni olmayarak kendisi için kesse câiz olmaz. Kıymetini vererek râzı etse de câiz olmaz.

ZİLHİCCE AYI İCTİMA‘I, RU’YET VE BAŞLANGICI

Hicrî Kamerî 1433 yılı Zilhicce ayı ictima‘ı yarın (15 Ekim Pazartesi) Türkiye saati ile 15.03’de.

Ru’yet ise (16 Ekim Salı) Türkiye saati ile 04.20’de.

Hilâl’in görüldüğü yerler: Büyük okyanusun orta ve güney kesimleri ve Avustralya Papua adasının güney batı kesimi, Endonezya, Timor adaları, Brunei,

Hiçbir günde yapılan sâlih amel Allâhü Teâlâ’ya Zilhicce ayının ilk on gününde yapılan sâlih amelden daha sevimli olamaz.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)

15
Ekim Pazartesi 2012
Hicrî: 29 Zilkâde 1433 • Rûmî: 02 Teşrin-i Evvel 1428


ZİLHİCCE AYI VE ON GECEBu akşam idrâk edeceğimiz kamerî ayların 12’ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm’ın beş esâsından biri olan hac farîzasının îfâ edildiği umûmî af ayıdır. Arafât’a çıkıldığı, Allâh için milyonlarca kurbanın kesildiği ve bir senelik hesapların görülüp amel defterlerinin kapandığı mukaddes bir aydır.
Zilhiccenin birinci on gecesi “leyâli-i aşere” yâni 10 mübârek gecedir. Bu ayda, noksanların tamamlanması için istiğfâr, salevât-ı şerîfe, diğer duâlar ve tesbîh namazına devamda hayır vardır.
Hacca gidemeyen mü’minlerin bu günlerde oruç tutmaları çok büyük fazîlettir. O bakımdan Kurban bayramından evvel dokuz gün oruç tutmalı, 10. günü kurban kesilinceye kadar bir şey yememelidir. Hiç olmazsa 8’inci gün ile berâber, 9’uncu günü (Arefe günü) oruçlu olmak lâzımdır.
Arefe günü sabah namazından bayramın 4’üncü günü ikindi namazına kadar, bütün farz namazların arkasından Teşrîk tekbîri (Allâhü Ekber Allâhü Ekber, Lâ ilâhe ilallâhü vallâhü ekber, Allâhü Ekber ve lillâhil-hamd) okumak kadın-erkek her mükellef Müslümana vâciptir.
ZİLHİCCENİN İLK ON GÜNÜNDE NE YAPILIR?
Zilhicce ayının birinden onuna (yâni Kurban Bayramının ilk gününe) kadar, her gün sabah namazlarından sonra:
10 salevât-ı şerîfe:
“Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.”
10 istiğfâr:
“Estağfirullâhe’l-Azîm el-Kerîm ellezî lâilâhe illâHüve’l-Hayye’l-Kayyûme ve etûbü ileyk ve nes’elühü’t-tevbete ve’l-mağfirete ve’l-hidâyete lenâ innehû hüve’t-Tevvâbü’r-Rahîm.”
10 tevhid:
“Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, Lehü’l

Kurbanların en faziletlisi, en pahalı ve en semîz olanıdır. ” (Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)
16
Ekim Salı 2012
Hicrî: 1 Zilhicce 1433 • Rûmî: 03 Teşrin-i Evvel 1428

HANGİ HAYVANLAR KURBAN EDİLİR?Kurban olan hayvanlar koyun, keçi, sığır, câmûs (manda) ve devedir. Bir yaşını bitirip iki yaşına girmiş koyun ve keçi, iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş sığır ve manda, beş yaşını tamamlayıp altı yaşına girmiş olan deve kurban olur. Lâkin kuzu büyük olup bir senelik koyundan fark olunamazsa ve altı ayı tamam etmişse kurban olur.
Kurban vahşî (yabânî) olmamalıdır.
Bir koyun, bir keçi bir kimse için kurban olur.
Bir sığır, bir câmûs (manda) ve bir deve yedi kişi için kurban olur. Yâni yedi kişi müşterek olarak bir sığırı veya deveyi kurban edebilirler. Ortaklar tek, çift veya yediden az olabilir.
Bir kimse iki koyun kurban edebilir.
Resûl-i Ekrem sallâllahu aleyhi ve sellem Efendimiz her sene iki koyun kurban ederdi. Vedâ Haccı'nda yüz deve kurban ettiler.
Müşterek olarak inek, öküz, deve veya câmûs kurban etmekte müstehab olan, ortakların kurbanı hep birlikte alması veyâhut içlerinden birine vekâlet verip aldırmalarıdır.
Bütün ortakların kurbanda ibâdete, sevâb ve fedâ-yı nefse niyet etmeleri ve hisselerinin müsâvî (denk) ve hepsinin Müslüman olmaları şarttır.
Ortakların bazısı vâcib kurbana, diğerleri sünnet, nâfile, nezir (adak) veya akîka kurbana niyet etse yâhut ortakların bazısı ölü yâhut sabî veya bunamış olsa kurban câiz olur.
KURBAN ETİNİN TAKSÎMİ
Kurban etinin üçe taksîmi müstehabdır:
Üçte biri sadaka olarak verilir. Üçte biri akrabâ ve dostlara hediye veya ziyâfet verilir. Üçte biri de nafakaları üzerine olan âile ve evlâda yedirilir.

Kurbanın etini zenginlere, fakîrlere, Müslüman veya gayr-i müslimlere hediye etmek veya tamamını bağışlamak câizdir.
Kurban kesen ihtiyaç sâhibi ise kurbanın tamamını ev halkına yedirmesi daha faziletli ve müstehabdır

Kim mal genişliği (imkân) bulur da kurban kesmezse sakın bizim mescidimize yaklaşmasın.” (Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)
17
Ekim Çarşamba 2012
Hicrî: 2 Zilhicce 1433 • Rûmî: 04 Teşrin-i Evvel 1428
CENNETE GİRMEK İSTEMEYENLER

Resûlullah (s.a.v) buyurdular: “Girmek istemeyen müstesna bütün ümmetim cennete girer. “Yâ Resûlallah, kim cennete girmek istemez.” dediler.
“Kim bana itaat ederse cennete girer, kim bana isyan eder; emrettiklerimi yapmazsa cennete girmeyi istememiş olur.” buyurdular.
KURBANDA TEMİZLİK VE ETİN MUHAFAZASISağlık kontrolleri yapılmış, hastalıksız hayvanlar alınmalıdır.
Kesme, yüzme ve parçalama işleri serin yerlerde (14 °C altında) yapılmalı; kan, bağırsak vs. atıklar gelişi güzel etrafa atılmamalı ve akarsulara dökülmemelidir.
Hayvanların kesilmesi, yüzülmesi, parçalanması, etin nakli, muhafazası ve pişirilmesinde temizliğe son derece dikkat edilmelidir.
Sakatat ile etler aynı yerde bulundurulmamalıdır.
Etler, yeni kesildiğinde -kesim sıcaklığında- buzdolabına, poşet içine veya hava almayacak şekilde büyük parçalar halinde üst üste konulmamalı; kesim sıcaklığı düştükten sonra buzdolabına konulup 12 saat dinlendirilmelidir. Hemen yenilmeyecek etler bu dinlenmeden sonra, ihtiyaca uygun miktarlarda derin dondurucuya konulmalı veya kavurma yapılarak muhafaza .edilmelidir.
Et, buzdolabında yaklaşık 2-3 gün, kıyma ise 1-2 gün dayanır. Eğer daha uzun müddet muhafaza edilecekse küçük parçalar halinde buzdolabının buzluğunda veya derin dondurucuda saklanması gerekir.
Donmuş etler, çözülmesi için buzdolabının alt raflarında bekletilmelidir. Çabuk çözülmesi için kalorifer ve soba üzerinde veya oda sıcaklığında bekletilmemelidir.
Pişmiş etler sıcak iken derin dondurucuya konulmamalı, oda sıcaklığında 2 saatten fazla da kalmamalıdır. Zehirlenme tehlikesine karşı dikkatli olunmalıdır.
Çiğ eti hazırlamadan önce ve sonra eller iyice yıkanıp kurulanmalıdır. Çiğ etler için kullanılan kesme tahtası, meyve ve sebzeler için kullanılmamalıdır.

"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

Kim gönül hoşluğuyla ve sevap umarak kurbanını keserse, (bu kurban) o kimse için ateşten (koruyan) bir perde olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu'cemü'l Kebîr)
20
Ekim Cumartesi 2012

Hicrî: 5 Zilhicce 1433 - Rûmî: 07 Teşrin-i Evvel 1428

Kurban Nasıl Kesilir?Kurban kesmeye ‘Yâ Rabbi! Şu vücudum sana karşı o kadar hata ve isyan etti ki affedilebilmem için bu vücudu sana kurban etmem lazım. Fakat sen insan kurban etmeyi haram kıldığından vücuduma bedel olarak bu hayvanı kesiyorum, kabul eyle.’ diyerek niyet edilir. Besmele-i şerîfe ile “İnnî veccehtü vechiye lillezî fetara's-semâvâti ve'l-arda hanîfen ve mâ ene mine'l-müşrikîn.” ve; “Allâhümme hâzâ minke ve leke. Allâhümme inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi'l-âlemîn, lâ şerîke lehû ve bizâlike ümirtü ve ene evvelü'l-müslimîn” duâlarını okuduktan sonra;

“Allâhü ekber, Allâhü ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd, Bismillâhi Allâhü ekber.” deyip hemen kesilir.

Kurbanın şu dört şeyi kesilir:
1) Nefes borusu.
2) Yemek borusu.
3 - 4 ) İki şah damarı

Bu dördünü de kesmek sünnettir. Bunlardan üçünü kesse helâl olur.

Deveyi gerdanından, koyun, keçi ve sığırı çene ile göğüs arasından, yumrucuk denilen kemiğin altından boğazlamak sünnettir.

Kurbanı kıbleye doğru yatırıp (ön ayakları ile arka sol ayağını) bağlayarak kesmek sünnettir.

Kolaylık için sığırların dört ayağını bağlamak câizdir.

Deve ayakta kesilir.

Eğer hayvan kaçarsa veya insana hücûm ederse yâhut kuyuya düşüp de boynundan kesmek mümkün olmazsa, kesilmesi niyetiyle “Bismillâhi Allâhü Ekber” diyerek, bir bıçakla veya kesici bir şeyle (herhangi bir yerinden) yaralamak sûreti ile öldürülse helâl olur.

Beyit:

Nâ-kâbil içün pend-i hakîmâna ne hacet
Bir hasta ki nevmîd ola dermâna ne hacet. (Said Paşa)

Açıklama: Anlayış kaabiliyeti olmayana öğüt vermenin faydası yoktur. Hayâtından ümit kesilmiş bir hastaya ilâcın hiçbir tesiri olamaz.

Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

Allâhü Teâlâ arefe günü kullarına bakar. Kalbinde zerre miktarı iman bulunan herkesi bağışlar.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü'l-Ummâl)

21
Ekim Pazar 2012

Hicrî: 6 Zilhicce 1433 - Rûmî: 08 Teşrin-i Evvel 1428

Arefe Gününün FaziletiPeygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdular:
“Allâh katında arefe gününden daha fazîletli hiçbir gün yoktur. Arefe gününde Allâhü Teâlâ rahmeti ile dünyâ semâsına tecellî eder, yer halkı ile gökteki meleklere karşı iftihar edip şöyle buyurur: 'Kullarıma bakınız. Azâbımı görmedikleri hâlde rahmetimi umarak, her dar yoldan terli olarak toz toprak içerisinde, saçları dağınık bir vaziyette bana geldiler. Kullarımın cehennem azâbından kurtulup bağışlanmaları en çok arefe gününde olur.'

“Şeytanın arefe gününden başka hiçbir günde daha zelîl, daha hakîr, daha küçük ve daha öfkeli görüldüğü olmamıştır. Bu, arefe gününde Allâh’ın rahmetinin inmesinden ve Allâh’ın günâhları bağışlamasındandır. Bir de Bedir Muhârebesi’nde böyle görülmüştür. Çünkü şeytan o zaman, Cebrâil Aleyhisselam’ı (düşmana karşı) melekleri saf yaparken görmüştü.”

“Kim ki arefe gününde Allâh’tan dünyâ ve âhirete âit bir hâcetini isterse, Hz. Allâh onu yerine getirir.”

Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v.) arefe günü akşamı ümmeti için duâ ettiler. Duâsına şöyle icâbet edildi: “Zulmederek başkasının hakkını alanlar hâriç bütün ümmetin affedildi. Muhakkak ben, mazlumun hakkını zâlimden alıcıyım.”

Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Yâ Rabbi! Dilersen mazluma cennetini verir, zâlimi de mağfiret edersin” diye ilticâ ettiler. Arefe akşamı buna cevap verilmedi. Sabah olunca Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v.) duâsını Müzdelife’de tekrar ettiler. Orada “İstediğin verildi” buyuruldu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) güldü. Onun güldüğünü gören Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer (r.anhüma) sebebini sordular.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Muhakkak Allâh'ın düşmanı İblis duâmın kabulünü ve ümmetimin mağfiret olduğunu öğrenince gâyet perişan bir vaziyette yerden toprak alıp başına saçıyordu. Onu böyle görünce güldüm.” buyurdular.

Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

Elbette onların(kurbanların) ne etleri, ne kanları Allâh’a ermez. Ona sizden ancak takvâ erecektir. Böyle onları size müsahhar kıldı ki size yolunu gösterdiğinden dolayı Allâh’a tekbirde bulunasınız; büyükleyesiniz...”
(Hac Sûresi, âyet 37)

22
Ekim Pazartesi 2012

Hicrî: 7 Zilhicce 1433 - Rûmî: 09 Teşrin-i Evvel 1428

Hacca Gidemeyen Müslüman Ne Yapmalı?

Hacca gidemeyen müslüman, Arefe günü öğle ile ikindi arası, kendini Arafât'ta kabûl ederek Allah rızâsı için 2 rek'at namaz kılar. Her rek'atte; 1 Fâtiha-i şerîfe, 3 Kul yâ eyyühel-kâfirûn, 10 İhlâs-ı şerîf okur.

Namaza şu niyetle başlanır: “Yâ Rabbi, bugün şu saatlerde Arafat'ta milyonlarca müslümanın ‘Lebbeyk’ diye ilticâ ettiği zamanda, âciz kulun orada bulunamadı. Bu kulunun rûhunu onlarla beraber kılıp, benim ilticâmı da onların ilticâsına ilhâk buyur. Orada afv-ı umûmîye mazhar kıldığın kullarına beni de ilhâk eyle!..” Allâhü Ekber.

Namazdan sonra:

* 70 İstiğfâr-ı şerîf,
* 11 veya 70 adet, “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihi’l-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr” tevhîdini okur.
* 3 veya 11 yâhut 70 kerre “Allâhü ekber, Allâhü ekber, Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd” diyerek tekbir getirir.
* 100 defa aşağıdaki tesbîhi okur:
“Sübhânellezî fi’s-semâi arşuhû,
Sübhânellezî fi’l-ardı sültânühû,
Sübhânellezî fi’l-ardı hukmühû,
Sübhânellezî fi’l-cenneti rahmetühû,
Sübhânellezî fi’l-kabri kazâühû,
Sübhânellezî fi’l-kıyâmeti adlühû,
Sübhânellezî fi’l-bahri sebîlühû,
Sübhânellezî rafea’s-semâe,
Sübhânellezî beseta’l-arda,
Sübhânellezî lâ melce’e ve lâ mence’e minhü illâ ileyh.”

Arefe günü öğleden sonra Hızır aleyhisselâm ile İlyâs aleyhisselâmın Arafât’ta buluştuklarında okudukları şu duâyı da –mümkünse– 100 defa okumalıdır:
“Bismillâhi mâşâallâhü lâ yasrifü’s-sûe illallâh. Bismillâhi mâşâallâhü lâ yesûku’l-hayra illallâh. Bismillâhi mâşâallâhü lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm."

Bundan sonra duâ edilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)

Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

Arefe günü tutulan oruç geçmiş ve gelecek olmak üzere iki senenin günahlarına keffâret olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)

23
Ekim Salı 2012

Hicrî: 8 Zilhicce 1433 - Rûmî: 10 Teşrin-i Evvel 1428

Teşrîk TekbiriHz. İbrâhim (a.s.) Hz. İsmâil’i (a.s.) kurban olarak kesmek üzere iken Cebrâil (a.s.) “Allâhü ekber Allâhü ekber” dedi. İbrâhim (a.s.) bu tekbîri işitince, “Lâ İlâhe illallâhü vallâhü ekber” buyurdu. İsmâil (a.s.) da “Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd” buyurdu.

Teşrîk tekbîri, teşrik günlerinde alınan tekbir demektir. Mükellef olan her müslümana vâciptir. Bakara Sûresi’nin “Sayılı günlerde Allâh’ı zikrediniz...” meâlindeki 203. âyeti teşrik tekbirine işâret etmektedir.

Zilhiccenin dokuzuncu günü arefedir. Arefe günü sabah namazından başlayarak beş gün -ki, zilhiccenin 13’üncü, bayramın dördüncü günü- ikindi namazına kadar her farz namazın arkasından “Allâhü ekber, Allâhü ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd.” diye tekbir alınır. Toplam yirmi üç vakit eder.

Sol tarafa selâm verildikten sonra ara vermeden, daha yerinden kalkmadan, mescidden çıkmadan ve dünyâ kelâmı konuşmadan tekbir getirmek lâzımdır. Teşrik tekbirini okumakta; münferid (namazını yalnız kılan), imâm, cemâat, mukîm, müsâfir, kadın-erkek herkes aynıdır. Namazın başında imâma yetişemeyen kimse de lâhık gibi yetişemediği rek’atleri kazâ edip selâm verdikten sonra bu tekbiri okur.

Kurban Kesemeyenler Ne Yapmalıdır?

Kurban kesmeye mâlî vaziyeti müsâit olmayanlar, bayramın birinci günü öğleden sonra altı rek’at namaz kılarlar.
Namaza şöyle niyet edilir: “Yâ Rabbi, âciz kulun kurban kesemedi. Kurban yerine şu vücûdumu huzûrunda yere sererek kurban ediyorum. Beni de kurban kesenler meyânına kabul eyle.”

1. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 İnnâ enzelnâhü...,
2. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 İnnâ a’taynâ...,
3. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn...,
4. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 İhlâs-ı şerif,
5. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 Felâk Sûresi,
6. Rek’atte: 1 Fâtiha, 1 Nâs sûresi okunur.

Her iki rek’atte bir selâm verilir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)


kıssadan hisse

MollaCami.Com