Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bir Hadis’in sahih veya zayıf olduğuna neye göre karar veriliyor?

BİR HADİS’İN SAHİH VEYA ZAYIF OLDUĞUNA NEYE GÖRE KARAR VERİLİYOR?

HADİS USULÜ

Eski tabiriyle usul-ü hadis karşılığıdır. Muhaddisler arasında tariflerinde az-buçuk fark olsa bile usul-ü hadis, ulûm-u hadis, dirâyetu'l-hadîs, (veya ilmu'l-hadîs dirâyeten); ilm-u mustalahi'l-hadîs veya kısaca mustalahul-hadîs terimleri birbiriyle eş-manalı olarak hadis usulü ilmini ifadede kullanılmıştır.
Buna göre Hadis Usûlü, hadis metodolojisidir. Eski ve daha sonraki alimlere göre değişik şekillerde tarif edilmiştir.

El-Hatîbu'l-Bağdâdî'ye gelinceye kadarki eski alimlere göre Hadis Usulü hadisleri, ravilerinin adalet ve zabt yönlerinden durumları, senetlerinin muttasıl veya munkatı olması bakımından Hz. Peygamber s.a.v.'e nasıl nispet edildiklerinden bahseden ilimdir. Daha sonraki alimlere göre ise kabul ve red yönünden ravi ile rivayet edilen hadislerin durumlarının bilinmesidir.

Bu tariflerin her ikisi de Hadis Usulünü ravilerin ve rivayet edilenlerin bilinmesi olarak almaktadır. İkincisinde ayrıca hedefi de söz konusu edilmiştir ki bu hedef, rivayetlerin kabul veya reddedilmesidir.

El-Ekfânî'ye göre Hadis İlmi’nin ikinci kısmı olarak Hadis Usulü, rivayetin hakikati, şartları, çeşitleri, hükümleri, ravilerin halleri, şartları ve rivayetin sınıflarını bildiren ilimdir.
Yukarıda anılan müteahhir alimlerin hadis usulü tariflerinin daha geniş bir şekli diyebileceğimiz bu tarif en fazla kabul gören tarif olmuştur.

Hadis Usulü ilmi, hadislerin rivayeti ile ravilerin hallerinin tetkikinden doğmuştur. Dindeki yeri itibariyle hadislerin rivayet edilmesi zorunlu hale gelince nakillerin gelişi güzel yapılmasını önleyici tedbirler almak da zarurî hale gelmiştir. İlk olarak Hz. Peygamber s.a.v.'in ebedî aleme göç etmesinden sonra müslümanlar, aralarında bazı ihtilafların görülmesi üzerine rivayetlerin artması sonucu isnad sistemini getirmişler; her hadisi nakleden kişiye onu kimden aldığını sormuşlardır. Ayrıca hadis nakleden ravilerin, rivayetlerine güvenilecek kişiler olup olmadıkları da araştırılmış, hadisler elde edilen bilgiler ışığında değerlendirilmiştir.

Bununla birlikte sahabe ve tâbi'ûnun hadis rivayeti konusunda gösterdikleri olağanüstü gayret ve gerçekten Hz. Peygamber'e ait olan hadisleri tespit etme azmi zamanla rivayetin birtakım kaideler dahilinde yapılmasına yol açmıştır. Ne var ki, bu kaidelerin sistematik bir şekle girmeye başlaması hadislerin tedvin edilmesinden sonradır; zira hadislerin tedvinini takip eden zaman içerisinde ravi ve rivayetle ilgili esasların daha sistemli bir hale geldiği görülür. Hadislerin rivayet şartları, ravilerin durumları, rivayet çeşitleri ile ravi ile mervîyi ilgilendiren diğer hususlar tedvinden so aki devrelerde kaidelere bağlanmıştır. Bu kaideler ışığında ravilerle her birinin rivayet ettikleri hadislerin incelenmesi neticesi çeşitli hadis türleri ve her birine dair değişik ıstılahlar oluşmuştur. Bu ıstılahları ve her birinin delâlet ettiği manayı açıklayıcı Hadis Usulü kitapları tasnif edilmiştir. Bunların en meşhurları şunlardır:

1. el-Muhaddisu'1-Fâsıl Beyne'r-Râvî ve'1-Vâ'î: Ebu Muhammed el-Hasen b. Abdirrahmân b. Hallâd er-Râmehurmuzî'nin bu eseri ilk hadis usulü kitabı sayılır. Ancak bütün usul konularını ihtiva etmez.

2. Ma'rifetu Ulûmi'l-Hadîs: el-Hâkimu'n-Nîsâbûri tarafından tasnif edilmiştir. Konuları dağınıktır. Metotlu bir tasnif ve tertibi olmadığı gibi hadis usulü itibariyle önemli birçok konuyu da almamıştır.

3. el-Mustahrec Alâ Marifeti Ulûmi'l-Hadîs: Ebu Nu'aym b. Abdillah el-İsbehâni'nin eseridir. el-Hâkîm'in kitabının müstedreki mahiyetindedir. Bu eser de pek çok önemli konuyu almamıştır.

4. el-Kifâye fi İlmi'r-Rivâye: el Hatîbu'l-Bağdâdî'ye aittir. Hadis Usulü konusunda ilk tertipli ve muhtevalı kitap sayılır. Kıymetli hadis usulü kaynaklarındandır.

5. el-Câmi’ li-Ahlâki'r-Râvî ve Âdâbi's-Sâmî': el-Hatîbu'l-Bağdadî'nin eseridir. İsminden de anlaşılacağı gibi özellikle rivayet şartlarına dair kıymetli bir kaynaktır.

6. el-İlmâ’ ilâ Ma'rifeti Usûli'r-Rivâyeti ve Takyîdi's-Semâ’: Kadı İyad b. Musa el-Yahsubî'nin tasnifidir. Hadis Usulü ilminin bütün konularını ihtiva etmekle birlikte emsali arasında haklı bir şöhrete ulaşmıştır.

7. Mâ lâ yeseu'l-Muhaddise Cehluhû: Ebu Hafs Umer b. Abdilmecidi'l-Miyânicî'nin küçük hacimli bir kitabıdır. Özlü bir eser olmakla beraber kıymetli ve faydalı bir kaynak olmaktan uzaktır.

8. Ulûmu'l-Hadîs: Salâh künyesiyle tanınmış Ebu Amr Osman b. Abdirrahmân eş-Şehrizûri'nin bu tasnifi Mukaddime İbni's-Salâh adıyla da bilinir. Hadis Usûlünün en kıymetli kitabıdır. İbnu's-Salâh bu tasnifinde el-Hatibu'l-Bağdâdî ve ondan öncekilerin eserlerinde dağınık bir şekilde bulunan malumatı toplamış ve tertibe koymuştur. Bununla birlikte tam manasıyla tertipli bir eser sayılmamıştır. Böyle olduğu halde sonradan yazılan bütün hadis usulü eserlerine kaynak olmuştur. Ulûmu'l-Hadîsi kısaltan, nazma çeken, üzerine ilaveler yapan âlimlerin sayısı hayli fazladır.

9. et-Takrîb ve't-Teysîr li-Ma'rifeti Suneni'l-Beşîri'n-Nezîr: Muhyiddin Yahya b. Şeref en-Nevevi’nin bu eseri kısaca et-Takrîb adiyle meşhurdur. İbnu's-Salâh’ın Ulûmu'l-Hadîsini kısaltmak suretiyle meydana getirdiği el-İrşâd’ın muhtasarıdır. Yer yer muğlak ibareleri varsa da Hadis Usulü konularım özlü bir biçimde ele alan değerli bir kaynaktır.

10. Nuhbetu'l-Fiker fî Mustalahi Ehli'l-Eser: İbn Haceri'l-Askalânî'nin tasnifi olup tertibi itibariyle değişiktir. Yazan tarafından Nuzhetu'n-Nazar adiyle şerh edilmiştir. Muhtasar olmasına rağmen faydalı bir eserdir.

12. Fethu'l-Muğîs fî Şerhi Elfiyyeti'l-Hadîs: Muhammed b. Abdirrahmân es-Sehâvî tarafından kaleme alınmış, Irâkî'nin Elfiyyesi üzerine yazılmış derli toplu ve mühim bir şerhtir.

13. Tedrîbu'r-Râvî fî Şerhi Takrîbi'n-Nevâvî: Celaluddin Abdurrahmân b. Ebi Bekri's-Suyûtî'nin, adından da anlaşılacağı gibi Nevevî'nin takribine yazdığı şerhidir. Hadis Usulü konularına dair hayli faydalı malumat verir.

14. el-Manzûmetu'1-Beykûniyye: Umer b. Muhammed el-Beykûnî'nin 34 beyitlik veciz bir manzumesidir.

15. Tevcîhu'n-Nazar ilâ Usûli'l-Eser: Tahir b. Salih el-Cezâ'irî'ye aittir. Bütünüyle el-Hâkim'in eserine dayanılarak kaleme alınmıştır.

16. Kavâ'idu'l-Tahdîs: Asrımızın başlarında vefat eden Muhammed Cemaluddin el-Kasımî'nin cidden yararlı bir eseridir.

Anlaşılıyor ki, hadislerin sahih olup olmadığına aklımız karar veremiyormuş.
Ravilerin sihhatli olup olmadığına bakılarak karar veriliyor.
Etbeynimizin bozuk fikirlerine uymayan hadislere ne yapamıyormuşuz?
Keyfimize göre "sahih değildir" diyemiyormuşuz. SAHİH VEYA ZAYIF DİYEBİLMENİN İLMÎ KURALLARI VARMIŞ.

Birileri bozuk yolları tıkandığı için çok üzülecek. Etbeyinlerine tapanlara duyurulur.

Maalesef çok uzun zamandır başkalarının ortaya attığı usuller üzerinden bir din algısı geliştiriyoruz. Israrla söylüyoruz İslam'ı anlamak istiyorsanız usullerimize göre değil dinimize göre usul belirlemek zorundayız.
Tutarlı bir inancın bilgi kaynağı da tutarlı olmak zorundadır. İslam'ın temel kaynağı Kuran'dır çünkü Allah tarafından gönderildiği katidir. Siz şayet bunu bu şekilde tanımlamaz ve sınırlandırmaz iseniz inanç tutarsızlığa dönüşür, hezeyana ve (zan) sanrıya dönüşür. Kuran değil midir ki "zannı" eleştirir ve iman edenlerin inancında "yakin" bilgi ister?

Hadis, vahiy'den 150-200 yıl sonra yazılmış metinlerdir, sahihi, zayıfı, mevzusu vardır...
Oysa vahiy için, sahihi, zayıfı, mevzusu vardır denilemez... diyen varsa el kaldırsın

Lütfen gölge yapmayın :=D:

Anlaşılıyor ki, hadislerin sahih olup olmadığına aklımız karar veremiyormuş.
Ravilerin sihhatli olup olmadığına bakılarak karar veriliyor.


Allah'ım tam komedi yaa : )))

Ravilerin sihhatli olup olmadığına etbeyninle değilde nerenle karar veriyorsun? Bir şey derdim ama kalsın ;)

Söyle söyle. Sana yakışan içinde kalmasın.

Hadis usulünde ravinin sağlam olup olmadığına senin etbeynin değil, yüzyıllardır hadis tasnifi yapmış ulema karar veriyor.
Hadis usulü, senin gibi etbeyinlilerin bilgisayarda hadis taramasıyla ortaya çıkan bir ilim değil.

Maalesef çok uzun zamandır başkalarının ortaya attığı usuller üzerinden bir din algısı geliştiriyoruz. Israrla söylüyoruz İslam'ı anlamak istiyorsanız usullerimize göre değil dinimize göre usul belirlemek zorundayız.
Tutarlı bir inancın bilgi kaynağı da tutarlı olmak zorundadır. İslam'ın temel kaynağı Kuran'dır çünkü Allah tarafından gönderildiği katidir. Siz şayet bunu bu şekilde tanımlamaz ve sınırlandırmaz iseniz inanç tutarsızlığa dönüşür, hezeyana ve (zan) sanrıya dönüşür. Kuran değil midir ki "zannı" eleştirir ve iman edenlerin inancında "yakin" bilgi ister?

Hadis, vahiy'den 150-200 yıl sonra yazılmış metinlerdir, sahihi, zayıfı, mevzusu vardır...
Oysa vahiy için, sahihi, zayıfı, mevzusu vardır denilemez... diyen varsa el kaldırsın

Lütfen gölge yapmayın :=D:


Biz senin gibi İslam'ı anlamak derdinde değiliz. Çünkü İslam'ın anlaşılmaya muhtaç hiçbir tarafı yok. Her konusu en ince ayrıntısına kadar anlaşılıp ayrıştırıldı zaten.
Senin gibi sapıklara malzeme bırakmamak için sahabe ve tabiiyn uleması her konuyu inceleyip ortaya koydular.

Senin inancın tutarlı değil demek ki tutarlı inanç arıyorsun. Kendi eksikliklerini ve tutarsızlıklarını gidermeye çalışırken İslam'la oynayamazsın.
Kuran Allah kelamıdır. Onun açılımı ve tefsiri her aklın anladığı değildir. Onun açılımı Rasulullah ve Sahabedir.
Zann sende var. Rasulullah ve Sahabede yok. Onların aktardıklarında da yok. Kendi kokuşmuş beynini kemiren şüphelerini ve sanrılarını gidermek için Kuran'la oyuncak gibi oynayamazsın.
Oynarsan senin dilini aynen böyle koparırlar.

imzan güzelmiş :;DD:

İmzadaki mesajı almış olman güzel.

İmzadaki mesajı almış olman güzel.


evet mesajı aldım, bi sana bi de imzana bakıyorum, gerçekten güzel bir uyum yakalamışsın, hani "cuk diye oturmuş" tabiri var ya hah işte aynen öyle olmuş :;-D:

Verecek ilmi cevabın olmayınca geriye sadece havlamak kaldı değil mi? Bak nasıl da tuzağa düştün :D

Verecek ilmi cevabın olmayınca geriye sadece havlamak kaldı değil mi? Bak nasıl da tuzağa düştün :D


neden, bana tuzak mı kurmuştun? seni gidi seni :=D:

İlmi cevap mı, kime ?

ya bırakın şu ekran karşısında oturup el aleme sataşmayı çıkın dışarı da ip atlayın ne bileyim sek sek oynayın
bu konuları anlamak için daha çok yolunuz var, siz iyisi mi abilerinizi çağırın

neden, bana tuzak mı kurmuştun? seni gidi seni :=D:

İlmi cevap mı, kime ?

ya bırakın şu ekran karşısında oturup el aleme sataşmayı çıkın dışarı da ip atlayın ne bileyim sek sek oynayın
bu konuları anlamak için daha çok yolunuz var, siz iyisi mi abilerinizi çağırın


ŞAH VE MAT.
Bittiğinin resmidir. Geçmiş olsuuun.

ŞAH VE MAT.
Bittiğinin resmidir. Geçmiş olsuuun.


hah tamam, demek ki neymiş "edeple gelen lütufla gidermiş", şimdi dersini aldın mı?

daha ilk mesajında beni tanımadan etmeden "sapık" diye söze başladın, bende senin anlayacağın dilden cevaplar verdim. Pekala sonuç? koskoca bir sıfır. Ama bunun yerine adam gibi cevap verseydin de biz de sana insanca muamele yapsaydık olmaz mıydı? Olurdu ama senin niyetin bozuk hemşerim.

Şimdi sakin ol ve neyi öğrenmek istiyorsan sor cevaplayalım.

Allah'ım tam komedi yaa : )))

Ravilerin sihhatli olup olmadığına etbeyninle değilde nerenle karar veriyorsun? Bir şey derdim ama kalsın ;)


Yoksa sizin kafanız içi başka şeyle mi doluydu :)

bu konuları işlemiştik madem gündeme tekrar geliyor. geçmişten yazdıklarımızı kopyala-yapiştir yapalım:

* * *

İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir. (2/8)

(Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar yalnızca kendilerini aldatıyorlarlar ve şuurunda değiller. (2/9)

Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı onlar için acı bir azab vardır. (2/10)

Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler. (2/11)

Bilin ki; gerçekten asıl fesatçılar bunlardır ama şuurunda değildirler. (2/12)

Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. (2/13)

* * *

Sözüm meclisten dışarı yanlış anlamayın. Bu ayetler sizi anlatıyor demiyorum. Lakin söylemlerinizle de gözle görülür paralellikler de üzüyor..

sevgi ile

hah tamam, demek ki neymiş "edeple gelen lütufla gidermiş", şimdi dersini aldın mı?

daha ilk mesajında beni tanımadan etmeden "sapık" diye söze başladın, bende senin anlayacağın dilden cevaplar verdim. Pekala sonuç? koskoca bir sıfır. Ama bunun yerine adam gibi cevap verseydin de biz de sana insanca muamele yapsaydık olmaz mıydı? Olurdu ama senin niyetin bozuk hemşerim.

Şimdi sakin ol ve neyi öğrenmek istiyorsan sor cevaplayalım.


:D Sen hiçbirşeye cevap vermiş değilsin ki. Sapıklığını teyid ettin sadece. Laf'la olmuyor bu işler.
Seni gayet iyi tanıyorum. Günlerdir açtığın her sapık konuyu biliyorum. Neye düzgün cevap verdin? Göster? Yok.
Sadece boş laf kuru gürültü ve yaldızlı sahtekar cümleler.
Sana niye sorayım ki? Sen müctehid misin? Sen dini otorite misin?

Hani herkes kendi aklıyla bulacaktı? Niye senin aklına uymaya davet ediyorsun?
Baştan ayağa çelişkisin. Ve yine matsın.

bütün bunlardan sonra herkesden özür dileyerek konuyla alakalı olarak şunu söylemek istiyorum.
Bakınız bizim de haklı olarak bazı çekincelerimiz var. Öyle sandığınız gibi fitne ve boş şeyler peşinde değiliz.

Biz biliyoruz ki İbn İshak bir hadis ravisidir ve aynı zamanda "Siretün Nebi" adlı eserin müellifidir. Yani hem tarihçi, siyerci hem de hadis ravisidir yani muhaddistir ve siyeri çok şöhret bulmuştur ve siyeri en sahih siyer olarak ta kabul edilmiştir. Hatta ve hatta hadis ilminde İmam Buhari'den önce "emirul müminin" lakabıyla anılmıştır. Bunda sanırım hepimiz hemfikiriz. Konuyla alakalı google da ajanlık yapan kardeşlere önceden söyleyeyim başka yerlerde buna benze bulacakları yazıların hepsi bana aittir : ))

Birçok ilim ehli İbn İshak hakkında mesela Ahmed b.Hanbel de onun hakkında: "Hasenü’l Hadis’tir." demiştir

Fakat buna karşılık birçok ilim ehli kimselerde mesela İmam Malik: "Deccallerden biridir!" demiştir.

Şimdi Allah için söyleyin birinin "güvenilir" dediği İbn İshak için diğerinin "Deccallerden biridir" demesini bizler nasıl yorumlayacağı? Hani ravilerin güvenirliği önemli dediniz ya. İşte siz bir ravi ve işte hakkında birbirinden tamamen zıt iki yaklaşım.

Şimdi biz bunlara bakarak şüphe tohumları ekmeye çalışmıyoruz sadece diyoruz ki; Kardeşler dikkatli olalım daha buna benzer neler var neler.

Şimdi bunları bize izah edecek birileri var mı? Bu zamana kadar izah edebilen olmadı


Hadis ve Sünnet

MollaCami.Com