Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bir Hadis’in sahih veya zayıf olduğuna neye göre karar veriliyor?

yine devam edelim, size Ebu Hanife'nin hadislere yaklaşımı ile ilgili sözünü vereyim;

Ebu Hanife:

"Eğer bir kimse, ‘Peygamber (sav)in her söylediğine inanıyorum, ancak Nebi (sav) haksız (cevren) konuşmaz ve Kur’an’a muhalefet etmez’ derse, bu, onun, Peygamber (sav)’i tasdik ettiğini ve Peygamberi Kur’an’a muhalefetten tenzih ettiğini gösterir.


Nebi (sav)’den Kuran’a aykırı olarak hadis rivayet eden kimseyi red, Peygamber (sav)’i red ve onu yalanlama değildir. Bu, ancak, Peygamber (sav)’den batıl rivayette bulunan kimseyi reddir. Töhmet bu kimseyedir, Peygamber (sav)’e değil.

Onun için Peygamber (sav)’in söylediği her şey, işitelim, işitmeyelim, başımız gözümüz üstünedir. Buna iman eder, ve Allah’ın Resûlünün söylediğine, olduğu gibi şehadet ederiz. Ve yine şehadet ederiz ki O (sav), Allah’ın nehyettiği bir şeyi emretmez. Allah’ın bağladığı bir şeyi koparmaz. Allah’ın tavsif ettiği bir şeyi ona aykırı bir şekilde tavsif etmez. Şehadet ederiz ki O (sav) bütün işlerde Allah’la muvafıktır. Bidat olabilecek hiç bir şey yapmamış, Allah azze ve celle’nin söylediği söze hiç bir şey katmamış ve zorlayıcılardan olmamıştır. Onun için Allah Teala; “Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur” (Nisa 80), buyurmuştur. ( el-Alim 26-27)



Birçok ilim ehli İbn İshak hakkında mesela Ahmed b.Hanbel de onun hakkında: "Hasenü’l Hadis’tir." demiştir

Fakat buna karşılık birçok ilim ehli kimselerde mesela İmam Malik: "Deccallerden biridir!" demiştir.

Şimdi Allah için söyleyin birinin "güvenilir" dediği İbn İshak için diğerinin "Deccallerden biridir" demesini bizler nasıl yorumlayacağı? Hani ravilerin güvenirliği önemli dediniz ya. İşte siz bir ravi ve işte hakkında birbirinden tamamen zıt iki yaklaşım.



İmam gazali hazretlerinin kalplerin keşfi adlı eserin birden çok tercümesini yanyana getirip incelediğimde her biri birbirinden farklıydı. kalıp olarak aynı fakat çevirene göre değişiklikler göze çarpıyordu. Beyazidten arapça metnine ulaştım. ve onlarla yaptıgım karşılaştırmada ise arapçası ile de farklılıklar gözüme çarptı..

Aynı şekilde ihya ulumiddin eserin bir yerinde geçen hadisle alakalı yayıncı müdahale edip bu hadis uydurmadır diye not düşmek gibi bir gaflet içinde bulunmuştur. Neden uydurma diye not düşmüştü? Çünkü bahsi geçen hadis karşı görüşte olduğu bir grubun eline delil veriyordu.. İşine gelmediği için de dolaylı olarak tahrif ediyordu..

* * *

Bunu neden yazıyorum.

- insanlar allah adına savaştıklarını söyleyip, kuranı kerim ayetlerini kendi ideolojileri çerçvesinde farklı anlamlar yüklerek saptırmaktalar. Ayetlerde açık bir kelimelerde bile üç maymunu oynayıp asla görmemekteler. Bir çok mealde orjinal metne sadık kalınmaksızın kendi ideolojilerine göre saptırmalar yapıldıgını canlı olarak çok kere gördüm.

Ashab o ayetlerin bizlere dosdogru ulaştırılmasında aracı oldular. Tabiin, tebaitabiin de aynı şekilde aracıydılar..

- Sonra ayetler de bile kendi çıkarlarına göre anlamlarının dışında insanları kandırmaya yönlendirmeye çalışanlar nasıl olduysa, bu sefer hadislerde de bu tarz hilabazlar hokkabazlar türedi. Ashabı kiram Allah rasulü adına hadisler uydurmadılar. Onlardna duyduklarını kitaplarına aktaranlar da uydurmadılar. Lakin o hadisi şerifleri farklı anlamlar yükleyenler, yanlış tercüme edenler, kendi ideolojilerine göre TAHRİF edenler türedi.. Bizler aslının dışında hadislerle karşılaşmaya başladık.. Bir tek ayette bile 20 farklı mealde 20 farklı anlatım olabilirken acaba bir hadiste kaç türlü anlatım olabilir dersiniz? İşte bunu yaptılar. Oradaki bozgunculuk daha çetin.. daha sisli daha puslu

- bir sonraki nokta ise çok daha vahim.. ayetleri meal adı altında tefsir ediyoruz deyip oldugunun dışında yorumlayıp bize yeni bir DİN sunanlar, ya da hadisleri tahrif edenler islami kitaplarda da inanılmaz bir tahrifat yapmaktalar. Orjinalinde geçmeyen anlatımları bize varmış gibi lanse ediyorlar.. tarihte bile Kanuninin şiirleri hürreme atfettiler. 4. muradı şarap içirdiler. Bir çok padişahı sadece kelimelere iki yorum sokarak serhoş ettiler. Gazalinin aslında öyle yazmadığını öyle yazdı dediler..

Olmayan olayları oldu dediler..

- daha da kötüsü tarihimizi de bozdular. sahtekarları kahraman gösterdiler. Olmayan savaşları ballandıra ballandıra anlattılar. Kahramanları hain diye tanıttılar. Hürrem sultanı rus papazın kızı yaptılar. Tarih boyunca çıkmamış olmamış çatışmaları varmış gibi anlattılar. Bir alimin ağzından çıkmayan sözleri söyledi dediler. Birisini eleştirmek için bir başkasının dilinden eleştirdiler..

Bunlar oldu mu oldu..

Elmalının orjinal tefsiri ile bugün en sade tefsir aynı mı dersiniz? Sadeleştirmek adına ne kıyımlar yapıldı!! Olaylar biraz ermeni hikayesine döndü. ruslar verdi gazı sonra estirdiler bütün terörizmi ve milyonlarca müslümanı şehit ettiler. aradan yüzyıl geçti arsız hırsız ev sahibine bastırır gibi türkler bizi katletti diye kıyamet koparmaları gibi..

Önce islami kitapları tahrif etmek için her türlü çaba gösterildi. yetkisiz insanlar bir şekilde sponsor olundu desteklendi.. hatta milletvekili emeklisi bile yapıldı! ilimsizi nsanlar harun yahya oldu, ahmet hulusi oldu, yaşar nuri oldu.. oldu da oldu.. Kısaca önce bozdular, Sonrada bozuk dediler..


* * *


Siz hadislere bile güvenmeyelim derken; kaynaksız mesnedsiz nereden zıplayıp geldiği belli olmayan x böyle dedi, y şöyle dedi ortaya attığınız bir çok sözlerin bir güvenirliği ASLA kalmaz. Onlar da; uydurma hadis diye işinize gelmeyeni ret etmeniz gibi en başta red edilecek şeylerin başında gelir..

Unutmayın, ebu hanife türkçe konuşmuyordu. Hele hele latin alfabesini hiç kullanmıyordu. Ona isnad edilen herşey birileri aracılığı ile bugünkü dile çevrilip bize çevirenin penceresi kadarı ile aktarılıyor. Bu ise ciddi bir zaafiyettir.

Aslında fitnenin tekrar hortladığı, her tarafın sisli puslu olduğu bir dönemden geçiyoruz. Fitnenin kolları ahtabot kolları gibi her köşeden sarmış durumda. bir yerde yalnız kurancı, bir yerde kuran ve sünnetci, başka yerde sözde tasavvufcu, bir başka yerde ise başka bir din olarak önümüze dikilmekte.

Böyle bir süreçte firneye karşı iyi bir arapça eğitimi almış, ehl sünnet akaidine tam vakıf hiç olmazsa neyi nereden bulabileceğinin bilincinde olan insanları yetiştirebilmişlere ne mutlu :)

* * *

bu anlattıklarım sonrası gelelim sonuca:

Hadislerin ravisinden önce o hadis metni bize nasıl kim aracılığı ile ulaşmış araştırmak gerekiyor. Sahih bir hadis yanlış bir tercüme ve kasıtlı bir tahrifatla kurana ve sünnete zıt ucube birşey olarak karşımıza çıkabilir. Böyle bir durumla karşılaşıldıgında astıgım astık kestiğim kestik deyip hatayı hadislerde aramak yerine aradaki köprülerde araştırmak gerekir..

Müslüman uyanık olmalı.

1. kaynaklara sahip olmalı
2. herhangi bir durumda kaynak sorup asıl metnine ulaşmalı..

Kaynaksız mesnedsiz herşey yok hükmündedir..

Yazilanlari ilgiyle takip etmeye calisiyorum.
Allah c.c. ilminizi artirsin ins.

Lakin,
bu kadar ilmi seviyesi yüksek insanlarin birbiri ile cedellesmesi haddinden fazla gereksiz.

seyyah99 kardeşim haklısınız yani bizde isterdik ki fikirler konuşsun ama sürekli sapık ithamlarına muhatap olunca ister istemez anladıkları dilden yazmak mecburiyetinde kalıyoruz. Aciz kardeş de olmasa var ya burası Ringo'nun ahırına dönecek. Adeta fren görevi yapıyor.

Aciz kardeş, her bir eser'in orjinaline ulaşmayı şart koşmak bu işi yokuşa sürmek demektir. Takdir edersiniz ki birçoğumuz için bu oldukça güç bir durumdur.

Benim aşağıdaki sözlerimi dile getiren müşteşrikler değil veya art niyetli hadis düşmanları falan da değil, sizden biri olan Ebubekir Sifil'dir. Araştırmış kaynaklara ulaşmış ve bu konuda dikkatli olmamız gerektiğini söylemiştir. İsterseniz daha sonra kaynaklarını da veririm.

Sadece bu mu? hayır, bir örnek daha vereyim, mesela Mukatil b. Süleyman;

Ahmet b. Hanbel der ki: ”Mukatil b. Süleyman’dan birşeyler rivayet etmek içimden gelmiyor.”
Yahya b. Muin der ki: “Mukatil b. Süleyman’ın rivayet ettiği hadisler hiçbir şey değildir.”
Büyük hadis alimi Nesai şöyle der: “ Hz. Peygamber (s.a.v.) adına yalan söuleyen 4 kişiden birisidir.
Ebu Hanife der ki: "Mukatil teşbihi ispatta o kadar ileri gitti ki sonunda Allah’ı mahlukatı gibi yaptı.”

İmam Ebu Hanife (ra)'den gelen rivayete göre demiştirki; "Bize doğudan iki görüş (rey) geldi, her ikisi de iğrenç Birisi inkarcı Cehm'i görüşü, sıfatları inkar Diğeri de müşebbiheci olan Mukatil'in görüşleri"

Zehebi, İbn Hibban'dan naklederek şöyle diyor: "Mukatil, Kur'an ilmine dair bilgiyi Yahudi ve Hıristiyanlardan alırdı Haliyle bu da bu kesimin kitaplarına uygun görüşler olmaktaydı Yüce Allah'ı yaratılanlara benzetiyor ve hadisi yalanlıyordu"

Ama SubhanAllah! Mukatil b. Süleyman hakkında bu kadar kötü sözler sarf edilirken İmam Şafii çıkıyor ve onun hakkında "insanlar tefsirde Mukatilin çömezidirler" ifadesini kullanıyor. İmam Şafii ayrıca: "Tefsir isteyen Mukatil b. Süleyman’ın iyalidir” diyerek tavsiyede bulunuyor. Hadi çık işin içinden çıkabilirsen.

Doğrudur Aciz kardeş, birileri kendi inancını haklı çıkarmak ve karşı tarafa malzeme vermemek adına alimlerin kitaplarında tahrifatlar yaptılar. Daha önce de burada söylemiştim hiç bir eser, içinde bulunduğu çağın siyasi, sosyal, tarihi, dini ve kültürel yapısından soyutlanamaz. Herkes güya kendileri açısından tehlikeli gördükleri bidatları yok etmek, zındıklarla mücadele etmek, sünneti ihya etmek vs gibi gerekçelerle eserlerini meydana getirmişlerdir. İbn Hacer; Hariciler, Rafıziler ve Mutezile bid’atlarının çoğalmasıyla bu eserlerin tasnif edilmeye başlandığını söyler.

Mutezile başa geldiğinde "Kuran mahluktur" diye dayatıp herkese bu fikirlerini empoze etmeye çalıştı ve karşı çıkanlara zulmetti. Sonra devran döndü bu sefer Sünniler başa geldi aynı zulmü Mutezilere yaptı ve ne kadar eserleri varsa yakıldı.

İşte bütün bu ve daha başka diğer sebeplerden dolayı bizlerde diyoruz ki; Tarihte bu gibi nahoş olaylar vuku bulmuştur, hiç kimse masum değildir, geçmişimiz toz pembe değildir, bunları görmezden gelemezsiniz. Bizler imanımızdan ve amellerimizden hesaba çekileceğiz bu da doğrudan bilgi ile ilgilidir. Bu basit bir fürüat değil ki, kardeşler bilgi risk taşıyan bir durumdur ve biz bu riski göze alamayız. Alamadığımızdan bilgi bizim için "yakin" yani sağlam, kesin, kati, hayal ve vehim karışmamış, mutlak olmalıdır. Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin; Allah'ın Kuran/Vahyi dışında bu mutlaklığın yani yakin bilginin başka bilgilerde/kaynaklarda da olabileceğini kim iddia edebilir? Onun için diyoruz ki tek tahrif olmamış Kitap Kuran'dır, bundan neşet eden tüm diğer bilgiler, eserler ancak O'nun anlaşılması babında bir değere sahiptirler. Allah Rasulünün sahih sünneti elbette bağlayıcıdır hatta farzdır ama her hadis Sünnet demek değildir. İşte İmam Ebu Hanife'nin de söylediği; "bir hadisi inkar Peygamberi inkar değildir, sadece sözü inkardır. Zira Peygamber Kuran dışı birşey söylemez" sözü bu gerçeği ifade etmektedir.

Sadece Rafiziler hadis uydurmuyor, Hariciler ile Ehl-i sünnetten de hadis uyduranlar oluyordu. Abdurrahman b. Mehdi'nin İbn Lehia'dan, onun da Haricilikten ayrılarak tevbe eden bir şeyhten işittiğine göre, tevbe ettikten sonra o şöyle demiştir: "Bu hadisler dindir; onları kimden aldığınıza dikkat ediniz. Zira biz bir şey arzu ettiğimizde hemen onunla ilgili bir hadis uydururduk" (Hatîb, el-Kifaye, s. 158; İbnü'l-Cevzî, el-Mevzuât, I, 38-39; İbn Hacer. Lisânü'l-Mizan, I, 10-11.)

Ayrıca, Ehl-i sünnetten, hatta zühd ve takva sahiplerinden hadis uyduranlar da bulunmaktaydı. Nitekim Yahya b. Said el-Kattan:

"Hayır ve zühde nisbet edilen kimselerden daha çok yalan söyleyen görmedim" (Müslim, Mukaddime, I, 17-18; İbnü'l-Cevzî, a.e., I, 41.)

İbn Hibban da şöyle demektedir:

"Fakih Ebu Bişr Ahmed b. Muhammed el-Mervezî (ö. 323/934), zamanında sünneti muhaliflerine karşı en çok müdafaa eden bir zat olarak bilinmektedir; bununla beraber hadis uydurmaktan çekinmemiştir. Kazvin şehrinin faziletiyle ilgili kırk civarında hadis uydurmuş ve bunu sevap kazanmak amacıyla yaptığını söylemiştir." (İbn Hibban, el-Mecruhîn, I, 161; İbnü'l-Cevzî, a.e., I, 41.)

Bunlarla ilgili sayısız dökümanlar var, inş. bunları da bir gün burada işleriz.

Dua ile


Hadis ve Sünnet

MollaCami.Com