Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Mevlana’nın Mesnevi’si müstehcen hikayelerle mi doludur?

Bilgi vermeye devam ediyoruz.

Mevlana'nın Mesnevisinden pornografik hikayeler, lütfen çocuklarınızı uzak tutun.

Allah kadın suretine giriyor yani Şems'in karısı Kimya suretine (haşa)

" Şemsi Tebrizi'nin Kimya adında bir karısı vardı. Birgün Şems hazretlerine kızıp Meram bağları tarafına gitti. Mevlana hazretleri medresenin kadınlarına işaretle:

"Haydi gidin, Kimya hatunu buraya getirin. Şemseddinin gönlü ona çok bağlıdır" buyurdu. Bunun üzerine kadınlardan bir grup onu aramaya hazırlandıkları sırada Mevlana Şems'in yanına girdi. Şems şahane bir çadırda oturmuş Kimya hatunla konuşup oynaşıyor ve Kimya hatun da giydiği elbiselerle orada oturuyordu. Mevlana bunu görünce hayrette kaldı. Onu aramaya hazırlanan dostların karıları da henüz gitmemişlerdi. Mevlana dışarı çıktı. Bu karı kocanın oynaşmalarına mani olmamak için medresede aşağı yukarı dolaştı. Sonra Şems:

"İçeri gel" diye bağırdı. Mevlana içeri girdiği vakit Şems'ten başkasını görmedi. Bunun sırrını sordu ve :
"Kimya nereye gitti?" dedi. Şems:

"Yüce tanrı beni o kadar sevdi ki istediğim şekilde yanıma gelir. Şu anda da Kimya şeklinde geldi" buyurdu, s. 2/56-57.

tüüüüüüüü Allah belanızı versin

" Bir gün Şemseddin (Tebrizi) seyahati esnasında bir şeyhe rastladı. Bu Şeyh, mahbuperestlik (genç çocuklar seyretmek) illetine tutulmuştu. Nerede genç bir çocuk görse yüzünü temaşa etmekten kendini alamazdı. Şems ona:
"Hey bu ne haldir" diye çıkıştı. Şeyh:
"Güzellerin yüzü ayna gibidir. Ben tanrıyı o aynada müşahade ediyorum" dedi..."s. 2/49-50.

hala Mevlana'yı savunmaya devam mı edeceksiniz?

Çok doğru;

Sen!
Kandili bile görmeyen kör!
Kandille neyi göreceksin?

Mevlana Celalettin Rumi'nin Mesnevisinden pornografik hikayeleri aktardık. Akl-ı selim hiç kimse bu sözlerin yazarına Müslüman gözüyle bakamaz. Bu adamlar o kadar utanmazlar ki, bu kadar açık seçik, ağza alınmayacak, sapıkça pornografik hikayeleri yazacaksın, şimdi sıkı durun, bununla yetinmeyecek ve diyeceksin ki, "Mesnevi Vahiy ürünüdür, Mesnevi aynen Kuran gibidir".

SubhanAllah! Allah bu iftiralarınızın hesabını elbette soracaktır. Hadi siz günahınızla, küfrünüzle gittiniz pekala onu yere ve göğe sığdıramayanlara ne oluyor? Size ne oluyor yahu? Alın eşinizi ve çocuğunuzu beraber Mesnevi okuyun da görelim.

Bakınız iftiraların biri bin para;

Kendi kitabını vahiy ürünü gibi olduğu iddiasıyla Kuran'la özdeştirip, Kuran'ın özellik ve sıfatlarını kitabı içinde kullanan Celaleddin Rumi şunları yazar:

"Bu kitap, Mesnevi kitabıdır. Mesnevi, hakikata ulaşma ve yakîn sırlarını açma hususunda din asıllarının asıllarının asıllarıdır. Tanrı'nın en büyük fıkhı, Tanrı'nın en aydın yolu, Tanrı'nın en açık burhanıdır. Mesnevi, içinde kandil bulunan kandilliğe benzer, sabahlardan daha aydın bir surette parlar... Kalblere cennettir; pınarları var. dalları var, budakları var. O pınarlardan bir tanesine bu yol oğulları Selsebil derler. Makam ve keramet sahiplerince en hayırlı duraktır, en güzel dinlenme yeridir. Hayırlı ve iyi kişiler orada yerler, içerler... Hür kişiler ferahlanır, çalıp çağırırlar. Mesnevi Mısır'daki Nil'e benzer; Sabırlılara içilecek sudur, Firavun'un soyuna sopuna ve kafirlere hasret. Nitekim Tanrı 'da "Hak onunla çoğunun yolunu azıtır, çoğunun da yolunu doğrultur" demiştir.

Şüphe yok ki, Mesnevi gönüllere şifadır, hüzünleri giderir, Kur'an'ı apaçık bir hale koyar, rızıkların bolluğuna sebep olur, huyları güzelleştirir. Şanları yüce, özleri hayırlı katiplerin elleriyle yazılmıştır, temiz kişiden başkasının dokunmasına müsade etmezler. Mesnevi Alemlerin Rabb'inden inmedir; Bâtıl ne önünden gelebilir, ne ardından. Tanrı onu korur gözetir; Tanrı en iyi koruyandır, merhametlilerin en merhametlisidir. Mesnevî'nin bunlardan başka lakkardeşrı da var, o lâkkardeşn verende Tanrı'dır.

Bunlar iftira değil iftiradan Allah'a sığınırım, açın Mesneviyi okuyun, kendiniz karar verin. Ne benim ne de başkalarının sözlerine itibar etmeyin.

Ben öyle mvlana hayranı biri değilim. Bazılarının göklere çıkardıgı kadar şişirecek değilim. ANCAK:

En cok saptırılanlardan birisi de MEVLANA..

RedVeKABUL'ün yazdıklarını okuyucunca.. vay mevlana bu mu diyor insan.. Ama değil, okunanlar tıpkı nasreddin hoca fıkraları gibi mevlanaya atfadilenler.

Bir dönem islamiyeti bu şekilde tahrif etmeye çalıştılar. Kütüphanelere girip orjinal metinleri bile dğeiştirmeye çalıştılar.. Devlet yerli araştırmacılara bütün kapıları kaparken cia ajanları cirit atıyordu..

Bir de üstüne çevirirken de hatalar yapılınca ortaya böyle manzaralr çıkıyor işte..

Konu başlığı zaten bunları ret ediyor.. sense kabul etmeyi tercih etmişsin :)

Ahmed hulusi tarzı isimler yukarıdaki hikayelerde üslubu kullanıyorlar. dikkatli olmak lazım

Allah sonumuzu hayretsin

Mesnevi Alemlerin Rabb'inden inmedir; Bâtıl ne önünden gelebilir, ne ardından. Tanrı onu korur gözetir


bu üslub risale-i nurda da vardır. bu tehlikeli bir üsluptur.


Konu başlığı zaten bunları ret ediyor.. sense kabul etmeyi tercih etmişsin :)



Konu başlığının bunları red etmesinin hiç bir kıymeti yok. Birilerinin çıkıp "bunlar iftiradır" demelerini de hiç bir dayanağı yoktur. Aklamaya yönelik refleksler işte, aksini asla ispat edemezler.
Ne zaman bu tarz sapkınlıklar deşifre edilse hemen "efendim bunlar iftiradır, tercüme hatasıdır, kasıt vardır" vs gibi savunmacı refleksler geliştiriliyor. Aynı şey senin de bahsettiğin gibi Risale-i Nur içinde geçerli. Orada da akıl almaz sözler, İslam'a tamamen zıt görüşler ve Allah'a iftiralar var.

Yıllardır kimse "bunlar iftiradır, Said Nursi ve Mevlana bunları dememiştir, eserlerine sonradan ilaveler yapılmıştır" demedi ama ne zaman ki birileri uyanıp gerçekleri gördü ve çıkıp bu sapıkları deşifre etmeye başladı, karşı taraf hemen gardını almaya başladı.

Mesnevi her şeyden önce bir edebiyat eseridir. Gerisi uydurma. Birileri de uydurmalardan ya lehte ya da aleyhte prim peşindeler.
Cemalnur Sargut gibiler bu, uydurulmuş Mevlana'ya yakıştırılmış "düşünür-ahlakçı-Buda'msı ulu varlık" kavramından kendi lehlerinde prim yapma peşindeler.
Tasavvuf düsmanları ise örnekte görüldüğü gibi, bu uydurmalardan başka taraftan prim yapmaktalar.
Hatta İskender Pala'dan tutun da Elif Şafak'a kadar birçok yazarlar yine bu uydurulmuş Mevlana kavramından beslenmekteler, kitaplar yazıp para kazanmaktalar.

Dediğimiz gibi, Hazret-i Mevlana kavramının içi boşaltılmış yerine başka şeyler doldurulmuştur. Bu yeni üretilen düşünür Mevlana, diyalogculuk adına da kullanılmaktadır.
"Ne olursan ol gel" diyerek dinler arası diyalogçuluk yapılmaktadır. Ama Mevlana'nın böyle bir sözü de yoktur. Bu ona yakıştırılan, o söylemiş gibi uydurulan binlerce şeylerden sadece bir tanesidir.

redvekabul nasreddin hoca fıkralarının da hepsinin yaşanmış oldugunu sanacaktır eminim..

haklı aslında butün temel fıkralarını redkabul üzerinde görmekteyiz, kendine yakışan da bu zaten :)


Sizin Makaleleriniz

MollaCami.Com