Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kul olmak çağdışıyken, soyunmak çağdaşlık,

Kul olmak çağdışıyken, soyunmak çağdaşlık,
Din kardeşliğini bıraktık biz, ecnebiyle kaynaştık,
Sünnet sakal yobazlık, top sakalsa medeni,
Unuttun sen ey vefasız, ehli sünnet dedeni.
Mehmet Akif Ersoy
Açılmanın saçılmanın ahlaksızlık sayıldığı o günler gerçekten çok geride kaldı ,artık tam tersine açık saçıklığa ahlaksızlık gözüyle bakanlar ahlaksız sayılıyor günlerdir bu konularda yazılar yazıyoruz okuyoruz farkındasınızdır ama günümüz ve su yaz günleri artık çekilmez edepsizlikler le dolduğu için bu tür yazıları dahada çok yazmaya başladık
açıklık tan bahsettiğimiz zaman edep den ahlaktan kadından kadın psikolojisinden cinsellikten şehvetten kadın erkek ilişkilerinden doğu ve batı kültür farklılıklarından toplumsal ahlaktan genel ahlak kurallarından hukuktan tarihten psikolojiden farklı dünya görüşlerinden kısacası kadının ne kadar merkezi bir öneme sahip olduğunu ima eden tüm konuları ele almak gerekiyor
Tanzimat döneminden sonra Rum kızlarının pera caddesinde başı açık gezmesiyle başlayan bu açıklık serüveni cumhuriyet devrimleriyle hız kazanmıştı işte geçen bir yüz yıl içerisinde de şu gördüğümüz noktaya geldi dikkatinizi çekiyorum toplum olarak geldiğimiz şu noktaya işaret ediyorum mezhepsel olarak asla bakmıyorum ilmi olarak ta bakmıyorum geçirdiğimiz evrime bakalım
eskiden aleviyim diyenler vardı kara çarşaf giyerlerdi kısa kollu bir gömlek veya tişört ile sokağa çıkmak mı mümkün olamazdı şimdi bir alevi kızını gösterin bakalım uzun kollu gömlek giyiyorlar mı sadece onlar değil Sünni ler içinde aynı değil mi bir 30 yıl öncesine kadar bu ülkede alevi si Sünni si ve her ne ise kolu açıklıklık iffetsizlik işareti değil miydi bu gün ise kolu açık olmadan sokağa çıkmak rüküş olmuyor mu iffetsizliğin sınırı neredeyse bikini sınırlarına kadar inme-dimi
tabi cumhuriyetin aydınlık geleceği çağdaş giyimli başı açık ufka bakan bayanlar tarafından temsil ediliyordu ama bu boşuna değildi toplumsal bit dönüşüm yapılmak isteniyordu ve yapıldı şimdi bir bayanı azıcık edeple giydirmek istersen kısa kollu giyme demeye haya ediyorsun en azından daracık pantolonları giyme vücudun çok belli oluyor ha çıplak gezmişsin ha bu kot pantolonu giymişsin demeye utanıyorsun pantolon giyme etek giy demek büyük bir risk halinde peki biz böyle miydik sıcaktan bunalıyorum onun için kısa kollu giyiniyorum demek bize yakışan bir söz müydü bir zamanlar sadece kısa kollu giyen bir bayana iffetsizlikle suçlayan topluma ne oldu da böyle evrim geçirdi
Oysa kadının örtünmesi yaratılış özelliği ve ahlaki bir durumdur ,kadının dekolte bir kıyafetle sokakta yürürken başka bir erkeğin onu beğenmesi ahlaklı bir kadının nasıl hoşuna gidebilir !!!! kadın mahremi olmayan biri tarafından beğenilmekten hoşlanıyorsa asla ahlaklı olması mümkün değildir psikolojik olarak bir kadının özellikle yabancı erkeklere hoş görünme isteği ama bağlı oldukları erkeği de güvenilir bir liman saymaları hayasızlığın ta kendisidir

ismini tam okuyamadığım (sigmund Freud)’den bu yana, “İnsan, potansiyellerini özgürce gerçekleştirmelidir” sloganı belirliyor ahlaksızlığın bu kadar özgürlüğe eşitleyen bir bakış açısı herhangi bir sınırı olmayan şehvet!!!!
Oysa Aristotle’dan bu yana pek çok büyük sima , insanın doğuştan getirdiği ve sınır konulmamış kuvvetleri ile ahlak arasında çok yakın bir ilişki olduğunu öne sürmüşlerdir Daha doğrusu, ahlakın insanın had konmamış kuvvetlerine sınır çekmekten geçtiğini izah etmişlerdir.*
Daha kötüsü, sınırlar bu kadar aşıldığında hiçbir şeyden korkmaz hale gelen insanın tanıyabileceği bir “ahlak i otorite” de kalmıyor Bugün hayretle izlediğimiz bazılarının, çıplaklığı hayasızca savunabiliyor olmalarının anlaşılabilir tek açıklaması bu. Halbuki, sınırsız özgürlük ile ahlak arasında yakından uzaktan hiçbir ilişki yoktur. Özgürlük belli bazı ahlâkî hükümler ve dürüstlük, iyilikseverlik gibi güzel ahlakla desteklenmedikçe, hiçbir öneme ve değere sahip değildir.Zira özgürlük eğer insanı bulunduğu yerden daha yükseğe çıkarıyorsa değerlidir; yoksa hayvan gibi gününü gün eden bir varlık yapıyorsa, o özgürlük zaten kalmaz.
Çıplaklık ile ahlak arasında ne alaka var?” diyenlere, kendileri açısından olmadığı belli, ama inançlı insanlar açısından ne alakası olduğunu izah edelim. İnançlı bir insan, eşini sadece bu dünya için değil, ebedi alemde de refikası olduğu için sever. Bu düşünceyle eşine sadece gençlik güzelliğine sahip olduğu zamanlarda değil, yaşlandığında da saygı ve hürmet gösterir. Bunun karşılığında talep ettiği tek şey, eşinin güzelliğini başkalarına değil, sadece kendisine has kılmasıdır. Aile yuvasında muhabbet ve huzur, işte bu adilane ve her iki tarafın fıtratına uygun ilişki biçiminin kurulmasıyla mümkün olur ve zaman içinde olgunlaşır.
Son olarak “Kafaları sadece cinselliğe çalışıyor” iddiasına gelince: Hayır, böyle düşünenlerin kafaları cinselliğe çalışmıyor. Sadece siz göze sokarcasına teşhir edince, akıllarına geliyor. Ve onlar bundan rahatsız olduklarını söylüyorlar. Bu, bir ahlak belirtisi. Peki ya, sizin pişkince çıplaklığı savunmanıza ve kendi ahlaksızlıgınızı karşı tarafa yüklemeye çalışmanıza ne demeli?
vesselam ......*


Sizin Makaleleriniz

MollaCami.Com