Kuran'ın korunacağını ve hiç bir şekilde tahrif edilemeyeceğini zaten Rabbimiz buyuruyor. Aynı durum hadisler için söz konusu değildir. Hadis "Peygamber a.s tarafından söylendiği" söylenen sözlerdir. "Kale Rasululah; Allah Rasulü dedi ki"

Ebu Hanife başta olmak üzere bir çok alimin sahih dediğine diğer alimler sahih dememiştir, usul'de bunu bile görmek hadislerin korunmuş olmadığına delalettir. Hadis, vahiy'den 100-200 yıl sonra yazılmış metinlerdir, sahihi, zayıfı, mevzusu vardır...
Oysa vahiy için, sahihi, zayıfı, mevzusu vardır denilemez...

Orjinal hadis kitapları vardır. kuranın değişmeyeceğine dair ayette de "bu zikir" diye geçer ve kuran kast edilir. aynı zamanda kuranın hükümleridir. Her ne kadar kuran olarak çevrilsede sadece ayetlerin metninden de öte özü yaşam biçimi de kast ediliyor olabilir. Bunu ancak Allah bilir.. Kuranın yaşam biçimi demek sünneti rasülullahtır. Bunun en büyük koruma kalkanı ise HAK mezheplerdir. Sıratı müstakim yani.. Allah her dönem HAK üzere olan bir grubu var edecektir. Velileri, varisi rasülleri olacaktır. Onlar mihenk taşı gibi olacaklardır. Bozulan toplumların düzelmesine vesile olacaklardır

Bugün nasıl ki kuran ayetlerini farklı yorumlayanlar varsa, hadis kitaplarını tercüme ederken farklı yorumlayanlar da vardır. Onların anlamlarını olduğunun dışında yansıtanlar da vardır. Aynı şekilde mezheplerde de tahrif yapmaya çalışanlar olabilir. Fakat onlar daha azınlıktadır. Ana saldırı her zaman kuranın hükümleri üzerinde olmuş. ayetleri farklı yorumlamaya çalışmışlardır.

isteseler de değiştirmeye güçleri yetmiyecektir. bu bir savaş meydanıdır. bir çok kelleler de gidecektir. şiilik, vahhabilik, bahailik vs. vs. gibi ehli sünnetten kopmuş oluşumların her dönem yenileri peydah olmaya devam edecektir.