Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


SERZENİŞGAH

İ
stemek, çağırmak, talepte bulunmak, ihtiyacını arz etmek. Her kişi makamından konuşur ya; bu saydıklarım dua etmenin lugat manaları.

Dua denilince hep konuşmak mefhumu oluşur bende. Yüce yaratıcıyla dertleşmek… ve O’nun sonsuz tevazuunu hissederim kendi hiçliğime bakarak.

Her seslenişimizde kim bize cevap veriyor ki… İnsan çocuğunu bile duymazdan geliyor çoğu zaman… Hele de çağıran, isteyen, bize sürekli karşı gelen, isyan bayrağını açmış biriyse… Hangimiz, yeter ki benden istesin de hemen cevap vereyim diyoruz… Bu acizliğimize bakmadan “ beni dinlemeyeni dinleyeceğim” diyip çıkıyoruz işin içinden.

Fakat öyle mi?

Hz. Mevlana Celaleddin çözmüş olanlardan şifre-i rabbaniyi işte bu yüzden haykırıyor aşırlara. Gel, gel ne olursan gel diye lâ taknadu sırrını şerh ediyor zor anlayan gönüllere…

Hiç olan, hep olanın karşısında zahiren rükû, secde yaparken nedense düşünmüyor ne büyük bir kapıya kabul edildiğini… Teşekkür ediyor oysa kendisi gibi bir faniye gönülden, onunla iki kelam etti, sofrasına kabul edildi diye…

Hz. Ömer’ i çok severim ben. Güneşi bir bakışıyla söndüren ya o “dua eden belli eder makamını duasından” diyor. İlahi mesajı şerh ederek…

“Duanız olmasa Rabbiniz sizi ne yapsın” hitabını derinden kavramış böyle açıklıyor bizlere. “Çok söz ahmak içindir” diyordu mana aleminin büyüklerinden biri. Yani anladığımız kadar varız, istediğimiz kadar alçalıyoruz bu alemde.

Çok söz söylenmiş bu konuda “paranın kıymetini bilmek isteyen, borç para istesin” diyor bir bilge. Nasıl değişiyor görsün ilişkiler. Fakat o isteyeni yükseltiyor, madden ve manen…

Çünkü o HANNAN, çünkü o MENNAN…

Nurcan Balım

sseverek okudum.. emeğinize sağlık.. :)

sağolun


Sizin Makaleleriniz

MollaCami.Com