Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


allah lafzı

allah lafzı diğer dillerde farklı bi şekilde kullanılabilirmi mesela ingilizcede got diye ifade ediyor yine çerkescede tha diye geçiyor bunların kullanılması tehlikelimi çünkü çerkescede thayapsow allah razı olsun manasına geliyor ve bu çokça kullanılıyor dua yaparken de çokça kullanılıyor bu doğru mu

Tanrı kelimesi ile aynı anlama geliyor.. Bakmak lazım ancak Allahın isimleri kuranı kerimde geçiyor. Doğru olan konuşulması gereken Allah olarak demek..

ingilizce vs de müslüman olmıyana ifade etmek için got vs denebilir ama müslümanlar arasında ALLAH demek gerekiyor.

Denmiyorsa abes karşılanıyorsa bunu yaygınlaştırmak için ısrarla vurgulayarak demek gerekiyor..

Bu konuya Türkiye`de yaşamış çok değerli bir Kur`ân tefsircisinin satırlarıyla açıklık getirelim.. 1940`larda yazılmış en kapsamlı ve detaylı Kur`ân tefsiri olan Elmalılı Hamdi Yazır`ın Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılmış “Hak Dini Kur`ân Dili” isimli eserinde bakın bu konuda ne deniyor:

“Gerek ismi özel olsun gerek ismi genel, “ALLAH” ismi celâli ile, yine “ALLAH” tan maâda hiçbir mâbud anılmamıştır...

Mesela “TANRI”, “HUDA” isimleri, “ALLAH” gibi özel isim değidir!. “İLÂH”, “RAB”, “MÂBUD” gibi genel mana ifade eden kelimelerdir...

Arapça`da “İLÂH”ın çoğuluna “ÂLİHE”; “RAB”bın çoğuluna “ERBÂB” denildiği gibi; Farsça`da da “HUD”nın çoğuluna “HUDÂYAN” ve lisanımızda dahi TANRILAR, MÂBUDLAR, İLÂHLAR, RABLAR denmiştir; çünkü bunlar haklıya ve haksıza ıtlak edilmiştir...

Halbuki hiç “ALLAH”LAR denilmemiştir ve denemez!.

Böyle bir tabir işitirsek, söyleyenin cehline veya gafletine hamlederiz!..

“TANRI” adı böyle değildir; mâbud, ilâh gibidir... Bâtıl mâbudlara dahi “TANRI” ismi verilir... Müşrikler birçok tanrılara taparlardı. Filanların tanrıları şöyle, falanların tanrıları şöyledir denilir...

Demek ki, “TANRI” genel ismi, “ALLAH” ismi özelinin eş anlamlısı değildir, en genel bir tâbirdir...

Binâenaleyh, “ALLAH” ismi, “TANRI” adı ile tercüme olunamaz!” (c:1/24-25)

* * *

Türkiye’deki en değerli Kur’ân tefsirini yazan kişiye göre, yukarıda okuduğunuz üzere, “ALLAH”a kesinlikle “tanrı” denemez!..

Burada ayrıca şu çok önemli farklara dikkat etmeliyiz..

“Tanrı” kelimesi, sıfatları anlatan genel bir kelimedir; “Allah” ise kendisinden gayrı hiç bir şeyin mutlak vücudu olmayan Tek Zât’ın ismidir!.

Yani olay, yalnızca kelime, telaffuz olayı değildir!. Kelimeler, isimler arasındaki son derece büyük anlam farkıdır!.

“Tanrı” ve “tanrılık” kavramına dayalı din anlayışı bâtıldır!.

“Allah” isminin işaret ettiği anlama dayalı, yürürlükte olan “İSLÂM Dini”dir !.

“La ilahe illallah” cümlesinin anlamı “tanrı yoktur sadece ALLAH vardır” şeklindedir. Ve iyi bir müslüman olmak için, önce bu farkı çok iyi anlamalıyız!.

Zirâ, “tanrı” kelimesinin anlamı ile sınırlarsak anlayışımızı, “Allah” isminin işaret ettiği manadan mahrum kalırız; bu da sonunda, bizi “hilâfet” sırrından mahrum bırakır!..

“Tanrı”, tapınılacak ötendeki bir varlıktır...

“Allah” kulluk edilegelmekte olan özündeki Hakikat`tır!..

“Tanrı”, korkulası umacıdır!.

“Allah” ise, ilim sahiplerinde, sonsuz-sınırsızlığın yanındaki hiçliklerini kavrayış nedeniyle oluşan “haşyet”in kaynağıdır!..

“Tanrı”, yeterli olmayanların kendi kafalarında hayâl edip varsandıkları ötelerindeki yönetici ve yargılayıcıdır !.

“Allah”, âlemleri kendi varlığından meydana getirmiş ve her zerresinde esmâsıyla algılanır olmuş “TEK mutlak varlık”tır; hiç bir şekilde ortağı yoktur!

“Tanrı”, her devirde ve toplumda anlayış seviyesine göre sayısız özelliklerle bezenip süslenen; hayallerin karşılığının kendisinde olduğu varsayılan, beşer anlayışına göre şekillenen bir balondur!

“Allah” ise “Ahad”, “Samed”, “Lemyelid ve lem yûled”dir!..

“İlâhlar öldü artık!..

Tanrıysa can çekişmede...

HAYY ALLAH!..”

Diyor değerli Hâkim şâir Halûk Mahmutoğulları, bu gerçeğe işaretle

yani hangi dil olursa olsun allah denilmesi gerekiyor değil mi ya kusura bakmayın kesin cvbını ona göre aktaracağım da o yüzden tekrar tekrar dile getiriyorum


yani hangi dil olursa olsun allah denilmesi gerekiyor değil mi ya kusura bakmayın kesin cvbını ona göre aktaracağım da o yüzden tekrar tekrar dile getiriyorum
:)EVETTT “Allah” ismi bilindiği üzere Arapça harfler ile yazıldığında, başta kendisinden sonra gelen tüm harflerden bağımsız, tek duran “Elif” ile;” yanında birbirine bağlı iki “Lâm” harfi ve ikinci “Lâm”a bağlı daire (veya kûfi yazılımda dört köşe) “H” harfinden ibarettir. Bir de ikinci “Lâm” ile “H” arasında görünmez ama okunur “Elif” vardır ki bu da “A” sesini verir.

Şimdi bu harflerin temsil ettiği ve işaret ettiği anlamlara bir bakalım isterseniz.

Elbette bu değerlendirme, keşif ehlinin kendi keşiflerine dayanmaktadır ve kimseyi bağlamaz. Ama bilgi olarak bazı değerlendirmelerimize yararlı olur diyerek nakledelim..

Birinci “Elif” ehline göre “Allah” ismiyle işaret edilenin Ahadiyetine yani Zâtına işaret eder. Zat mutlak bağımsızlığı ve sıfatlardan kayıtsızlığı itibariyle hiç bir fikre ve düşünceye bağlanmaz. Öyle bir HİÇ’liktir ki, üzerinde ne tefekkür olur ne tahayyül veya ne de târif!. İşte bu duruma yazılımda, ancak mutlak bağımsız, noktanın uzamış hâli olan “Elif” işaret eder.

Gelelim birinci “Lâm”a... Birinci “Lâm” sıfat âlemine işaret eder. Var olan her şey, bu sıfat mertebesinin özellikleriyle hayat bulur, şuurlanır, kudrete kavuşur!. Tüm âlemler, sıfat mertebesinin özelliklerinin sonucu olarak meydana gelen esma(isimler) mertebesinin açılımından meydana gelmiştir. İşte bu yüzden de birinci “Lâm” yani “L” yazılımda ikinci “Lâm”a yani “L” ye bağlanmıştır.

İkinci “Lâm”... İkinci “Lâm” yani “L” yazılımda birinci “Lâm”a bağlıdır çünkü varlık birinci “Lâm” ile yani sıfat mertebesinin özellikleri ile oluşmuştur ve onunla kâimdir. Esmâ mertebesinde mevcut bulunan tüm isimlerin özellikleri varlığını sıfat mertebesindeki sıfatlardan alırlar. Bu sebeple de ikinci “Lâm” birincinin sanki tekrarı, ama detay ve açılımı olarak da ayrı bir görünümle ikinci defa olarak bu işaret kelimesi içinde yerini alır. Evet, ikinci “Lâm”, varlığını birinciden alması hasebiyle birincinin tekrarı olarak, ama buna karşın da sayısız açılımları meydana getiren farklı bir mertebeye işareti dolayısıyla da ikinci defa tekrarlanan bir “Lâm” görülmektedir.

Gelelim “H” harfine... İster asırlardır yazıla gelen ikinci “Lâm”a bağlı daire şekliyle, ister de İslâm’ın ilk yıllarda kullanılan Kûfi yazı karakteriyle dört köşe haliyle şuna işaret eder...

Sıfat ve esmâ âleminden her an açığa çıkan, başı ve sonu olmayan özellikleri, devamlı bir dönüşüm hâliyle ortaya koyan efâl âlemi yani fiiller âlemi; yani, evren içre sayısız evrenler ve onlarda algılananların tümü!

Bu “H”nin iki gözlü veya kûfi yazılışa göre üstte iki noktalı olması da efâl âleminin, algılayanın boyutuna göre zâhir ve gayb âlemi olarak iki yönlü mütalâa edilmesidir.

“H” harfi ikinci “Lâm”a bağlıdır, çünkü, efâl aleminin esma ve sıfat âleminden bağımsız bir varlığı yoktur; ve dahi varlığı ancak kendisinde açığa çıkan sıfat ve esma mertebelerindeki özelliklerin varlığı ile kâimdir.

Bir de bu arada, yani ikinci “Lâm” ile “H” arasında görünmeyen, ama buna karşın varlığı her okunuşta itiraf edilen gizli “Elif” mevcuttur. Bu da efâl âleminin, zâtın varlığı ve dilemesiyle, O’nun ilminde, O’nun sıfat ve esmâsının varlığıyla varolup, süregitmekte olduğuna işaret eder.

Ehli, elbette bu keşif ehlinden naklettiklerimizi çok daha kapsamlı olarak fark edecek ve “Allah” isminin işaret ettiğine, niçin “bu ismin” uygun görülüp seçildiğini böylece daha iyi değerlendireceklerdir.

Umarım keşfen sâbit bu bilgi, “Allah” adındaki inceliği daha iyi anlamamıza ve bu kelimeyi bundan sonra daha yerli yerince kullanmayı bize nasip eder

Güzel açiklamalar Idrak kardesim, paylasiminiz için tesekkürler..


Dini Sorular ve Cevaplar

MollaCami.Com