Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Fıkhi Meseleler Üzerine Bir Sual Bir Cevap

17.Soru:Kibir alameti nedir?

Cevap: Bir insan dese ki ben şu insandan iyiyim veya şu hayvandan iyiyim derse onda kibir vardır.

18.Soru: Erkek için namazı çorapla mı yoksa çorapsız mı kılmak efdaldir?

Cevap: Namazda efdal olan çorapla kılmaktır.

19.Soru: Sekerat (ölüm) durumunda bazı iyi insanlar çok zahmet çekiyor, bazı kötü insanlar ise zahmet çekmiyor. Bunun açıklaması nedir?

Cevap: Sekeratın şiddeti insanın iyi ve kötü olduğuna delalet etmez. Bir Peygamber hastalık çekiyor sekeratı zor oluyor. Bir fasık, kafir ise çok kolay ölüyor. Allah müslümanların derecelerini yükseltmek ve günahlarını affettirmek için sekeratı zorlaştırıyor.

20.Soru: İkindi namazının sünnetinin ilk oturuşunda ettehiyyatüden sonra salavatlar terk edilirse sehiv secdesi gerekir mi?

Cevap: Sehiv secdesi gerekir.

21.Soru: Kaza namazı olanlar nafile namaz kılabilirler mi?

Cevap: Kaza namazı olan duha, evvabin, teheccüd, işrak, teravih kılabilirler. Bunların dışında nafile namaz kılamazlar.

22.Soru: Namazda secdeden kalkıp daha tam doğrulmadan tekrar secdeye giden kişinin namazı bozulur mu?

Cevap: Bozulur.

23.Soru : Az konuşmanın ölçüsü nedir?

Cevap: Zaruri dini ve dünyevi faydası olmayan sözlerden dilini korumaktır. Fazla konuşmalar insanı günahlara, gıybete hatta küfre kadar götürür.

24.Soru: Geçmişte çok yemin edip yeminini bozan kişinin ne yapması gerekir?

Cevap: Bunların hepsi için bir yemin kefareti yeterli olur.

25.Soru: Bir baba, çocuğuna herhangi bir şeyi emrederken nasıl bir tavır takınmalıdır?

Cevap: Eğer baba, çocuğuna bir şeyi emretmek istediği halde onun bu emri yerine getirmeyeceği endişesi taşıyorsa ona : “Evladım, eğer yaparsan (veya) yapmazsan daha iyi olur” demesi daha uygun düşer. Ana babaya isyanın cezasını çekmemesi için bizzat ‘emretmemesi’ gerekir. el-Kunye adlı eserde bu mesele böyle izah edilmiştir.

26.Soru: Eğer bir mescidde daha önce bir ezan ve kametle namaz kılınmışsa ikinci bir defa ezan ve kamet okunması mekruh mudur?

Cevap: Bakılır eğer caminin belli bir cemaati var ise ve o cemaat dışındaki kimseler bir ezan ve kametle namaz kılmışlarsa, o cami cemaatinin ezan ve kametle namaz kılmaları mekruh olmaz. Ancak cami cemaatinin tamamı yahut bir kısmı ezan ve kametle namaz kıldıktan sonra, cemaat dışından kimselerin böyle bir şey yapmaları mekruh olur; bu durumda geri kalan cami cemaatinin yeni bir ezan ve kamet okumaları gerekir. Özü itibariyle bu mesele, başka bir meseleye dayanmaktadır. O da şudur: Tek bir camide veya mescidde tek bir namaz için yenden bir cemaat oluşturmak caiz midir?. Cevap: Yeni bir cemaat oluşturulmasının mekruh olduğu bir yerde ezan ve kametin tekrarı da mekruhtur. Tam tersine yeni bir cemaat oluşturmanın mekruh sayılmadığı yerde de ezan ve kametin tekrar edilmesi de mekruh değildir. Zira ezan ve kamet, cemaatle namazın sünnetlerindendir. İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’den nakledildiğine göre böyle bir cemaat, normal cemaat namazında olduğu gibi mihrap tarafında geçerek saf düzeni alıp namaz kılınması tarzında olursa mekruh sayılır. Yoksa camiin bir köşesinde bir veya iki kişiyle kılınan cemaat namazı mekruh değildir. Şayet belli bir cemaati olmayan bir mescid veya cami ise (mesela yol üzerinde olanlar) bu durumda cemaat tekrarının mekruh olmadığı icma ile sabittir. Eğer bir grup, cami cemaati namaz kıldıktan sonra camiye girerse İmam-
I Azam’ın görüşüne göre tek başlarına namaz kılarlar. Zahiriyye’de böyledir. Şerhu’l-Münye’nin sonunda ve İmam-ı Azam Ebu Hanife’den naklen şöyle denilmektedir: “Eğer cemaat üçten fazla olursa, tekrar mekruhtur. Yoksa değildir.” İmam Ebu Yusuf da şunları söyler: “Eğer cemaat, ilk hal üzere değilse mekruh olmaz. Aksi takdirde olur.” Doğru olan görüş de budur. Mihraptan farklı bir yerde namazı kılmak, ilk halin değişmesi anlamına gelmektedir. Bezzaziye’de ve Tatarhaniyye’de de böyledir. Nitekim İbn Abidin de bu kanaati benimsemiştir. Demek ki ikinci cemaatin ezan ve kameti terketmesi mekruhtur. Nasıl olmasın ki? Nitekim Kadıhan da bunu açıkça ifade ederek şöyle demektedir: “Mescidde cemaatle eda edilen farz namazın, ezan ve kametsiz kılınması mekruhtur. Zira daha önce de belirttiğimiz gibi bu durumda cemaat namazı, ezan ve kamet ilan edilmediği için sünnete uygun şekilde eda edilmemiş olur”.

27.Soru: Fasık veya bidatci birinin arkasında namaz kılmak mı evladır yoksa tek başına namazını kılmak mı daha evladır?

Cevap: Fasık yahut bidatçi birinin arkasında namaz kılmak, tek başına namaz kılmaktan evladır: En-Nehr adlı eserde el-Muhit’ten naklen şöyle denilmektedir: “Fasık veya bidatçinin arkasında namaz kılan kimse, cemaat sevabına nail olur (Dürrü’l-muhtar). Buradan anlaşılan o ki bu iki sınıf insanın arkasında namaz kılmak, tek başına kılmaktan daha evladır. Fakat, takva ve vera sahibi bir zatın arkasında kıldığı namazdan aldığı sevap gibi bir sevaba nail olamaz. Zira Hâkim’in el-Müstedrek’inde merfu olarak naklettiği bir hadiste Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyurmaktadır: “ Eğer Allah’ın namazlarınızı kabul etmesini arzuluyorsanız, o zaman hayırlılarınız size imamlık yapsın. Çünkü onlar, sizinle Rabbiniz arasındaki aracı heyetinizdir”

28.Soru: Kadının ev dışında çalışması caiz midir?

Cevap: İslam, ancak zorunlu hallerde ve erkeklerle bir arada (ihtilât) olmaması şartıyla kadına ev dışında çalışma izni vermiştir. Ayrıca açık saçık bir vaziyette veya dikkatleri üzerine çekecek şekilde süslenerek evinden çıkmaması şartını koşmuştur. Dolayısıyla kadın, muhtaç durumda olması veya toplumun kendisine ihtiyaç duyduğu mesela kız çocukların eğitimi, hastaların tedavisi gibi kadının fıtratına uygun işlerde çalışması caizdir. Tabii bu hallerde, dikkatleri üzerine çekmeyecek sade bir giyim, kuşam ve yabancı erkeklerle karışık bir ortamda bulunmama şartları söz konusudur. Eğer ihtilat veya açık saçıklık olursa, çalışması haram olur. Çünkü bu tutum, kadının çalışmasıyla elde edilecek maslahatlardan çok daha büyük zararlara yol açabilir. Bu durumda fesadı önlemek, maslahatı teminden daha önce gelir (der’i mefâsid celb-i masalih’e mukaddemdir). Eğitim yahut çalışma ortamlarında kadın ve erkeklerin ihtilatını yasaklayan delillerden biri Buhari’nin Ebu Said el-Hudrî’den (r.a.) rivayet ettiği şu hadistir: Kadınlar Hz. Peygamber’e (S.A.V.) dediler ki: (Ey Allah’ın Resulü!) Erkekler (senin ilim ve sohbetinden faydalanma ve sevap konusunda) bizi geçti. Bize de onlar gibi bir gün ayırsan diyorduk...”. Bu hadis, erkeklerle kadınların ihtilatının caiz olmadığına delildir. Aksi halde eğitim öğretim için Peygamber Efendimiz’den kendilerine özel bir gün ayırmasını talep etmezlerdi.

29.Soru: Tevbe etmekle birlikte, helallik dilemeyi ve zimmetine geçen hakkı sahiplerine iade etmeyi gerektiren günahlar nelerdir?

Cevap: Faiz yemek, ölçü tartıda hile yapmak, yetim malı yemek, kocanın karısının haklarından bir hakkını (mihir gibi) engellemesi, ortaklardan birinin diğerine hainlik etmesi, hırsızlık, rüşvet almak, kumar oynamak.

30.Soru: Mutlu olmanın yolu nedir?

Cevap: Mutlu olmanın tek yolu: Rabbin sana yap dediğini yapman, yapma dediğini de yapmamandır.
1-Yap dediği şeyler: Farzlar, vacipler, sünnetler, menduplar, daha iyi ve daha güzel olan şeylerdir. “Şüphesiz ki Allah, adaleti, iyiliği ve yakınlarına vermeyi emir eder” (Nahl 90).
2- Yapma dediği şeyler: Haramlar, mekruhlar, şüpheler, gereksiz fuzuli şeylerdir. “Allah aşırı kötülüğü, fenalığı ve azgınlığı yasaklar. Size öğüt verir, ta ki anlayıp tutasınız” (Nahl 90). “Allah’ın ipine, kitabına sımsıkı sarılın, ayrılmayın” (Ali İmran 103).

31.Soru: Nefsin terbiye ve teskiyesi ne ile olur?

Cevap: Az yemek, az konuşmak, az uyumak, insanlarla seyrek görüşmek, haram şüphelerinden arınmış temiz helal şeyleri yemek, bedeni hades, necaset ve kıl, tırnak gibi fazlalıklardan temizlemek, uzuvları her türlü günah ve şüpheden temizleyerek Allah’a kulluğa layık bir hale getirmek, kalbi, her türlü kirden ve bulanıklıktan arındırarak arı duru bir hale getirmek, iç alemi Allah’tan gafil olmaktan kurtarıp her an O’nun (C.C.) huzurundaymış gibi canlı ve uyanık olmak, kendini, büyük saadete kavuşmak için ana yolda yürümek suretiyle takva, korku ve ümitlerle kontrol ederek geçici heveslerden ve şeytanın tuzaklarına düşmekten korumakla olur.


Fıkıh - İlmihal

MollaCami.Com