Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Müstesna Dizeler

Yahya Kemal, Neşâtînin bir gazelinden yalnız şu beyti edebiyattan anlayan bir Fransıza okuyup îzâh ediyor. Diyor ki adamcağız “Pes doğrusu! bu beyitten başka hiçbir eseriniz olmasa kâfîdir”:

"Ettik o kadar ref-i teayyün ki Neşâtî
Âyine-i pür-tâb-ı mücellâda nihânız."

Maddeden sıyrılıp, manaya inkılâb etme işini öylesine ileriye götürdük ki; son derece parlak –üstelik cilalanmış, yani gösterme kabiliyeti artırılmış- aynanın karşısında bile görünmez olduk. (Hayati İnanç hocanın açıklaması ile...)

Miyân-ı güft-gûda bed-meniş îhâm ider kubhın
"Şecâ'at arz iderken merd-i kıbtî sirkatin söyler"

Koca Râgıb Paşa


18. yüzyıl şairlerinden Koca Râgıb Paşa'nın bir gazelinden alınmış bu beytin her yönüyle kusursuz olan ikinci mısraı bir vecize ya da darbımesel hâline gelmiş, beytin birinci mısraı unutulmuştur. Bu tür mısralara "mısra'-ı berceste" denir.


Beytin düz yazıya çevirisi:

Çingenenin cesaretini anlatırken yaptığı hırsızlığı ağzından kaçırdığı gibi, kötü huylu insan da sohbet sırasında bütün çirkinliğini ortaya koyar.

“Helâk etmez bir iki darb-ı zikr emmâre-i nefsi
O bir tünd ejdehâdır kim nice cellâddan kalmış.”

Yenişehir' li Avni Bey

Mefhum-u beyit;

Düşmanın (nefis) şerrinden kurtulmak için dostu anmak lâzım elbette. Ancak o öyle katı, inatçı ve zor bir düşmandır ki; bir-iki darbe ile terbiye edemezsin; ısrar, sebat, gayret lazım.

"Câm-ı safâ gerekmez dünyâ-yı dûn elinden
Merdâneler şikârı almaz zebûn elinden."

Nev’î

Alçak dünyanın elinden gelecek mutluluk eksik olsun, tenezzül etmemeli; zira mert avcıya yakışır mı zavallı birinin avını elinden alsın.

Ya Rab, belâ-yı aşk ile âşinâ kıl meni
Bir dem belâ-yı ışkdan kılma cüda meni
(Fuzûlî)

"O zaman ki bezm-i canda bölüşüldü kale-i kam
Bize hisse-i mahabbet dil-i pare pare düştü..."

Şeyh Galip

Can meclisinde herkes kumaş payını aldı.Bize sevgi azığı bu kırık gönül kaldı.

Biraz geç kalmış olsamda İstanbul' un fethi münasebeti ile Yahya Kemal'in kaleme aldığı " İstanbul' u Fetheden Yeniçeri' ye Gazel" eserini paylaşmak isterim... :)

Vur Pençe-i Âlî'deki şemşîr aşkına
Gülbang-i âsmâni tutan pîr aşkına

"Vur Ali'nin elindeki kılıç aşkına
...Duası gökleri tutan pir aşkına"

Ey leşker-i müfettihü'l-ebvâb vur bugün
Feth-i mübîni zâmin o tebşîr aşkına

"Ey kapıları açan ordu, vur bugün
O apaçık fethi haber veren müjde aşkına"

Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-i hilâl içün
Gelmiş bu şehsüvâr-i cihângîr aşkına

"Vur küfrün dünyasına hilalin yükselmesi için
Gelmiş bu cihan fatihi süvari aşkına"

Düşsün çelengi Rûm'un, eğilsün ser-i Firenk
Vur Türk'ü gönderen yed-i takdîr aşkına

"Düşsün çelengi rum'un eğilsin frenk'in başı
Vur türkü gönderen ilahi el aşkına"

Son savletinle vur ki açılsın bu sûrlar
Fecr-i hücûm içindeki tekbîr aşkına

"Son gücünle vur ki açılsın bu surlar
Şafak hücumunda duyulan tekbir aşkına"

[right]Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda
vermez.)

Fuzûlî - Su Kasidesi
[/right]

"Eğerçi köhne metâ’ız revâcımız yokdur
Revâca da o kadar ihtiyâcımız yokdur

O câh kim ola hem-dûş ihtimâl-i zevâl
Teveccüh etde bile ibtihâcımız yokdur."

Nabi

Evet eski malız biz, bit pazarına nur yağmaz ya; piyasada geçerliliğimiz yoktur. Ama olsun, zaten revaca ihtiyacımız da yok.

Elden çıkması kaçınılmaz olan dünya makamları bizim tarafa yönelecek olsa, sevi.nmeyiz bile.

"Tevekkül ehliyiz hergiz bizim âmâlimiz yokdur
Müheyyâdır bizim’çün devlet isti’câlimiz yokdur."

Nef’î


Mefhumu beyit:

"Biz Allah'a tevekkül etmişiz. Hâlimize râzı oluruz. Emeller beslemeyiz. Devlet makamları bizi arzular ve bizim için hazırdır ammâ, biz tenezzül etmeyiz."

"Nev’iyâ lâzım değil olmak filân ibn-i filân
Ma’rifet kesb eyle tâ bir âdem ol âdem gibi."

Nev’î

Ey Nev’î gâfil olma, yanılma! Filan oğlu filan olmak gerekmez. Marifet kazan, yani kalp gözünün açılmasına bak; irfan sahibi ol; adam gibi adam ol yani; hüner budur.

"Bana yer verdiler saff-ı niâlinde harâbâtın
Başım eflâke erdi gün gibi âlî-cenâb oldum."

Hayâlî Bey


Aşıklar meclisinde en son safta yer bulabildim. Ama orada bulunmakla başım göklere değdi, güneş gibi feyz-feşân oldum.


Güzel Sözler

MollaCami.Com