Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Siyaset

Bir ramazan gününde oruç tutup, akşam vaktinde de otel lokantasında alkollü sofrada iftar edenin yüzünden orucu kara listeye almak doğru mudur? Oruç, iftar sofrasına alkol getirenin yüzünden Müslümanlar arasında sempatisi olmayan ibadete dönüştürülebilir mi? Elbette hayır. Oruca alkolü bulaştıran kendini helak eder, oruç yine oruçtur. Hacca riyayı bulaştıran kendi haccını eritir, hac hactır. Güneş kadar açık bir hakikattir bu.

Takva ehli siyasetten uzak duramaz!

Tarihimizde siyaset sayfalarına yazılan, bizim açımızdan hoş olmayan tutumların sahipleri yüzünden siyaseti, camiye sokulmaz, namazla bir arada tutulmaz, kerih bir işe nasıl dönüştürebiliriz? Camiye sokulmazlığının bir anlamı olabilir. Namaz kadar yaygın olmadığı da kabullenilebilir. Ama kerih olduğu, takva ehlinin bulaşmaması gereken, sarhoşlara, dönmelere havale edilmiş işporta işi olarak telakki edilmesinin tutar tarafı yoktur. Siyaset, en çok Müslüman'a yaraşan bir ibadettir. Eğer siyaseti insanlar üzerinde ve insanlardan biri yapacaksa o birisi, Allah'ın yeryüzündeki halifesi olmanın hakkını en iyi vermeye aday olan Müslüman olmalıdır. Allah'ın kullarına, Allah'tan korkarak hükmedenlerle, kendi koyduğu kuralları bile çiğneyebilenler aynı listede dahi tutulamazlar.

Siyasetin Müslümanlar arasında kerih görülüp, onlardan olmayanların eline havale edilmesinin iki ana nedeni vardır.

Birinci neden tarihimizde siyasetçilerin eliyle ortaya konan idari hataların, zulme varan tavırların zihnimizdeki izleridir. Emevilerden, Abbasilere uzanan çizgi üzerinde Müslüman kanı ve malı üzerinde işlenen ağır hatalar adeta bizi oruç örneğindeki bakışta anlatılan gibi karşı soğuk bakar hale getirmiştir.

İkinci olarak da, Müslümanların üzerinde emelleri bulunan yabancıların Müslümanlar üzerindeki menfi propagandasının açtığı derin izlerdir. Özellikle, Müslümanları kendi kendini bile yönetemez, vesayete müstahak insanlar olarak tanıtmaya çalışmışlardır. Ne yazık ki, sekiz yılda altmış üç savaşı fiilen yöneten, pazarından mezarına kadar on yılda sıfırdan bir devleti kurup ümmetine emanet eden Peygamber aleyhisselamın siyaset adına yapmış olduğu en mübarek işleri bile görmezden gelerek, İslam'da siyasetin olmayacağını söyleyebilen okumuş, hocalık vasfı kazanmış kimseler bulunabilmiştir. Hâlbuki siyasetin İslam'da olmaması veya İslam'ın siyasetin içinde eritilip, şekillendirilmesi arasındaki fark herkesin idrak edebileceği kadar açık seçiktir. Ne önceki nesillerin hataları ne de şimdi siyasetin yanlış zeminler üzerinde yapılması, din adına böyle bir kural koymaya sebep olabilir. Biz, riya bulaşıyor diye ibadetleri kaldırıyor, hatalı okunuyor diye Kur'an'ı okumayı gereksiz mi görüyoruz?

Allah'ın hükmünün cari olması, müminlerin yönetici olmasıyla mümkündür

Siyaset insanı ve insana ait kurumları idare sanatıdır. Yeryüzünde Allah'ın hükmünün cari olması, O'nun sözünün en üstün olması ancak insanın bulunduğu yerde insanı idare eden sistemin mü'minlerin elinde olmasıyla mümkündür. Aksi takdirde mü'min ibadetten ticarete kadar her şeyinde, rica ve minnetle iş görebilir durumda kalacaktır. Vesayet altında bir Müslümanlık, imanla ölmeye yetecek kadar bir din yaşamak için yeterli olabilir ama Allah'ın sözünün en üstün olması için daha geniş bir dairenin el altında bulunması gerekmektedir.

Siyaset en değerli işlerdendir

'Kavaidülahkâm' isimli eserin müellifi olan büyük İslam âlimi İzz bin Abdüsselam, Müslümanları yönetmenin, onlara fetva vermekle kıyas edilmesi halinde hangisinin daha üstün olacağı sorusuna verdiği cevapta diyor ki:

'Yöneticinin yönetimi, müftünün fetva vermesinden daha üstündür. Baş yöneticinin sevabı da alt yöneticilerden ve müftülerden daha fazladır. Onun sağladığı yararlar ve engellediği zararlar daha kapsamlıdır. Bunun için hadiste: 'Yedi kişiyi Allah, O'nun gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı bir zamanda kendi gölgesinde gölgelendirecektir. Bunların birincisi âdil yöneticidir.' denmiştir. Hadis, yönetici ile yedi kişiyi saymaya başlamıştır. Çünkü onun mertebesi yüksektir.

Müslümanlar, yönetici olmanın en faziletli işlerden olduğuna İCMA etmişlerdir. Âdil yöneticilerin sevabı ve değeri diğerlerinden daha yüksektir. Bu da onların eliyle gerçekleşen hakkın ikamesi, batılın defedilmesi gibi işlere muvaffak olmalarındandır. Böyle bir yönetici bir tek söz söyleyerek yüz bin zulmü önleyebilir. Bazen bir tek kelimeyle yüz bin iyi iş yapabilirler. Ne enteresandır; küçük bir cümle ve büyük bir iş!

Kötü yöneticiler ve hâkimler ise Allah katında en düşük derecede olanlar ve günahı en çok olanlardandırlar. Onların da ellerinde ortaya çıkan kötü işler ve engel oldukları büyük hayırlı işlerin çokluğu onları bu duruma düşürür.

Özet olarak şöyle denebilir:

Âdil yönetici, vali ve hâkimler bütün Müslümanların icmaı ile herkesten daha büyük sevaba layıktırlar.' Kavaidülahkâm, 1/104, Beyrut, 1990

İmam Gazali'nin tespitlerinden

Tasavvuf âleminin büyüklerinden İmam Gazali, İhya'sında 'Makam ve Riya'nın Yerilmesi' bölümünde hilafet ve liderlik hakkında diyor ki:

'Beraberinde adalet ve ihlâs olması halinde en üstün ibadetlerdendir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: 'Âdil bir imamla yaşanan bir gün, kişinin kendi başına altmış yıl ibadetinden daha hayırlıdır.' Bu ne büyük bir ibadettir ki bir günü altmış yıl ibadete ölçülmektedir! Yine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: 'Cennete ilk girecek olan üç kişidir: Âdil bir lider.' Bu hadiste de lider onlardan biri olarak sayılmıştır. Yine buyurdular ki: 'Kıyamet günü bana meclis olarak en yakın olan âdil bir liderdir.'

Doğru olan şudur:

Dini durumu iyi olan güçlü kimselerin görev almaktan kaçınmaları doğru değildir. Zayıf durumda olanlar da bu işin etrafında dönüp helak olmamalıdırlar.'

Siyasetin farzları, edepleri

Dinen iyi, gerekli denen şeylerin muhakkak bir hükmü de vardır. Siyaset de dinin taleplerindendir. Üç kişinin bir yola çıkması durumunda bile birinin lider olması tavsiye edilmiştir. Ashabı kiram, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin mübarek naşını bekletip, önce ümmetin liderini seçmeyi görev bildiler. Çünkü yönetimin belirlenmesi, o gün kılacakları namaz için gerekliydi.

Siyasetle iştigal, ümmetin bir birimini yönetme konusunda dinin hükmü şu şekilde özetleyebiliriz:
Yönetici olmak caiz bir iştir. İyi niyetle ve adaletle onu yapan için sevap vardır. Kendisine ihtiyaç olmadığını düşündüğü için bir kenarda kalana da vebal yoktur.

Daha iyi yapacağına inanan ve kendine güvenenin bunu yapması ise müstahaptır.

Daha ehil birinin bulunmadığı bir konumda ise Müslüman'ın liderliği üstlenmesi farzdır, terk etmesi halinde vebale girer.

Ehliyeti olmadığı halde liderliğe soyunan için veya haramlardan birini gaye edinerek lider olan için de haram hükmü taşır.

Muktedir olmak ve emin olmak, siyasetin iki temel şartı durumundadır. Muktedir olmanın ve emin olmanın ihtiva ettiği bütün anlamlarıyla içini dolduramayanların siyasetle iştigal etmeleri kendileri için bir günah zemini oluşturacağı gibi mü'min kardeşlerinin mukadderatı ile de oynamış olacaklardır.

Bazı âlimlerin dile getirdiği: 'Sadıkların kalbinden en son çıkacak olan makam sevgisidir.' Şeklindeki tespit üzerinde çok durulması gereken bir husustur. Allah için yaptığını iddia etmek yeterli değildir.

Siyaset demek cihat demektir


Nefislerin devreye girebileceği en hassas zeminlerden biri olan mal ve insan yönetiminin risk taşıdığı muhakkaktır. Bu yüzden de bilhassa tasavvuf erbabı, zühdü tercih edenler siyaset meydanlarında bulunmamayı tercih etmişlerdir. Bu tercihteki tutumlarının, siyaset yapmanın kendileri için farz olmadığını düşünmüş olmalarındandır. Yoksa onlar da siyaset demenin cihad demek olduğunu, yönetimin ehil olmayanlara bırakılamayacağını çok iyi biliyorlardı. Siyasilerin ellerindeki imkânlar ve nefisleriyle baş başa bırakılmalarının mümkün olmayacağını her Müslüman bilir.

Mü'minler yetiştirdikleri gençlerini, bütün insanlığı yönetecek bir heyecan ve kapasite ile hazırlamalıdırlar. Yönetilen olmaya namzet bir gençle yönetme heyecanını hisseden bir genç arasında önemli farklar vardır.

mmücahide yazıyı nerden kopyaladığınızı veya yazarını ,alıntı olup olmadığını lütfen ekleyiniz,

nurettin şirin milli gazete

hakkınızı helal edin mesaj düzeltmeyi bilmiyorum nurettin yıldız milli gazete

cepni kardesim paylasiminiz icin tesekkür ederim.
Yazida anlatilmak istenilenle bizim anlatmak istedigimizin arasinda fark yok zaten.
Benim dikkat cekmek istedigim nokta biraz daha farkliydi.
Aslinda Politika kelimesinin yunanca veya bir baska dilde ne anlama geldigi pek ilgilendirmiyor beni. Asil ilgili oldugum nokta, toplum olarak biz bundan ne anliyoruz ...ve toplumun anladigi sekilden dolayi bu terimin kullanilmasini arzu etmemistim.
Zaten yazarinda yazisindan görüldügü gibi Siyaset vurgusu yapiliyor.
Politika kelimesine raslanilmaz...

saygideger kardelen kardesim,
buradakileri tenzih ederim fakat inanin toplumumuzda bilgisizlik ve kavram kargasaligi o dereceye varmiski...siz "a" diyorsunuz muhatabiniz "b" anliyor.

saygi ve muhabbetle..



Benim dikkat cekmek istedigim nokta biraz daha farkliydi.




Evet benimde dikkat çekmek istediğim nokta var. Şöyle ki :

Bildiğimiz gibi bir Kelime veya tabir vardır, biliriz, duyarız. Arapçadan anlayanlar daha iyi bilirler.

Hakıkat :Bir şeyin veya kelimenin asıl manası olabilir ki zahiri manasına hükmedilir

Mecaz :Yani kızım sana söylüyom gelinim sen anla diye bir tabir...mecazi manasına hükmediliir.

Kinaye : hep kullanırız çaktırma yav gibi...

Birbirimizi anlamamız için önce bunu bileceğiz...

YAzılara şöyle baktım Efendimizin hiç bir zaman hakıkat olarak siyasetle uğraştığnı kimse
yazmamış...
Ki zaten efendimiz zamanında hakiki manada siyasetmi vardı...


Gerçi Mmücahide kardeşimiz hakıki manada kullanmış gibi ama içeriğini inceleyelim
yukardada dediğim gibi, değil.
ZAten zannedersem kardelen54 kardeşimizin bu konuyu buraya açmasının sebebide
Yani bir çok yöne çekilebilir.

demekle onu gasdetmiş...

Gelgelelim konunun özüne, veya birbirimizi anlayamadığımız noktaya mesela iki kişi küs olsa onu barıştırmak

için birbirlerine iyi yönden yanaşmak, barıştırmaya çalışmak nedir oda bir siyasettir...

Veya kelimeleri düzgün ifade eden ağzı laf yapmasını bilen kişiye ne deriz yav sen tam siyaset adamısın

veya kişisisin deriz oda bir siyaset...

Efendimiz bir bölgeye bir sahabeyi gönderirken komutanı seçipte gönderiyordu. Buda efendimizin üstünlüdür.

Buda nedir bir siyaset.

Ve bu günlerdeki tartışdığımız konunun özü oda ne yine siyaset

Bakın kaç manada kullanıldı...

Yani bizim bu noktada hem fikir olmamız lazım veya bu noktaya odaklanmamız lazım ki böyle olursa

birbirimizi anlarız...

Birimiz hakıkatten bakıp birimiz mecaci yönden bakmıyacak. Herkes aynı pencereden bakacak, bakış açısı

aynı olacak.


cepni kardesim paylasiminiz icin tesekkür ederim.
Yazida anlatilmak istenilenle bizim anlatmak istedigimizin arasinda fark yok zaten.
Benim dikkat cekmek istedigim nokta biraz daha farkliydi.
Aslinda Politika kelimesinin yunanca veya bir baska dilde ne anlama geldigi pek ilgilendirmiyor beni. Asil ilgili oldugum nokta, toplum olarak biz bundan ne anliyoruz ...ve toplumun anladigi sekilden dolayi bu terimin kullanilmasini arzu etmemistim.
Zaten yazarinda yazisindan görüldügü gibi Siyaset vurgusu yapiliyor.
Politika kelimesine raslanilmaz...

saygideger kardelen kardesim,
buradakileri tenzih ederim fakat inanin toplumumuzda bilgisizlik ve kavram kargasaligi o dereceye varmiski...siz "a" diyorsunuz muhatabiniz "b" anliyor.

saygi ve muhabbetle..


ne demek isitoyrsun bende anlayış sorunu olduğunumu kasdediyorsun sen kim olyusunda bunu söyleyebiliyosun


ne demek isitoyrsun bende anlayış sorunu olduğunumu kasdediyorsun sen kim olyusunda bunu söyleyebiliyosun


Neden üzerinize alındınız ki kardeşim? Bizleri tenzih ediyor zaten ;)


ne demek isitoyrsun bende anlayış sorunu olduğunumu kasdediyorsun sen kim olyusunda bunu söyleyebiliyosun


estgfrl. kardesim...
Böyle bir sey demedim,
böyle bir seyi kasdetmedim,
hatta böyle bir seyi düsünmedim...

Hayret ki ne hayret...
inanin ne diyecegimi sasirdim.

Ben o yaziyi yazarken degil sizi kasdetmek...siz benim aklimin ucundan bile gecmemistiniz.
Cok merak ediyorum...nasil olduda, sizinle uzaktan yakindan hic alakasi olmayan bir yorumu bu kadar üstünüze alindiniz?
Halbuki özellikle dikkat ederseniz "burdakileri tenzih ederim" diye yazmistim.
Ayrica size bir sey söylemek isteseydim emin olun imali bir sekilde yapmaz, bilakis cok acik ve net yazardim.
Söyliyecegini hic egmeden bükmeden gayet acik söyliyen birisiyimdir.

Yillardir bu sitenin takipcisiyim.
Internet ortaminda sevdigim ender mekanlardan biridir.
Takipcisi oldugum halde az katilimim olmustur.
Sizin bu tepkiniz bana, kendim ile alakali bir muhasebe yapmam gerektigini gösteriyor.
Demekki yanlis anlasiliyoruz.
Sevdigim bu sitede ayni evvelde oldugu gibi bir müddet yazi yazmamaya karar verdim.
En azindan bir müddet , yalnizca degerli yazilari takip etmekten öte gecmiyecegim.


Ayrica ücharfbesnokta kardesimin paylasimi cok güzel. Elinize saglik...yaptiginiz tespitte cok isabetli.
Tesekkür ederim...


Sevdigim bu sitede ayni evvelde oldugu gibi bir müddet yazi yazmamaya karar verdim.
En azindan bir müddet , yalnizca degerli yazilari takip etmekten öte gecmiyecegim.
Ayrica ücharfbesnokta kardesimin paylasimi cok güzel. Elinize saglik...yaptiginiz tespitte cok isabetli.
Tesekkür ederim...



Dedik ya
oda bir siyaset
anlayışı...
Biz isteriz ki o güzel paylaşımlarınızı, paylaşın, paylaşalım. Ve bundanda kendimize bir pay çakaralım...yani paylaşmaya devam...ve Bizde teşekkür ederiz

mücahide kardeşimiz kusura bakmasın.hakkını helal etsin.kandili mübarek olsun.partilerle ne cihat olur ne hizmet olur.ne de başka bir şey olur.siyaset nerede yapılır bilemiyorum.ama burada hiç siyasete gerek yok.nedeni mollanın bir partisi yok olmazda,olmayacakta.tek bir yol var onuda ihvanım bilir.


estgfrl. kardesim...
Böyle bir sey demedim,
böyle bir seyi kasdetmedim,
hatta böyle bir seyi düsünmedim...

Hayret ki ne hayret...
inanin ne diyecegimi sasirdim.

Ben o yaziyi yazarken degil sizi kasdetmek...siz benim aklimin ucundan bile gecmemistiniz.
Cok merak ediyorum...nasil olduda, sizinle uzaktan yakindan hic alakasi olmayan bir yorumu bu kadar üstünüze alindiniz?

çünkü kardelenle sadece ben tartışma şeklinde konuşuyoruz siz sadece kardelen seni tenzih ederim yazdmışsınız da o yüzden durduk yerde değil
Halbuki özellikle dikkat ederseniz "burdakileri tenzih ederim" diye yazmistim.
Ayrica size bir sey söylemek isteseydim emin olun imali bir sekilde yapmaz, bilakis cok acik ve net yazardim.
Söyliyecegini hic egmeden bükmeden gayet acik söyliyen birisiyimdir.

Yillardir bu sitenin takipcisiyim.
Internet ortaminda sevdigim ender mekanlardan biridir.
Takipcisi oldugum halde az katilimim olmustur.
Sizin bu tepkiniz bana, kendim ile alakali bir muhasebe yapmam gerektigini gösteriyor.
Demekki yanlis anlasiliyoruz.
Sevdigim bu sitede ayni evvelde oldugu gibi bir müddet yazi yazmamaya karar verdim.
En azindan bir müddet , yalnizca degerli yazilari takip etmekten öte gecmiyecegim.


Ayrica ücharfbesnokta kardesimin paylasimi cok güzel. Elinize saglik...yaptiginiz tespitte cok isabetli.
Tesekkür ederim...

siz yazınızda sedece kardelen seni tenzih ederim yazmışsınız da kardelenle tek tartışan benim forumda doğal olarak


siz yazınızda sedece kardelen seni tenzih ederim yazmışsınız da kardelenle tek tartışan benim forumda doğal olarak


Hayır sadece beni değil! İyice okumakta fayda var ;)


saygideger kardelen kardesim,
buradakileri tenzih ederim fakat inanin toplumumuzda bilgisizlik ve kavram kargasaligi o dereceye varmiski...siz "a" diyorsunuz muhatabiniz "b" anliyor.


Eh söylediği yanlış da değil hani ::)

oradai muhattaplardan kasıt ne acaba


Siyasi Haberler

MollaCami.Com