Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
Tesseturu terk etme
Son iki yildir kapaliyim ama su aralar bocaliyorum aslina bakarsaniz kapali cok mutluyum... Ama oz guvenim yok heerkese danisiyorum acilma konusunu aciklar daha fazla karsi cikiyor. Ben alisamadim kendimi hep acik hayal ediyorum..turkiyede goruculerin karsisina kapali olarak cikmak istemiyorum nedeni ozguven eksikligi ama kapalida huzurluyum napim sizce
Kapalıyken huzurluyum demişsin,huzurunu bozma derim,kime karşı sorumlu olduğunu düşün vesveselere kulağını tıka,Rabbim yolunda gidene güvenide verir özgüvenide
Begendigim gelinlikte acik bide ozguven eksikligi maaf eediyo benii etrafimda bakimiyla susuyle taninirdim.. Bide kapaninca Dini vacibelerini yapinca cok ahlakli biri oldum o avantajlarim ben acik olunca giyimim cok aciktir Son zamanlarda kimyam bozulmustu bakicam ozguven eksikligini nasil yok etceksem
"Bir tohum nasıl kabuğunun içinde korunabiliyorsa, bir kadında ancak örtüsünün içinde korunabilir."
Allah'ım bizi bir an olsun nefsimizle başbaşa bırakma! Amin...
kitapci karesim..
belli ki buhranli bi dönemden geciyorsun..
sen kapanmak istedikce seytan aleyyillane basacaktir vesveseyi
"rahat degilsin" "daha gencsin" "cevren gülüyor" gibi..
bak.. yolun yarisina gelmissin.
sakin haa yenilmeyesin..
Allah.cc yar ve yardimcin osun insaAllah
sakın ha açılma kardeşim sana yakışan gibi davran ve sana yakışan islam a uygun yaşamak tır vesselam
Müslüman lar örtünür,örtünmeli....dışardan senin müslüman olduğun nerden belli olacak.tabiki ÖRTÜNLE..PAPA nın biri diyorki,hırıstıyan kızları boyunlarına HAC kolyesi taksınlar,müslümanların kızları bize o kadar benzediki.onları artık AYIRAMIYORUZ.(.yani kim müslüman ,kim hırıstıyan..)öyle ise bizde MÜSLÜMANa benzemek mecburiyetineyiz...örtülü olmalıyız.örtülü olmakla kalmayıp,o ötrünün hakkını müslüman gibi vermeliyiz....acizane
suan sadece pardesuyu terk ettim.cok ta acilmak istemiyorum ben acilinca normal olamiyorum cok aciktim zaten ama basima ozel bi olay geldi birden allah korkusu isledi ondan kapandim lakin ozguvenim yok ve acik olunca avrupalilarin ask ilanlari sinir sistemimi bozuyor oyuzden acilmacam sanirim
1) Tesettürün niteliği:
Tesettür, arapça âsetereâ kökünden âtefeâulâ vezninde bir mastar olup, sözlükte; örtünmek, gizlenmek, bir şeyin içinde veya arkasında saklanmak anlamlarına gelir. Bir fıkıh terimi olarak tesettür, erkek veya kadının şerâan örtülmesi gereken yerlerini örtmesi demektir. Bir kimsenin örtmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerlerine âavret yeriâ denir. Gerektiğinde evlenmeleri caiz olan, karşı cinslerin biri diğerinin yanında olunca avret yerlerini örtmesi gerektiğinde görüş birliği vardır. Sağlam görüşe göre, bir kimse tek başına olduğu zaman da örtünmelidir. Buna göre; bir kimsenin temiz elbisesi bulunduğu halde, kimsenin olmadığı yalnız başına bir odada çıplak olarak kılacağı namaz sahih olmaz. (İbn Âbidin, Reddüâl-Muhtar, Mısır (t.y.), I, 375)
Yıkanma, tuvalet ihtiyacı ve taharetlenme gibi ihtiyaçlar dışında, bir yerde de bulunulsa, müâminin namaz içinde veya namaz dışında avret yerlerini örtmesi farzdır. Bunun delili Kurâan, Sünnet ve sahabe uygulamasıdır.
2) Tesettürün dayandığı deliller
a) Kurâan-ı Kerimâden deliller:
İnsanın örtünme ihtiyacının ilk insan Adem ve Havva ile başladığı, çıplaklığın çirkin bir şey olduğu ayette şöyle belirtilir: âEy Ademoğulları! Şeytan ana ve babanızı kötü yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkardıysa, sizi de aldatmasın.â (el-Aârâf, 7/27) âEy Ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek bir giysi, bir de giyip süsleneceğiniz bir giysi indirdik. Takva örtüsü ise daha hayırlıdır.â (el-Aârâf, 7/26) Hayvan yünlerinden giysi için yararlanmanın gereğine şöyle işaret edilir: âDavarları da o yaratmıştır ki, bunlarda sizin için ısıtıcı ve koruyucu maddeler ve nice nice yararlar vardır.â (en-Nahl, 16/5)
Örtünmenin gayesi başkasının bakışlarından korunmak ve ırzı meşru olmayan cinsel isteklerden sakınmaktır. İnsandaki edep ve haya duygusu örtünmeyi gerektirir. Ancak müâmin erkek ve kadınların örtünmede asıl gayesi Yüce Allahâın rızasını kazanmak olmalıdır. Çünkü Allahü Tealaânın emir ve yasaklarına uymak bir ibadettir. Namaz ve oruç gibi ibadetleri emreden Allah (c.c), ibadet içinde ve dışında örtünmenin şekil ve sınırlarını da belirlemiştir.
Cahiliye döneminde Arap toplumu Kabeâyi çıplak tavaf ederlerdi. Gündüz erkekler, gece kadınlar gelir ve tavaflarını anadan doğma yaparlardı. Onlar; âiçinde günah işlediğimiz giysilerimizle tavaf yapamayızâ diye bir gerekçe de gösterirlerdi.
İşte daha Mekke döneminde İslam toplumunun tavaf sırasında ve namazda örtünmesi gerektiğini bildiren şu ayet indi: âEy Ademoğulları! Her mescide gelişte zinetinizi giyin.â (el-Aâraf, 7/31.) Ayet, tavafı ve namaz için mescide gelmeyi kapsamına alır. Buradaki âzinetâ sözcüğü âelbise, giysiâ olarak tefsir edilmiştir. Böylece namaz ve tavaf gibi ibadetlerde avret yerlerinin örtülmesi farîzasını İslam getirmiş oldu. (bk. Ebu Bekr el-Cassas, Ahkamuâl-Kurâan. tahk. M. es-Sadık Kamhavî Kahire (t.y.), IV, 205 vd.; Elmalılı, a.g.e. 2. baskı, istanbul 1960, III, 2151, 2152.) Başka bir ayette; gizli yerlerini örtüp koruyan erkeklerle kadınların Yüce Allahâın affına ve büyük bir mükafata ulaşacakları belirtilir. (bk. el-Ahzab, 33/35.)
Örtünmede karşı cinsin bakışlarından korunmak söz konusu olunca, İslam bakanla ilgili olarak da bir sınırlama getirmiştir.
Erkeklerin gözlerini sakınması, kadınların iffetini korumak içindir. Ayette şöyle buyurulur: âMüâmin erkeklere söyle. Gözlerini zinadan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir.â (en-Nûr, 24/30.)
Kadınların örtünmesi konusunda ise şöyle buyurulur: âMüâmin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından, kocakarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey müâminler! Hepiniz Allahâa tevbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olursunuz.â (( en-Nûr, 24/31.)
Ayetteki âhumur (baş örtüleri)â sözcüğünün tekili âhımarâ olup, sözlü-te; kadının kendisi ile başını örttüğü şey, demektir. Saîd b. Cübeyr (Ö. 95/713), baş örtüsünün kadının boyun ve göğüs kısımlarını örtecek ve bunlardan hiçbir şey göstermeyecek nitelikte olması gerektiğini söylemiştir. (bk. el-Kurtubî, a.g.e., XII, 153; İbn Kesir, Muhtasar Tefsir, thk. M. Ali es-Sabünî, 7. baskı, Beyrut 1402/1981, II, 600, Elmalılı, a.g.e. İst. (t.y.), VI, 15.)
Kadınların ev dışında veya yabancı erkeklerin yanına çıkarken normal ev içi giysilerinin üstüne bir dış elbise daha giymeleri gerekir. Ayette şöyle buyurulur: âEy Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müâminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanınıp kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok yarlığayıcı ve çok esirgeyicidir.â (el-Ahzâb, 33/59)
Ahzab suresi ve dolayısı ile yukarıdaki ayet, Medineâde 5-7. hicret yılları arasında inmiştir. Ayetteki âcelabîbâ sözcüğü âcilbabââın çoğulu olup sözlükte; geniş elbise, gömlek ve baş örtüşü gibi anlamlara gelir.
Kadını baştan aşağı örten çarşaf, ferace, manto gibi giysiler de cilbab kapsamına girer, âCilbabâ bir fıkıh terimi olarak Elmalılı (Ö. 1358/1939) tarafından şöyle tarif edilmiştir: âKadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidirâ, âKadını tepeden tırnağa örten giysidirâ, âKadınların örtündükleri her türlü elbise ve başka şeylerdir.â (Elmalılı,a.g.e.,VI,337.)
Ünlü müfessir el-Kurtubî (Ö. 671/1273) cilbab ayetinin iniş sebebi ve cilbab terimi ile ilgili olarak şöyle der: âArap kadınlarında erkeklerden sakınmamak bir adet halinde idi. Onlar cariyeler gibi yüzlerini de açık tutuyorlardı. Bu durum, erkeklerin onlara bakmalarına neden oluyordu. Bu konuda çeşitli düşünceler de ortayaçıkmıştı. Bunun üzerine Yüce Allah, elçisine; ihtiyaçları için evden dışarı çıkmak istediklerinde dış elbiselerini (cilbab) üstlerine almalarını emretmesini bildirdi. Çünkü o dönemde henüz evlerde tuvalet edinilmediği için, kadınlar tuva-et ihtiyacı için sahraya çıkıyorlardı. Böylece hür bir kadınla cariyenin arası ayrılmış olacaktı. Çünkü hürler örtünmesi ile biliniyordu. Bununla bekar veya genç erkeklerin sarkıntılık etmesinden de korunmuş oluyorlardı. Yukarıdaki ayet inmezden önce, müâmin erkeklerin eşlerinden birisi, ihtiyacı için evden dışarı çıkınca, bazı zayıf ahlaklı erkekler, cariye sanarak kendisine sarkıntılık edebiliyordu.
Bu konuda Hz. Peygamberâe çeşitli şikayetler ulaşınca cilbab ayeti inmiştirâ. el-Kurtubî cilbab için de şunları söyler: âCilbab; baş örtüsünden daha büyük olan bir giysidir. Abdullah b. Abbas (ö. 68/687) ve Abdullah b. Mesâudâtan (ö. 32/652) cilbaba, ârida (bedenin üst kısmını örten giysi yada örtü)â anlamı verdikleri nakledilmiştir. Kadının baş örtüsü veya peçe anlamına geldiğini söyleyenler de olmuştur. Doğru olan şudur ki, cilbab; bedenin bütününü örten giysidir.
Ümmü Atıyye (r. anha)âden şöyle dediği nakledilmiştir: âRasülullah (s.a.s) bize ramazan ve kurban bayramı namazlarında azatlı cariyeleri ve yetişkin kızlarımızı birlikte götürmemizi emretti. Ancak ay hali olanlar mescide girmeyecek ve arka taraftan öğüt, konuşma, hutbe ve duaları izleyecekler ve getirilecek tekbirlere katılabileceklerdi. Hz. Peygamberâe sordum: Ey Allahâın Rasülü! Bizden birimizin bu çocukları için dış elbisesi (cilbab) bulunmazsa ne yapalım?â. Hz. Peygamber; âKardeşi onu kendi cilbabı (dış örtüsü) ile örtsünâ buyurdu. (bk. Buharî, Hyz, 23, Salat, 2, îdeyn, 20, Hacc, 81; Müslim îdeyn, 10-12; Tirmizi, Cuma. 36;; ibn Mace, ikame, 165; ibn Hanbel, V, 84; en-Nevevî (ö. 676/1277); hadisin doğru anlamının şöyle olması gerektiğini söyler: âkendisine gerekli olmayan başka bir dış örtü ile onu örtsün.â bk. Sahihu Müslim, Çağrı Yayınevi baskısı, İst. 1992, I, 606, alt not;3; el-Kurtubî, a.g.e. XIV, 156.)
Diğer yandan kadın yaşlanıp ay halinden kesilir ve cinsel yönden erkeklere istek duymaz olursa, bunun için örtünmede bazı kolaylıklar getirilmiştir. Yüce Allah şöyle buyurur: âAy halinden kesilmiş ve evlenme arzusu kalmamış olan yaşlı kadınların zinet yerlerini göstermemek şartıyla dış örtülerini bırakmalarında kendileri için bir sakınca yoktur.
Bununla birlikte, yine de sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır.â (en-Nur, 24/60.)
Örtünmenin ahiret hayatında da söz konusu olacağı, iman edip güzel amel işleyenlerin ecri arasında şöyle belirlenir: âOnlar tahtlar üzerinde kurularak orada altın bileziklerle benezenecekler, ince ve kalın saf ipekten yeşil elbiseler giyeceklerdir. Ne güzel sevap ve ne güzel dayanak!â (el-Kehf, 18/31.) âŞüphesiz Allah, iman edip, güzel iş yapanları altından ırmaklar akan cennetlere sokacak. Orada bunlar altından bileziklerle, incilerle bezenecekler. Orada giysileri de ipektir.â (el-Hacc, 22/23.) âOnların üzerlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri de onlara son derece temiz bir şarap içirmiştir.â (el-İnsan, 76/21.)
b) Sünnetten deliller:
Hz. Peygamber örtünme ile ilgili yukarıda zikrettiğimiz ayetlerin tefsirini yapmış ve uygulama esaslarını göstermiştir. Bu konuda çeşitli hadisler nakledilmiştir. Biz birkaç tanesini nakledeceğiz.
Hz. Aişeâden rivayete göre bir gün Hz. Ebü Bekrâin kızı Esma (ö. 73/692) ince bir elbise ile Rasülullah (s.a.s)âın huzuruna girmişti. Hz. Peygamber ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: âEy Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildirâ. Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti. (Ebü Davud, Libas, 31; Ebû Davud bu hadise «mürsel» demiştir. Çünkü Halid b. Düreyk bunu Hz. Aişeâden işitmemiştir. bk. el-Kurtubî, a.g.e., XII, 152; el-Heysemî, Mec-mauâz-Zevaid, V, 137.)
Yine Hz. Aişeâden nakledilen başka bir hadiste; âAllahü Teala ergin kadının namazını baş örtüsüz kabul etmezâ buyurulmuştur.(İbn Mace Tahare, 132; Ebû Davud, Salat, 84;
Tirmizi, Salat, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259.) Ebû Hanîfeâye (ö. 150/767) göre; bir uzvun dörtte bire kadar olan kısmı açılırsa namaz sahih olurken, açılan kısım uzvun dörtte birini geçerse namaz bozulur. Cinsel uzuv ve arkadan ise, dirhem mikdarı az bir yer bile açılsa namaz batıl olur. Ebü Yusufâa (ö. 182/798) göre bir uzvun yarısı esas alınmıştır. Yarıdan azının açılması namaza zarar vermezken, fazlası namazı bozar. İmam Şafiâye (ö. 204/819) göre ise avret yerinden herhangi bir kısmın açılması namazı bozar. (bk. Eş-Şevkani, Neylüâl-Evtar, II, 68; eş-Şafii, el-Ümm, I, 77; ez-Zühayli, el-Fıkhuâl-İslami ve Edilletüh, Dımeşk, 1405/1985, I, 585, 586; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, İstanbul 1992, s: 226-228)
Hz. Aişe ilk baş örtüşü uygulamasını şöyle anlatır: âAllah ilk muhacir kadınlara rahmet etsin, onlar; âBaş örtülerini yakalarının üstüne taksınlarâ¦â (en-Nur, 24/31) ayeti inince etekliklerini kesip bunlardan baş örtüsü yaptılar. Yine Satiyye binti Şeybe şöyle anlatır: âBiz Aişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ediyorduk.
Hz. Aişe dedi ki: Şüphesiz Kureyş kadınlarının bir takım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allahâa yemin olsun ki, Allahâın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim, Nur süresindeki âKadınlar baş örtülerini yakalarının üstüne taksınlarâ¦â ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allahâın kitabını tasdik ve ona iman ederek baş örtüşü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında baş örtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı.â (Buhari, Tefsiru Sûre, 24/12; Ebû Davud, Libas, 29; Ahmed b. Hanbel, VI, 188; İbn Kesîr, a.g.e., II, 600)
Hz. Peygamberâin tesettürün uygulanması ile ilgili başka hadisleri ve sorulara verdiği bir takım cevaplar da olmuştur.
Hala bu konuda tereddüt yaşamana şaşırdım dogrusu...
Artık kimliğini kabul etme zamanı gelmedi mi kitapçı?..
Son iki yildir kapaliyim ama su aralar bocaliyorum aslina bakarsaniz kapali cok mutluyum... Ama oz guvenim yok heerkese danisiyorum acilma konusunu aciklar daha fazla karsi cikiyor. Ben alisamadim kendimi hep acik hayal ediyorum..turkiyede goruculerin karsisina kapali olarak cikmak istemiyorum nedeni ozguven eksikligi ama kapalida huzurluyum napim sizce
kardeşim selamun aleyküm bu formda yeniyim eski mollacami üyelerindenim ben bugün okudum senin mesajı inşallah duyduğun mutluluğu yitirmezsin
ve bulunduğun durumu çok iyi kavrayarak benimsersin kardeşim ,rabbim senin gönlüne bütün güzellikleri versin .