Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
Tecvidin hükmü ve faziletleri-1
Turan Tezer: âKurâânâı tecvidsiz okuyan sevap kazanmaz mı? Kurâânâı tecvidle okumanın hükmü ve faziletleri nelerdir?â
ALLAH KALBİMİZE BAKAR
Bütün ibadetlerde olduğu gibi, Kurâân okumakta da bir usul ve erkân vardır. Ama Rabbimiz bizim âyönelişlerimizeâ ve âkalbimizin temayüllerineâ değer veriyor; bizim Allahâa yaklaşma kastıyla, eksik veya noksan da olsa ne biliyor isek, bilgimizi kullanmamızın, Cenab-ı Hak katında makbule şayan olmadığını söylemek doğru değildir. Böyle bir tavır, ibadet ruhuna da uygun düşmez. Allah Resulü (asm); âKurâânâı zorlandığı halde kekeleyerek okuyana iki kat sevap vardırâ1 buyururken; bizim, şöyle veya böyle Kurâân okuyuşumuzu Allahâın rahmetinin dışında saymamız, kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük olsa gerektir.
Temel mesâelemiz, Kurâânâı öğrenmek ve okumaktır. Hatalarımıza bakmadan, eksik ve kusurlarımıza aldırmadan, şunları bilmiyorum, eksik okursam/yanlış okursam günahkâr olurum demeden, âİyice öğrendikten sonra bol bol okurumâ bahanesine sığınmadan okumak, okumak, okumaktır.
Bahaneler bitmez çünkü. Hatalar eksik olmaz. Şunu bilelim yeter: Kurâânâı bilmeyerek yanlış okumakla günahkâr olmayız. Yüce Allahâın, kullarına öyle her hatasında azap vereceğini düşünmek, Kurâânâı anlamamak demektir, İslâmâı anlamamak demektir.
Önemli olan, öğrenmeye çalışmak; öğreninceye kadar da bildiğimizle amel etmektir.
Biz öğrenmeye çalıştıkça ve bildiğimizle amel ettikçe, Cenab-ı Hak bilmediğimiz vacip bilgileri de öğrenmemize inşaallah kapı açar. Kulun, bildiği ile amel etmesi, aynı zamanda bu bilgilere sahip olmasının bir şükrü; eksik bilgilere ulaşmasının da bir talebi niteliğini taşır.
Bildiği ile amel etmemek gibi bir vahamete düşmekten Allahâa sığınalım.
TECVİDİ ÖĞRENMEK ZOR DEĞİLDİR
Hiç şüphesiz, Kurâânâı doğru okumak için, başka bir ifadeyle âvahiyle geldiğiâ şekliyle okumak için âtecvidâi bilmek ve uygulamak şarttır. Kurâânâı öğrendikten sonra ilk hedefimiz tecvidi de öğrenmek ve uygulamak olmalıdır. Günümüzde kitap, kaset ve diğer araç-gereçlerin de yardımıyla ne Kurâânâı, ne de tecvidi öğrenmek hiç de zor değildir. Ünlü hafız ve kurrâların hatim kasetlerini dinleyerek okuyuşumuzu düzeltmemiz de mümkündür. Önemli olan istemek ve talep etmektir.
Allahâın Kitabını öğrenmek aslında hiç de zor olmamakla beraber; feyiz ve fazileti öyle yüksektir ki, eğer zorluk bulunsa bile, bunu göze almaya değer niteliktedir. Resulullah Efendimiz (asm): âSizin en hayırlınız, Kurâânâı öğrenen ve öğretendir.â2 buyurur.
İbn-i Mesâudâun rivayet ettiği başka bir hadiste yine Allah Resûlü (asm): âKim Allahâın Kitabından bir harf okursa, onun için bir hasene vardır. Bir hasene mukabilinde on misli sevap vardır. Ben âelif-lâm-mimâe bir harftir demiyorum; elif bir harftir; lâm bir harftir ve mim de bir harftir.â3 buyurmaktadır.
Yine, Ebû Hüreyre (ra) rivayet etmiştir ki; Resulullah (asm) şöyle buyurmuştur: âBir cemaat Allahâın evlerinden bir evde toplanır, Allahâın Kitabını okurlar ve aralarında müzakere ve ders yaparlarsa üzerlerine sekînet iner, onları Allahâın rahmeti kaplar, çevrelerini melekler kuşatır ve Allah (cc) onları kendi katındaki razı olduğu kulları arasında zikreder.â4
KURâÂN BİZİM HER ŞEYİMİZ
Kurâân bizim her şeyimiz.
Bediüzzamanâın ifadesiyle Kurâân, âhem bir kitâb-ı şeriat, hem bir kitâb-ı duâ, hem bir kitâb-ı hikmet, hem bir kitâb-ı ubûdiyet, hem bir kitâb-ı emir ve dâvet, hem bir kitâb-ı zikir, hem bir kitâb-ı fikir, hem bütün insanın bütün hâcât-ı mâneviyesine mercî olacak çok kitapları tazammun eden tek, câmiâ bir kitâb-ı mukaddestir.â5
Biz; müâminler olarak duayı, ilmi, hikmeti, zikri, fikri, tefekkürü, tezekkürü, namazı, niyazı, ibadeti, tevazuu, emri, daveti, dini, diyaneti... Kısacası ne kadar maddî ve manevî değerimiz varsa hepsini Kurâânâdan aldık.
Şu halde, Kurâân üzerinde titremek bizim her şeyden önce imanımızın gereğidir.
Yarın inşallah devam edelim.
Dipnotlar:
1- Buhârî ve Müslim
2- Buhârî
3- Tirmizî
4- Müslim
5- Sözler, s. 331
Süleyman KÖSMENE