Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Yaradılışımızdaki Esas Gaye Nedir?

Merhaba; Ben hanefi mezhebindenim, üniversite yıllarında bir ateist arkadaşım bir soru sordu yıllardır ilmine güvendiğim birçok hocaya danıştım fakat tatmin edici bir cevap alamadım,umarım kaynağıyla birlikte cevabı siz değerli kardeşlerimden öğrenebilirim.

Görüş şu şekilde: Bilindiği gibi insan oğlu melekler tarafından çamurdan yapıldı daha sonra Hz. ALLAH (c.c) tarafından can verildi ve tüm melekler ve diğer ruhani varlıklara insana itaat etmelerini buyurdu taki seytan baş kaldırana kadar, şeytan itiraz edince ALLAH'a şirk koşup insanları yoldan çıkaracağını ilan edip cennetten kovuldu. (buraya kadar yanlışım varsa bunu da belirtmenizi rica ederim) ve insan oğlunun imtihanı bu şekilde başladı.

Eğer şeytanda itaat etseydi insanoğlu için bir imtihan olur muydu ? İnsan oğlunun dünyada imtihana tutulma nedeni 'haşa' ALLAH (c.c) ile şeytan arasındaki (doğru kelimeyi bir türlü bulamadım) sonuç merakı nedeniylemi?

Bu konuya bir aydınlık getirilirse çok mutlu olurum.

Hayırlı Ramazanlar...

Hayırlı Ramazanlar.

Sanırım siz şeytan konusuna takmışsınız. Bu da bir çeşit vesvese.
İmtihanın sebebi şeytan mı? Şeytan olmasaydı imtihan olmayacak mıydı?

İmam Maturidi Hazretleri "Tevhid" kitabında "İmtihan"ın hikmetini şöyle anlatıyor:

…emrin ve nehyin delili, emreden ve nehyedeni bilmektir.
(EMİR VE YASAKLARIN, YANİ İMTİHANIN SEBEBİ ALLAH’I BİLMEKTİR.)
Çünkü Allah-u Teâlâ, hayvanlar (hayat sahipleri) arasından beşere (insanlara) bu hususu bilmesini has kıldı ki, bunu ihmal etmeleri asla doğru değildir.
Tıpkı kendisinde yarar bulunan bir şeyin ihmal edilmesi doğru olmadığı gibi.
Her güzel olan şey, aklen güzel ve her çirkin olan da aklen çirkindir.
Sonra fiilde çirkini işlemek çirkin olur, güzel iş de güzel bir fiil olur.

(EĞER İMTİHAN OLMASAYDI KAİNATIN YARATILIŞI ABESLE İŞTİGAL OLURDU)
Çünkü Cenab-ı Allah, kendi hikmetine vahdaniyetine delâlet etmesi (varlık ve birliğinin anlaşılması) için mahlûkatı yarattı. Mahlûkatını bu hususları bilmekten hâli bırakması caiz olmaz. Böyle olsaydı mahlûkatı yaratması abes olurdu ve külfetin kaldırılmasında da mahlûkatın zevali olurdu. Çünkü mahlûkatın zevalinde yok olma meydana gelir. Her kim ki bir şeyi, her hangi bir maksad için değil, sırf yaptığını yıkmak için bina ederse o kimse abesle iştigal etmiş ve hikmetsiz bir iş yapmış olur.


Sonra vaad ve vaîd (ödül-ceza, cennet-cehennem) terğib ve terhib (iyiliğe teşvik, kötülükten sakındırma) içindir. Çünkü böyle olmamış olsaydı, ibadetten yararlanma, isyandan da zarar görme meydana gelmezdi. Ve kendi fiilleri hakkında yaratılan için menfaat olmazdı. İbadet yapan için yararlanma, isyankâr olan için de zarar olmadığı vakit emir ve nehyin (imtihanın) manaları yok olup giderdi. Çünkü bu emredenin yararına değildir.
Bunun içindir ki, hikmet için vaad ve vaîd (ödül-ceza, müjdeleme-korkutma) gerekmektedir. Bununla beraber emir ve nehiyde (imtihanda) nefisle mücadele ve mücahede etmek ve onu tabiatin istemediği ve nefsin istemeyip uzaklaştığı şeye sevk etmektir. (şeytan-nefis kavramı)

Mükellef olan (insan) buna galip gelmeyi ve onu dilediği şeye emrolunduğu hususa (Allah’a iman ve itaata) götürmek için yol olarak ancak vaadi (ödül-müjdeleme) ve vaîdi (ceza-korkutma) getirmeyi bulur. Hatta bunu gördüğü vakitte lezzetli olunan şeyleri terk etmek kendisine kolay gelir ve büyük külfetleri yüklenmeye de güçlü kesilir.

Sonra beşer (insan), öyle bir şekilde yaratılmıştır ki, kendisine sonuçlarında bir menfaat gözetilmeyen veyahut sonuçlarındaki zarardan korunmayan şeyi işlemek kendisine çirkin gelir. Öyle ise amelleri için bunu yerine getirmesi elbette lâzımdır. Bu da vaad ile vaîdin gerçekleşmesidir.
Eğer bu olmamış olsaydı, dost ve düşman (mümin ve kafir) tarafından gelecek olan işlerin sonuçları eşdeğerde olurdu. Ve muhtar olma (seçme hakkı), mecbur olma bakımından her ikisinin birbiriyle çelişkili bir halde bulunmaları, sonuçlarının birbiriyle uyum sağlamamalarını vacip de kılar. Tevfik Allah'tandır.

Bizim, yapılan ibadetlere karşı verilen sevap ve mükâfatın hepsinin Allah'ın kullarına karşı olan lûtfu ihsanı olduğunu söylememiz mümkündür. Çünkü Allah-u Teâlâ'nın kullarına vermiş olduğu nimetlerin karşılığı öyle şükre lâyık ve müstahak oluyor ki, bunu insanoğlunun hayatı boyunca ödemesinin imkân ve ihtimali yoktur. Öyle ise sevap ve mükâfat, Allah'ın lütuf ve ihsanı olur. Sonra Allah-u Teâlâ'nın yapılan amellere karşı kat kat sevap vermesi de böylece Allah-u Teâlâ'nın lûtfu ve ihsanıdır. Nitekim Allah-u Teâlâ, bu hususta şöyle buyuruyor : «Kim bir hayırlı ve güzel amelle gelirse, ona, on misli sevap verilir. Kim de bir günah ile gelirse, ona ancak bir misli ile (günahı kadarla) ceza edilir. Onlar, haksızlığa uğratılmazlar.» Allah-u Teâlâ, âyet-i kerîme'de günaha karşı cezadan hikmetin icab ettirdiği şeyi, sevaba da kat kat vermekte de Allah'ın fazl u kereminin muhtemel olduğu şeyi zikretti. Çünkü bu, işin aslı ve esasıdır. Kuvvet ancak Allah'tandır.

Bu husus, emir ve nehyin (imtihan olgusunun) gerektirdiği şeyden aklımızın yettiği kadarca bir beyandır. Bununla beraber peygamberlerin, Allah'tan emir ve nehiy ile gelmelerinde kâfi derecede delil vardır ki, her ikisinde de büyük hikmet bulunduğunu söylemek gerektir. Bizim aklımız bu hususları bilmeye kâfi değildir. Bununla beraber aklın kullanılması terk edildiği vakitte diğer azalar gibi kendi sebebi olan menfaatlerin durması muhtemel değildir. Akıl da bunun gibidir. Yani, diğer azalarda zikrettiğim hususlar gerekmektedir ki, o da fiilin hakkı ve işaretidir. Kuvvet ancak Allah'tandır.


Tevhid, İmam Maturidi

~~~~~~~~~~~~

Evet, İmam Maturidi Hazretleri imtihanın hikmetini gayet açık bir şekilde anlatmış. İmtihan, şeytan sebebiyle olmadı.
Şeytan basit bir mahluk. Allah'ın basit bir mahlukla haşa iddialaşarak kainatı yaratması Allah'a iftira olur. Allah böyle şeylerden berîdir.
Şeytan cin taifesindendi. Melek değildi. Ve o da imanla mükellefti bizler gibi. Adem a.s.'a secde emrine melek ve cinler muhataptı.
Şeytan kendi seçim hakkını kullanarak secde etmedi. Ve böylece şeytan ve evlatları insanoğluna düşman oldular.

Yaratılışın-İmtihanın sebebi şeytan değil. Yukarıda da anlatıldığı gibi vaad ve vaid çerçevesinde insanda imtihanın tamamlanması için şeytanın vesvesesi yaratıldı. O kısmı tekrar alalım:

Sonra vaad ve vaîd (ödül-ceza, cennet-cehennem) terğib ve terhib (iyiliğe teşvik, kötülükten sakındırma) içindir. Çünkü böyle olmamış olsaydı, ibadetten yararlanma, isyandan da zarar görme meydana gelmezdi. Ve kendi fiilleri hakkında yaratılan için menfaat olmazdı. İbadet yapan için yararlanma, isyankâr olan için de zarar olmadığı vakit emir ve nehyin (imtihanın) manaları yok olup giderdi. Çünkü bu emredenin yararına değildir.
Bunun içindir ki, hikmet için vaad ve vaîd (ödül-ceza, müjdeleme-korkutma) gerekmektedir. Bununla beraber emir ve nehiyde (imtihanda) nefisle mücadele ve mücahede etmek ve onu tabiatin istemediği ve nefsin istemeyip uzaklaştığı şeye sevk etmektir. (şeytan-nefis kavramı)
Mükellef olan (insan) buna galip gelmeyi ve onu dilediği şeye emrolunduğu hususa (Allah’a iman ve itaata) götürmek için yol olarak ancak vaadi (ödül-müjdeleme) ve vaîdi (ceza-korkutma) getirmeyi bulur. Hatta bunu gördüğü vakitte lezzetli olunan şeyleri terk etmek kendisine kolay gelir ve büyük külfetleri yüklenmeye de güçlü kesilir.
Sonra beşer (insan), öyle bir şekilde yaratılmıştır ki, kendisine sonuçlarında bir menfaat gözetilmeyen veyahut sonuçlarındaki zarardan korunmayan şeyi işlemek kendisine çirkin gelir. Öyle ise amelleri için bunu yerine getirmesi elbette lâzımdır. Bu da vaad ile vaîdin gerçekleşmesidir.


Sebe suresi 21. ayette bu hikmeti anlatıyor Rabbimiz:

"Halbuki İblis'in onlar üzerinde hiçbir saltanat kudreti yoktu.
Fakat biz ahirete imanı olanı belli edecek, ondan şüphe içinde bulunandan ayırt edecektik.
Öyle ya, Rabb'in her şeyi gözetleyendir."

hiiç istifini bozmadan arkadaşın o soruyu sordugunda: iyi ya ne güzel olurdu sen de böyle şeytani sorular sormak yerine Allah'a iman etmiş, namazında abdestinde dört dörtlük müslüman olurdun! Bak hala şansın var tevbe et hakka yönel.. şeytana uşaklık yapma diyebilirdin. O isyan etmiş sen etme ..

* * *

1. olarak insan melekler tarafından çamurdan yapılmadı. İnsanı Allah yarattı. Sad suresi ayet 71 de geçiyor:

إِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِن طِينٍ

Mealen: Rabbin o (münazara) zaman (ında) meleklere demişdi ki: «Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratıcıyım».

2. si arkadaşın sorusuna gelince, şeytan olsun ya da olmasın biz imtihan için buradayız. Allah bu imtihan sürecinde şeytanı da saptırma görevi vermiş.

aslında ateist arkadaşının o soruna şöyle başka bir soru sorulabilirdi. şimdi atatürk kurtuluş savaşını başlattı. Peki ya atatürk olmasaydı anadolu yunanlı toprağı mı olacaktı? hiç kimse kurtuluşu için harekete geçmeyecekmiydi? önümüzde başka seçenek kalmayacakmıydı? çıksın bakalım çıkabiliyor mu işin içinden .)

başka bir soru da sorulabilir. illa şeytanı soracak değil. Bütün alemi yaratan allah. ve insan da susuz ya da oksijansiz yaşayamıyor. Ya Allah suyu yaratmasaydı? insanlar nasıl yaşayacaktı? Ya da oksijen olmasaydı insanlığın yaşamı nasıl olurdu? ışık olmasaydı? ateş olmasaydı vs. vs.


Bugün insanları şeytandan cok zaten insanların kendisi saptırmakta yoldan çıkarmakta.

Ve Allah her insana 72 şeytan gücünde NEFİS yaratmış. Ve nefsin şeytandan daha azılı.. Şeytanın yaptırtamadığını o yaptırtıyor.

Allah şeytanın isyan edeceğini de biliyordu. Secde etmeyeceğini kibirleneceğini de biliyordu. Tek yaratıcı o, halıkı mutlak o. Eğer şeytan isyan etmemiş olsa idi, insanlığın imtihanı için farklı bir şey de yaratabilirdi.. insanları baştan çıkaracak, yoldan çıkaracak o kadar çok şey var ki..

* * *

bu bir vazife görev.. şeytanın görevi de insanları yoldan çıkartmak. Bugün başbakan erdoğanı düşün. eee? o olmasaydı ne olacaktı? türkiyede başbakanlık koltugu 2002-2012 arasında boş mu kalacaktı? farklı bir şekilde de olsa mutlaka o koltukta birisi olurdu

Allah razı olsun Zümrüd-ü Anka vediğin bilgiler içimi rahatlattı...


Dini Sorular ve Cevaplar

MollaCami.Com