Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kelime-i tevhidin, anlamını kavrayarak okumak!



“Bir kul ihlasla, “la ilahe illallah” derse büyük günahlardan kaçındığı sürece gökyüzü kapıları ardına dek ta arşa kadar açılır.” Tirmizi, Kitabu’d-Deavât, V, 575.

Hz. Peygamberin dilinden faziletini öğrendiğimiz ve mümin olabilmek için içeriğine mutlaka iman edilmesi gereken kelime-i tevhidi, anlamını kavrayarak okuyan kişinin hayatında bazı değişiklikler olur. Bu değişiklikler şunlardır:
1. Kelime-i tevhidi içten söyleyen kişi kısır görüşlü olmaz.
2. Bu kelimenin verdiği güçle mükemmel bir şahsiyet edinir.
3. Zillete varmayan bir tevazu kazanır.
4. İnsan bu kelime sayesinde kurtuluşunun salih amellerle olduğunu bilir.
5. Tevhid kelimesini okuyan kişi ümitsizliğe kapılmaz.
6. Bu kelime sayesinde kuvvet ve azamet kazanır.
7. Kelime-i tevhid’in anlamını kavrayan kişi, Allah’ın emirlerine sıkı sıkıya bağlı kalır.

[right]Kahtâni, Muhammed b. Sah’d, el-Velâ ve’l-Bera, Riyad 1406, s. 65-68.
[/right]

İSLÂM AHLÂKI

İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Rabbimizin gazabını, intikâmını söndürmek için ‘Lâ ilâhe illallah’ güzel kelimesinden dahâ faydalı bir şey yoktur. Bu güzel kelime, Cehenneme götüren gazabı söndürünce, dahâ küçük olan başka gazablarını elbette söndürür. Niçin söndürmesin ki, bir kul, bu güzel kelimeyi tekrâr tekrâr söyleyince, Ondan başkasını yok bilmekte, her şeyden yüzçevirip, hak olan bir ma’bûda dönmektedir. Gazabının sebebi, kullarının, Ondan başkasına dönmesi, bağlanmasıdır. Dünyâ hayatında da, bu hâli görüyoruz. Zengin bir kimse, hizmetçisine kırılır, ona kızar. Hizmetçi de, kalbi iyi olduğu için, herkesten yüzçevirip, bütün varlığı ile, efendisinin emirlerine sarılırsa, efendisi, ister istemez yumuşar, merhamete gelir. İşte bu güzel kelime de, kıyâmet için ayrılmış olan doksandokuz rahmet hazînesinin anahtarıdır. Küfür karanlıklarını, şirk pisliklerini temizlemek için, bu güzel kelimeden dahâ kuvvetli, hiçbir yardımcı yoktur. Bir kimse, bu kelimeye inanınca, îmânın zerresi hâsıl olur. Bu güzel kelimeye inanarak, kalbinde zerre kadar îmân hâsıl eden kimse, kâfirlerin âdetlerini ve şirk pisliklerini yaparsa, bu güzel kelimenin şefâ’ati sâyesinde Cehennemden çıkarılır. Azâbda sonsuz kalmaktan kurtulur.”

Kalb temizlendikten sonra, nefis temizlenmeye başlar. Nûrlar önce temiz kalbe girer. Kalb temizlenmeden nefsi parlatmak, gece düşmanın yağma yapması için, ona ışık yakmaya benzer. Nefsi temizlemek takvâ ile olur. Takvâ, harâmlardan sakınmak demektir. Nefsi temizlenmeyen kimsenin ibâdetlerini ihlâs ile yapması çok güçtür.

Kalbi temizlemek, dünyâda ve âhırette saâdete kavuşmak, dertlerden, belâlardan kurtulmak, nimetlere kavuşmak için, her Müslümânın, her gün kalb ile tövbe etmesi ve bu tövbeyi dili ile söylemesi lâzımdır. Bunu söylemeye İstiğfâr denir. İstiğfâr, “Estagfirullah min külli mâ kerihallah” veyâ kısaca “Estagfirullah” demektir.

Kalbi temizlemek için İslâmiyyete uymak lâzımdır. İslâmiyyete uymak da, emirleri yapmakla ve yasaklardan, bid’atlerden sakınmakla olur. Bid’at, dinde sonradan yapılan şey demektir. Peygamber efendimizin ve Onun dört halîfesinin zamânlarında bulunmayıp da, onlardan sonra, dinde meydâna çıkarılan, ibâdet olarak yapılmaya başlanan şeylerdir. Meselâ, namâzlardan sonra hemen Âyet-el-kürsî okumak lâzım iken, önce Salâten tüncînâyı ve başka duâları okumak bid’attir. Bunları, Âyet-el-kürsîden ve tesbîhlerden sonra okumalıdır.


İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Rabbimizin gazabını, intikâmını söndürmek için ‘Lâ ilâhe illallah’ güzel kelimesinden dahâ faydalı bir şey yoktur. Bu güzel kelime, Cehenneme götüren gazabı söndürünce, dahâ küçük olan başka gazablarını elbette söndürür. Niçin söndürmesin ki, bir kul, bu güzel kelimeyi tekrâr tekrâr söyleyince, Ondan başkasını yok bilmekte, her şeyden yüzçevirip, hak olan bir ma’bûda dönmektedir. Gazabının sebebi, kullarının, Ondan başkasına dönmesi, bağlanmasıdır. Dünyâ hayatında da, bu hâli görüyoruz. Zengin bir kimse, hizmetçisine kırılır, ona kızar. Hizmetçi de, kalbi iyi olduğu için, herkesten yüzçevirip, bütün varlığı ile, efendisinin emirlerine sarılırsa, efendisi, ister istemez yumuşar, merhamete gelir. İşte bu güzel kelime de, kıyâmet için ayrılmış olan doksandokuz rahmet hazînesinin anahtarıdır. Küfür karanlıklarını, şirk pisliklerini temizlemek için, bu güzel kelimeden dahâ kuvvetli, hiçbir yardımcı yoktur. Bir kimse, bu kelimeye inanınca, îmânın zerresi hâsıl olur. Bu güzel kelimeye inanarak, kalbinde zerre kadar îmân hâsıl eden kimse, kâfirlerin âdetlerini ve şirk pisliklerini yaparsa, bu güzel kelimenin şefâ’ati sâyesinde Cehennemden çıkarılır. Azâbda sonsuz kalmaktan kurtulur.”


TULEYHA kardeşim,
Konuya katkınızdan dolayı teşekkürler.Rabbim teala ve tekaddes hazretleri ,cümlemizi mektubunu paylaştığınız imam-ı Rabbani Müceddid-i elf-i sani Şeyh Ahmed-i Faruki Serhendi hazretlerinin yolundan gidip ve şefaatlerine nail olanlardan eylesin.

En kutlu sözdür bu



Teşekkürler kardeşim, Allah celle celalüh razı ve memnun olsun...


Hadis ve Sünnet

MollaCami.Com