Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Verdin Bize Coşkuyu 23 Nisan Günü

Ettin bize hediye en güzel bayramı.
Egemenlik Ulusun dedin o gün Millete.
Dünyada ilk bayram çocuklara hediye.
Verdin bize coşkuyu yirmi üç nisan günü.


Yarının büyükleri dedin ilk sen bizlere.
Güvenin çocuklara görelim yarınları.
Senin evlatlarında bize örnek oldular.
Verdin bize coşkuyu yirmi üç nisan günü.


Ülkü ve Sabiha sı güzel birer örnektir.
Önümüzdeki yıllar devamları gelecek.
Çizdiğin ufuklarda sonsuza gideceğiz.
Verdin bize coşkuyu yirmi üç nisan günü.



Saygıyla eğiliriz ulu ATAM önünde.
Rahmetlerin bol olsun rahat uyu yerinde.
Sana binlerce şükür Millet senin izinde.
Verdin bize coşkuyu yirmi üç nisan günü.




TÜM ÇOCUKLARIN 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLU OLSUN


Beyas 09-04-2010 Çorlu
Yılmaz BARITLI

ne mutlu Türk çocuklarına kendilerine ait bir bayramları ve böyle güzel bir vatanda yaşama şansı buldukları için ne mutlu onlara

şiir güzel fakat ^Saygıyla eğiliriz ulu ATAM önünde^ cümlesi bir müslümana yakışmayacak nitelikte.onun için şiir berbat


şiir güzel fakat ^Saygıyla eğiliriz ulu ATAM önünde^ cümlesi bir müslümana yakışmayacak nitelikte.onun için şiir berbat

;D ;D ;D
şiir berbat kelimesine güldüm ;)aynen.

sizcede öyle değilmi hani yalnızca ona tapar ondan yardım isterdik gerci benim bu konuda konuşmam belkide yersi

Bir insan bize büyük bir iyilik yaptığı zaman bana babalık yaptınız deriz, neden bu devletin kurulmasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’e üstü örtülü bir şekilde bu sitede sitem var. Devletleri olmayan milletleri görüyoruz, feryatlar yükseliyor amerikan piçlerini karnımızda taşıyoruz diye feryat ediyorlar. Her kim olursa olsun dini konuda hesabını Cenabı Allah’a verecek bizlere asla söz hakkı düşmez, avucunun içini tanımayanlar önce kendi hesaplarını nasıl vereceklerin bir iyi baksınlar.

Selam ve saygılarımla Allah’a emanetsiniz duam ile…

bizler hak edemesekse osmanlı torunlarıyız

monler kardeşime cevap vermek istiyorum biz bu devleti kuan kiş,iye ne üstü kapalı şekilde nede açıkca sitem etmiyoruz sadece şunu anlatmaya çalışıyoruz ŞİİRDE GEÇEN SAYGIYLA EĞİLİRİZ ULU ATAM ÖNÜNDE sö

En basit bir şekilde söyleyeyim eğilmek secdeye varmak değildir. Böyle derseniz yanılırsınız, Osmanlı padişahların önünde halk saygıyla eğilirdi bu bir suç mu…

Ulu kelimesine gelelim aşağıdaki örnekte de görüldüğü gibi ((( ulu dağlar. ulu ağaç. ulu cami.))) deme ki bir çok alanda kullanılıyor.

ulu; erdemleri bakımından çok büyük, yüce.
(somut şeyler için) çok büyük.

ulu; 1 . erdemleri bakımından çok büyük, yüce:
aile uluları arasında buna bir çare bulmak için dertleşmeler olur.- r. n. güntekin.
2 . sıfat çok büyük olan (somut şey):
ulu dağlar. ulu ağaç. ulu cami.

Gelelim Osmanlı turnoyum demeye, peki Osmanlılar kimin torunları ((( Türk milletinin torunları))) burada yanılıyorsunuz, Türk milleti de Adem a.s. torunlarıdır. Sonuç aynı değimli.

Atam kelimesine gelelim baba anlamına gelir, kısacası insana babalık yapan insanlara denir, örneğin üvey babalar içinde kullanılır.
Filistin, Afganistan ve son olarak işgale uğrayan diğer Arap devletlerin Atatürk gibi bir atası olsaydı bu gün kadınları kızları ve gelinleri amerikan piçlerini doğurmazlardı.

Bir olaya bakarken tek yünlü bakmayın bütün yünleriyle olayı teraziye koyup tartarak karar verin, bir kelimenin arkasına takılıp kalırsanız çok şeyi kaybedersiniz.

Başbuğ Atatürk" adlı eserden

"Memleketin her tarafında çetin bir mücadele ve mukavemet başlamıştı. Ankara bir kurtuluş burcu ve Mustafa Kemal''in adı bir bayrak olmuştu. Antep, mücadele günlerinin acı bir devresiydi. Memlekette istiklâl şuurlaşmış, topyekûn bir vuzuh kazanmıştı.

O zaman ilkokulun ihtiyari sınıfındaydım. Bir sabah okula geldiğim zaman çocukların bahçede toplanmış olduğunu gördüm. Din dersleri muallimi Hafız Halil Efendi''nin konuşacağını söylediler. Halk da okulun bahçesinde toplanmıştı. Az sonra Hafız Halil Efendi kürsüye çıktı. Titrek fakat heyecanlı bir sesle:

''- Din kardeşlerim, sizi Şeyh Sunusî Hazretlerinin bir tebşiri için buraya topladım'' dedi ve şu vakayı anlattı:

''- Şeyh Sunusî Hazretleri bir gece Peygamberimizi rüyasında görmüş ve koşup elini öpmek istemiş. Peygamber kendisine sol elini uzatmış, buna şaşıran ve mahzun olan Şeyh, Peygambere hitaben:

- Ya Resulâllah niçin sağ elinizi vermediniz? Diye sual edince şu cevabı almış:

"Sağ elimi Ankara''da Mustafa Kemal''e uzattım."

Bu rüyayı anlatan Hafız Halil Efendi''nin elleri, çenesi ve dili titriyordu. Gözleri dolu doluydu; hitabesi kalabalığı etkilemişti. Birden gür ve imânlı bir sesle:

-Ey ahali, Mustafa Kemal muzaffer olacak, Peygamber Efendimizin sağ eli onun elindedir. Buna iman edin!.. diye haykırdı ve kürsüden indi.

Sonradan öğrendiğime göre, Merhum Hafız Halil Efendi bu rüyayı camide va''zetmiş ve onu imanlı tefsirlerle tamamlamıştır."

"Avni Altıner, Her Yönüyle Atatürk, s. 153-155)


***

İstiklal Harbi günlerinde, Sakarya Meydan Muharebe''lerinin en kritik dönemlerinde, top seslerinin Ankara''dan duyulmaya başlandığı ve Büyük Millet Meclisi''nin Kayseri''ye nakledilmesinin bile düşünüldüğü günlerde Atatürk, günlük çalışmalarının büyük bir kısmını yürüttüğü ve bugün müze olarak değerlendirilen Ankara Tren İstasyonundaki evde, bir sabah erken kalktığı bir sırada Çavuş Ali Metin''e:

Acele olarak Fevzi Paşa''yı telefonla ara, bul ve hemen buraya gelmesini söyle. Diyor.

Ali Metin, Fevzi Paşa''yı telefonla arayıp bulduğunda, Fevzi Paşa da Atatürk''ün yanına gelmek üzere, hemen evden çıkmakta olduğunu söylüyor. Fevzi Paşa Atatürk''ün yanına girince, Atatürk ona bir kâğıt kalem uzatıp:

Bugün gördüğün rüyayı yaz ve bana ver, diyor.

Kendisi de bir kâğıt kalem alıp aynı şekilde o gün gördüğü rüyayı, Fevzi Paşa''ya vermek üzere yazmaya başlıyor. Yazma işi bittikten sonra, her iki Paşa da karşılıklı olarak yazdıklarını alıp okuyorlar ve okuma işi bittikten sonra birbirlerine bakıp sevinçle gülümsüyorlar.

Her ikisinin de yazdıklarını kendi kâğıtlarından okuyan Ali Metin, her iki kâğıtta da şu rüyanın yazılmış olduğunu görüyor:

Hz.Peygamber (s.a.v) Efendimiz, Hacı Bayrâm-ı Velî''ye diyor ki:

"-Mustafa''ya söyle, korkmasın, sonunda zafer onların olacak."

Bilindiği gibi, aynı gecede rüyalarında Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizi, Hacı Bayrâm-ı Velîye bu sözleri söylerken gören o iki muzaffer kumandanın o günkü isimleri, ''Mustafa Kemal'' ve ''Mustafa Fevzi''dir.
(Ahmet Gürtaş, Atatürk ve Din Eğitimi, s.160-161)

Atatürk'ün Yazdırdığı Tefsir


Günümüzde de önde gelen İslam alimleri tarafından en güvenilir tefsir olarak kabul edilen Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın Hak Dini Kur'an Dili adlı tefsiri Atatürk'ün Diyanet İşleri Başkanlığı'na gönderdiği talimat üzerine yazdırıldı. 1926'da Diyanet İşleri Riyaseti 'Kur'an'ı çağın icatlarına göre yeniden tefsir edebilecek bir din alimi aradı. Sonunda Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'a verildi.

Devlet eliye yazdırılacak tefsirle Atatürk bizzat ilgileniyordu. Atatürk Şeyh Sait ayaklanmasının bastırıldığı, çağdaşlaşma ve modernleşme adına yapılan devrimlere yönelik itirazların arttığı bir dönemde İslamiyet'in temel kaynağı olan Kur'an'ın yeniden yorumlanmasını istiyordu. Nasıl bir tefsir istediğini yedi madde ile ortaya koydu. Bu yedi madde daha sonra Diyanet İşleri Riyaseti ile Elmalılı Hamdi Yazır arasında imzalanan protekole kondu. Atatürk, Diyanet'e gönderdiği yazıda özellikle iki maddenin üzerinde duruyordu. Yeni tefsir 'Ehli Sünnet' itikadına ve 'Hanefi' mezhebinin görüşlerine göre hazırlanacaktı. Diğer bir isteği de 'ibret ve öğüt mahiyeti taşıyan ayetlerin genişçe izah edilmesi' idi. Atatürk, hüküm içeren ayetlerin de Türk-İslam geleneği göz önünde bulundurularak yorumlanmasını arzu ediyordu.

Diyanet'le Hamdi Yazır arasında imzalanan protokol şu maddelerden oluşuyordu:

1- Ayetler arasında münasebetler gösterilecek.
2- Ayetlerin nüzül (iniş) sebepleri kaydedilecek.
3- Kıraat-i Aşere'yi (10 okuma tarzını) geçmemek üzere kıraatler hakkında bilgi verilecek.
4- Gerektiği yerlerde kelime ve terkiplerin dil izahı yapılacak.
5- İtikadda ehli sünnet ve amelde Hanefi mezhebine bağlı kalınmak üzere ayetlerin ihtiva ettiği dini, şer'i, hukuki, ictimai ve ahlaki hükümler açıklanacak.
6- Ayetlerin ima ve işarette bulunduğu ilmi ve felsefi konularla ilgili bilgiler verilecek.Özellikle tevhid konusunu ihtiva eden ibret ve öğüt mahiyeti taşıyan ayetler genişçe izah edilecek.
7- Konuyla doğrudan ya da dolaylı ilgisi bulunan İslam Tarihi olayları anlatılacak.
8- Batılı müelliflerin yanlış yaptıkları noktalarda okuyucunun dikkatini çeken noktalar konularak gerekli açıklamalar yapılacak.

Eserin başına Kur'an hakikatını açıklayan ve Kur'an'la ilgili bazı önemli konuları izah eden mukaddime (ön söz) yazılacaktır. Hak Dini Kur'an Dili 1936-1938 arasında tamamlandı 1935-1939 arasında dokuz cilt olarak 10 bin takım bastırıldı.

İki bin takımı yazara verilirken kalan 8 bin takım başta din adamları olmak üzere İslami kamuoyunun önde gelen isimlerine ücretsiz olarak dağıtıldı.

çok kıymetli monler kardeşim siz beni yanlış anladınız ben burada atatürkün islam düşmanı olduğunu söylemedim ki siz yazdırdığı tefsirlerle islam yanlısı biri olduğunu anlatmaya çalışıyorsunuz ...Evet dediğiniz gibi osmanlı padişahlarının önünde insanlar eğilirlerdi tabi bu eğilme hiç bir zaman bugün olduğu gibi puta taparcasına birkaç dakikalık saygı duruşları şeklinde olmamıştır ....selametle

Sayın şafakvakti kardeşim işin sorumlusu kim, Atatürk benim heykelimi yapın, her yere dikin önünde eğilin diye bir emri yok ki, kim yaptı bu işi İsmet İnönü heykelleri yaptırdı, Müslüman diye yere göğe sığdırmadığımız Adnan Menderes’te heykelleri koruma kanunu çıkardı, suçlular ortada, ha şuna da geleyim, baş örtüsünü diline dolayan ak dünyası bunu da çözsün, diyeceksiniz ki baskı var, Müslüman Allah’tan başka kimseden korkmayan kişidir, o yolda yürüsün de görelim boyunu karınca misali. İşi hangi boyuta çevirirseniz bu günkülerin boynu altında kalır. Söylemek istediğiniz işin hiçbir tarafının Atatürk’le yakından uzaktan ilgisi yok. Şiirde heykel kelimesi yok ki. İşi sulandırıyorsunuz açık söyleyin ben sevmiyorum deyin işin içinde çıkın bu kadar basit. Selam, saygı ve dua ile kalınız…

sayın monler: ilk olarak şunu belirteyim burası siyaset tartışmalarının yapıldığı bir forum sitesi değil hani diyorsunuzyabaş örtüsünü diline dolayan ak dünyası bunu da çözsün ak parti veya kara parti benim için farketmez bu seçim arefesinde bazılarının yaptığı gibi baş örtüsünü ak partiye alet ederek konuşmak ne size ne bana yakışır. Kaldı ki baş örtüsünün konumuzla ne alakası var ben sadece şiirde geçen ULU ATAM ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİRİZ cümlesinin bana göre yanlış olduğunu söyledim siz tutmuş bana işi sulandırıyorsunuz diye hakaret ediyorsunuz sevip sevmemem ne sizi ne bir başkasını ilgilendirmez lütfen yazılarınızı dikkat ederek yazın.....


Siyasi Haberler

MollaCami.Com