Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bereketli Yemek

Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden Câbir bin Abdullah hazretleri anlatır: Hendek savaşı öncesi, herkes büyük bir gayretle hendek kazılması işiyle uğraşıyordu. Bir ara çok sert bir kaya ile karşılaştık. Çok uğraşmamıza rağmen bu kayayı parçalayamadık. Sonunda durumu Resûlullaha arz etmek zorunda kaldık. Resûl-i ekrem efendimiz, bu kayanın bulunduğu yere teşrîf buyurdu. Sonra içinde su olan bir kap istedi. Kaptaki suyu o kayanın üzerine döktü. Balyozu alıp kayaya vurdu. Peygamber efendimiz kayayı parçalarken, mübârek karnı açıldı. Açlıktan midesinin üzerine taş bağladığını gördük. Bu hâli görünce çok üzüldüm. Hemen Resûlullahın huzûruna varıp:

- Anam-babam sana fedâ olsun yâ Resûlallah! İzin verirseniz eve kadar gidip gelmek istiyorum, dedim. İzin alarak, eve gidip hanıma dedim ki:

- Resûlullahın öyle bir hâli vardı ki dayanılır gibi değildir. Açlıktan karnına taş bağlamış. Evde yiyecek birşeyler var mıdır? Hanım:

- Biliyorsun evimizde bir oğlakla birkaç avuç arpadan başka bir şeyimiz yoktur, dedi. Ben de:

- Olsun, hiç olmazsa onları ikrâm edelim, dedim. Sonra hemen oğlağı kestim, arpayı el değirmeninde öğütüp un hâline getirdim. Hamur yapıp tandırda pişirdik. Eti de çömleğe koyup kaynatmaya başladık. Bu hazırlığı yaptıktan sonra, sevinçle Resûlullahın huzûruna varıp dedim ki:

- Yâ Resûlallah, az bir yemeğim var. Yanınıza birkaç kişi alıp yemeğe gelebilir misiniz? Resûlullah efendimiz sordu:

- Yemeğin ne kadardır?

- Bir oğlak ve birkaç avuç arpa unu.

- Yemeğin hem çok, hem de güzeldir. Hanımına söyle, ben gelinceye kadar tandırdan et çömleğini ve ekmeği çıkarmasın! Sonra da mücâhidlere dönüp buyurdu ki:

- Ey Hendek halkı! Kalkınız, Câbir'in ziyâfetine gideceğiz. Bu emir üzerine Eshâb-ı kirâm toplandı. Peygamber efendimiz önde kendileri arkada olmak üzere bizim eve doğru gelmeye başladılar. Ben bunlardan önce eve varıp hanıma dedim ki:

- Peygamber efendimiz Eshâb-ı kirâmın hepsini alıp yemeğe geliyor. Biliyorsun yemeğimiz az şimdi ne yapacağız?

- Yâ Câbir, Resûlullah sana yemeğin ne kadar olduğunu sordu mu? - Sordu ben de durumu olduğu gibi anlattım.

- Eshâb-ı kirâmı sen mi da'vet ettin, yoksa Resûlullah efendimiz mi? - Resûlullah efendimiz da'vet etti.

- Yâ Câbir! O zaman endişe edilecek bir şey yoktur. Biraz sonra Peygamber efendimiz kalabalık bir topluluk ile kapıya geldi. Eshâbına:

- Birbirinizi sıkıştırmadan içeri giriniz! buyurdu. Peygamber efendimiz, önce etin ve ekmeğin bereketli olması için duâ buyurdu. Sonra tandırdan indirmeden bizzat elleri ile yemeği ve ekmeği dağıttı. Bütün Eshâb-ı kirâm doyuncaya kadar yediler. Yemin ederim ki, binden fazla kişi yemek yedi, fakat ne ette, ne de ekmekte bir eksilme olmadı. Yemeği ve ekmeği sonra komşulara dağıttık.

kaynak:

Gönül bahçesi
Huzur damlaları

Onun olduğu yerde bereket olur. Çok güzeldi. Allah razı olsun...


Onun olduğu yerde bereket olur. Çok güzeldi. Allah razı olsun...


Çok doğru...

Allah sizlerdende râzı olsun okuyan dilleriniz gören gözleriniz Rabbimin nuruyla nurlansın..

aminnn :)


Onun olduğu yerde bereket olur. Çok güzeldi. Allah razı olsun...


Onun olduğu yerde bereket olur. Çok güzeldi. Allah razı olsun...


saddaktü


Hadis ve Sünnet

MollaCami.Com