Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Anlayabildiklerimiz -1-

Hanzala İbnu`r-Rebi el-Esedi (Rh)dan rivayetle;
Birgün Hz. Ebu Bekir (ra) la karşılaştık. Bana Nasılsın diye sordu.
Hanzala münafık oldu dedim. Sübhanallah, sen neler söylüyorsun diye şaşırdı.
Ben açıkladım. Hz. Peygamber (sav)`in huzurunda olduğumuz sırada
bize cennet ve cehennemden söz edilir, sanki gözlerimizle görmüş gibi oluruz.
Oradan ayrılıp çoluk çocuğumuza, bağ bahçemize karışınca çoklukla unutup gidiyoruz.
Hz. Ebu Bekir (ra) de Allah`a yemin olsun ben de aynı şeyi hissediyorum dedi.
Beraberce Hz. Peygamber (sav)`e gittik ve bu durumu açtık.

Bize Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal`e kasem olsun siz, benim yanımdaki hali dışarda da devam ettirip (cennet ve cehennemi) hatırlama işini koruyabilseniz melekler sizinle yataklarınızda, yollarda müsafaha ederdi. Fakat ey Hanzala, bazan öyle bazan böyle olması normaldir (münafıklık değildir) dedi ve (son cümleyi üç kere tekrarladı...

Şu Hadis-i Şerifi okuyunca insan hayatından, yaşantısından ne kadar çok haz duyup lezzet alıyor.
Tabiki mümin Havf ve reca [korku ile ümit] arasında bulunan mümin olduğunu unutmayacak.
Hadis-i Şerifi okunca Muhtasar Ilmihal'imizde ki Emin de, yeis de küfürdür.
Yâni, Ben şu kadar hayırlar yaptı artık Cennet'i kazandım gibi inanç ve düşünce içinde olarak kendisini Allâh'ın gazabından emin kabul etmek, veya Ben bu kadar günahlar işledim.
Cehennemi boyladım. Bana kurtuluş yoktur gibi bir yeis (ümitsizlik) içinde bulunmak da küfürdür.

Peygamberimiz Mümin, korku ile ümit arasında olacaktır buyuruyor.
Mü'min, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetinden dolayı ümit mevkiinde, kendi noksanından dolayı da
korku mevkiinde olacak. Öyle ki, Cennet'e bir kişi girecek deseler,
Acaba ben miyim, Cehennem'e bir kişi atılacak deseler, Acaba ben miyim? diyecektir.

Bir hadîs-i kudsîde Cenâb-ı Hakk: Kulum bana bir karış gelirse ben ona bir kulaç varırım, kulum bana yürü-yerek gelirse, ben ona koşarak varırım buyuruyor.
Bu hadîs, Cenâb-ı Hakk'ın kendisinden af ve hidâyet isteyen kuluna af ve hidâyeti lütfetmekteki acelesinin ifâdesidir. Yazısını hatırladık...Rabbim cümlemizi, son nefesimizi hüsn-ü hâtimeyle bitirip imanla kabre girinceye kadar korku ve ümit arasında yaşamayı nasip etsin...
Amin (mollacami.net//Muhtasar Ilmihal//ücharfbeşnokta)


Peygamber Efendimiz (a.s.m.), ölüm döşeğinde olan bir gencin yanına girdi ve ona, "Sen kendini nasıl buluyorsun?" diye sordu. Genç, "Ben Allah' (ın affın)ı umarımYâ Resûlâllah! Ve günahlarımdan da korkarım" dedi. Bunun üzerine Resûlâllah (a.s.m.) buyurdu ki, "Bu vakitte herhangi bir kulun kalbinde bağışlanma umudu ve günah korkusu birleşince mutlaka Allah o kuluna dilediğini verir ve onu korktuğu azabından emin kılar." (Neseî, Zühd: 31)

Teşekkürler kardeşim

Katkınız ve okuduğunuz için bizde teşekkür ederiz...

Rabbim cümlemizi, son nefesimizi hüsn-ü hâtimeyle bitirip imanla kabre girinceye kadar korku ve ümit arasında yaşamayı nasip etsin...


Amin... Ders alınası örnekler. Paylaşım için teşekkürler kardeşim...

Bizde teşekkür ederiz...
Okuyan gözlere sağlık...


Amin... Ders alınası örnekler. Paylaşım için teşekkürler kardeşim...


Amin... Ders alınası örnekler. Paylaşım için teşekkürler kardeşim...

Bu güzel dualarımız için Amim Aimn Amin.
Cümlemizden razı olsun.
O halde Ebu Bekr efendimiz ile alakalı yazılarımızı birbirine bağlayalim
Diğer bir yazımız : http://www.mollacami.net/forum/index.php/topic,17928.0.html


Hadis ve Sünnet

MollaCami.Com