Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


>Dünya barışı yalanı....

Dinlerarası diyalog faaliyetlerinin içinde yer alanların büyük yalanlarından biri de “dünya barışı (!) adına diyalog yapıyoruz" düzmecesidir.

Müslüman olan birinin bu yalana bilerek düşmesi mümkün değildir. Çünkü Müslüman’ın kitabı Kur’anı Kerim’de, Peygamberimize ithaf en:

“Biz, seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya/021.107) buyurmakla, cahiliye döneminin bittiğini, karanlığın aydınlandığını, buna da vesile; Hazreti Muhammed (sav) olduğunu haber vermiştir.

Ayeti kerimedeki “âlemler” kavramı, dünya insanlığını değil, yaratılmış adına ne varsa onu kapsamaktadır. Ayrıca, bildiğimiz âlemden başka âlemleri de kapsamaktadır.


Yunus bir beytinde:
"Mümin olanların çoktur cefası
Ahirette olur zevki sefası
Onsekizbin âlemin Mustafa’sı
Adı güzel kendi güzel Muhammed"
buyurmakla âlem kavramının ne kadar geniş olduğunun ipucunu vermektedir.

Barış denen kavram, “sulh” (TDK Sözlüğü) olarak tanımlanır. Sulh kelimesi de; savaşmadan yaşamak; uyum, karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile oluşturulan ortam gibi manaları içerir.


Rahmet kavramı ise iyilik ve güzellik adına, bağışlanma, acıma, merhamet duyarak davranma gibi, aklın sınırlarını aşan çok geniş ifadeleri kapsamaktadır.

Hâlbuki dünya barışından sıkça söz eden haçlı batının; ne barıştan, ne merhametten, hiçbir nasibi yoktur (Irak vahşetini hatırlayalım).

Sözüm ona ateizm olarak adlandırılan, dinsizlik cereyanlarına karşı birliktelik oluşturmaya kalkışan ABD ve AB ülkeleri bugün dünden daha dindardır (!). Yaptıkları işgalleri ve işkenceleri “haçlı ruhuyla” yerine getirdiklerini ifade etmektedirler. Bu işleri tanrının verdiği görevle yerine getirdiklerini söyleyecek kadar da yalancı ve barbardırlar!..


Rahmet kavramı ve kapsamı yanında barış kelimesinin sözü bile edilemez.

Eğer dünya sulh ve huzur içinde yaşamak istiyorsa Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed’in (sav) kutlu mesajları ile buluşmak zorundadır. Yolunu kaybetmişlerin, yolunu bulmakta gecikmelerinin sebebi; içimizdeki “diyalog sapkınları ve meftunlarıdır.”

Yapılan diyalog teklifini ellerinin tersiyle itip, “Bir elime Güneş’i bir elime de Ay’ı verseniz hak bildiğim yoldan dönmem” diyen Peygamber buyruğunu yerine getirselerdi, belki de yanlıştaki ısrarlarına devam etmeyebilirlerdi.

Çünkü bizim dinimiz; Alemlere rahmet olarak Hazreti Muhammed Efendimizi (sav) göndermiştir. Barış Ondadır, Onunla olmaktadır.

Allah’ın: “De ki: Ey kâfirler; Ben, sizin tapmakta olduklarınıza tapmam. Benim taptığıma da sizler tapmazsınız. Ben de sizin taptıklarınıza, tapacak değilim. Benim taptığıma da sizler, tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size; benim dinim banadır” (Kafirun/16) diyerek reddetselerdi.

İçimizde uzantı bulamayan haçlı batı avucunu yalamakla kalmayıp, hak duruşumuz karşısında hidayetin kapılarını aralama imkânı bulabilecekti.

Velhasıl; durum bugünkünden daha farklı olurdu. Milli ve dini bütünlüğümüz sapasağlam durur, vatan surunda gedik açılmamış olurdu.

Diyalog meftunları yaptıkları işlere, “dini kılıflar”, ya da sahte “dünya barışı” ifadeleri kullanarak milleti aldatmaktan geri dursunlar. Geçici bir dünya menfaati uğruna hem kendilerine, hem de MüslümanTürk milletine yazık etmekten vazgeçsinler.

ellerinize sağlık dogruları yazmışsınz


Siyasi Haberler

MollaCami.Com