Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Adalet ve Tevazu

Emevi halifelerinin büyüğü Ömer b. Abdülaziz Hazretleri, devlet başkanlığı sırasında kul hakkı ve sosyal adalet hususunda çok titiz davranırdı. Gece çalışmalarında ayrı işlere tahsis ettiği iki kandili vardı. Bunlardan birini kendi özel işleriyle ilgili notları yazarken kullanır, öbürünü ise devlet ve millet işleriyle ilgili yazışmalarda kullanırdı. Halife, birden fazla gömleği olmayan, varlıksız biriydi.

Yakınlarından birisi Ömer b. Abdülaziz'e bir elma hediye göndermişti. O da elmayı biraz kokladıktan sonra sahibine geri gönderdi. Elmayı geri götüren görevliye şöyle dedi:

- Ona de ki, elma yerini bulmuştur.

Fakat görevli itiraz edecek oldu:

- Ey müminlerin başkanı! Rasulullah Aleyhisselâm hediye kabul ederdi. Bu elmayı gönderen de senin yakınlarındandır.

Halife cevap verdi:

- Evet ama, Rasulullah s.a.v.'e verilen hediye idi. Bize gelince, bize verilen hediyeler rüşvet olur.

Valilerin maaşlarını çok bol verirdi. Sebebini şöyle açıklardı:

- Valiler para sıkıntısı çekmezler, bütün ihtiyaçları karşılanırsa, kendilerini halkın işlerine vakfederler.

Bir gece halifenin yanında bir misafiri vardı. Kandilin yakıtı tükenmişti. Misafir dedi ki:

- Hizmetçiyi uyandıralım da kandilin yağını koyuversin.

- Hayır, bırak onu uyusun. Ben ona iki ayrı işi yaptırmak istemem.

- Öyleyse ben kalkıp kandile yağ koyayım.

- Olmaz, misafire iş gördürmek yiğitlikten sayılmaz.

Kendisi kalktı, kandilin yağını koyup yerine döndü ve şöyle dedi:

- Ben kalkıp iş yaparken de Ömer'dim; gelip oturdum, yine aynı Ömer'im.

İki buçuk yıllık halifelik döneminde İslâm aleminde adaleti hakim kılmıştı. Büyük dedesi Hz. Ömer r.a. gibi adalet ve basiret sahibiydi. Henüz kırk yaşlarında iken onu çekemeyenler tarafından bin dinar altın para karşılığında hizmetçisi eliyle zehirlenmişti. Hizmetçisi suçunu itiraf ettiğinde, Ömer b. Abdülaziz, paraları adamdan alarak devlet hazinesine koymuş, kendisini serbest bırakmış, öldürülmekten kurtulması için de kaçmasını söylemişti.

ADALET

Adalet; Hakk’a yönelmek, haksızlıktan kaçınmak, her hakkı layık olduğuna vermeye çalışmaktır. Mukabili zulümdür, insafsızlıktır.

Allahü Teala Hazretleri bize adaleti emrediyor. Öyleyse insan, her hareketini bir itidal, bir adalet dairesinde yapmaya çalışmalıdır. Vazifesinde adalete riayet etmeyen bir insan; kendisine de, vatanına da, bütün insaniyete de fenalık etmiş olur.

Herhangi bir hakkın zayi olmasına veya gecikmesine sebebiyet vermek bir zulümdür. Herhangi kimseden haksız yere bir şey almak zulümdür. Herhangi insana veya hayvana haksız yere eziyet vermek de bir zulümdür. Zulmün neticesi ise felakettir, azaptır.

Adalete riayet etmek, İslam hukukunca en büyük bir vecibedir.

Allahü Teala bir ayet-i kerimede buyuruyor ki ( mealen ):"şüphe yok ki, Allahü Teala adil olanları sever, ( sevaba, muvaffakiyete nail kılar) " (hucurat,9 )

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde ise “Adil olanlar, hükümlerine, ehl ve ıyalleri (çoluk çocukları ) hakkında ve memur oldukları hususlarda adalette bulunanlar, Allahü Teala ‘nın katında nurdan minberler üzerindedirler, yüksek, nurani mertebelere nail olacaklardır “ buyurmuşlardır.

25 şUBAT 2008 fAZİLET TAKVİMİ

allah razı olsun...

amin cümlemizden...

Allah(c.c.) razı olsun ;)


amin cümlemizden...


Allah(c.c.) razı olsun ;)


amin cümlemizden...


Hikaye & Kıssalar.

MollaCami.Com