Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Haramlik ve selamlik

Erkeğin ve Kadının Birbiriyle Musafahası

1) Musafaha terimi ve kapsamı:
Musafaha sözlükte; el sıkışmak ve tokalaşmak demektir. İslamî musafaha; iki kişinin karşılaşması halinde, selamlaşmadan sonra daha çok iki el kullanılarak yapılan el sıkışmayı ifade eder. Kimi zaman el öpme, alından öpme veya kalbler karşı karşıya gelecek şekilde sarılma da musafaha kapsamına girer.
Erkek ve kadınların kendi cinsleriyle karşılaştıklarında selam vermelerinin ve bundan sonra musafaha yapmalarının sünnet olduğu konusunda görüş birliği vardır. Verilen selamın alınması ise vacip hükmündedir.
Hz. Peygamber'in musafahayı teşvik eden çeşitli hadisleri ve uygulamaları vardır. Onun her karşılaşmada musafaha yaptığı, (A. b. Hanbel, V, 163,168.) musafahayı iki eliyle yaptığı (Buharî, isti'zan, 28.) ve elini muhatabından önce çekmediği (İbn Mace, Edeb, 21.) rivayet edilmiştir. Diğer yandan musafahanın, selamlaşmanın tamamlayıcısı olduğu bildirilmiştir. (Tirmizî, İsti'zan, 31; A. b. Hanbel, V, 260; bk. en-Nisa, 4/86.) Başka bir hadiste şöyle buyurulur: "İki müslüman karşılaşınca musafaha yaparlarsa, günahları mağfiret olunur", başka bir rivayette; "elleri arasından günahları dökülür, gider" ilavesi vardır. (bk. Ebu Davud, Edeb, 142; Tirmizî, İsti'zan, 31; İbn Mace, Edeb, 15; A. b. Hanbel, IV, 289, 303; ilave için bk. Malik, Muvatta; Hüsn'ül Huluk, 16.)
Musafaha kapsamına, kendileriyle evlenilmesi ebedî olarak haram olan yakın hısımlar da girer. Bu yüzden bir kadın kendi hemcinsleriyle musafaha yaptığı gibi; oğul, torun, baba, dede, erkek kardeş, yeğen, amca, dayı, büyük amca, büyük dayı, kayın peder, üvey oğul, süt oğul veya süt baba gibi nesep ya da süt hısımları ile musafaha, el öpme veya el öptürme yapabilir. Ancak fitne korkusu olunca, kadın bu hısımlardan kimilerine karşı da mesafeli durmalıdır. Üvey oğul, veya süt hısımları ile genç üvey anne bu kapsama girebilir.
Diğer yandan fitne korkusu bulunmayınca kimi yaşlı kadınların eli öpülebileceği gibi, yine küçük kız çocuklarına da el öptürülebilir. Nitekim Hz. Ebü Bekr'in yaşlı hanımlarla musafaha yaptığı ve Abdullah b. Zübeyr (r.a.)'ın hastalığı sırasında kendisine hizmet etmek üzere yaşlı bir kadını hizmetçi tuttuğu nakledilmiştir. (el-Mevsılî; el-ihtiyar, IV, 155 vd.)
Yaşlı kadınların süslerini göstermemek şartıyla üst giysilerden bazısını çıkarabileceklerini bildiren ayet (bk. en-Nur, 24/31) onlarla musafahanın cevazına delil olarak getirilmiştir.
Evin hanımına cinsel ilgi duymayan hizmetçi, aşçı ve benzerleri ile, kadınların gizli kadınlık hallerinden anlamayan çocuklarda yaşlı kadın gibi sayılır. Bu yüzden onlarla da musafaha yapılmasında bir sakınca görülmez.
Yukarıdaki özel durumlar dışında kalan genç bir erkekle yabancı bir kadının toka ve musafaha yapmasına gelince; konunun kitap ve sünnet açısından iyi araştırılması gerekir. Müctehitlerin büyük çoğunluğuna göre, örtünme ayetindeki "süs yerlerinden açıkta kalan kısımlar örtünme kapsamı dışındadır" (en-Nür, 24/31.)anlamına gelen istisna, "el ve yüz"ü ifade eder. Şehvetsiz olarak bakılması caiz olan ellere yabancı erkeğin dokunması, başka bir deyimle toka ve musafahanın yasak oluşunun delili nedir?
Bu konuda en sağlam delil, "kötülüğe giden yolu kapama (seddü'z-zera)" prensibidir. Ancak fitne ve şehvet korkusundan güvende olunca yasak hükmü devam eder mi? Nitekim yaşlı kadınlarla, küçük kız çocuklarının el öpme konusunda, bu nedenle istisna edildiklerini yukarıda belirtmiştik.
2) Yabancı kadınla musafahanın aleyhindeki deliller:
Yabancı bir erkekle kadının musafaha, ya da toka yapmasını caiz görmeyenlerin dayandığı deliller şunlardır:
a) Hz. Peygamber'in biat sırasında kadınlarla musafaha yapmaması:
Kadınlardan biat almanın esaslarını belirleyen ayet (el-Mumtehîne, 60/12.) inince, 'ın Rasülü Medine'de hanımları toplamış ve onlardan biat istemişti. Hz. Aişe bu biatin yapılış şeklini şöyle anlatır: "Mü'min kadınlardan ayetteki şartları kabul edene, Hz. Peygamber sözlü olarak "seninle biat yaptım" diyordu. 'a yemin olsun ki, biat sırasında onun eli hiç bir kadının eline değmemiştir." (bk. Buharî Ahkam 49, Şurut, 1, Tefsîru Süre 65/2, Talak, 20; Müslim, İmare, 88, 89; Ebü Davud, imare, 9; Tirmizî, Tefsiru sure 60/2; İbn Mace, Cihad, 43; A. b. Hanbel, VI, 114, 154,270.)
Diğer yandan Hz. Peygamber'in bir kumaş üzerine elini koyduğu, kadınların da aynı kumaşa ellerini koyarak biat ettikleri ve elçisinin "Ben kadınlarla musafaha yapmam "dediği nakledilmiştir. (Nesaî, Bîa, 18; İbn Mace, Cihad, 43; Malik, Muvatta', Bîa, 2; A. b. Hanbel, II, 213, VI, 357,454,459.)
İbn İshak, Hz. Peygamber'in kadınlarla biatının, elini bir su kabına sokması, kadınların da aynı kaba ellerini sokmaları suretiyle yapıldığını nakletmiştir. (bk. İbn İshak, Megâzi.)
b) Musafahanın başa şiş batırmaktan daha tehlikeli olduğunu bildiren rivayet ve eleştirisi:
Günümüzde yazılan kimi eserlerde kadınlarla musafahanın aleyhinde zikredilen başka bir delil de, Taberanî ve Beyhakî'nin naklettiği şu hadistir: "Sizden birinizin başına demirden bir şişin batırılması kendisine helal olmayan bir kadının dokunmasından (mess) daha hayırlıdır." (et-Taberanî ve el-Beyhakî'den naklen.)
Bu hadis çeşitli bakımlardan tenkide uğramıştır.
a) Ünlü hadisçiler bunun sıhhatini açıklamamış ve bu hadisi kitaplarına almamışlardır.
b) İlk dönem müctehitlerden hiçbirisi bu hadisi kadınlarla musafahanın haramlığı konusunda delil olarak zikretmemiştir.
c) el-Münzirî ve el-Heysemî'nin "hadisin ravileri sikadır veya sağlamdır" sözleri bu hadisin sıhhati için yeterli değildir. Çünkü senette kopukluk veya gizli bir illet ihtimali vardır.
d) Hanefîlere ve kimi Malikî fakihlere göre, bir şeyin haramlığı ancak kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan kesin bir delille sabit olur. Kesin deliller ise ayet, mütevatir veya meşhur hadisten ibarettir. Sübutunda şüphe olan delille ise ancak "mekruh" hükmü sabit olur. Sahîh ahad (tek ravili) hadisler bu niteliktedir. Sıhhatında şüphe olan hadislerin ifade ettiği hüküm ise daha zayıf olur. (bk, Zekiyüddin Şaban, Usulü'l-Fıkh, terc. İbrahim Kafi Dönmez, Ankara 1990, s: 66 vd.)
Diğer yandan bu hadiste doğrudan musafahadan söz edilmemiş "mess" sözcüğü kullanılmıştır. Mess veya bunun eş anlamlısı olan "lems" kelimesi musafaha anlamına gelebileceği gibi kinayeli bir sözcük olarak şehvetle okşama, öpme, sarılma veya cinsel ilişkide bulunma anlamlarını da kapsar. Nitekim bazı ayetlerde mess veya lems "cinsel ilişki" anlamında kullanılmıştır. (bk. en-Nisa, 4/43; Al-i İmran, 3/47; el-Bakara, 2/237.)
Hadislerde ise bu terim cinsel ilişki yanında şehvetle öpme, sarılma gibi anlamları da ifade eder. Elin zinasının yabancı kadına dokunma olduğunu (A.b. Hanbel, II, 349.) ve Hz. Peygamber'in eşlerine cinsel temas dışında dokunduğunu (Ebü Davud, Nikah, 38; bk. Buharî, GasI, 24, Nikah, 3,102; Tirmizî, Tahare, 106, Müslim, Hayz, 28; Nesai, Nikah, 1) bildiren hadisleri örnek verebiliriz.
Bu duruma göre hadislerdeki mess sözcüğü genel olarak kadına "şehvetle dokunma" anlamına gelmektedir. Bu yüzden Malikîlere ve Hanbeli mezhebinin açık görüşüne göre, kadına dokunmanın abdesti bozması, dokunmanın şehvetle olmasına (lems) bağlıdır.
3) Yabancı kadınla musafahanın lehinde olan deliller:
Ashab-ı kiramdan Ümmü Atıyye (r.anha) şöyle der: "Hz. Peygamber Medine'ye gelince Ensar kadınlarını bir evde topladı ve sonra onlara Ömer'i gönderdi. Ömer kapının yanında durup selam verdi, kadınlar onun selamını aldılar. Sonra Rasülullah'ın bir elçisi olarak geldiğini söyledi. Kadınlar; Rasülullah'a ve onun elçisine merhaba, dediler. Sonra kadınlarla biati bildiren ayeti (el-Mümtehine, 60/12) okudu ve biat istedi. Kadınlar "evet" dedi. Biz ellerimizi evin içinden uzattık, Ömer ise evin dışından uzattı. Sonra " ım şahid ol" dedi. (A.b. Hanbel, V, 85, VI, 409) Yine Ümmü Atıyye başka bir rivayette; bu biati bizzat Hz. Peygamberin aldığını, bu arada onun "ölü arkasından ağlayıcı tutmayı" yasaklaması üzerine bir kadının elini geri çekerek, kendisine üzüntülü gününde ferahlık veren bir kadına ücretini vermek üzere Hz. Peygamberden izin istediğini, onun susması üzerine de gittiğini ve dönüşünde biat ettiğini belirtmiştir. (Buhari, Tefsiru, Sure, 60/3)
Yukarıdaki Ümmü Atıyye hadislerinde, Hz. Peygamber'in veya Ömer (r.a.)'in kadınlarla musafaha yaptıkları açıkça ifade edilmemiştir. İlk rivayette ellerin sembolik olarak veya perde arkasından uzatılması mümkün olduğu gibi, ikinci rivayette; daha önce tuttuğu ağlayıcı bir kadına ücretini vermek üzere bir kadının elini geri çekmesi, yani biati geciktirmesi söz konusu olmuştur.
Sonuç olarak ayet veya hadislerde yabancı kadınla musafaha açık olarak yasaklanmamakla birlikte, Hz. Peygamber'in hiç bir yabancı kadınla musafaha yapmadığı dikkate alınarak, imanlı erkek ve kadınlar musafaha veya el öpmeyi, yalnız mahrem hısımlarla sınırlı tutmayı şiar edinmelidir. Kötülüğe giden yolu kapama ve ihtiyatlı davranma prensibi bunu gerektirir


MAHREMIYET


Cenabu hak kur´ani keriminde söyle buyurur.Ey habibim mü´min erkeklere söyle gözlerini indirsinler.Yani gerek haricde gerek dahilde ve gerek baskalarinin evlerine girerken ,cikarken,otururken, kalkarken gözlerini dikmesinler,harama bakmakdan ayip bir sey görmekden sakinsinlar.Ve birde avret yerlerini irz ve namuslarini korusunlar.Muhakkak hazreti her isinize vakifdir.1

Ey habibim mü´mine kadinlara söyle gözlerini indirsinler.Yani gerek haricde gerek dahilde ve gerek baskalarinin evlerine girerken ,cikarken,otururken, kalkarken gözlerini dikmesinler,kendilerine helal olmayanybanci erkeklere bakmakdan, ayip bir sey görmekden sakinsinlar.Ve birde avret yerlerini irz ve namuslarini korusunlar ve ziynetlerini acmasinlar.2

Buradaki ziynetden maksat örf ve adetde hernekadar takdiklari bilezik ,küpe gerdanlik vesair isede hal zikir edilmis mahal murad edilmistir. Yani zinet esyalarinin takildigi yerlerdir. Oralari kapatsinlar demekdir.

Ancak elleri yüzü gibi disarda kalan kismi haric.birde bos örtülerini yakalarinin üzerine asagi dogru sarkitsinlar,ki baslari,saclari,kulaklari,boyunlari,gerdanliklari,sineleri kapanmis olsun.3

Zinetlerini acik birakmasinlar.Ancak kocalarina-kendi atalarina-yani babalarina dedelerine ki amca ve dayi nikah düsmemek üzere buraya dahildir.vaya kocasinin atalarina-ki kocasinin babasi dedesi amcasi ve dayisi yine buraya dahildir.kendi ogullari.kocasinin ogullari kadinin kendi erkek biraderleri,veya biraderlerinin ogullari yani yegenleri,veya kiz kardesinin ogullari,veya müslüman kadinlar veya malik olduklari kadin köleler,veya tamamen sehvetden kesilmis ihtiyarlar,veya kadinin avret yerine vakif olamayacak derecedeki kücük cocuklar,olmak üzere bunlarin yaninda asagida belirtecegimiz sartlara uyarak ziynetlerini gösterebilirler.4
Sürei nur
Mahremiyet dört kisma ayrilir.

1-Kadinin kadina karsi avreti.
2-erkegin erkege kersi avreti.
3-kadinin erkege karsi avreti
4-erkegin kadina karsi avreti.

Simdi bunlarin biraz izahini yapalim.

1-Kadinin kadina karsi avreti-erkekde oldugu gibi kadini göbegi ile dizi arasidir.yaliniz bu
hüküm müslüman hanimlar arasinda gecerlidir.eger kadinin biri müslim digeri gayri
müslim ise o zaman hüküm müslüman kadinin bütün bedeni haramdir.gayri müslim kadina
gösteremez.
2-Erkegin erkege karsi avreti.yine göbegi ile dizi arasidir.diz avret yerine dahildir.erkek
erkegin tayin edilen bu yerlerine bakamaz.bir yatakda yatmalari caiz olmaz.kucaklamasi ve
öpmesi mekruhdur.Kucaklasmak haisi serifle nehy edilmesi ile beraber bazi ulema mekruh olan kucaklasmayi sehvetle ve dis elbisesiz olarak yapilan kucaklasmaya tahsis etmisler, sevgi ve iyilik ile olan kucaklasmayi caiz görmüslerdir. Dürer cilt 1 sahife 318

Yine erkek emred yani tüysüz ve parlak oldugu zaman nefsinden emin olmayan kisinin o erkege bakmasida helal olmaz.Imami azam hazretlerinin talebesi imami yusufu karsisina almadigi sakali cikincaya kadar göremeyecegi yere oturtdugu rivayet edilmistir.

3-Kadinin erkege karsi avret mahalli-Eger kadin erkege yabanci akraba olmayan birisi ise kadinin elleri ve yüzü haric diger yerlerini kapatmasi farzdir.cünkü bütün bedeni avret mahallidir.

4- Erkegin kadina karsi avreti-erkeklerin akrabasi olmayan kadinlara karsi avreti göbegi ile dizi arasidir.kadinlarda nefislerinden emin olduklari zaman belirtilen yerlerin haricine bakabilirler.aksi halde nefislerine hakim olamazlarsa bakmalari caiz olmaz.

Mezahibi erbaa


Not:sorunuzda yabanci kadinlarla müslüman kadinlarin yan yana oturamayacaklari veya yüz yüze gelemiyecekleri ifadesi var bu yanlis tesettüre riayet etmek sarti ile kadin kadina konusur yan yana gelir biribirilerine bakabilirler.
sadece mahremiyyet yukarida ifade ettigimiz gibi müslüman kadinin bütün bedeni kafir kadina haramdir.

maasselam

ALLAH celle celaluhu razı olsun
önemli bir konuya deyinmişsiniz.
MEVLAM tesirini halk buyursun ,amil olmamızı nasip eylesin

Paylaşımınız için Teşekkürler...
Allah Razı olsun...


Paylaşımınız için Teşekkürler...
Allah Razı olsun...


ALLAH celle celaluhu razı olsun
önemli bir konuya deyinmişsiniz.
MEVLAM tesirini halk buyursun ,amil olmamızı nasip eylesin

amin

haram farklı birşey mi yoksa haremden mi bahsetmek istediniz..

Ben bir şey sormak istiyorum örneğin tatilde veya yv de istemeden de olsa erkeğin mahrem yerleri görünüyor mesela kısa şort giyen erkekler.bu durumda niyet önemli dğil midir? Yani senin niyetin kötü olmadıktan sonra bi sakıncası olur mu?

Birşey sormak istiyorum eğer ortada harama bakılmayacak bir durum varsa ve bunu o kişi kimseye söylemiyor sadece kendi içinde yaşıyorsa yine de haram mıdır?
Mesela erkeklerin tüysüz olduğu hallerde bir bayan bakarsa ama bunu bir kimseye söylemzse yine de haram mıdır?


ALLAH celle celaluhu razı olsun
önemli bir konuya deyinmişsiniz.
MEVLAM tesirini halk buyursun ,amil olmamızı nasip eylesin

Amin..

Erkek ve kadınların kendi cinsleriyle karşılaştıklarında selam vermelerinin ve bundan sonra musafaha yapmalarının sünnet olduğu konusunda görüş birliği vardır. Verilen selamın alınması ise vacip hükmündedir.

Demişsiniz ancak selam almak vacipmidir? farzı kifayedir diye biliyoruz hocalarımızdan böyle öğrendik...

FARZ:kat'i delil ile sabit olan hükümlerdir iki kısımdır:
1) FARZI AYIN:mükellef her müslümanın ancak kendisinin yapması ile yerine gelen amellerdir.beş vakit namaz ve oruç gibi.

2) FARZI KİFAYE: bazı müslümanların yapması ile diğer müslümanlardan mesuliyet kalkan farzlardır. cenaze namazı ve selam almak gibi.eğer böyle bir farzı müslümanlardan hiç birisi yapmazsa hepsi mesul olurlar.

MUHTASAR İLMİHAL HASAN ARIKAN

Aydınlatırsanız sevinirim...

Kardeşim bu kıymetli paylaşım için teşekkür ederim.....

Konunun önemine binaen ve zamanımızda ehemmiyeti bilinmeyen bir mevzu olması hasebiyle öne gelmesinin yararlı olacağını düşündüm............


ALLAH celle celaluhu razı olsun
önemli bir konuya deyinmişsiniz.
MEVLAM tesirini halk buyursun ,amil olmamızı nasip eylesin
aminn. teşekkürler kardeşim.


Fıkıh - İlmihal

MollaCami.Com