Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


cinlerin özelikleri cinler periler

Cinlerle ilgili ilginç ve müthiş gerçekler-1
CİNLER, CİNLER ALEMİ,
CİNLER HAKKINDA ÇARPICI GERÇEKLER. CİNLERDEN KORUNMANIN YOLLARI.

Bu yazıları sizlerle paylaşmadan önce pek çok ifrit ve şeytani cinlerin saldırılarıyla karşılaştım. Sol topuğuma saldıran bir genç cinin sol bacağımda oluşturduğu karıncalanma ve uğuşmayıda hissettim. 40 yıldır beni tanıyormuş gibi gözlerime bakarak önümden geçen kara kedi de gördüm. Kırsal bir alanda bir kemiğin üzerinden geçmem sonrasında arkamda koşuşturan ayak sesleri de duydum, uzaktan adımı seslenenler de oldu. Karabasanların uykuda ruhu tutmalarını ve korkutmalarını da yaşadım. İçimden açıkça benimle konuşanlarına da şahit oldum. İstediğin kadını getireyim diyenini de, sana çok para kazandırırım diyenini de duydum. Açıkça ölümle tehdit edenini de gördüm. Sırf Allah’ı seçtiğim için benimle çok uğraştılar. Şeytani cinlerin bana yüklenmeleri sonucunda Ateşlenerek hastalandığımı ve onların oluşturduğu iltihabı atmak için antibiyotik iğneleriyle bir hafta temizlendiğimi de biliyorum. Bu yazıları paylaşmak için çabaladığımda çok cin saldırılarıyla karşılaştım. Ben münadi_666 her şeye rağmen bu yazıları insanlıkla paylaşmaktan onur duyuyorum.
• İnsanlara gizli olan varlıklara cinler denir. Bu görünmeyen ve kendilerini gizleyen güçler; gören, işiten, düşünen bilinçli varlıklardır.
• Şeytan (iblis) lanetlenmeden önce cinlerin ileri gelenlerinden biriydi.
• İnsanları korkutmak cinlerin en büyük eğlenceleridir.
• Cin, insana ‘Ben ’ diyerek kendini gizler. Zihinde sürekli konuşur. İnsana sürekli aynı şeyleri söyleyerek o’nu bir psikolojiye sokar. Zamanla tekrarlarına ikna eder. Alıştırır ve yıldırır.
• Cinlerde mantıksal bütünlük, akılcılık, nezaket ve kontrol yoktur. Düşünce, davranış, dikkat ve konuşmalarda kontrolsüzlük şeytani cinlerle beraber olunduğunuzun bir kanıtıdır.
• Cinler havada rüzgar gibi, bir şekilde su gibi akarak gider. Ateşin hareketlerine sahiptirler. Bunu yavaş hallerinde kısa mesafelerde yaparlar. Dünyanın öbür ucunda bir yere gitmek istediklerinde bir anda orda olurlar. Gideceği yeri bilmesi ve istemesi yeterlidir. Tanrı onlara ışınlanmak diye tabir ettiğimiz birtakım özellikler vermiştir. Yaradılışları ve yapıları gereği bunu yapabilmektedirler. İnsanlar da ölünce bu ruhul özelliklere kavuşmaktadır. Cep telefonundan bir sinyalin dünyanın öbür ucundaki bir telefona anında ulaşması gibi de düşünülebilir.
• Cinler güneş ve yağmurdan korunma amaçlı ağaç altlarını, Kaya ve taş altlarını dinlenme yerleri olarak kullanırlar. Karanlık yerlerde gezerken orada olduğunuzu bildirecek sesler çıkartın (mantıklı şeyler söyleyin. -Çekilin, izin istiyorum, ben geliyorum. Allah büyüktür gibi) yere tükürmemeye ve de elinizdeki cisimleri yerlere atmamanızda fayda vardır. Onlar haşere ve böcek halinde de bulunmaktadırlar.
• Telepati, telekinezi tamamen cinlerden faydalanmadır. Uzaktaki biriyle düşünsel konuşma olayı cinlerin aracılığıyla gerçekleşmektedir. Çok hızlı hareket etmeleri bir saniye içinde dünyayı birkaç tur atmaları nedeniyle bunları yapması mümkündür. Yaradılışları itibariyle bunlar insana olağan üstü gelebilir ancak bunlar gayet doğal ve basit şeylerdir.
• Gerilmek cinlerdendir. Bedende şekil alma halidir. Uygun şekilde yerleşme halidir. Sık gerilme şeytani cinlerin sürekli bedende yer değiştirdiği veya bedenden gidip gidip geldiği anlamını taşımaktadır. Başka işleri için de bedenden çıkıp tekrar tekrar gelebilir. Bu gelme ve yerleşme hallerinde gerilmeler kasılmalar gerçekleşir.
• Cinler insanın beş çıkıntısından girer. Eller, ayaklar ve baştan giriş yaparlar. Bu uzuvlar bedene giriş yollarıdır. Genelde ellerde parmak uçlarındaki tırnaklardan, ayaklarda topuklardaki yarıklardan, başta enseden, kulak çevresinden, saç diplerinden giriş yaparlar. Bu durum bazen kaşıntılarla kendini gösterir. Cinler genelde insana giriş için sol tarafını tercih ederler. Cinler çeşitli yöntemlerle bedene girerler. İncelerek yani iğneden bin kat daha incelerek deri gözeneklerinden içeri girerler. Bazen bu girişlerde sivrisinek sokmasından daha hafif ve kısa kaşıntılar yaşanabilmektedir. Saçta, topukta, kolda kaşıntılar bunlardan kaynaklıdır. Cinsel ilişki sonrası ya da hafif soğuk bir ortamda insanın sırtına atlayarak yıldız yağmuru gibi bütüncül bir giriş yapabilir. Bir titreme, çırpınma, silkelenme gibi hareketle girişleri hissedilir. Çok insanda bu üşüme olarak algılanır. Gerçekte öyle değildir.
• Soğan, sarımsak kokusu cinlerin en çok hoşlandıkları kokulardır. Bu kokudan beslenirler. Kokulu bir insanın yanına üşüşürler. Soğan kokulu insan normalden biraz fazla sinirli ve tepkili olur.
• ESNEMEnin uykuyla hiçbir ilişkisi yoktur. Esnemek tamamen cinlerdendir. Esnemenin nedeni uyku değildir. Belki sonucunda bedene giren cinler ağırlık ve uyku oluşturabilir. Esnemenin temelinde şeytani cinin sizi etkileme veya bir eyleme sevk etme çabası vardır. Size yönelik bir düşüncenin başlamasıyla ortaya çıkmaktadır. Herhangi birisi ister iyi ister kötü niyetle olsun; sadece size baktığı anda bile size doğru yola çıkan bir şeytani cin vardır. Bunlara beyaz cüce, beyaz yılan da denilmektedir. Bu şeytani cin insanın giriş kapısı olan ağızdan esnemeyle içeri girer. Bunların görevleri vardır. Küçük vesveselerle küçük günahlara yöneltmektir. Bunlar genellikle hapşırılarak dışarı atılırlar. Güçlü değildirler. Verdikleri düşünceleri birkaç defa reddettiğinizde vücudu kendiliğinden de terk ederler. Vesveseleri, güçsüz, basit, sıradan da olsa süreklilik taşır. Ve insan psikolojisi gereği sürekli uyarılma o kötü şeye alıştırır. Bir insan bir kalabalıkta size bakınarak araması anında içinden geçirdiği bu eylem sonucunda kendisinden beyaz bir şeytan aranan insana doğru gider. Giriş için ağız giriş kapısını kullanır. İnsanın ağzı açılır ve içeri doğru hava gibi akar. İnsanın ciğerine yerleşir. Kalbin oraya burnunu dayar. Zamanla insana birtakım vesveseler verir. Küçük günahlar işlemesini sağlar. Bu günahlar süreklileşir ve süreklileşen günahlar çok sayı teşkil ederse büyük günahlara kapı açar. Küçük ve iyi niyetten doğan şeytan zamanla insanı sapkın hale getirebilir.
• NAZAR: Şeytani cinler, insanı kullanarak madde üzerine etki etmektedir. Nazar bunlardan biridir. Nazarın kaynağı maddeci ve şekilci cinlerdir. Nazar, kendisinin olmayan güzel bir şeyi aşırı beğeni ve istek sonucunda oluşan yıkıcı şeytan gücüdür. Herhangi bir şeyi çok beğenmek ve beğenilme içerikli düşünce geçirmek ve gözle o şeye bakmakla ortaya çıkan yıkıcı enerji gücüdür. İnsan bu düşünceyi o anda onaylarsa baktığı şey insan dahi olsa zarar görür. Bu zarar düşüncenin ve niyetin gücüne göre değişim gösterir. Ama insan o anda o düşünceyi desteklemez Allah’ım sen onun güzelliğini arttır. Gibi düşünce taşırsa veya o düşünceyi yıpratacak olumlu bir düşünce uygularsa ‘yıkıcı nazar’ etkisini gösteremez. Mesela insan boş bir anında şeytanın etkisiyle geçirdiği ‘of ne güzel araba’ düşüncesini geçirdiği anda arabaya da bakmışsa artık araba tehdit altındadır. Öncelikle şunu bilmelisiniz. Düşünce insandan çıkmamıştır. Düşüncenin kaynağı şeytani cinlerdir. İnsan o anda bu düşünceyi onaylarsa Araba artık tehdit altındadır. Yıkıcı bir güç görevlenmiş olur. Birkaç şeytan hemen görevlenir. Ve hiç ummadığınız bir şekilde bir kaza meydana geliverir. Olayın şartları çabuk oluşturulursa siz olaya şahit olursunuz. Ama kaza bir saat sonra bile siz görmeden de meydana gelebilir. İnsan bu ilk düşünce zihinden ‘of ne güzel araba’ geçtiği anda -ne var herkes de böyle güzel araba var’ deseydi ya da farklı olumsuz bir düşünceyle aşırı beğeniyi yıpratsaydı, yıkıcı güç(maddeyi ve olayları etkileyen şeytani cinler) araba için görevlenmemiş olacaktı.Bazı insanların nazarı daha çabuk değmektedir. Bunlara şeytanın etkin olduğu bedenler diyebiliriz. Veya maddeci şekilci ve çıkarcı insanlar da diyebiliriz. Ama insanların çoğu geçici olarak bu durumu yaşarlar.

BU ÖZET BİLGİLERİ YAZININ TAMAMINI OKUMANIZ İÇİN VERDİM MAAMAFİH AŞAGIDA ÇOK ÇARPICI, DAHA ÖZEL BİLGİLER BULUNMAKTADIR.
HERŞEY ŞÖYLE BAŞLADI

Evren yoktan varedildi. Tek bir noktadan büyük bir ışık çıktı. Bir ateş yağmuru gibi etrafa saçıldılar. Sonraki aşamalarda ortaya çıkan Yeryüzü, güneş gibi fokurdayan ateş topuydu. Bir çeşit evrende bulunan ateş damlasıydı. Evrende yıldızlar ve gezegenler sanki suda yüzen birtakım tortulardı. Girdaplar, dağılmalar ve birtakım esintiler vardı. Evrende değişimler gerçekleşti. Isı değişimleri gibi farklı prosesler yaşandı. Ve yeryüzü sularla kaplandı. Sular çekilirken. Cinlerin ilk babası Cann yaratıldı. Ancak bu tek bir türle kalmadı.
Adem’in özü toprak olsa da toprak olarak kalmadı, değişime uğramış bir ten ve beden haline gelmişse Cinler’de Ateş olarak kalmadı. Özü Ateş olsa da değişime uğrayıp farklı bir yapıda var oldu. Adem’in çok gelişmiş bir versiyonu. Ham maddesi ateş, düşünen, nefsi olan, seçim yapan ve Allah’a inanıp ibadet etmesi gerekendi. Evet ateşin toprağa üstünlüğü vardı ama gerçek üstünlük tanrıya bağlılıkta ve tam sadakatteydi.
Cann ve türdaşları bölündüler ve eşleri yaratıldı. Sonra aileleri çocukları ve torunları oldu. Hızla ürediler. Kendi aralarında dünyayı isteyenler ve ahreti tercih edenler oldu. Tanrının kurallarının dışına çıktılar. Anlaşmazlıklar, şiddet ve savaşlar yaşadılar. Tanrı durumlarını düzeltmek için Cann’ın oğullarından kendisine en sadık İblis’e bilgi, kabiliyet ve üstünlük verdi. Tanrı gökten ateş yağdırdı. Ve insanların değimiyle dinazorlar çağı bitti. Zalim cinler yeryüzünden temizlendi. Tanrı iblis’i başarılı kıldı. Onların üzerine geçirdi ve o’nu üstün tuttu. Allah’ın izniyle ve ona öğretilenlerle her şeyi başarabiliyordu. İblis yeryüzünde barışı ve adil düzeni sağladı, tanrının halifeliğini yürüttü. Zamanla iblis tüm bu başarılarını kendinden zannetti. Kibirleniyor ve taşkınlık ediyordu. Cinlere ve meleklere rahatsızlık veriyordu. Tanrı bu durumdan hoşnut kalmadı.
60 bin yıl geçti. Bitkilerden sonra hayvanların yaratılma çağı yaşandı. Yeryüzünde yeni yaşamların olması için uygun şartlar Tanrı tarafından oluşturuldu. Ve o gün geldi çattı. Topraktan ve sudan, karışık yapışkan çamurdan Adem yaratıldı. İçi boş, vurulduğunda ses gelen, basit bir toprak parçasıydı. Yönlendirilmesi gereken kumanda edilecek bir canlıydı.
Tanrı akan sularla rüzgarlarla Adem’i tesviye etti ve ona son şeklini verdi. Kuru bir çamura döndü, değişik evreler geçirdi. Son halindeki etten ve kemikten Adem, bir süre uyutuldu. O’na ruhundan üfledi. Ademin göz kapakları kıpırdadı ve parmakları hareket etmeye başladı. Adem yaratılırken ondan bölünen bir parça uzadı ve ondan eşi Havva yaratıldı. İblis, Adem ile Havva’yı gördü, şekillerinin güzelliğinden ve tanrı gözünde değerli olacağından onları beğenmedi, üzerine tükürdü ve O’nu reddetti. Tanrı Adem’e yeryüzünde, nimetlerle dolu ırmakların geçtiği bahçelerin olduğu bir belde verdi. Orada oturun yeyin için ama şu meyveden yemeyin dedi. İblis O’nu saptırmak için sürekli etrafında dolandı.
Adem uzun süre iblis’e direndi, ancak nereye kadar. Bir gün o’na uyacaktı. Her insanın yapacağı gibi aldatılarak meyveden yedi. Pişmanlık içinde Tanrı’dan özür diledi. Tanrı o’nu hemen cezalandırmadı. İyilerle kötüleri ayırt etmek için bir karar gününe kadar neslinin devam etmesini sağladı. O günden beri Adem’in nesli farklı dönemler yaşamış ve bugüne kadar artarak gelmiştir. İblis’te bu güne kadar onunla uğraşa gelmiştir.
İblis, üstünlüğün özde (ham malzemenin özelliklerinde) değil tanrının dilemesiyle olduğunu unutmuştu. İblis işte bundan kaybetti. Tanrı dilemesiyle yaratacağı ve dileğini vereceği Adem’i yeryüzüne halife yapmak yani emirlerini uygulaması için hizmetkarlığına görevlendirecekti. İblis tanrıya sadıklığı ve ibadeti gereği Adem’e iyilik etmek ve onun iyiliği için çalışmalıydı. Ancak o Adem’e düşman oldu. O’na boyun eğmedi. Böylece tanrıya asi oldu. İyilik için çalışan şerefli bir melek iken makamından düştü. Düşmüş bu melek iyilik safından ayrılmıştı. İblis artık kötülüğün temsilcisi ve önderi şeytan oldu.
O günden beri insana düşman olan İblis Adem’in soyunu yok etmek için öldürmeyi, haksızlıklar yaşatmak için çalmayı, neslini bozmak için zinayı emreder. İşi gücü insanlarla uğraşmaktır. Bu nedenle on emir vardır. Tanrının kitapları ve yasaları vardır. Bu yasalar insanlığı korur ve bir kurtuluş reçetesidir.
Tanrı yarattığı tüm kuvvetleri özgür bıraktı. Yaratılışları gereği melekler tam sadık, bağlı kuvvetler idi. Ama cinler ve insanlar özgür iradeli seçim yapabilen ve dileyen varlıklardı. İblis’in fitnesi Adem, Adem’in fitnesi yaşamın güzellikleriydi. Dünyacı İblis, Adem’e aldanarak Tanrıyla mücadele etmeye kalktı. Batıllaşan, azgınlaşan ve tanrılık iddiasında olan iblisin durumunu şöyle anlatırız; haksız suçlu ve zavallı. O tanrıyı reddetmiş ve asi olmuştur. İblis tanrının iyi niyetini bozmaya çalıştı. Ve varlık içinde olumsuz bir güç olarak ortaya çıktı.
Cinler ikiye ayrılırlar. İnananlar ve inanmayanlar olarak. Şeytani cinler ve rahmani cinler de denilebilir. Şeytani cinlerin öncülüğünü iblis yapmaktadır. İnanan cinler insanlardan uzak yaşamayı ve temiz kazancı seçmişlerdir. İnsanlara bulaşmazlar ve onlarla uğraşmazlar. Onlar Allah’tan korkarlar ve kötülükten çekinirler. Şeytani cinler ise insanları kullanırlar. Korkuturlar, Tanrılık iddiasında bulunurlar. İnsanları kullanarak ve kendilerine yönelterek taşkınlıklarını arttırırlar. Kötülükten kazanırlar. İnsan üzerinden geçimlerini sağlarlar. Tanrıya inanmadıkları ve tanrıdan dilemedikleri için onların fitnesi insan olmuştur. İnsana aldanarak tanrının rahmetinden kovulmuştur.
Allah'ın şerefli bir kölesiyken; büyüklenerek, kovulmuş olan İblis cinlerdendi ve cin toplumlarının önderlerinden bazılarının da ayaklarını kaydırarak insanlarla uğraşmaya başlamıştır. İblis, kendisiyle birlikte diğer cinleri de şeytanlaştırdı. Şeytani kadroyu kuran iblis onlara öncülük etti. Adem’in yaradılışıyla İnanan ve inanmayan olarak ayrışan cin toplumu iki millete (topluma) ayrılmış oldular. İnsanlara bulaşmak istemeyen inananları dağlara ve ıssız yerlere, insanlar üzerinden geçinen, onları kullanan ve kötülük edenleri inançsızdı. İnançsız cinler insanlarla iç içe beraber yaşarlar. İnsanların hayatlarına, yaşamlarına, ailelerine müdahale ederler. İnsanın bedeni üzerinden geçimlerini sağlarlar. Bu haksız yol yani batıl kazanç kötülükler üzerinden yürümekteydi. Bu nedenle iblis’in tayfası insanlığa düşman ve tanrı karşıtlığındaydı.
İblis(Lusifer), Adem’i reddedip tanrıyı karşısına aldıktan sonra kendi aralarında hiçbir ahlaki sınır tanımayan ilişkilerle çoğaldılar. Diğer taraftan İblis, cinlerden birçoklarını saptırıp kendisine köle edindiği kimselerle "şeytan milleti"ni çoğalttı ve insanların peşlerine düştü. İblis cinlere büyük sıkıntı çektirdi. İblis, Adem’i reddederek batıl bir yola saptı cinlerden kimilerini aldatarak kimilerini zorbalıkla kimilerini kölelikle kendi düzenine bağladı. Tarih boyunca da insanlardan İblis'e köleler devşirdiler. Bu yolla devşirdikleri "insan şeytanları"yla yeryüzünde giderek güçlendiler.
İblise, cinlerden gönüllü 19 kişi yardımcı oldu. 19 kişi İblis'in kendi kadrosundandı. İblis’in tahtından beslenen bu kişiler Adem’e secde etmeyen İblis’i tercih ettiler ve Allah'ı reddettiler. Bu sapkınlar, kendilerine eş seçtikleri insan kızlarıyla birleştiler. Tanrının amacını bozup İnsanlardan kendilerini çoğaltmak istiyorlardı. Onların yanına gitmeye başladılar ve onlarla birlikteliklerinde asıl kendilerini kirlettiler. İmanlarını kaybettiler, küfre düştüler ve tanrılık iddiasında oldular. Onlara büyücülük ve sihirbazlık öğrettiler. Çağırdıklarında hemen yanında oldular. Onlar ve onlardan sonraki tüm büyücüler de insanlığa düşmanlıkta birbirlerinden faydalandılar.
CİNLER VE İBLİS
Şeytan anlamı itibariyle olumsuz düşünce, yıkıcı etki, suçlayıcı, zarar veren ve kötülüğün kaynağı, düzen karşıtı bir kuvvettir. İblis Adem’i reddedince şeytanlaşmış ve sürekli kendisine taraftar toplamıştır.
Şeytan kelime kökünde incelendiğinde tek bir kişiyi iblisi nitelemekten çok kötülüğü nitelemektedir. Şeytanlığın lideri ve önderi iblis’tir. Kuranda ‘insan ve cin şeytanları’ ibaresinden insanlardan ve cinlerden kötülüğü seçmiş olanlar olarak bahsedilmektedir.
Her cin şeytan değildir. Ama her şeytan cindir. Cin kelime kökü itibariyle insana gizli olan bilinçli varlıklardır. Şeytani cinlere, halk dilinde ve Müslümanlar ‘şeytan’ demektedirler. Cinler haricinde ayrı bir şeytan varlığı yoktur. Cinlerden Allah’ı terk etmiş olanlar ve onunla mücadele edenler şeytandır. Bunlar insanları saptırmakla meşguldürler. Kovulduklarından ve tanrının kararını reddettiklerinden dolayı tanrıdan istememektedirler. İnsanlar üzerinden geçimlerini sağlamaktadırlar. İnsanlara yaklaşan ve insanlarla ilişkili tüm cinler, şeytani cinlerdir.

İblisin halkı, inanan cinlerin 9 katı, insanların 90 katıdır. Her bin varlıktan biri insan, 900’ü melektir. İblis, yeryüzünde müthiş kalabalıktır ve her yerdedirler. Uçan, yürüyen, yüzen türleri vardır. Haşere, böcek, sürüngen, örümcek kısacası hayvanlardan her türlü kılığa girerler.
Cinlerin şekil sorunu yoktur. Şekilsizdir ama her şekle girer. Topraktan yaratılmış maddi her canlı onların suret kalıplarıdır. İblis özünde olumsuz enerji, bir çeşit yıkıcı kuvvettir. Suçlayıcı, saldırgan ve ses yükseltendir. Gözleri, kulakları ve kalbi olan bilinçli varlıktırlar.
Öldüklerinde yok olurlar. Yani ortadan kaybolurlar. Hiç kimse tarafından görülmeyince yakınlarınca öldüğü anlaşılır. Toprağa gömüldüğünde kaybolurlar.
Cinler rüyalar oluşturabilir. Rüyaları yönlendirebilir. Ruhunuzu kullanabilir. Uyumadığınız gerçek hayatta bile sizi rüya alemine(farklı bir aleme- halüsülasyona) sokabilir. Şeytani cinler genelde beyinde olur ve insana farklı bir alem penceresi açabilir. Kimsenin göremediklerini görebilirsiniz. Bu görme işi gerçekte dışarıda değil kişinin beyninde gerçekleşir. Bedeninizin dışında da kendini size gösterebilir. Cinler varlığa ve gerçekliğe müdahale edebilen maddeyi etkileyen bir enerji varlıktır. Ruh insanın bedenini kaldırma kuvvetine sahiptir ancak şeytan yönetme kuvvetine sahiptir. Beyinde görüntü verdirir. Bazı hastaların bir noktaya dik dik baktığını görürsünüz. Gözlerini fal taşı gibi ayırdığını, oturarak geri geri çekildiğini görürsünüz. Tüm bunlar cinlerin görünmesi veya görüntü vermesi hadisesidir. İnsan bu durumu gerçeklik olarak algılamaktadır. Bu tepkiler gayet doğaldır. Biz insanlar da tanrının hayalinde bir rüyadayız. Dokunmayı gerçeklik olarak algılarız. Halbuki rüyalar da da dokunulabilmektedir. Rüyada da çimdik atılır ve acı çekebilirsiniz. Sonuç olarak dünya hayatı tamamen Tanrı’nın alemidir. İnsan ölünce rüyada olduğunun farkına varacaktır.
Şeytani cinler, Engellilere, çocuklara, yalnız yaşayan yaşlı kadınlara, kritik dönemlerden geçenlere, bunalımda olanlara, insanların sınanma dönemlerinde, ağır hastalıklarda ve ölüm anında insana yaklaşırlar. İnsanın imanını çalmaya, yoldan saptırmaya ve kötü sonuçlara yöneltirler.
Cinler gözlerinin gördüğü en son noktaya gitmek istedikleri anda orada olurlar. Cinler dünyanın her hangi bir yerine gitmek istedikleri anda oraya saniyeler içinde gidebilirler. Yalnız atmosferin dışına çıkmaları son peygamber Muhammet zamanında yasaklanmıştır. Dünya dışına yükselmeye kalktıkları anda onları meteor taşları kovalar. Yani melekler şeytanların birinci göğe girmelerini engellemek için taşlarlar. Cinler daha önceleri birinci gök olan maddesel evren yani yıldızlarla gezegenlerle dolu evrene çıkabilmekte ve gelecekte olacakları kulak hırsızlığı yaparak meleklerden kapmaktaydılar. Yüksek göklerde bulunan ve tanrının nuruyla gören kestirim melekleri gelecek habercisi melekleridir. Yaratılış ve var oluşları gereği tanrıdan emir alan ve bunu aşağıda ki meleklere bildiren melekler vardır. Gelecek hakkındaki bilgiler o bölgede oluşur. Yeryüzü meleklerinin zaman döngüsü içinde harekete geçmeleri için bu bilgiler sağlanır. Bu haberleri kapmaya çalışan şeytani cinler, bilgileri alsa da gelecekte olacakları engelleyemez. Şeytani cinler her ne kadar kendi olumsuzlukları için önlemler alıp insanlara yalan yanlış bilgiler verseler de geçmişte belirlenen kader emirlerini engelleyemezler. Cinler İnsanlardan dostlarına gelecekle ilgili yalan yanlış bire beş katarak uydurma bilgiler vermektedirler. Birinci göğün taşlanmasıyla şeytanların göğe oturmaları ve gelecekten gizlice haber almaları Tanrı tarafından engellenmiştir. Cinler özellikle iblis çok daha serbest ve bilgiliydi. Birinci göğünde üstlerine çıkar kader içinde etkili bir oyuncuydu. Adem’e asi olduktan sonra ve belirli peygamberler döneminde sürekli hakimiyeti kısıtlanmıştır. En son peygamberle dünya semasının dışına çıkamama cezasıyla karşılaşmıştır.
Her varlıkta ve canlıda olduğu gibi cinlerde de hiyerarşi vardır. Yönetici sınıfı, işçi sınıfı gibi, onlar da görev alanlarına ve yaratılışlarına göre sınıflanırlar. Kimileri çok kabiliyetli alanında mastır yapmış ifritleri de görürsünüz. Ancak onların üstünlükleri türsel ve genetikseldir.. Mesela bunlarla baş edebilmek için bilgili alim olmak gereklidir. Zaten de basit sıradan insanlarla vakit kaybetmezler. Çünkü işçi sınıfı sıradan insanları saptırmakta yeterlidir.
Şeytanın her alanda sorumluları ve görevlileri vardır. Kıtalardan, denizlerden, bölgelerden sorumluları vardır. Doğu cephesiyle ilgileneni, batı cephesinden sorumlu olanı vardır. Kadınlardan, erkeklerden ve çocuklardan sorumlu bakanları vardır. Şehirlerden bölgelerden sorumlu olanları vardır. Kötülükte ve aldatmakta ileri gitmiş olanlar, zalim ve zorbalık edenleri, daha şerli olanları genelde lider ve önder olurlar.
İnsanlarla iç içe yaşayanları, uzak ıssız yerlerde yaşayanları, mağaralarda, dağ kovuklarında yaşayanları, denizlerde, ağaçlarda, mezarlıklarda, çöplüklerde, duvar kenarı ve ağaç diplerinde aslında aklınıza gelecek her yerde yaşarlar.
İyileri uzak yerlerde, dağlarda ve ıssız yerlerde yaşarlar. İnsanlardan uzak olmayı tercih ederler. Bunlar cinlerin iyileri ve imanlı olanlarıdır. Kazançlarını temiz yoldan tercih ettiklerinden insanlara pek bulaşmazlar. Ancak cahil gençleri insanların yanına uğrar yaramazlık yaparlar.
Kötüleri insanlarla beraber yaşarlar. İç içe olurlar. Evlerimizde, çevremizde olurlar. İnsanları kullanırlar ve üzerinden beslenirler. İblisin krallığı ve merkezi deniz üzerindedir. Deniz kenarlarında, kıyı kentlerinde, mezarlıklarda, insanlarla bağ kuran (cinci hocalar, büyücüler vs) irtibatlı olanlar genelde kafir cinler yani şeytanlardır. İnançsız cinler insan karşıtıdır. İnsanlarla uğraşan her cin, kafir cindir ve şeytanın avenesidir. Yani iblisin tayfasındandır.
Yükseklik korkusu, Asansör korkusu, bunalma, kapalı yerde kalamama, kaybolma korkusu, kendini kaybetme ve benzer tüm korkular şeytani cinlerdendir. Hepsi düşünsel ve bilinçsel tedavi edilmektedir. Yanlış inanışları söküp atarak doğru olanları yerleştirmekle tüm ruhi hastalıklar tedavi edilmektedir.
Şeytani cinler insana amacı veya ana hedefiyle ilgili gelir. Eğer hedefinizde Dünya, makam, mal, evlat, zenginlik gibi dünyalık şeyler varsa mutlaka size bir şeyler vaad ederek kandırır. Az bir şey karşılığında ahreti ve imanınızı satarsınız. O vaat ettiği şeyler sizin gözünüzde büyük gözükür ve az bir şey karşılığında ömrünüz boyunca bocalar durursunuz. Şeytanın aldatmasına kapılmış bir kişi hedeflerine ulaşmak için haksızlığı, birilerinin sırtına binmeyi veya ayağını kaydırmayı, gıybeti ve iftirayı yol edinecektir. Şeytanın yönlendirmesiyle meşru olmayan her türlü yolla hedefine ulaşmaya çalışacaktır.
Şeytani cinler insanların arasını bozmakta müthiş çaba içindedirler. Hassas olduğunuz birinci derecede yakınlarınıza takıntı yaptırır. Aşağılar, kınar, onların olumsuz tavırlarına tepki gösterirsiniz. İnsanda etkin olduğu dönemlerde bu yakınlarınıza karşı sizi kışkırtır. Bu eşiniz, çocuğunuz, anneniz, babanız, kaynananız, gelininiz, kardeşiniz veya kardeşinizin eşi olabilir. Şeytani cinler birinci dereceden yakınlarınızdan, işyeri çevrenizden de bir düşman belirler. Belirli zamanlarda sizi ona karşı kışkırtır. Bazı beklentilerinizin karşılanmadığı, özgürlüklerinizin kısıtlandığı, tehdit olarak gördüğü gibi fikirlerin insana bulaştırarak gerçekleştirmektedir. Daha fazla arzular, bazı dönemlerde sevdiklerinizin olumsuz tavırlarını çekememe, hassas bir dönemden geçmeniz tepkilerinizin açıkça ortaya çıkmasına neden olacaktır. Gülün dikeni olduğu gibi sevdiğiniz insanların hoşunuza gitmeyen yönleri de mutlaka vardır. Şeytan bu durumu zaaflı ve zayıf olduğunuz anlarda kışkırtma amaçlı kullanır. Sevdiklerinizin olumsuz ve kötü yönlerini görmemeniz, affetmeniz, şefkatli olmanız, hoşgörülü olmanız imani ve rahmani bir durumdur. Bu durumun dışına çıkmak şeytana uymak demektir. Şeytan zaman zaman sizi sevdiklerinize karşı kışkırtacaktır.
İblis, insana ben diyerek kendisini gizler. Zaten fark edilmesi onu etkisiz kılar. Benlik şeytanın ta kendisidir. Ve tüm kişisel çıkar mücadelesinde şeytan vardır. Şeytan varlığını gizler. Ve insanı davet ve vesveseleriyle insanı yönetir. İnsan kendisi düşündüğünü sanır ve her aklından geçeni yapar. Halbuki kontrollü olsa zihninden geçen düşünceleri değerlendirip uygulasa kötülüklerin çoğundan sıyrılabilir. İnsan şeytanın vesveselerine yani zihinden geçirilen düşüncelere meyledip hemen eyleme geçirmektedir. İnsan önce analiz etmeli insanlara karşı kar zarar süzgecinden geçirmelidir. İnsanlara faydalı olan eylemleri yapmalı zararlı olan eylemlerden uzak durmalıdır. Bu düşüncelerin temelini melekten mi şeytandan mı olduğu anlaşılabilir.
Cinler düşmanlığı yaymak ve sevgiyi yıpratmak için erkek ile kadının arasını ayırır. En çok sevindiği iş budur. Allah, boşanmaya bugz eder. Her ne sebeple olursa olsun boşanmak tanrı huzurunda suçtur ve anlaşamamanın temelinde iblisi cinler vardır.
Düşünsel faliyetleriniz cinlerdendir, geri plandaki düşünsel faaliyetlerinizi kontrol etmelisiniz. Kötü düşüncelerinizi farketmelisiniz, yapacaklarınızı elekten geçirmelisiniz. Düşünceleriniz kabul edildiginde, onaylandiginda bilinçaltınıza yerleşmektedir. Hareketlerimiz ve yaşantılarımız bilinçaltımızdaki kabullerimizle yönetilmektedir.
Bazı açılardan insanlara benzerler; iradeleri mevcuttur, iyi veyna kötü eylemlerde bulunabilirler, insanlar gibi yiyip içer, evlenip, çoğalabilirler. Erkeklik ve dişiliklerinin çocukları gençleri yaşlıları vardır. Doğar, büyür ve ölürler. Fakat ömürlerinin insanlarınkine oranla daha uzundur. İslam dininde cinler de insanlar gibi inanan ve inanmayan şeklinde ayrılır. İnanmayan cinlerin sayısı diğerlerine oranla daha fazladır. İnsanlar gibi ibadet ile yükümlüdürler. İnanan cinlerin inanan insanlarla beraber cennete , inanmayan cinlerin ise inanmayan insanlarla birlikte cehenneme gidecektir..
Bütün işlerini geceleri yaparlar, onların gündüze geçmeleri anlıktır. Dünyanın yarısı karanlık iken diğer yarısı gündüzdür. İkamet ettiği yerler vardır. Gün aydınlanma çizgisinden kaçarlar. sabah ezanıyla dağılırlar.Gündüz onlara zarar verir, gözleri görmez ve kaybolurlar. Onlar karanlığın ardından giderken aydınlıkla melekler gelir. Toplandıkları yerler han, hamam, değirmen, izbelik, mezarlık, ağaçlık, tekin olmayan yerlerdir. Çöplüklere sert bir şey, ateş atılmaz, cinler böcekler gibi göründüklerinden ve yaşadıklarından ağaç ve duvar dibine işenmez. Mesela ; karanlıkta yada yağmurlu bir havada destursuz yere basmamak(cinlerin bu tür yerlerde olmaları nedeniyle), gece tırnak kesmemek(pis tırnak içinde çocuklarının olması veya bedene ait tırnağın yemeleri veya kötü amaçlı kullanılması), ıslık çalmamak( kim, kime, ne amaçlı, neden ses çıkardı düşüncesiyle cinler ıslığa, sese icabet eder. Durumu kontrol ederler. Önemsiz de olsa onların olduğu yerde mutlaka küçük de olsa musallatlar gerçekleşir). Eskiden gelen bu söylentilerin mutlaka nedenleri olduğu parantez içinde verilmiştir. Metruk yerlerde destur çekilir. Muzip oldukları, işleri yapıp bozdukları söylenir. Kızdıranlara sıkıntı verirler. İnsanların arasını bozdukları, karı kocayı ayırdıkları, inme indirdikleri, kadın veya erkeğe tutulup evlenmelerine mani olduklarına dair inanışlar vardır. Bunların meydana getirdiği hastalıklar için "cinci hocalar", cin çıkarma ritüelleri yaparlar. En kolay cin musallatı bunlarla gerçekleşir. Gerçekte cin çıkartılmaz. Cin çıkınca tekrar gelir. Bir bedene girmek cinler için çok basittir. Yeter ki insan komple yıkanmamış ve Allah’a sığınmamış olsun. Su olumlu bir enerji üretir. Su olumsuz enerjiyi süpürür. Yıkanmış bedende kullanılmış su bozuktur. Suyu bozan şeyler ve bozmayan şeyler vardır. Cinler olumsuz enerji ürettiklerinden yıkanarak olumlu bir dış deriden içeri giremezler. Bu nedenle bir insan için öncelikli zırh, tüm bedenin suyla yıkanmasıdır.
Halk dilinde Cin erkek, Peri de kadın olarak düşünülür. Gerçekte de durum farklı değildir. Genelde insanları bilinç altına girerek etkilerler. Cinlerin mantıkları yoktur. Değerlendirme yapamazlar. Sadece o an ne görüyorlarsa onunla ilgili kötü iş üretirler. Akıllarını kullanamazlar ancak zekice davranırlar. En etkili özelliği maddeyi etkilemesi ve‘mananın(düşüncenin) olumsuz gücü’ olarak kendilerini göstermesidir.. En kabiliyetli özellikleri çok hızlı hareket etmeleri ve istedikleri insan ve nesnenin şekline girebilmeleridir. Tıptaki halüsülasyon ile cin görmek aynı şeydir.
Onlar da dünyadadırlar. Farklı gezegende, farklı yerlerde ve farklı boyutlarda değillerdir. Bizimle beraber iç içe birlikte dünyada yaşarız. Bizim bu dünyayı kullandığımız gibi onlar da bu dünyayı kullanırlar. İnsanların şehirleri köyleri onlarında şehirleri ve köyleridir. Kuytu, ıssız ve uzak dağ aralarında yaşayanlar insanlardan uzak yaşamaları sebebiyle Allahtan sakınan ve inançlı kesimdir. Kısacası yaşantıları insanlarla benzerlik arz eder. Şeytani cinler genelde insanların çevresinde, etrafında, bedeninde yaşarlar. Cinlerin de düşünce yapıları ve inanışlarına göre yaşamları vardır. Gruplar halinde yaşarlar, kabileleri vardır. Onlarla bilmeden iç içe yaşarız. Tarihten bu yana onlarla ilgili çok atasözü, deyim, tabir, hikaye, söylenti, rivayet ve bilgiler vardır. Her toplumda, her dinde, her beldede hatta her köyde onlar ile ilgili mutlaka bir şeyler duymuşsunuzdur.
Onlarında değişik yapıda olanları vardır. Kimileri evlerin banyolarında, samanlıklarda, helalarda, pisliğin içinde yaşayanlarla, odalarda, salonda, temiz yerlerde yaşayanlar da vardır. Ama temiz ve düzenli odalar şeytani cinlerin rahatsız oldukları ve pek duramadıkları mekanlardır. Her türlü kokulu mekanlardan hoşlanırlar. Havalandırılmış odalardan temiz havadan nefret ederler. Nemli, rutubetli küf kokulu mekanlardan büyük zevk alırlar.
Cinler sürekli bir şeyler yemek istiyor. İnsanın yedikleriyle besleniyor.Onun etkisindekiler sürekli yemek istiyor. Sürekli su ve sıvı gıdalar almak istiyor. Şekerli ve tatlı yiyeceklerden çok beslenirler. Böyle bir bedende rahat olurlar. Obezite bile onlardan kaynaklıdır.
Cinler yapıları itibariyle ateş olsa da vücutlarında su daha yoğunluktadır. Nemli ortamları, rutubetli yerleri severler.
İyileri korkutmamak için insanlara pek fazla görünmezler. Cinler için insanların etrafında olmak onlara bulaşmanın temel nedenidir. Bu nedenle inanan cinler insanlara yaklaşmaz onlardan uzak yaşarlar. Bu erkek bir insanın çıplak bir kadını reddedememesi gibi bir şeydir. İnsan, cinler için bir fitnedir. İnsan kullanılır, onun üzerinden beslenirler, yönetilecek yönlendirilecek robot gibi insanı kullanmak onlar için büyük bir zevk ve eğlencedir. İnsanla uğraşırlar her türlü kötülüğe ve çirkin şeylere iterler. İnsanı kumanda etmenin eğlencesiyle her şeyi yaparlar. Bu nedenle insan, cinlerin nefislerinin reddedemeyeceği bir fitnedir. İnsanın fitnesi de kadın ve maldır. Bu nedenle inanan cinlerin kuralı ‘Allah’a inanıyorsan insanlardan uzak yaşarsın’ dır. Cincilerin cinleri asla müslüman cinler değildir. Onlar bu söylemlerle cincileri ve halkı aldatırlar. Hatta onları da yönetirler. Cinci hocaların işbirliği yaptığı cinler kafir cinlerin en şerlileridir. İnsanlarla en çok uğraşan ve kötülükleri yol edinmiş pisliklerdir. Öncelikle cinci hocaların, bakıcıların ve büyücülerin bu kötü yoldan uzaklaştırılmaları veya vazgeçirilmeleri gereklidir.
Bir cinci kendisi istemedikçe, zorbalıkla asla cinlerden bağı koparılamaz. Diğer yandan bu yoldan vazgeçmiş bir cinci, cinlerden kolay kurtulamayacaktır. Bir süre var güçleriyle cinciyi rahatsız ederler. Onlardan kopmak zordur. Cincinin şeytani cinleri bırakıp Allah’a yönelmesi cinler için büyük kayıptır. Sanki bir saray kaybettiler, sanki büyük geçim kapısı iflasa düştü, Allah’a yönelen her insan cinlere en büyük darbeyi vurmaktadır. Cinler mana olduklarından ve düşünceleri yönlendirdiklerinden kurtulmak zor olmaktadır. Sürekli olumsuz düşünsel faaliyetler başlar. Hırcın ve saldırganlık baş gösterir. Herhangi mantık aramadan sürekli onlardan gelen düşünceleri reddetmelisiniz. Onlara yönelmeyi de reddederek onlardan kopmak başarı olacaktır. Cinler kendilerini bırakmış cinciyi bırakmazlar. Çünkü insanların sosyal düzenini bozacak altın bir kapıyı kaybetmektedirler. Cinci, onlar için bir istihdam geçim kapısıdır. Tövbe etmiş cinci hoca, onların uğraşmalarına ve verdiği sıkıntılara sabretmelidir. Bir süre sonra(en az 6 ay-en fazla 5 yıl, ara ara uğramalar yoklamalar olacaktır. Davanızdan vazgeçmeyiniz ve Allah’tan yardım dileyiniz.) onların etkinliği azalarak kaybolacaktır.
Cinler inançlı ve dirençli insanlardan çabuk yılarlar. Cinler genelde inançlı insanlara çabalarında başarısız olurlar. Büyü ile görevlendirilmiş dahi olsa inanan ve onları fark eden bir insan cinlerin yenemeyeceği tiplerdir. İnanan insan olmak çok basittir. İsteyerek ‘Allah’ım sana inanıyorum ve sana güveniyorum.’ Demektir.
Cinlerin Kötüleri yani şeytani cinler, bir büyü sonucu yada zarar görmeleri sonucunda korkutmak için size gözükebilirler. Bir yerlerden ses gelmesi, gece yatarken kapı çalması, ışıkların yanıp sönmesi, çeşmeden su akma, değişik seslerin gelmesi gibi buna benzer tepkiler gösterebilirler. Bunlar insanların rahatsız olmada ileri derecedeki belirtilerdir. Önemli bir olay veya cinlerin zarar görmeleri sonucunda görülen bir olaydır. Bu belirtilerdeki hedef çok kötü ve ölümcül değildir. Amaçları rahatsız etmek ve korkutmaktır. Genelde sizi ikamet ettiğiniz evinizden uzaklaştırmak içindir. Amaç mekansa her gelen kiracıya aynı olayları uygularlar. Bunların temel amacı cinler ya evi mekan olarak sahiplenmişlerdir ya da büyü(Cinlere başvurmuş bir insanın isteği) veya ailesinden birinin zarar görmesi sonucu kira gelirine zarar verme kazancını engelleme niyeti vardır. Cinlerden korkmayınız. Onlar direkt size zarar veremezler. Sadece düşünsel olarak size bir şeyleri kabul ettirip yaptırarak zarar verirler. Sonuç olarak insanları öldürmek gibi bir hareket içinde olamazlar. Asla insanlara direkt zarar veremezler. Çünkü insanların iki koruyucusu vardır. Tanrı tarafından her doğan insana bir koruyucu bir de

gözetleyici melek verilir. İnsana direkt zarar vermek isteyen tanrıdan direkt zarar geleceğini bilir. Hiçbir şeytani cin bunu yapamaz. Yapmaya kalkarsa insana dokunmadan yok olacağını bilir. Allah onlara bu izni vermemiştir. Onlar sadece direkt rahatsız eder yada korkuturlar. Bu bile onlar için çok tehlikelidir. Ve kendilerini insanlara belli etmek onlar arasında suçtur. Daha fazla bir şey yapamazlar. Bundan öteye geçemezler. Yani onlardan pek korkulacak bir şey yoktur. İnsanlar asıl Allah’tan korksunlar. Genelde insanı kötü yola direkt değil her bedendeki şeytani cin gibi kötü yola sevketmek ile görevli şeytani cinler gibi yapar.
Kınamak, bazı davranışları alaya almak, aşağılamak, küçümseyici bakmak, insanı süzmek, insan için iyi faydalı bir şeyi beğenmemek şeytani cinlerdendir.
Cinlerin çok çeşitlileri vardır. Pazar yeri, sokak, çarşı, Pazar cinleri vardır. Mezarlık, bölge, kırsal, şehir cinleri vardır. Bar, sahil, düğün, işyeri, kurum ve mekan cinleri vardır. Bunların amacı dünya hırsı vermek, dünya yaşamının güzelliklerine meylettirmek, insanı oyalamak, kötü işlere yönlendirmek, oyun ve eğlenceye daldırmak, kötü alışkanlıklarda bocalatmak gibi amaçları vardır. Tüm bu amaçlarının temeli insanı Allah’a yönelmekten alıkoyan tüm yöntemleri kullanmaktadır.
Birtakım teorileri ortaya atan, bazı öğretilerle insanların kafasını karıştırmak isteyen iblis’tir. İnsanı Allah’ın varlığından şüpheye düşürmek isteyen ve bunun için her yolu deneyen şeytani cinlerin önderi olmuştur.. Dünya tarihini cilalı ve yontma taş devri gibi gösterip uydurma bir dünya tarihi yazdıran iblistir. İnsanların gerçeklerden habersiz olmasını istemiştir. Allah’ın varlığını ne kadar gizlerse o kadar kötü emellerine ulaşacaktı. Bilindik kıtalara giderek coğrafi keşifler söylemini kullanan yine iblistir. Fransız ihtilali ile kardeşliğe sava açan yine şeytandır(iblistir). Yakın tarihi değiştiren ve Allah’ın yasalarına karşı uydurma ve menfi anayasalar yaptıran yine şeytandır. Savaşlardan, kaostan ve düşmanlıktan beslenen şeytandır. Ahireti bırakıp ta dünyaya sahip olmak isteyenlere giden şeytan onları yönetmekte ve yönlendirmekte tam hakimiyyet kurmuştur. Küresel egemenlerin öğretmeni şeytandır.(Lusiferdir.)
Belirli tarihsel döngülerde, dünyanın düzelme dönemlerinde, peygamberler dönemlerinde harekete geçen güçlü zaman şeytanları vardır. O çağ ve dönem geldiğinde harekete geçerler. Bazı önemli insanların mesela insanlığa faydalı önemli kişilerin zamanında ortaya çıkan ve o insanla mücadele etmek için bekleyen şeytani cinlerdir. Emrindeki büyük kalabalıktan oluşan cinler verilen görevleri yapamazsa veya başarılı olamazsa onlara öncülük eden ve iblise yakın olan bu ifritler bizzat kendileri harekete geçmektedirler.
Şeytani cinler, kendisine verilen üstünlükleri mevcut dünya hayatı ortamında şımarıklık ederek kıyamete kadar kullanacaktır.
Afet ve savaş anlarında insanları açlık ve çaresizlikle korkutan ve bunun için yağmacılığı harekete geçiren şeytani cinlerdir..
CİNLER AYRIMCI VE BOZGUNCUDUR
Cinler evli çiftin arasını bozmak için sürekli uğraşır. Şüphe atar. Kıskançlıkla yaklaşır. Eşinizin başkasından hoşlanması için başkasına olumlu düşünceler üretir. Eşiniz başkasına beğenili bakışlar ve tavırlar sergilediğinde sizi eşinize karşı kışkırtır. Öfkelendirir. Kavgalar çıkartır. Tartışma ve kavgalar her zaman yıkım getirir. Hiçbir zaman zafer ve haklılık getirmez. Tartışmış insanlar mutlaka benliklerini savunurlar. Bu nedenle tartışmanın sonu hüzünlü olur. Bu sefer cinler sen kötü birisin. Yaptıklarını ve söylediğin yıkıcı kelimeleri gördün mü der. İnsanı iyice karamsarlığa ve yalnızlığa iter. Doğru çizgiden saptırmaya çalışır ve ümitsizliğe düşürür.
Cinler iki insanın arasını ayırmak için uğraşırlar. Sevgiyi bağlılığı yıkmak için çalışırlar. Sevgilileri ayırırlar ve evlilikleri dağıtırlar. Cinler, insanların isteğini aracı dostları (cinci yada büyücülerle) ile yapmaktadırlar. Cinler ayırmak için çalışırlar ama asla birleştirmek için çalışmazlar. Birleştirme büyülerinde cincilerin cinleri ilk birkaç hafta olumlu ve sıcak hava estirirler sonra durumu yine o kişilerin arasını bozmaya çalışan kendi şeytani cinleriyle baş başa bırakırlar. Bırakırlarken de devam edin derler. Burada amaç büyücüyü ve kendilerine gelen insanları ilk görünüşte aldatmaktır. Sonra aile kendi şeytani cinlerle yine şiddetli geçimsizlikler yaşar. Onların kötülüklerinden sürekli Allah!a sığınıp onları fark etmek en doğrusudur. Cinlerin oyununu en kesin bozan fikir Esenlik Meleğinin düşünce tarzıdır. Bu düşünceyi şimdi size öğretiyorum. ‘Tüm olumsuz fikirler şeytani cinlerdendir.’ Tüm yanlış algılatmalar şeytani cinlerdendir.’ Bu olumsuz fikir ve yanlış algılatmaların temelinde farklı amaçlar vardır. Şeytani cinler bu amaçlarla insanı aldatmıştır.
Her olumsuz düşünce yıkıcı hareketlere her olumsuz hareket te yıkıcı sonuçlara götürmektedir. İlk başta başlayan küçük olumsuz düşünceleri devam ettirmek kötü sona gidiş demektir. Aslı olmayan, temeli olamayan, anlayış göstermediğimiz küçük şeyleri bahane ederek bizi eşimize veya dostumuza kışkırtan cinler olayları abartmaktadır. Amacı bellidir. Boşama, ayırma ve düşmanlık oluşturmaktır. İnsan sürekli takip ettiği olumsuz düşüncelere uymakla aslında kendi sonunu kendisi hazırlamaktadır. Küçük olumsuz düşünceler süreklileşerek büyük olumsuzluklara ve tamiri olmayan yıkımlara neden olmaktadır. Sürekli olumsuz düşünce yıkım getirirken sürekli olumlu düşünce esenlik getirmektedir. Düşüncelerinizi kontrol edin. Düşüncelerinizi elekten geçirin, her düşünceyi kabul edip uygulamayın.. Her fikri eyleme dökmeyin. Kendiniz ve insanlar için iyi olanlarını seçin ve eyleme geçirin.
‘Sırf cinlere inat olumsuz düşünceleri reddediyorum.’ Fikri esenlik meleğinin felsefesidir. Olumsuz fikirlerle mücadele etmek şeytani cinlerle mücadele etmektir. Sadece ayetel kürsü ve dualar değil birtakım mücadele de vermeniz şarttır. Tedbirsiz dua olmayacağı gibi çalışmadan bereket duası olmaz. Bu anlamda cinlerle mücadele etmelisiniz. Cinlerin olumsuz düşüncelerini reddetmeniz veya onların olumsuz fikirlerini boşa çıkaracak olumlu fikir üretmeniz onların etkinliğini tamamen yıkacaktır. Hiçbir cinciye ve büyücüye gitmenize gerek yok. Zaten onlar çok daha tehlikelidir. Sizler cinlerle mücadelede esenlik meleğini ‘sürekli olumlu düşünce’ tekniğini kullanarak cinlerin etkinliğini azaltacaksınızdır. Zamanla bu konuda sizi terk ettiğini göreceksinizdir. Cinlerle mücadele, Allah’tan yardım dileyip bu şekilde kötü ve olumsuz fikirlerle çarpışmakla olmaktadır. Bu mücadeleye başladığınızda ilk aylarda zaman zaman ona yenileceksiniz. Siz yılmayın ve üzülmeyin. Ama bu duruma cinler felaket afallamaktadırlar. Olumsuz düşüncelere birkaç tepki verip yine onu yapsanız da bu tepki vermeleriniz onların tadını bozmaktadır. Zamanla olumlu düşünceleri seçmeniz ve uygulamanız gerçekleşecektir. Bu durumda şeytani cinler çaresiz kalmakta ve yenik düşmektedir. İşte cinlerden korkmanın ne kadar gereksiz ve cahilane olduğunu anlayacaksınız. Küçük olumsuzlukları büyütmeyeceksiniz çünkü cinler olayları gerçeklerin dışında olumsuz anlamda farklı algılattırırlar. Tamamen gerçek dışı bu algılamalar cin kaynaklıdır. Öncelikle cinlerin etkisinde olduğunuzu ve bunlardan kurtulmak için doğru olan şeyleri bulma ve inanma eğiliminde olmanız kurtuluşun asıl reçetesidir. Olumsuz fikirlerle mücadelede ilk başta cinler ‘-hadi oradan, -benim dediğim doğru, -öyle olur mu,- erkekliğin ve hakimiyetin ne olacak, -başı boş bırakma, -her şeyi kontrol et,-ya şöyle olursa’ gibi sizin olumlu ürettiğiniz düşüncelerle var gücüyle çarpışacaktır. İşte tam burada seçiminizi yapacaksınız. Ya kötülüğü ya da iyiliği seçeceksiniz. Şeytana uyarak kötü düşüncelerin ardından giderseniz sonunuz bellidir ve bu karanlığa kendiniz sebep olmuşsunuzdur. Ama olumlu düşünceleri seçerek günah ve vebal sizden gitmiştir. Zaten ilişkilerinizin seyrinin olağanüstü iyi yönde rüya gibi değiştiğini göreceksiniz. Burada size ihtiyaç olan anne merhameti, küçük hataları bağışlama erdemliği olacaktır. Hoşgörülü olan Allah’ın tarafındadır. Bunu unutmayınız.
MEDYUM-CİNCİ-HOCA-BÜYÜCÜ
Büyücüler, cinlerle ilişkili olanlar (cinci hocalar) ve onlara gidenler günahın içine düşmüştür. Büyücülere gitmek çok tehlikelidir. Sizden her hangi materyal veya bir şey isteyen ve para talep eden her kişi kötü bir kazanç yolu seçmiştir. Onlar Cin şeytanlarıyla işbirliği yapmaktadırlar. Bu tür cincileri, cin şeytanları biz Müslüman cinleriz diye aldatmaktadır. Cinlerle uğraşan herkesin seçtikleri kazanç yolu yol değildir. Bu sapkınlıklarını bırakmalıdırlar. Cinlerin, hoca ve büyücülerle bir anlaşması vardır. Karşılıklı menfaate dayalı bu birliktelik kendilerine doğru düzgün bir şey kazandırmazken insanlığa da zarar vermektedir. Cinci hocalar, büyücüler ve medyumlar farklı adlarda aynı işi yapmaktadırlar. Cinlerle irtibatlı her kişi yanlış yoldadır. Cinlerinde onlarla irtibatlı kişilerinde bundan menfaatleri vardır. Bu anlaşma illa bir kağıt üzerinde değildir. Karşılıklı menfaate dayalı bir alış veriştir. Çoğu zaman bunun farkında olmayan cinci hocalar da vardır. Herhangi bir nedenle cinlere ve onların elçileri irtibatlı insanlara gidilmesi en başta uygun değildir. Karı ile kocayı birbirinden ayırmak için hocaya müracat eden veya çocuğunun olmasını isteyen bir insan Allah’ın haricindeki varlıklardan medet umduğundan öncelikle böyle bir talebi sorunludur. Zaten hoca bunun için tanrıyı seçmemiştir. Cinlerle irtibat kurar. Öncelikle küfre düşer. Şeytanların asıl amacı da budur. Küfre düşürüp insanlar üzerinden beslenmektir. Şeytanlar baktı ki kendileriyle işbirliği yapanlar zaten sapmıştır bizden medet umuyor. Bu yolla kazanmayı yol edinmiş. Birtakım arzu ve şartları büyücü veya hocaya yazdırırlar. Hocalar sizden birtakım metaryaller, kokular ve tütsüler isterler. Zaten kendi isteğiyle gelmiş insanlar cinler için tam bir yemdir. O insanlarla eğlenmek ve kötü durumlara düşürmek için güzel fırsatlar yakalamışlardır. Hem onlardan beslenirler, hem birbirlerine düşürürler hem de kullanırlar.
Büyücü ve cinci hocaya veya medyumla işbirliği yapan cinlerin sayıları genelde birden fazla olurlar. İçlerinde birisi daha zekidir ve diğerlerine önderlik eder. Dişilerle de irtibatlıdırlar. Kendi türünden çevresinden çağırdıkları her cin onlara icabet eder ve insanlara bulaşırlar. Çünkü bu onların yaşam tarzı hayat amacı ve varlık nedenidir. Başlarındaki sorumlu gelen kadına erkek cini musallat edebilir erkeğe de kadın cini musallat eder. Önce istenilen talep doğrultusunda işlerini yaparlar sonrada onları daha zor durumda bırakırlar. Çünkü her durumda insana düşmanlık ederler.
Cinlerle irtibatlı kişilere giden kadınlar genelde cinsel tacize uğrarlar. Cinler yabancı kadın ve erkeğe birlikte olmayı şiddetle istettirirler. Cinlerle irtibatlı olan ve ona gelen çaresiz insan cinlerin kontrolü altına girer. Gelen kadının iradesi hemen elinden alınır. Büyücü onunla ilişkiye girmek istese bunu seve seve kabul eder. Cinler şiddetli bir şekilde cinsel arzuları arttırırlar. Cinlerle irtibatlı kişiler bir kadınla asla yalnız kalmamalıdır. Bu nedenle asla tasvip etmediğimiz bu duruma düşen birileri olursa en az 3 hatta 4 ve üzeri kişi bulunmalıdır. Cinler insan sayısının çokluğundan rahatsız olurlar. Bu nedenle başka bedenlere bulaşmasın diye büyücüyle hastanın yanında az sayıda kimse olmalıdır diye saçmalıklar kurmuşlardır. Öncelikle cinlerle irtibatlı kişilere gidilmesini hiç tavsiye etmiyoruz. Sonra bu durumlara düşen insanlar olursa ki mutlaka böyle cahiliyete düşülüyor bu tavsiyelere dikkat ediniz.
Cinlerden yardım dileyen büyücüler, cinciler ve insanlar Allah’a bir takım ortaklar yaptılar. Onlara başvuranlar inançsızdı ve dünyalık istekleri için çabalarlardı. İblis gücünün yetiği kadar sınırlarınca yardım ederse de Allah dilemeden hiçbir şey gerçekleşmezdi. Cinler de genelde insanların hedeflerini boşa çıkartır. Cinler irtibatlı olduğu kişilere birtakım küçük işler yaparak güvenini kazanır ve onlarla insanı aldatır ve kendine bağlı kılardı. Genelde insanı yüz üstü bırakır. Çünkü iblis Adem’e düşman olduğu için düştü ve kovuldu. Şimdi kalkıp Adem’e neden yardımcı olsun. O’nun işi gücü Adem’e secde etmediğini ispat etmek için insanları kullanmaktır. Adem’e yardım ediyormuş gibi görünüyorsa da Adem’i batağa çekmektedir. Allah’tan istenilmeyen her bir iş boştur, hedefi kötüdür.
Ey insanlar bilin ki büyücüler ve cinlerle irtibatlı herkes ne kötü işler yapıyorlar. Onlar ailelerin, toplumun, insanların huzurunu bozdular. Neyin iyi olacağına kendileri karar verdiler. Ve özgür yaşama müdahale edip insanların gelecekleriyle oynadılar. İnsanların iradelerini istedikleri şekilde yönlendirdiler. Cinler bunları yapabiliyordu. Büyücüler-cinciler, insanların düzenini bozmada aracı oldular.
Ey insanlar, cinlerden medet ummak işinizi zorlaştırdı hem de onların azgınlığını arttırdı. Büyücüler dünyalık yaşamları için cinlerle anlaşma yapıyorlardı. Şeytani cinler, düşünceleri kullanarak İnsanların iradelerini yönlendiriyordu. Bunun için insanların kaderiyle oynuyor insanlığa zarar veriyorlardı. Halbuki tanrıdan isteselerdi doğru bir yol tutarlardı.
Bir insana cin musallat oldu mu bilin ki o insan aldatılamamıştır. Temiz bir insandır. İnançsız cin (şeytan) direkt olarak kendini gizlemeden aldatmadan ve sinsice vesvese ile yönlendirmeden alenen insana yaklaşmakta ve saldırmakta ise bunun çeşitli nedenleri vardır. Öncelikle bunu bir insan istemelidir. Şeytanla anlaşma yapan ilişkili kişilerin olması gerekir. (Cinci hocalar, büyücüler ve medyumlar vs.) Bunun için de bazı yöntemler kullanılır. Büyü, allah karşıtı söylemler, Küfür, şeytana ibadet ve övgüler gibi şeylerle istenilen işe yönelik hemen bir şeytan eleman görevlendirilir.
CİNLER
Her insanın en az bir cini vardır. Bu şeytani cin sürekli insanla uğraşır. Dışardan da pek çok şeytani cinler bedene uğrarlar. Bazen insanı etkilenmesi bir kaç dakikayı geçmez. Kişinin imanı oranında dış güçlerin saldırısı gerçekleşir. Bazen uğraşmaları ayları, yılları alır. Vücudun bir kisminı etkileyebildikleri gibi bütününü de etkilerler. Vücutta yıllarca yasar. Bir insanı saptırmak onun temel görevidir. Cinler ve şeytanlar alemi, her yönüyle garipler ve acaibler alemidir.
Cahiliyet, şeytani cinlere zafer kazandırır. Ancak bilgi ve akılcı olma şeytanı yenik düşürür. Şeytan bilgili ve sığınmış insanı aldatamaz. Cahili çok kolay aldatır ve her türlü günaha yöneltir.
Şeytan ‘kaderin kendi elinde diyerek nefsi bencilliğe, ben bilirimciliğe itti. Her şeyi kendisinin yaptığını ve her şeyi başarabileceğine inandırdı. İnsan Tanrıdan dilemedi, işleri ona havale etmedi, Allah’a bırakmadı yani tevekkül etmedi. Bu durumda şeytani cinler onu sahiplendi ben diyerek insanı yönetti. Bir insan şeytanın yönetiminde küçük birkaç başarı yaşar ama bütünde hüsranla karşılaşır. Çünkü iblis Ademoğullarına düşmandır. Bu nedenle insanlarla uğraşır ve aldatır. Şeytani cinlerin etkisindeki insanlar hiçbir zaman esenliğe ve afiyete ulaşamazlar. Hayatları huzursuz ve sıkıntılı geçer.
İblis insan üzerinden beslenir. Sığınılmamış her yemekten nasibini alır. Çala kaşık saldırarak arkasını kesmeden hızlı hızlı yiyenlerle beraberdir. İnsanın bedeniyle beslenir. Geçimini insanlardan sağlar. Bazı türleri de insan artıklarından beslenir. Bu nedenle Tuvalette, banyoda ve yatak odalarında olurlar.
Herhangi bir şeye aşırı istek şeytandandır. Aşırı açlık, şiddetli cinsel ilişki gibi. Her şeyin bir usulü vardır. O usulün dışında kalmak şeytan tarafından kullanılmak demektir. Yemeğe başlamadan önce az yemeğe karar vermek. Küçük lokmalarla yavaş yavaş yemek itidalli olmak şeytandan korunarak yeme şeklidir. İnsan besmele çektikten sonra yemeği böyle yemelidir. Aksi taktirde biraz önceki dediğimiz gibi hızlıca çala kaşık ardını kesmeden büyük lokmalarla yemek şeytani kuvvetin beslenme şeklidir. Şeytan iyi beslenince bedende daha güçlü olur. Sizi gaflette ve şehvette bırakır. Her türlü kötülüğe davette etkili olur. Bu nedenle az yemek ve itidalli olmak çok önemlidir. Oruç tutarken insan bedenen birtakım sıkıntılar yaşamaktadır. Şeytan oruçlu bedende zayıf düşeceğinden insanın bedenini tırmalamaktadır.
Cinler insan bedeni üzerinden arzularına ulaşırlar. İnsanın yeme, içme, cinsel ve tüm bedeni arzuları kullanarak güçlerine güç katarlar. Benedi istekleri sınırlamak ve sürekli tatmin etmemek cinlerin güçlerini ve etkinliğini kırmaktadır. El titremesi, şeker koması, şeker hastalığı belirtileri iblistendir. Çünkü acıkmış, bir şeyler yemek istemiş ve buna hemen ulaşamamıştır. Bu nedenle içte oluşan titremeler ya da sanki damar boşalması gibi hisler yaşanır. Bedeni isteklerinizi hemen ve her seferinde vermek zorunda olmadığınızı kendinize inandırmanız gerekmektedir. Sonra ve az yemeniz gerektiğinizi kendinize inandırmalı ve bunu kabul etmelisiniz.
Cinler eşinizle ilişkiye girerken başka bir karşı cinsi düşündürerek cinsel hayatınızı bozar. Bu kişi genelde yakınlarından veya çevresinde beğendiği bir kişi olur. Sadece eşinizi istekle arzulamaz iseniz keyifli bir cinsel ilişki gerçekleşmez. Erken boşalma, geç boşalma, erkekte sertleşmeme, kadında acı çekme, cinsel birliktelikten hoşlanmama tamamen cinlerden kaynaklıdır. Bu durumların geri planında cinlerin yanlış düşünceleri kabul ettirmesi vardır. Eşinden nefret ettirme, beğendirmeme, kokusunu veya nefes kokusunu kötü algılatma, cinsel ilişki sırasındaki tavırları küçümseme vs düşünce ve vesveseler tamamen cinlerden kaynaklıdır. Tam tersi cinler aşırı cinsel istek de uyandırır. Kadını zevkin doruğuna ulaştırabilirken erkeği de çok azgınlaştırır. Bir takım damarlara ve geçiş yollarına müdahale ederek istekleri çok arttırabilirler. Gebelikleri engelledikleri bir gerçektir ama asla doğuma yardımcı olmazlar. Çünkü onlar insanları sevmezler bir insanın dahi dünyaya gelmesine tahammül edemezler.
Cinler insan beyninde hangi nöronun ne iş yaptığını bilir. Beyinin hangi bölgesinin ne gibi görevleri olduğunu bilir. Bazı kritik merkezlere müdahale ederek üzüntü, korku, iç sıkıntısı, aşırı cinsel arzu, şiddetli açlık uyku gibi

durumlara sokabilir. İnsan beynindeki tüm hücrelerin ve beyin yapısındaki tüm görevleri bilir. Adet düzensizliği, aşırı hassasiyet, bazı damarlara ve sinir merkezlerine müdahale ederek birtakım bedeni sıkıntılar yaşatabilir. Sürekli devam eden çözülemeyen hastalıkların temelinde çoğunlukla cinler vardır. Sayısız hastalıklara sebep olurlar. İnsanın beyninde bir merkeze dokunarak istem dışı bir el hareketi yapıverirsiniz. Siz bu duruma bir anlam veremezsiniz. Birtakım tikler, konrolsüz refleksler, kasılmalar ve kramplar cin kaynaklıdır. İnsan vücudunu, anatomik yapısını, tüm hücreleri ve görevlerini, dnasını en ince yapısına kadar bilirler. İnsan bedeni ruha tam bağlı yaratıldığından insanlara ne yapabileceklerini iyi bilirler. Genellikle insan beyninde olurlar. Kumanda merkezi orası olduğundan müdahaleler buradan gerçekleşir. % 70 beyinde, %20 göğüs kafesinde ciğerlerde ve kalp yakınında, %10 diğer uzuvlarda olurlar.
Cinlerin rütbelilerine hüddam, ifrit gibi isimler kullanılır. Bir bina yüksekliğinde daha büyüğü, kanatlısı, yüzgeçlisi, çift başlısı, yılan kafalısı gibi değişik şekillerde görmek mümkündür.
Cinler insan bineğine şoförlük eder. O’nu hor kullanır ve zarar verir.
Cinlerin insanlara etkin bir şekilde geldiği anlar: Aşırı korku, Aşırı sevinç, Cin ve Ruh daveti yapmak, Başkalarının size büyü yapması gibi nedenlerle etkili olanları insana gelir.
Şeytani cinler insanları korkutur, kötülüğe ve çirkinliğe çağırır. Utanmayı ve iffeti kaldırır, arsızlığa çağırır.
Sürekli konuşur oyalar ve insanı yıpratır. Anlamsız kuruntularla her şeyi tehdit gösterir. Siz Allah ile konuşursanız, dua ederseniz hayır söylerseniz o susar. Siz susarsanız cinler içinizde sürekli konuşur. O’nun konuşması cahil için yeterlidir. Hemen ona uyar. Ama akıllı ve inançlı onu reddeder, doğru olanı seçer. Allah’a sığınmayan şeytani cinlerden kurtulamaz. Cinler cahilleri çok güzel kandırırlar. Parmaklarında oynatırlar. Her isteğini yaptırırlar. Bilmek öğrenmek cinlerin gücünü kırar. Bu nedenle bilgi kutsaldır. Girdiler, çıktıların ana kaynağıdır. Yapılan tüm hareketler belli bir birikimin etkisiyle ortaya çıkar. Şeytan insanda sürekli konuşur ancak insan bilgilenirse aldatmaları zorlaşır.
Hastalıkların çoğu psikolojiktir. Psikolojik hastalıkların ardında cinler vardır. İnsanın zihninden sürekli geçen düşünceler cinlerin söyledikleridir. Psikolojik tedavi yöntemleri cinlerle mücadeledir. Kişi kendi kendine yanlış düşünceyi ortadan kaldırır ve yerine doğru düşünceyi koyarsa cinlerle mücadele ediyor demektir.

BÜYÜ VE BÜYÜNÜN TEMELLERİ
Büyü temelde makul, haklı ve adil olmayan kötü bir isteğin Allah’tan istenememesi sonucu şeytandan yardım dilemek amaçlı ona başvurmaktır. İnancından ve Allah’tan şüphe eden kişiler bu yöntemlere başvururlar. Menfi çıkarlarda amaçlarına hemen ulaşmak için büyüye başvurulur. Büyücüye gitmek, büyü yaptırmak ve yapmak büyük günahlardandır. En büyük günah olan Allah’a şirk koşmanın ilk alt koludur. Şeytanla buluşma için tütsü, koku, anlamsız tekrarlanan kelimeler, Ayetlerin karşıtı ve alaya alınan din karşıtı söylemler, birtakım garip, uygunsuz şeylerle şeytanların çağırımı ve hoşnutlukları sağlanır. Mutlaka bir şeytan bu duruma icabet edecektir. Büyü için ilk hangi maddeye ve bedene yapılacağıdır. Bunun için kişinin belirlenmesi olayı vardır. Bunun için ana adı, baba adı, kendi adı soyadı, üzerinden bir elbise veya parçası, bedene ait olan tırnak saç vs ve o kişiyi niteleyen ifade ve metaryaller olacaktır. Böylece kişi belirlenmiş olur.cinler anında o kişi hangi şehirde, hangi mahallede, hangi evde ve nerede olduğunu hemen bulur durumunu kontrol ederler. Sonra istenilen şey bu şeytani cinlere söylenilir. Birtakım görevler ve rütieller yapılır. Mesela x kadın ile kocası erkeğin birbirinden ayrılması istenir. Bu istek şekillerle, bebeklerle, bal mumundan yapılı insan şekilleriyle ters kaşık bağlamayla vs iki insanı ayırmayı ifade edecek mantıklı her şey kullanılabilir. Yeter ki istenilen şey açık olsun ve şeytani cin durumu anlasın. Şeytan hemen isteğinizi yerine getirmek için çalışır. Kısa zamanda da başarılı olur. Kişi çok inançlıysa ve sürekli şeytanın şerrinden Allah’a sığınıyorsa ve inaçlı kişi düşünce ve hafereketlerindeki değişimlerden dolayı şeytani cini fark edebiliyorsa şeytan ona karşı başarısız olacaktır. Tanrı dilemedikçe hiçbir büyü hedefine ulaşamaz, ve Allah dilemedikçe hiçbir şey olmaz. Öncelikle bunu bilmelisiniz. Allah’ın izni olmadan hiçbir cin amacına ulaşamaz. Şeytan karşılıksız iş yapmaz. Onun en büyük kazancı bu iş karşılığında imanınızı satın almasıdır. Çünkü şeytandan yardım almışsınızdır. Sonra büyü yapanı ve yaptıranı sürekli ziyaret eder ve tanrıya yöneldiğiniz anda sizinle uğraşır. Çünkü hem kendisinden yardım istenir hem de tanrıya yönelen ahmaktan hiç hoşlanmaz. Tanrıya yönelmesiniz de o sizin düşmanınızdır. Sürekli sizinle uğraşmaya, sıkıntılar yaşatmaya devam edecektir. Şeytanla işbirliği yapan büyüye bulaşan büyük bir bataklığa sürüklenir. Kendini o karanlık ve kötü atmosferden kurtaramaz. İşleri rast gitmez. Sürekli olumsuz düşünür ve hayatı kötü gider. Huzurlu olamaz. Cinlerden insanlara dost olamaz. Şeytandan yardım dilendiğinden ve tanrı sözlerinden yüz çevrildiğinden Tanrı o insana yüz çevirmiştir. Tanrı ondan yüz çevirince ona mutlaka şeytanlar musallat olur. Tanrıya sığınılmadıkça şeytanlar hayatınızı alt üst edecektir. Büyüyü yapmak değil öğrenmek küfre giriştir. Hiçbir şekilde cinlerden yardım almamalısınız. Bir isteğinizin gerçekleşmesi için büyücüye gitmek, büyü yapmak şeytanlardan yardım almak mahvoluşunuzun temel göstergesidir. Büyücülerin ve cinci hocaların yaşamları çok kötüdür. Öfke nöbetleri, anlayışsız ve huzursuz hayatları sıkıntılı süreçleri olur. Çünkü şeytani cinler insana kötülük eder. Cinlerin sürekli beklentileri ve istekleri olur. İnsanları kullanmaktan ve onları yönetmekten kötü yola sevk etmekten büyük zevk alırlar. Büyücü onların isteklerini karşılamakta zorlanır. Şeytanlar bire beş katar. Yalanlarla insanları aldatır.
Sayısız büyü türleri vardır. Önemli olan şeytani cinlerle buluşmak ve ne istediğinizi ona anlaşılır şekilde anlatabilmektir. Şeytani cinler Allah’tan istenilmeyen her işe koşarlar. Böylece kendilerinden yardım dilendiği için insanın tanrıdan kopmasını sağlamışlardır. Büyünün temel yorumu açıktır ancak büyü yapanın ve şeytanlara başvuranın vah haline.
Büyüde bir insanın istemesi, insanların aracı olması büyünün uygulanmasında etkili bir etkendir. Örnek bir olay anlatayım. Şeytan istenilmiş büyü sonucu bir kadın ve bir erkeğin evliliğini dağıtma görevi alır. Aile içi kavgalar ve şiddetler baş gösterir. Ancak iki insan arasındaki sevgi o kadar kuvvetlidir ki şeytan ayırmakta muvaffak olamaz. Bunun üzerine işi abartır ve alenen kendini göstererek iş yapmaya başlar. Gece yarı kadına kocasını çok değişik şekillerde gösterir. Erkek bazen karısını dişsiz cadı gibi görmeye başlar. İleri derece saldırılar gerçekleşir. Aslında bu durum şeytanın acizliğinin belirtileridir. Ancak insanlar bu durumlardan inanılmaz rahatsız olur ve bir an önce bu durumdan kurtulmak isterler. Bir hocaya veya medyuma gitmek en kötü seçenektir. Ancak ilk akıllara bu gelir. Denize düşmüşken onlarla işbirliği yapan cin şeytanlarına yani yılana sarılacaklardır. Halbuki sürekli gusül ile temiz gezip geceleri beraberce dua etseler bir süre sabretseler bu süreci rahatça atlatacaklardır. Düşmanın dışardan olduğu fark edilir. Birlik olup sakin ve makul bir şekilde korkmadan Allah’a dua ederek birkaç hafta sonra durumun atlatıldığını anlayacaklardır. Bazı cinler ısrarcı olsalar da dayanmaları birkaç ayı bulmaz. Şeytani cinler zarar görecek ve insanlara güç yetiremeyecektir. Zamanla etkinliği iyice azalacak, Allah’tan korkacak, usanacak ve vazgeçecektir. Yada O edilen dualardan büyük zararlar görecektir. Hastalanıp yatağa düşebilir. Yanabilir, tanrının azabı ona ulaşabilir. Bu dünya hayatı ne oyundur ne de başıboştur. Şeytanın vesvese haricinde direkt zarar vermelerinde dua edildiği anda tanrı devreye girer. Direk saldırıya direkt cevap verir. İnsanlar bunu anlayamaz. Göremez. Sıkıntılar bir süre devam ederken insan dualarım kabul edilmiyor diye şüpheye düşüp duaları bırakabilir. Sakın bırakmayın. Bir şeyin hemen olmasını beklemek şeytanidir ve cahilcedir. Her şeyin bir makul süresi vardır. Ama aceleci insan bunu anlayamıyor. Zamanla şeytanların belirgin saldırıları azaldıkça dualarınızın sizi kurtarmaya başladığınızı göreceksinizdir. Yaptığımız çalışmalarda bu durumun doğruluğunu defalarca teyit etmişizdir.
Cadıların süpürge ile havada uçması olayı gerçektir. Ortaçağ cadılarının uçabilen türleri olan şeytani cinlerle işbirliği içinde olarak birtakım tılsımlı özel kokulu bitkilerinin vücudun her tarafına sürülerek küfür içerili övgülerin şeytanlara söylenmesiyle ortaya çıkan uçma hadisesidir.
Büyü, sihir, gibi şeytanlarla işbirliği içinde olanların çağırması ile insanların iradeleri şeytanlar tarafından ele geçirilir. İnsan iradesi kaybetmiş şeytani bir cin onu yönetmektedir. İnsan sanki farklı bir kişiliğe bürünür. Yakınları sanki o değilmiş gibi tavırlarındaki farklılığı rahatça fark ederler. ‘Bu sen değilsin.’ bile derler. Tohaf davranışlarda bulunur. Çift kişilik, çift karakter görülür.
Şeytani cinlerin en çok korktuğu kişiler Allah’tan korkan ve sürekli Allah ile konuşan insanlardır. Sürekli dua eden ve Allah’ı zikredenler şeytanların yaklaşamadıkları insanlardır. İnsanı iyilerden mi kötülerden mi olduğunu şöyle belirleyebiliriz. İnsanların iyiliğini isteyen ve onların sevinmesine ve huzuruna yönelik çaba sarfeden iyilerdendir. Kendi menfaatleri için insanlara kötülük eden ve onların kötülüğüne sevinen kötülerdendir. Kendisi için istediğini başkası için de isteyen ve kendisi için istemediğini başkası için de istemeyen iyilerdendir. Şeytanın insanlardan dostlarını böyle anlayabilirsiniz.
Musa’ya (as.)karşı büyücüler toplanmıştı. Firavunun büyücüleri ellerindekini bırakarak yılan ve birtakım benzeri canlılar Musa’nın üzerine gelmekteydi. Musa gördüklerinden korktu. Neredeyse kaçacaktı. Musa’ya ‘Korkma, asanı yere at.’ denildi. Görüldüğü gibi cin şeytanlarının görüntülerine insanlar dayanamaz. Çok değişik ve korkunç şekillere girebilmektedirler. Ejderha, çok başlı yılan, ayı maymun insan karışımı türlü yaratıklar şeklinde görünebilirler.Korkunç bir canavar, siyah insan gibi karartı, kara duman şeklinde insan, kedi kafalı insan, ters ayaklı insan, uzuvlarında terslikler olan hayvan görüntüleri, göz bebekleri dikey, gözleri çok canlı parlak fal taşı gibi açık ve şişkin, dik dik bakan, pullu derili, şişkin bir yüz, dişleri gözüken, çekilmiş ağız derisi, göz çevresinde karartı, morarmış göz ve yüz gibi her şekilde görülebilirler. Bu örnekleri bilerek verdim. Çünkü şekillerinde sınır yoktur. O an şeytan nasıl görünmek isterse o şekilde görürsünüz. İnsanlar bu görüntüleri gözlerinin önünde gerçekleştiğinden gerçeklik olarak algıladıklarından tabiî ki çok korkarlar. Korkunç rüyalar da buna benzerdir. Genellikle görünürler. Bedensel olarak zarar veremezler ve vermezler. Çok nadir durumlarda bu görülebilir ancak Allah’ın azabı kısa zamanda ona ulaşır. Çünkü bu varlıklarına ters tanrısal yasa ve varlıksal gerçeklere aykırıdır. Şeytan direk müdahalelerinde tanrı da şeytana müdahale eder. Şeytanın Allah’ın yarattıkları maddesel canlıları yok etmesi tanrıya direk savaş açmak demektir. Tanrıdan korktuğundan insan direk saldırı gerçekleştiremez. Eyyüp’ü hastalıkla direk öldürmek isteyen şeytana karşı tanrı da sabır, dirayet ve mücadele gücü verdi. Yeter ki insan dua ile Allahtan yardım korunma ve azap duası etmiş olsun. Bu duaların şekli ve kelimesel kalıpları yoktur. O an içinizden nasıl dua etmek geçiyorsa durumunuza göre dua ediniz. En doğal dua budur ve en isabetli kabul gören dua da budur. Allah mazlumun duasını kabul eder. Şeytanlar mazlumun duasından korkarlar. Çünkü kabul bulacağını bilirler.
Kötü musallatlarda insan korkmamalıdır. Panik yapmamalıdır. Hemen kurtulmayı beklememelidir. Öncelikle insan normal şartların dışında olduğunu bilmelidir. Sadece Allah’tan dilenilen yardım sizi kurtarır. Allah’a dua ederken hemen cinlerin zarar göreceğini düşünmek yanlıştır. Cinler bir süre sizi rahatsız edecektir. Panik yapmayın, sabırlı olun. Ama siz günlerce, haftalarca Allah’tan yardım dilemeye ve birtakım duaları okumaya devam ettikçe size güç yetiremeyecek ve sizden uzaklaşacaktır. Alenen açıkça yapılan direk saldırılarda bir süre onunla mücadele edin. Tavsiyelerine, korkutmalarına ve kışkırtmalarına karşı mantıklı fikirler üretin. Bu onun yenik düşmesine sebep olacaktır.
Hiçbir şey sandığınız gibi kötü, korkunç ve zarar verici değildir. Allah cinlerin insanlara direkt zarar vermesine izin vermemiştir. Cinlerden korkmanıza gerek yoktur. Onlar o kadar tehlikeli olsalardı Adem’in soyu çoktan tükenmişti. Onlar sadece korkutur, panikletir ve yanlış yola sürükler. Asıl Allah’tan korkmalısınız. O’nun kudreti şeytanın bütün oyunlarını ve çabalarını boşa çıkartır. Tanrı Kutsal kitabında ‘cinlerin korkutmalarından ve dürtülerinden bana sığının, ondan korkmayın benden korkun.’demişti.
Hiçbir tütsü, hiçbir koku cin şeytanlarını uzaklaştırmaz. Evet cinlerin hoşlandığı, hoşlanmadığı beslendiği ve zarar gördüğü kokular vardır. Ama temiz hava onların en sevmediği şeydir. Mutlaka evinizi havalandırınız. Cinler sirkeden zarar görür ve uzaklaşır. Bazen bir yudum sirke içmek ve ev temizliğinde sirke kullanmak çok etkilidir.
Cinlerden korunmak için çember yöntemi önceki peygamberlerin ve son peygamber Muhammed’in de kullandığı bir yöntemdir. Bir tehlike anında cin ve şeytan saldırıları karşısında çember çizilir ve içinde kendinizi korumaya alırsınız. Çember çizerken Allah ile konuşur ona dua edersiniz. Çemberin mantığında Allah’ım bu çizginin içine cinlerin ve şeytanların girmesine izin verme. Onların şerrinden sana sığınıyoruz. Nas, felak Ayetel kürsi gibi ayetler okunabilir. Sadece dualar da edilebilir. Definecilerin altın ve define bekçisi cinlere uyguladıkları yöntem de aynıdır. Ancak asla Büyük defineler için güçlü şeytan ve aşiretine karşı defineyi alabilmek için kurban kesme, kan akıtma, bir takım şeytanı ilahlaştırıcı davranışlarda ve övgülerde bulunma, küfür benzeri tüm davranışlar yapmayınız. Bu imanınızı kaptırmanıza, Allah’ın size sırtını dönmesine şeytanın mal karşılığında imanınızı çalmasına neden olur. Asla böyle davranışlarda bulunmayınız. Tanrı sizi şeytana bırakır, dualarınıza icabet etmez. Ve şeytan kısa zamanda sizinle beraber olur ve kazancınızdan asla fayda sağlayamazsınız. Bir takım cinlerin ve şeytanların evleri, bazı mekanları ve meskenleri kuşatmalarında da çember yöntemi kullanılır. Evin komple etrafına bahçesi de dahil büyük bir çember çizilir. Çizilirken Allah’a dualar edilir. Bu tip evlerde sıkıntı hemen geçmez. Sürekli dua edildikçe yavaş yavaş sıkıntılar azalır. Ve olaylar bir süre sonra tamamen biter. En etkili zamanları ilk başladığı zamanlardır. Panik yapmayın, korkmayın, Allah’a dua edip sabrettikçe onların tüm etkileri zayıflayacaktır. Zaten hemen sonuç almak şeytaniyetin ve cahilliğin ürünüdür.
Cinlerle ilgili tedavilerde normal yaşamını devam ettiremeyen, akıl hastanesinde olanlar. Tekrarlayan hareketler yapanlar. Farklı cin türleriyle karşılaşıldığını göstermektedir. Hepsinden de kurtuluş reçetesi vardır. Farklı cin türlerinin oluşturduğu farklı hastalıklar görülmektedir. Bunların tedavilerinde farklı yöntemler birtakım uygulamalar yapılabilir. Çözüme yönelik yalvara yalvara yapılan ısrarlı dualarla hastanın kurtuluşu da mümkündür. Müzik, açık hava, yeşil ortam, el işleri uzun süreli ısrarcı cinlerin oluşturdukları hastanın tedavilerine çok iyi gelmektedir.
Dikkat çekmek, ilgi görmek , fark edilmek, kendini farklı ve özel insan gibi hissetmek cinlerdendir. Cinler birtakım duygularla dünya yaşamında varlıklarını ispatlar ve bundan haz duyarlar. Dünyayı seçmiş olan beğenilmekten ve büyüklenmekten hoşlanır.
CİNLERİN HER İNSANDA GÖSTERDİKLERİ BELİRTİLER.
Hemen hemen her insan bu belirtileri yaşar. Cinsiz insan yoktur. Korkmayınız onlar zaten hep bizimle beraberler. Onlar bazı zamanlarda bize davetleriyle hükmederler. Onlar hep düşünsel olarak zihnimizde olurlar. Ve bilinçaltımızı etkilerler. Yani sürekli söylemleri ve yanlış yönlendirmeleriyle bizi bazı olumsuzluklara ikna ederler. Böylece biz insanlar onlara uymuş oluruz. Ben cinlimiyim diye panik yapan insan sürekli cinlerle beraber yaşadığını bilmemin cahilliğini göstermektedir. Aşağıda ki tüm belirtiler farklı farklı da olsa her insanda görülen şeylerdir.
Baş ağrısı, korkunç rüya ve kabuslar görmek, cinsel sorunlar yaşamak, Kadınların adetlerinde düzensizlik gibi. Söz ve hareketlerde görülen ani dengesizlikler, Geceleri Uzun süre sağa sola dönmek, zihinden sürekli düşünceler geçmesi, uyuyamamak, Kararsızlık ve çift kişilik taşırcasına yaptığından çabuk pişman olmak.
Tuvalette uzun süre kalmak, orada kendi kendine konuşmak, tuvalet ve banyoda uzun süre sigara içmek, mastırbasyon, Saçların dökülmesi (özellikle kadınlarda), Rüyada kedi, köpek, fare, kurt, yılan gibi varlıklar görmek, Rüyada garip insanlar görmek. Uykuda veya uyanıkken boğulma hissi, dehşet, korku, ürperti ve hüzün, aşırı refleks, Uykuda dişlerini sıkmak, ağlamak, çığlık atmak, Enseden gelen bir baş ağrısı ve el ve ayaklarda karıncalanma, Uyuşmalar gözlenir. Kasılmalar, kramplar görülür. Rüyada yüksek yerden düşmek, köpek kovalaması, yılan saldırısı, sürekli kaçma, karanlık, kan, pis ortamlar görme. Rüyalarında korku ile uyanma her insanın yaşadıkları şeylerdir.
İleri derece belirtileri:
Yaşam kaliteniz düşer. Uykuyu iyi alamaz ve yorgun gezersiniz. Aşırı tepki,aşırı sinirlenme, sebepsiz hüzün, kaynağı olmayan keder. Başın gerisi, el ve ayaklarda sancı, ağrı, uyuşma, sızı, gibi. Yanlizligi sevmek, inzivaya çekilmek, Vücudunda bir şeylerin gezdiğini hissetmek, bayılma, uyurken dışarıdaki sesleri duyma ama kalkamama Kapalı alanlardan çabuk sıkılmak ve göğsünde nefes daralmaları hissetmek, yalnızlığı sevme, evlenememe, kararsızlık. Tüm bunlar cinlerin eseridir.

Çok aşırı yorgunluk, halsizlik, hareket etmeme isteği, tüm gün yorgun gezinme, sırtta gezinen dalgalar, sürekli gaz atma, göğüs kafesinde ağrılar, sabah kalkmakta çok zorlanma, üşüme, titreme, uzuvları suya sokulduğunda kendini kasma gibi tüm bunlar ileri derece belirtilerdir.
Müthiş koku alırsınız, refleks ve anlamsız aşırı korkular oluşmuştur. Vücudunuzdaki ağırlık ve yorgunluk nedeniyle günlük işlerinizi yapmakta zorlanırsınız. Sürekli uzanmak ve dinlenmek istersiniz.
Gaipten sesler duymak ve o sesle karşılıklı konuşmak, Başkalarının göremediği görüntüler görmek, İslamı yaşayamamak veya yaşamakta zorlanmak, Dalgınlık ve uykusuzluk ve uyandığında dinlenmiş olarak kalkamamak. Hayatındaki çoğu şeyin olumsuz seyretmeye başlaması(özellikle ev ve işyeri içerisinde huzursuzluk) Vücut organlarının birinde çözülemeyen ağrı ve rahatsızlıklar, Kısırlık, çocuklarının olmaması aile içi şiddet, Kişinin aniden eşinden, çocuklarından ve evden nefret etmesi, hayattan zevk alamama, her şeyden sıkıldığını söyleme gibi pek çok örnek verebiliriz. Gerçek böyle olmasa da insan kısa bir süre bu duyguları taşır. Böyle zamanlarda yakınlarınıza mutlaka destek olunuz. Sebepsiz yere şiddetli ağlamak, gülmek veya sinirlenmek, ibadet, zikir ve Kur’an okumada zorlanmak. Hayata ümitsiz bakmak ve intiharı denemek, Büyük günahlara yönelmek. Sürekli uykusuzluk sorunu yaşamak.Hayattan lezzet alamamak..Zina içkiye ve kumara meyletmek, İslam dan uzaklaşmaya başlamak.
Sabah kalktığınızda şu gündüzü hiç sevmiyorum diyen ve akşamları şu uzun, sakin ve sessiz geceleri çok seviyorum diyen şeytani cinlerdir. Ezan sesine tepki veren, ansızın isyan sözleri sarf eden, Allah ve din karşıtı söylemlerde bulunan, Kuran’a ayete ve iyi tavsiyelere tepki verende şeytani cinlerdir. Şeytan insanı uyutabilir de uyutmazda. İnsana hoşlanarakta yıpratarak uykusuzluk veren şeytandır. Şeytanlar her insan için farklı yöntemler uygularlar. Bu durum insanın durumuna göre ve insanın karakterine bağlı olarak şeytanın kişisel taktiğine ve başarılı olmak için şeçtiği yönteme göre değişir. Zorbalık ve uğraşarak ta istemesini ve zevk almasını sağlayarak da insan istediğini yaptırabilir. İnsanın isteyerek yapmaması doğru yolda olduğunun göstergesidir. Ancak şeytan zorbalıkla ve rahatsız ederek isteğini yaptırıyorsa insan sabretmelidir. Allah insanı sınamaya tabi tuttuysa bir süre dualarınıza karşılık vermeyecektir. Sizi dayanma sınırınıza kadar dener. Siz sabrettikçe başarınız devam edecektir. Ancak sınanmaya tabi tutulmamış olaylarda Allah direk duanıza cevap verip şeytani cinleri etkisiz kılabilir.
Önemli iyiliklerinizi, Allah yolunda iyi amellerinizi, faydalı işlerinizi ve amaçlarınızı engellemeye çalışır. Hedeflerinizi fikren çürütmek ister. Sizi amacınızdan vazgeçirecek birçok yıkıcı fikirler üretir. Ama siz ahiretlik olan iyi hedeflerinizden vazgeçmediğiniz sürece o zayıflayacak ama yine de sonuna kadar vazgeçirmek için çalışacaktır. Siz hayatınız boyunca ısrarla hedefiniz yolunuzda çalıştığınızda kazanan mutlaka siz olursunuz. Peygamberlerin hayatları ve ömürleri boyunca çabaları bunlara örnektir. Yeter ki ümitsizliğe düşmeyin ve amaçlarınızdan vazgeçmeyin. Tam olarak amaçlarınızı başaramazsanız da mutlaka yakınlarına geleceksinizdir. Ya da tahmin ettiğinizin çok daha üzerine çıkacaksınızdır. Her peygamberin ve inanan insanın mücadelesi böyle olmuştur. İnsan ve cin şeytanları her inanana ve peygamberlere düşmandır. İnsan ömrünün sonuna kadar bunlarla mücadele içinde olur.
Çevrenizdeki insanları kötülemeyi, onları itibarsızlaştırmayı çok sever. Bu nedenle gıybeti, iftirayı, karalamıyı yol edinir. Dünya mücadelesindeki her insan ona uyacaktır. Şeytan sırtını dünyaya dönmüşe hiçbirşey yapamaz. Ve onu aldatamaz. Dünya malı ve dünya için yaşamak inançsızlıktır. Ve şeytan şüphede olan her kişiyi sahiplenir.
Bir insan dua ettiğinde ondan büyük bir ışık ve güç çıkar. Ateşten yaratılmış karanlık şeytan bu nurdan büyük zarar görür. Bu nur enerji bedenlerine zarar verir. Ama bu güç sadece Allah’tan içten ve samimi istendiğinde ortaya çıkar. Dualara tanrıdan görevlendirilmiş bir melek ve iblis duaya icabet eder. İblis duaya kötü şeyler bulamaya çalışır. Saf hedefin yanına menfi çıkarlar katmak ister. İblis Salih isteği bertaraf etmeye çalışır. Büyük idealin yanına küçük günahlar bulaştırmaya çalışır.
İyiliğin tarafında melekler, kötülüğün tarafında şeytanlar vardır. Şeytanlar ve melekler insanı taraflarına çekme yolunda tam bir savaş halindedirler. Geçmiş kavimlerde yaşanılan olaylar, tanrıların savaşı denilen olay aslında budur. Çok tanrılı dinlerde, yunan mitolojisinde, bazı destanlarda, meleklerin ve şeytanların insanı kazanma mücadelesi vardır. İnsan elini açıp tanrıya dua ettiği anda melekler ona icabet ederler. Ancak İblis’te bunu engellemek için hemen mücadeleye kalkar.
‘Sadece senden yardım dileriz ve sadece senden medet umarız.’, ‘Allah’ım senden başka ilah yoktur.’ , ‘Sen büyüksün, her şeyi kuşatmış olansın ve her şeye kadirsin’ gibi tüm söylemler sadece Allah’a yönelik olduğundan şirk ve küfürün bulaşamayacağı söylemlerdir. Şeytani cinler bu söylemlerden nefret ederler. Geçmişte tanrılara, meleklere ve şeytanlara inananlar onlardan dilemekteydiler. Ve Allah’a ortak koştular. Bu nedenle sadece Allah’tan istenildiğinde amaca ulaşılır.
Allah’tan başka kimseden korkmadığını söylemek ve Allah’a dua edip yardım dilemek şeytani cinleri korkutur. Şeytani cinleri korkutan yıpratan, tasalandıran, sıkıntı yaşatan en belirgin gerçek tanrıya yönelmek ve ondan dilemektir. Şeytani cinlerle direkt konuşmayın. Onlara beddua, küfür ve kötü söz söylemeyin. Bu onlara da size de bir şey kazandırmaz. Sizin inançlı olduğunuzu, Allah’tan dilediğinizi ve sürekli Allah’a sığındığınızı bilmesi şeytana çaresizlik olarak yetecektir.
Cinlere sahip olacağım. Onları emrim altına alacağım. Onlara dilediğimi yaptıracağım düşüncesi yanlış, cahilce, sapıkca ve şeytanidir. Bu kötü bir yol ve batıl bir tercihtir. İnsanların iradesini elinden alıp onu yönetecek bir cinle anlaşmak dinen büyük günahtır. Cinlere bulaştığınız anda o sizin isteklerinizi yerine getiriyormuş gibi görülebilir. Ancak siz onların bitmez tükenmez isteklerini karşılamak zorunda kalacaksınız. Üstelik sürekli sizi rahatsız edecek ve huzursuz bir yaşam süreceksinizdir. Şunu unutmayınız ki cinler insanı bir araç gibi kullanırlar. İnsanı yönlendirmekte ve yönetmekte şoför onlardırlar. Onlar sadece Allah’a sığınıldığında etkisiz kalırlar. Çünkü bu durumda beden bineğini bir melek görev alır ve tanrının izniyle o insanı o yönlendirir. İnsan kendi başına bom boştur. O’nu ya melek ya da şeytan yönetecektir. Bu da insanın kendi tercihinde ve kendi isteğinde gizlidir. İnsan ya şeytanı seçecektir ya da Allah’ı seçecektir. İyiliği seçmişse ve ahireti istiyor ise Allah’a sığınır, ona inanır ve meleklerin etkisiyle hayatı iyi yönde seyreder. Ama kötü ise dünya hayatını isteyecektir. Şeytan onu yönetir ve hayatı kötülüklerle ilerler.
İnsan sadece bedende ruhtan ibarettir. Bedeni işleri melekler yürütür. İnsanın yaşamına devam eder. Şeytan Eyüp as.’mın bedenine büyük sıkıntı verdi. Agır hastalıkla pençeleşen Eyüp sabır ile dua ederek bu süreçten başarıyla geçti. Şeytan kötü fikirlerle bedenin işleyişini bozmaya çalışır. Pek çok hastalığın kaynağı sıkıntı, stres olduğu gibi temeli şeytandandır. Alınan maddi ilaçlar bozulan düzeni toparlamaya ve tamamlamaya çalışan maddelerdir ve alınması gereklidir. Şeytan haftalardır bozmaya çalıştığı düzeni onarmaya çalışan ilaçlardan hoşlanmaz. Ama temel çözüm insanın iç dünyasında bitmektedir. Asıl çözüme yönelik çalışmalar burada olmalıdır. İnsan şeytan karşısında genelde zayıf düşer. Mantıklı düşünemez ve gerçeklerden uzaklaşmış olabilir. Bunun için dışardan doğru düşünce ve amellerle destek almalıdır. Bu nedenler batının psikolojik danışmanlık ve psikolojik terapileri çok isabetlidir. Sosyal yaşam içinde aile ve işyerinde birtakım krizler ve sıkıntılar yaşanabilir. Bunların çözümünde doğru fikirlerle doğru davranışların tavsiye edilmesi ve insanın doğru olana yönlendirilmesi tamamen şeytanla mücadele için gerekli olan bir dış destektir. Şeytanlar nasıl kendileri sürekli işbirliği içindelerse insanlar da şeytanlara karşı işbirliği içinde olmalıdır. Bu nedenle birden fazla insandan şeytan hoşlanmaz. Şeytanlar yalnız insanı sever. İnsanlar birlik olup birbirlerine destek olmalıdırlar. En büyük destek sizi iyi fark eden birinci dereceden yakınlarınızdan gelir.. Psikolojik danışmanlığı sağlamalıyız ve yaygınlaştırmalıyız. Sorunlarımızı paylaşarak doğru çözüm yollarıyla bulmalıyız. Psikolojik danışmanlık şeytanla mücadele yöntemidir. Etkilidir ve sağlam bir dış destek olmalıdır. Bunun için danışmanların iyi eğitilmesi, din bilgilerinin yeteri kadar verilmesi, düşman olan şeytanın iyi tanınması, silahlarının ve yöntemlerinin bilinmesi gereklidir. Yardım alan kişinin gizliliği korunmalı ve sorunu sanki kendi ailesinden bir gibi görerek yardımcı olmalıdır. Bunlarında birtakım şartları sorumlulukları vardır. Yerine getirilmelidir.
İnsanlar hiçbir zaman uyurken dahi yalnız değildir. Yakınlarında mutlaka melekler veya şeytanlar vardır. İnsanın sürekli beraber yaşadığı en az bir şeytanı ve iki meleği vardır. Şeytanların sayıları çok olduğundan insanların felsefelerine durumlarına ve yaşayışlarına göre değişken olsa da genelde çok sayıda bulunurlar. Bu şeytan insan doğumuyla gelir. Ve beraber büyürler. Ölene kadar onunla beraberdir. Cinler uzun yaşadıklarından insan öldüğünde şeytanı büyük kalabalığa türüne ve seviyesine göre katılır.
İblis tayfası, cinlerin lideri, en kudretlisi ve onlara hakim olanıdır. İblis inanan cinlere baskı ve zulüm etmektedir. Cinlerden inanan kesim az olduğundan 1/9 şeytanlara karşı güç yetirememektedirler. İblis ve avenesi taşkınlığı, kötülüğü, haksız yolları seçtiğinden dünyada gücü ele geçirmiştir. Bu nedenle insanları saptırmış ve insanlar üzerinden beslenmeyi ve dünyayı kazanmayı yol edinmişlerdir. İnanan cinler iyiliği tercih ettiğinden insanlara yaklaşmadığından kazançları dar, hakimiyetleri kısıtlı ve cinler içinde güçsüzdürler. Aynı insanlarda olduğu gibi. İnanan insanlar ve uluslar kötülüğü, silahı ve zorbalığı seçmediğinde müslüman ülkeler mazlum konumundadır. Ama silahı, kötülüğü ve dünyayı kazanmayı yol edinmiş küresel güçler birtakım bahanelerle müslüman ülkelere saldırmış ve küresel üstünlüğü sağlamıştır. Eğer iyiliği seçmiş olsaydı ve zarar vermekten çekinseydi saldıran zalim ülke durumunda olamazdı. Bu nedenledir ki insan ve cin şeytanları küresel hakimiyyeti ele geçirmişlerdir.
Cinler bilinçlidir ve her forma giren bir varlıktır. Cinlerde mantıksal bütünlük yoktur. Genelde sözleri ve eylemleri çelişir. Sık fikir değiştirirler, çabuk usanırlar.
Cinlerden İblis’in halkının başkenti, şehirleri, köyleri vardır. Belli bir düzeni ve kanunları vardır. Varlıklarının temel nedenleri ve felsefeleri gereği insana düşmanlık beslemektedir. İnsana yönelik her türlü kötülük anayasalarının ilk ve temel değişmez maddelerindendir. İblis’in tahtı yani başkenti, genel merkezi deniz üzerindedir. Onların yasalarının temeli; yasa tanımamazlıktır. Sosyal ilişkileri, töreleri vardır. Temel amaçları Ademoğlunu kullanmak, kendilerine ibadet ettirmek, hizmetkar etmek ve onun üzerinden beslenmektir. Ademoğlunu aşağılık, düşman ve kullanılacak (hayvan) varlık olarak görürler. Küfre düşürmeyi ve kendilerine ibadet ettirmeyi çok severler. İnsan öldürten, zina yaptıran, eşleri boşandırıp aileleri dağıtan hep şeytani cinlerdir. Şeytani cinlere göre insanları Allah’a yönelmekten engelleyen her cin asildir. Övgüye layıktır. İyi bir iş yapmıştır. İnsanların düzenini bozacak işlerle zarar verenler cinlerin içinde yer edinir ve kariyer yapmış olur. İçki, kumar oyun ve eğlencelere daldıran şeytani cinler, insanların Allah’a yönelmesini engellemekte kullandıkları yöntemlerdir.
Müslümana namazda gelir ve namazı engellemeye çalışır. Namaz kılmayan normal bir gider onun küçük bir iyiliğini engellemeye veya iyiliğine kötü bir şeyler bulaştırmaya çalışır. Her insanın inancına, bilgisine ve kapasitesine göre mücadele eder. Her insanın iyilik yöntemi, ve iyiliği kullandığı alan farklı farklıdır. Bu iyilikleri engellemeye veya bozmaya çalışır. Şeytanın işi gücü iyilikleri bertaraf etmek ve kötülüğü insanlığa yaymaktır. Bu nedenle şeytanın en nefret ettiği kimseler iyiliği emreden ve kötülüğü nehyeden kimselerdir.
Öyle dualar vardır ki karanlık bedenlerden oluşan kalabalık bir ordu halindeki şeytani cinler o insana yaklaşamaz. Samimi, içten, inanarak ve güvenerek sığınılan duadan öyle bir nur ve ışık çıkar ki O’na yaklaşan mutlaka zarar görür ya da ölür. Işık karanlığı deler ve karanlığı yok eder. Bu tür dualar tam korunma tam sığınma içerikli dualardır.
Kendisine cin musallat olana kesinlikle şeytan musallat olmuştur. Çünkü inanan cin insana musallat olmaz. Musallat olmuşsa bu kesinlikle inandığını zanneden kafir bir cindir. Şu temel bir mantıktır. İnsanlarla uğraşan ve onlara bulaşanlar kesinlikle inançsız cinlerdir. Bunlar da şeytanların sınıfındandır. İnandığını sanırlar biz insanların inandım deyip de günah işleyenlerine benzerler. Bunlara biz münafık diyoruz. İşte cinlerin de münafıkları vardır. Cin musallat olmuş bir insana mutlaka yumuşak davranın. Çünkü o insanın iradesi elinden alınmış ve hareketlerinin temeli farklı ve kötü bir kaynaktandır. O bedeni ve ruhu bambaşka birisi yönetmektedir. Şeytanın tatlı dil ve iyi söz karşısında yenik düştüğüne defalarca şahit oldum. Kesinlikle cinli hastaya kötü davranmayın. Şeytanı devirmenin üç yolu vardır. Hoşgörülü ve mantıklı olacaksın. Makul ve yumuşak davranacaksın. Şefkat davranışlarında bulunacaksın.
Şeytani cinler, arkadaşınıza ailenize veya çevrenizden bir yakınınıza gelir. Sizden istediği birtakım şeyleri size sitem ederek veya nazı geçtiği için kızarak söyler. Eğer yapmak istemediğin durumsa susmanız ve cevap vermemeniz daha doğru olacaktır. Böyle durumda kişinin kendi içindeki melek şeytana cevap verecek ve kızdığı kimseyi haklı kılacaktır. Bazı yerde susmanın bazı yerde konuşmanın gerekliliği çok önemlidir.
Büyücülerle irtibatlı olan şeytani cinlerin istekleri hemen yerine getirilir. Çünkü iblis böyle bir kanun yayınlamıştır. Zaten varlıklarının nedenleri hayat felsefeleri insana düşmanlıktır. Tüm şeytanlar da insana düşman olduğundan hemen böyle bir şeye icabet ederler. İnsanlarla irtibatlı ve ilişkili olan şeytanlar daima İblis’e ve şeytaniyyete hizmet etmektedir. Bunlar asillerdir. İnsanları yoldan saptırmak, inançsızlığa sürüklemek, küfür işlerine bulamak ve insanlara sıkıntılar vermek onların işleridir.
Şeytani cinler Tanrıya asi olmakla beslendiklerinden kazançlarını tanrıdan istememektedirler. İblis adem’den sonra kendi kendine kazanmayı tercih etmiştir. Batıl ve kötü yollarla insan üzerinden Allah’ın adının anılmadığı yemeklerden ve usulsüz her türlü kazançla kendi kazanmaktadır. Bu durum insana düşmanlığının hem nedeni hem de sonucu olmuştur.
İnanan cinler, gençlerine insanlara yaklaşmamaları konusunda öğütler vermeliler. Bu gençleriniz için daha iyi ve hayırlıdır. Cinler için cennetin Anahtarı iyi niyetlerinde yatar. İnsanı sevmeyen ve düşmanlık edeni inançsızdır. İnsanı seven ve ona yaklaşmayan tanrı katında değer bulur.
NEFSİ ARZULARIN YARATTIĞI SONUÇLAR
İnsan bedeni arzularını sürekli tatmin etmemelidir. Arzuları sürekli tatmin edilmesi arzuların köleliğini getirir. Arzuların tatmin edilmesi şeytani cinlerin bedende güç sahibi olmasını sağlamaktadır. İnsan üzerinde tam hakimiyet kuran cinler insanı istediği gibi yönlendirmektedir.
Bedene girecek şeylerin hazırlığı çok önemlidir. Öncelikle helal, temiz kazanç olmalıdır. Kimsenin hakkını yemeden aldatmadan kazanılmalıdır. Bu tip bedende cinler gezinmekte çok zorlanır. Helal kazançtan beslenen beden içinde olumlu bir enerji ve cinlerin sevmediği ferahlatıcı bir koku vardır. Bedene giren şeyler temiz olmalıdır. Ölçülü olmalıdır. Ne az ne fazla olmalıdır. Zararlı şeylerden yenmemelidir. Bedenden giren şeyler ile bedenden çıkan şeyler çok önemlidir. Cinlerin etkinliği bunlarla ölçülür. Bedenden çıkan şeylerin sonuçları inanılmaz derecede hayatınızı etkilemektedir. Meni’nin çıkması sonucu zayıf düşen bedende cinlerin etkinliğinin artması kaçınılmazdır.
Cin çarpmasının nedenleri bedenseldir. (Çarpılma: cinlerin bedene tam hükmetmesidir.)
Tanrıya sığınılmadan aşırı cinsel isteği acelece yerine getirme sonrası yıkanılsa dahi (gusül edilse bile) öfke patlaması ve saldırganlık yaşanacaktır. Genellikle şiddet kullanılır ve yakınlarına zarar verir . Kişi böyle bir davranışı kendine konduramaz. Böyle bir davranıştan dolayı çok üzülür. Nedenini anlayamaz. Kendini kınar ve anlamsız bir şekilde durur düşünür. Bu davranış (aile havasını) ortamı bozmuştur. Diğer aile bireyleri öfkeli davranış sonrası şeytanın fitlemelerine uğrar. Şiddet kullanana saldırı başlar. Şiddet kullanan kendisinin kontrolsüz olduğunu bilse dahi onların saldırılarına saldırıyla cevap verir. Aile içi şiddet, ölümler, cinayetler, trafik kavgalarının temelinde sığınılmadan yaşanmış kontrolsüz cinsellik vardır. Hırçın, saldırgan bir şeytan cinsel ilişki sonrası bedende aktif olur. Önce çok huzurlu, dinç ve sağlıklı hissini verir. Sonra en ufak bir şeye bile kontrolsüz öfkelenirsiniz. Basit bir şeye olağan üstü yüksek tepki gösterir ve şiddetle birlikte birden ortaya çıkar. Aşırı cinsel isteğini tatmin etme düşüncesi, gerçekleştirildiğinde sinirli olma, en yakınlarına çatma, saldırganlık, içten gelen attırıcı suçlayıcı düşünce ortaya çıkar. Nasıl ki çala kaşık saldırarak yemek yemek sürekli olumsuz düşüncelere ve suçlayıcı anlayışa neden oluyorsa cinsellikte böyle sonuçlar doğurmaktadır. Cinsel ilişki sonrası Gereksiz ve çabuk sinirlenme ve sinirin çabuk geçmesi özellikle erkek için kaçınılmazdır. Aslında bu bir çarpılma halidir.
Şeytan bedende aşırı yeme isteği başlatır ve bu isteği yerine getirdiğinizde ‘çarpılma gerçekleşmiştir.’ Sürekli olumsuz düşünceler, sinirli olma hali ve her şeye karşı tepki verme başlar. Sürekli bu fitlemelerin

sonunda yakınlarınıza, çevrenizdekilere veya işyerindeki en hoşnutsuz zaaflı olduğunuz kişilere şiddete kadar dönüşür. Cinayetler, kavgalar, yaralamalar gerçekleşir. Ve Cezaevlerindekilerin çoğu ani parlama sonucu kontrolsüz öfkelenmenin kurbanı olmuştur. Yani İblis işine hummalı bir şekilde devam eder.
Kısacası cinler bedeni arzuları tatmin ederek güç kazanır. Diyeceksiniz ki ne yapalım bedensel temel ihtiyaçlarımızı karşılamayalım mı? Elbette karşılanacak. Ancak orta yolla usulüne uygun ve batıl olmayanla. Yani yemeği çok yemeyeceksiniz. Midenizi doldurmayacaksınız, bu isteklerinizde acele etmeyeceksiniz, kontrolsüz olmayacaksınız. Kendi eşinizden başka karşı cinse yönelmeyeceksiniz ilişki sırasında başkalarını hayal etmeyeceksiniz.(Cinsel ilişki sırasında düşüncelerinizi dinleyiniz. Ne kadar çok yanlışlıklar göreceksiniz.) Eşinizle yatarken acele etmeyeceksiniz yavaş ve itidalli olacaksınız. Sadece onu beğeneceksiniz ve onun ruhuyla olmaktan zevk alacaksınız.
Cinselliği kullanan şehvet cinleri vardır. Müthiş aldatmalara sahiptir. Doğal birtakım elementlerle de ilişkisi olan bu dişi şeytanlar derin ve güçlü cinsel arzular verirler. Hiçbir erkek bunlara karşı koyamaz. Tanrıya sığınmış olan ve yalnız kalmayan müstesna. Hemen ilişkiye girmek istersiniz, bu arzunun yarattığı krizden arzunuzu tatmin etmek istersiniz. Müthiş bir cinsel arzu doğar bu sırada vücutta meni yapılmıştır. Penisten ön sızıntıları gerçekleşmiştir. Arzusunu mutlaka yerine getirmek zorundadır ve kontrolsüz olmuştur. Cinsel beraberlikten büyük haz duyarsınız. Bu cinsel birlikteliğin ardında cinler bedende güçlü olur. Sonra sizi kışkırtır ve genelde şiddete yöneltir. Siz arzularınızı tatmin ettikçe cinler duygularınızı süreklileştirir. Arzularınıza dur diyemediğiniz için günleriniz bu psikolojide akıp gider. Bu psikolojide sayısız günahlar işlerken fırsatını bulduğunuzda büyük günahlar da işlersiniz. Cinler bazen sizi sürekli cinsellikten dolayı zayıf düşürür. Bedenen hasta bile olursunuz. Bundan kurtulmanın yolu enerji veren yiyeceklerden uzak durmak, kontrollü ve sınırlı yemek, kaloriye dikkat etmek böylece sürekli enerji üreten yiyeceklerden uzak durulmuş ve cinlerin arzularına dur diyebilecek kıvama gelmiş olursunuz.
Geceleri insan yatagındayken cinsellik cinleri gelmektedir. Birtakım hayaller fikirler vererek onu azdırmak ister. Geceleri daha çok kadınları etkilerler. Bu cinler sabaha karşı yataktan kalkmadan çok erkeği cinsellikle etkilemektedir. Belirtisi olarak cinsel organda sertleşme ereksiyon halleri görülür. Bunlar sonucunda erkek mutlaka cinsel arzusunu gidermek zorundadır.
Sahiplenme, hükmetme isteği, aşırı kıskançlık, acelecilik şeytani cinlerdendir. Her şeyin azı ve fazlası şeytani cinlerdendir. En ideal yol orta yoldur. İtidalli olmaktır. Aşırılık şeytanın dayatmasıdır. Sizi kullanması ve yanlış yollara saptırma taktikleridir.
NAZAR: Şeytan insanı kullanarak madde üzerine etki etmektedir. Nazar bunlardan biridir. Nazarın kaynağı maddeci ve şekilci şeytandır. Nazar, kendisinin olmayan güzel bir şeyi aşırı beğeni ve istek sonucunda oluşan yıkıcı şeytan gücüdür. Herhangi bir şeyi çok beğenmek ve beğenilme içerikli düşünce geçirmek ve gözle o şeye bakmakla ortaya çıkan yıkıcı enerji gücüdür. İnsan bu düşünceyi o anda onaylarsa baktığı şey insan dahi olsa zarar görür. Bu zarar düşüncenin ve niyetin gücüne göre değişim gösterir. Ama insan o anda o düşünceyi desteklemez Allah’ım sen onun güzelliğini arttır. Gibi düşünce taşırsa veya o düşünceyi yıpratacak olumlu bir düşünce uygularsa ‘yıkıcı nazar’ etkisini gösteremez. Mesela insan boş bir anında şeytanın etkisiyle geçirdiği ‘of ne güzel araba’ düşüncesini geçirdiği anda arabaya da bakmışsa artık araba tehdit altındadır. Öncelikle şunu bilmelisiniz. Düşünce insandan çıkmamıştır. Düşüncenin kaynağı şeytani cinlerdir. İnsan o anda bu düşünceyi onaylarsa Araba artık tehdit altındadır. Yıkıcı bir güç görevlenmiş olur. Birkaç şeytan hemen görevlenir. Ve hiç ummadığınız bir şekilde bir kaza meydana geliverir. Olayın şartları çabuk oluşturulursa siz olaya şahit olursunuz. Ama kaza bir saat sonra bile siz görmeden de meydana gelebilir. İnsan bu ilk düşünce zihinden ‘of ne güzel araba’ geçtiği anda -ne var herkes de böyle güzel araba var’ deseydi ya da farklı olumsuz bir düşünceyle aşırı beğeniyi yıpratsaydı, yıkıcı güç(maddeyi ve olayları etkileyen şeytani cinler) araba için görevlenmemiş olacaktı.
Bazı insanların nazarı daha çabuk değmektedir. Bunlara şeytanın etkin olduğu bedenler diyebiliriz. Veya maddeci şekilci ve çıkarcı insanlar da diyebiliriz. Ama insanların çoğu geçici olarak bu durumu yaşarlar.
ESNEMEK: şeytanın kapıyı kullanarak içeri girmesidir. İnsan bedenine giriş delikler vardır. Aslında insan bedeninde kıl dipleri gibi sayısız gözenek vardır. Ama bir de büyük giriş kapıları ve çıkış kapıları vardır. Vücuda giren giriş kapıları ağız, burun ve kulak delikleridir. Bir de çıkış kapıları olarak cinsel organ ve makat vardır. Abdest alırken bu bölgeler yıkanır. Çünkü bu bölgelerin temiz olması cinlerin geçişine geçit vermez. Kapılar temiz olursa giriş ve çıkışlar iyi korunduğundan şeytanlar sol ayak ve sol eli daha çok tercih ederler. Şunu unutmayınız şeytan temiz olan yere giremez. Bu nedenle bedenin, elbisenizin ve evinizin temil olması çok önemlidir. Pis mutfaklar, düzensiz evler, kokan evler ve elbiseler şeytanların barındıkları uğradıkları beslendikleri bölgelerdir.
Esnemenin kesinlikle uyku ile alakası yoktur. Esnemek çevrenizdeki kişilerin zihinlerinden çıkan olumlu veya olumsuz düşüncelerin size yönelik saldırılarıdır. Eskiler kişinin ağzından beyaz bir yılanın girdiğini söylerler. Eski kabilelerde ağıza giren oklardan bahsedilir. Durumda aynen buna benzerdir. Size bakınan, sizi arayan ve size bir şey söylemek isterken dahi insanlardan çıkan bir çeşit olumluda olsa beyaz bir şeytanın size doğru yol alması ve esneyerek ağızdan bedene girmesi olayıdır. Şeytanların çok çeşitli türleri vardır. Esneme şeytanı da çok farklıdır. Sizi etkilemeye yönelik her girişim, düşünce ve fikir sizi esnetir. Bu esneme anında ağızdan içeri şeytan girer. Her ne kadar bu durumu engelleseniz de ağzınızı da kapatsanız minik bir aralık oluşup zorlada olsa içeri girmektedir. Engelleyemeyeceginiz karşı konulamaz durumlardan bir tanesidir. Bunu sadece sığınma, besmele, tanrıyı hatırlama ve salavat engellemektedir. Karşınızdaki insana esnettiği için kızamazsınız. Bu olay onun da kontrolü dışındadır. Bu genelde eşiniz, birinci dereceden yakınlarınız ve işyerindeki çevrenizdir. Mesela uzaktan anneniz sizi hatırladığı anda size doğru bir şeytan yol alır ve size esnemeyle ulaşır. Annenin niyeti iyidir. Esnemek genelde iyi niyetle ve sıradan niyetle ortaya çıkan durumdur. Tanrı bu tür şeytana böyle bir güç ve biz insanlar için böyle bir ortam vermiş. Bazen şeytanın kendinize birtakım zanlarla ortaya attığı fikirlerle de esneme gerçekleşebilmektedir.
Herhangi birisi ister iyi ister kötü niyetle olsun; sadece size baktığı anda bile size doğru yola çıkan bir beyaz cüce şeytan vardır. Bu şeytan ağızdan esnemeyle içeri girer. Bunların görevleri vardır. Küçük vesveselerle küçük günahlara yöneltmektir. Bunlar genellikle hapşırılarak dışarı atılırlar. Güçlü değildirler. Verdikleri düşünceleri birkaç defa reddettiğinizde vücudu kendiliğinden de terk ederler. Vesveseleri, güçsüz, basit, sıradan da olsa süreklilik taşır. Ve insan psikolojisi gereği sürekli uyarılmakla o şeye alıştırılır.
Esnemenin temelinde şeytan sizi etkilemeye veya size yönelik bir düşünceyle başlamasıyla ortaya çıkmaktadır. Bir insan bir kalabalıkta size bakınarak araması anında içinden geçirdiği bu eylem sonucunda kendisinden beyaz bir şeytan aranan insana doğru gider. Giriş için ağız giriş kapısını kullanır. İnsanın ağzı açılır ve içeri doğru hava gibi akar. İnsanın ciğerine yerleşir. Kalbin oraya burnunu dayar. Zamanla insana birtakım vesveseler verir. Küçük günahlar işlemesini sağlar. Bu günahlar süreklileşir ve süreklileşen günahlar çok sayı teşkil ederse büyük günahlara kapı açar. Küçük ve iyi niyetten doğan şeytan zamanla insanı sapkın hale getirebilir.
Sol el ve sol ayakta bazen istem dışı hareketler gözlenir. Sanki bir hava geçişi gibi ani bir hareket olur. Bu zamanlarda cinlerin vücudu terk edişi anlaşılır. Bazen korkutmak ve dalga geçmek niyetiyle vücudunuza dokunurlar, dürterler. İnsan o an anlam veremez. Bir şey mi dokundu acaba der.
Cinlerin dürtmesi, dokunması, insanın sırtına atlaması, sol elinden girerken ve çıkarken hafif bir el hareketi, itilme hissi, denge kaybı, ateşli hasta iken veya hasta iken dokunduğunda bir anda refleksi bir tepki verme, ani refleks ve hareket yapmalar, üşüme, bedende donukluk hissi, bir noktaya donuk bakmalar, farklı yerlere anlamsız bakmalar gibi tüm bunlar şeytani cinlerin etkisiyle gerçekleşmektedir.
Tanrıyla konuşmayı bırakana şeytani cinler sahip çıkar. Dua ve ibadetler Allah’a yönelik olmaz ise cinler insanları kendileri için kullanırlar. Allah’tan döneni cin kapar. Bu insanın varlığının bir kuralıdır.
İblis’e bağlı cinler sizi saptıramadıkça ve İblis istediğini elde edemedikçe size şaşıracağınız açıkça teklifler yapacak, olmadık yerde olmadık büyük tekliflerde bulunacaktır. Siz Allah’a bağlı kaldıkça ve küfre düşmekten korktukça o tekliflerle gelmeye devam edecektir. Sana istediğin kadını getireyim, ticaretini ve kazancını arttırayım, İstediğin her şeyi yaparım.Sana görünmek istiyorum. Sana insanların düşüncelerini söylerim sana haberler getiririm der. Sana hizmet ederim büyük güçlere sahip olursun, sana büyük sihirler ve güçlerle destek olayım, gibi bütün bunlara çok örnekler verilebilir. Sadece Tanrıyı ve O’nun sevgisini dileyen kazanır. O’nun haricinde dünyalık tüm amaçları olanlar kaybedecektir. Çünkü şeytan isteklerine cevap vereceğinden O insanı aldatır. Büyük işler haricinde dünyalık hedefleri şeytan verebilir. Şeytan dünya cennetini insana verebilir. Mal, zenginlik, kadınlar ve türlü nimetler dünyada ulaşılabilir bir durumdur. Şeytan çok inançlı birine tanrıdan dönmesi karşılığında bu cenneti dünyada sunabilir.
Hipnoz, tamamen cinlerle ilişkilidir. Hipnoz yapan bilinçsizce cinlerden faydalanmaktadır. İradeleri, alma, yönetme gibi işlerle uğraşanlar cinlerle bilinçli yada bilinçsiz ilişkilidir. İnsan kendi isteğiyle bilincini ve kendisini bir başkasına teslim ederse cinler onun iradesini alır ve kullanırlar. Cin çıkarma seansları, hipnoz, realkarnasyon gibi vs şeyler bunlara örnektir. Hipnoz ve realkarnasyon sırasında konuşan cindir.
Realkarnasyon iblis’in fikridir. Kendileriyle trans kuran insanları kullanarak uydurduğu bir yöntemdir. Bununla Allah’a inancı yıkmak istemektedir. İlahi kitapları ve ahiret inancını yıpratmak istemektedir. Hipnoz ve türlerinden biriyle insanın bilincini yöneten cinler iblis’in emriyle insanları realkarnasyon inancına sürüklemektedir.
Sesini yükselten, çok konuşarak kendini önemli ve üstün gibi gösteren, ben bilirim havalarında olan cinlerin etkisindedir ve cinlerin tavırlarını uygulamaktadır.
Birtakım dürtüler, iç kuvvetler, içten attırarak heyecansı anlamlı düşünceler şeytanidir. Şeytan tartışmada insanlarla olur. Ben bilirim ve benim dediğim doğru mantığıyla benliği ortaya koyar. Haksız da olsanız diretirsiniz. Benlik ve nefs araya girdiğinden hakkı ve gerçekleri bile reddedersiniz. Bu ısrarcılık şeytandandır.
Güneş ve ay tutulmaları şeytan ve şeytanlara uyanlar için gerçekleşmektedir. Kitlesel bir uyarıdır. Dünyanın geneline zulmeden bir anlayışa karşı tepkidir. Bir çeşit uyarı, korkutma, haber niteliği taşımaktadır. Şeytan yaptıklarından sorumlu tutulmaktadır ve sınırı aşıp ileri gitmesine karşı bu uyarılar insan ve cin şeytanlarına karşı tehdit uyarısıdır.
Diş ve ağız temizliği şeytanın etkinliğini azaltır ve şeytanla mücadelede şarttır. Cinler dişlerin arasındaki kırıntılara gelirler.
Kahve falı bakmak, şekillerden anlam çıkarmak şeytanın işidir. Şekil görmek zihne anlam yüklemek şeytanın işidir. Kahve falı bakanlar şeytanın uğrak yerleridir ve gelme nedenidir.
Çocukların acele etmesi, önden gideceğim, yeneceğim gibi tavırları, sürekli koşturmaları küçük cinlerdendir..
Sürekli dua ederken eğer şeytan size zarar vermeyi göze aldıysa mutlaka bundan zarar görecektir. Tanrı dualarınız karşısında ona zarar verir. Bazen onu yakar. Siz bazen yanık kokusu alabilirsiniz. Bazen genelde su içildiğinde olur. Vücudunuzda bir yerde titreme meydana gelir. O zaman zarar gördüğü ve öldüğü anlaşılır. Halk dilinde yakılma da denir.
Kazancını kaybetmeme, yerini koruma, daha fazla kazanma arzusu cinlerin kötülüklerinde en çok kullandığı felsefelerdir.
Kadınların nefsleri daha kuvvetlidir. Maddi arzulardan daha fazla zevk alırlar. Cinler, insanlığa zulmederken kadın seçeneğini daha çok kullanırlar. Dünyaya daha çok aldanan şekilci ve menfaatçi kadınları kullanarak amaçlarına ulaşabilmektedirler.
Cinler günah işlettirir arkasından da ‘sen günahkarsın, Allah’tan istemeye yüzün var mı?’ İnsanın Allah’tan istemesini engeller ve onu ümitsizliğe düşürür. Ümitsizliğe düşen , şeytanın kucağına düşer. Asla Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz.
Şeytani cinler krallıkları yönetenlere gider savaşlar çıkartır. Hele o krallık silah üstünlüğüne sahipse şeytani cinler ‘kim sana dur diyebilir. Kim bize karşı koyabilir. Gibi düşüncelerle haksız eylemlere yönlendirirler.
Tanrı her peygamberi sınadığı gibi her insanı da önemsediği alanlarda sınar. Şeytanlar da insanları böyle zamanlarda saptırmaya çalışır. Allah’a sığının ve küfre düşmemek için yardım dileyin. Dünya ve mal için hep stresli, yerini korumaya çalışan, suçlayıcı olanın kazancı kirlidir ve bir gün işinde de olur. Mesela işyerinizde makam mevki övülme ve yerini koruma için çalışırsınız. Sizden iyi ve dürüst birisi size rakip olabilir. O’nun ayağını kaydırmak ve itibarsızlaştırmak için şeytan tüm kuvvetiyle sizinledir. O’nun bunu hak etmediğini bile bile gıybet ve iftira edersiniz. Tanrının sınamasından başarısız çıkarsınız ve aldandığınız ve kazandığınız küçük hayatınızda bocalar durursunuz. Genelde tanrı insanın isteğini verir dünya ve az bir değer karşılığında insan doğruluğu ve ahireti satar. Bu sadece bir örnektir. Bu örnekler mal, evlat, çocuk, kadın gibi dünyanın cazibeleriyle de oluşabilir.
Dünyada insanlar hayat felsefesine, amaçlarına hedeflerine göre sınanırlar. İnsanlar için sınanacak alan ve kategori çoktur. Doğruluktan, adaletten ve tanrıdan ayrılmayanlar sınamadan başarılı çıkarlar. Bu sınamalarda şeytan insan üzerinde çok aktif olur. Ve insanın ayağını kaydırmak için her yola başvurur.
Cinlerde inananlar ve inanmayanlar olarak ayrılırlar. İnanmayanların önderliğini iblis yapmaktadır. Allah'ın şerefli bir kölesiyken; büyüklenerek, kovulmuş şeytan olan İblis tanrıya dedi ki; ‘Senin doğru yoluna oturacağım. Sen insanların çoğunu şükredici bulmayacaksın."dedi.
Dünya hayatı cinleri ve insanları aldattı. Rabbinin emri dışına çıkarak İblis’i ve neslini, kendilerine dostlar edindiler. İnsanların düşmanını dost seçenler büyük bir yanılgıya düştüler. Allah’a yönelmekten ve ondan istemekten geri bırakan şey neydi. İblis kötülüğün sahibiydi. Kötülük yapanlar ona ibadet ediyordu.
İblis, cinlerin şerefini de yıktı. Asi oluşu onu akılsız etti. Kendisiyle beraber nice cinleri ateşe götürdü. İblis, inanan, sadık ve cinlerin amiri bir kuldu. Halifelik eder cinlerin yeryüzünde düzenini yürütürdü. Adem’den sonra saptı ve cinlerin çoğunu aldattı. O’na uymayan inanan cinler hem tanrının hem de insanların gözünde değerli ve şereflidir. Onlar iblis’in baskısı altında çok sıkıntı çektiler. Onlar için ‘Allah’ımız inanan cin kardeşlerimize tarafından ikramlarda bulun. Rahmetine eriştir.’deyiniz. Onlar insanlara hiç yaklaşmayarak en doğru olanını yaparlar.
Cin topluluğu! İnsanlardan pek çoğunu saptırıp aranıza kattı. Sadece şeytani cinler değil, onlarla aynı fikirde olan insanlar oldu. Bu şeytani insanlar, insan ve insanlık düşmanıydı. Kötülüğü öğütler, iyiliğe yüz buruşturur, çıkar ve menfaat derdindedir, dünyadan ve arzularından başkasını düşünmez. Bunların ömrü sömürgecilik, dini imanı paradır.


Dini Sorular ve Cevaplar

MollaCami.Com