Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
İki ayetin yorumu
Mehmet Bey: 1-Ahzap Suresi 57. ayette âAllahâa eziyetâ kavramı geçiyor. Bu kavramı nasıl anlamalıyız?
2- Bakara Suresi 28. Ayeti reenkarnasyona müsait ayet olduğunu iddia edenlere karşı o ayetin nasıl anlaşılması gerektiğini anlatır mısınız?
Neden bu fikir ileri sürülüyor?
1- Ahzap Suresinin 57. Ayeti mealen şöyledir: âAllahâa ve Resulüne eziyet edenlere Allah dünyada da, âhirette de lânet etmiş ve onlar için hor ve hakir edici bir azap hazırlamıştır.â1
Allahâa maddî olarak eziyet vermeye, zarar vermeye, Allahâın mülkünden bir şey eksiltmeye imkân var mıdır? Şu hadis-i kudsîdeki siteme dikkat: âEy kullarım! Siz bana zarar verecek kudrete hiçbir zaman ulaşamayacaksınız ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda verecek hale erişemeyeceksiniz ki, bana faydalı olasınız. Ey kullarım! Eğer sizin geçmişiniz, geleceğiniz, insanınız, cinniniz, sizlerden en takvâlı bir adamın kalbi üzere olsanız, bu benim mülkümde en küçük bir şey artırmaz! Şayet sizin geçmişiniz, geleceğiniz, insanınız, cinniniz sizden en günahkâr bir kimsenin kalbi üzere toplansanız, bu benim mülkümden hiçbir şey eksiltmez.â2
Bu âyette âAllahâa isyan ve inkârâ mânâsı, mecâzî olarak âAllahâa eziyetâ kelimesi ile ifâde edilmiştir.
Nitekim Allah izzet, şeref, onur ve haysiyet sahibidir. Küçük insanlara izzeti, şerefi, onur ve haysiyeti veren, Aziz ve Celîl olan Allahâtır. Biz kendimize âyan bakılsaâ, âlaf atılsaâ ve âhafife alınsakâ üzerimize alınıyoruz, güceniyoruz, darılıyoruz, kırılıyoruz, bunu hakâret sayıyoruz. İşte emrine itaat edilmediğinde, kendisine inkâr ve isyan ile itaatsizlik yapıldığında, elbette bu, koca kainatın Yaratıcısı, Melikâi, Sahibi, Cebbâr, Kahhâr ve Hâkim olan ve Celâl ve İzzet sahibi olan Cenab-ı Allahâın gayretine dokunur, izzet ve celâline ilişir. Fakat O derhal cezalandırmaz, sabreder, kullarının tövbe etmesini bekler. Buna rağmen kullarının isyankâr tutumları elbette Zât-ı Akdesâe saygısızlık demektir. Allah bu saygısızlıktan hoşlanmaz.
2-Bakara Suresinin 28. Ayeti mealen şöyledir: âAllahâı nasıl inkâr ediyorsunuz ki sizi ölüler iken o sizi diriltti. Sonra sizi öldürecektir. Sonra da sizi tekrar diriltecektir. Sonra da Oâna döndürüleceksiniz.â
Bu ayet, şahane ahiret hayatını anlatıyor. Buradaki diriliş dünyaya dönüş değil; kıyametten sonraki diriliştir.
Ahiret inancı güçlü bir inançtır ve İslâm dininin temelini teşkil ediyor. Kurâânâın dörtte biri ahiret hayatından bahsediyor. Ölüm haktır. Kabir suali haktır. Ruhun hayatı haktır. Kıyamet haktır. Kıyametten sonra diriliş haktır. Mahşer haktır. Hesap ve sorgu haktır. Sırat haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır. Ebedî hayat haktır. Kurâân-ı Kerim birçok ayetiyle bize bu esaslardan haber verir.
Reenkarnasyon denilen, ruhun dünyaya başka bir vücutta yeniden dönmesi gibi bir inancı besleyen hiçbir ayet ve hadis mevcut değildir. Kurâân ayetleri dünya hayatını ölümle bitiriyor ve ölüm ötesi hayatı ve âhireti sıkça nazarlarımıza veriyor. Esasen dünyaya geri dönüş iddiası eski Hint, Mısır, Yunan din ve kültürlerinde var ola gelmiş, fakat gerçekliği ispatlanmamış bir batıl inançtır. Kurâânâda bu inancı besleyen tek ayet yoktur.
Hak dinlerde var olan, Peygamber Efendimizâin (asm) haber verdiği ve Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin yorumladığı gerçek şudur: Salih (iyi) ruhlar ölünce kabirlerinde kalmazlar, gökleri ve yerleri gezerler. Bir kısmı Cennete mahsus yeşil kuşların içinde, bir kısmı şehâdet âlemi de denen bu yaşadığımız âlemdeki kuşçukların ve sineklerin içlerinde gezerler ve o kuşçukların duygularıyla dünyayı temâşâ ederler, izlerler, tefekkür ederler. Bir kısım Cennet ehli kimseler, berzâh âleminde iken âTuyurun hudrunâ denilen yeşil kuşların içinde Cennette gezerler.3
Demek sâlih ruhlar serbesttirler; kabirlerinde mahpus olmuyorlar, yıldızlarda, dünyada ve değişik yerlerde Allahâın izniyle diledikleri gibi geziyorlar.4
Kanaatimize göre, ilkel dinlerdeki reenkarnasyon inancı, hemen her Peygamberle geçmişte insanlığa bildirilen âsâlih ruhların gezmesiâ hakikatinin, yine insanlar eliyle deforme edilmiş ve bozulmuş bir şeklidir. Mâlûm; babasız doğan Hazret-i İsaâya âAllahâın oğluâ diyecek kadar zaman zaman akıldan, idrâktan, izâandan ve insaftan uzaklaşan insan denen bu varlık sınıfı, hak dinlerin getirdiği gerçekleri bozmakta ve değiştirmekte çok maharet sergiledi. Hayatı seven, fakat sorumluluktan kaçan insanoğlu, sorumluluk getiren âhiret inancı yerine, sadece bir hayat ümidi veren reenkarnasyonu abartılı olarak benimsedi.
Oysa âhiret inancı varken, reenkarnasyona sapmaya ne gerek var, ne ihtiyaç var?
Zaten âhirette hayat vardır!
Dipnotlar: 1 Ahzâb Sûresi: 57, 2 Riyâzuâs-Sâlihîn, 111, 3 Müslim, 3/1502, 4 Sözler, s. 466
Süleyman KÖSMENE