Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


ledun ilmi nedir ve herkes bu ilme sahip olabilir mi?

okudugum bi kitapta evilayalarin ledun ilmi bildikleri yaziliydi butun gece dusundum o yuzden bugun soru olarak yoneltiyim dedim?

İhya-i Ulumu'd-Din, 3. Cilt, Kalbin acaib halleri

...Allah Teâlâ da şöyle buyurmuştur:
Kim de Allah'tan korkarsa, ona (darlıktan) genişliğe bir çıkış yolu ihsân eder.(Talâk/2)

Yani Allah Teâlâ müşkilât ve şüphelerden çıkmak için kendisine bir yol ihsân eder, öğrenmeksizin ona bir ilim öğretir, tecrübe olmaksızın kendisini tecrübe sahibi yapar.

Ey müminler! Eğer Allah'tan korkarsanız, O size hak ile bâtılı ayırdedecek bir anlayış verir.(Enfal/29)

Bazı müfessirler 'Bu anlayıştan gaye, hak ile bâtılı ayırdedecek bir nûrdur' demişlerdir. Kişi bu nur vasıtasıyla şüphelerin içinden çıkar ve bunun içindir ki Hz. Peygamber (s.a) duasında Allah'tan çokça nûr isteyerek şöyle dua etmiştir:

Ey Allahım! Bana nûr ver, nûrumu artır. Kalbimde bana bir nûr kıl! Kabrimde bana bir nûr kıl! Kulağımda nûr, gözümde nûr kıl! Hatta devamla şunu da buyurmuştur: Kıllarımda, derimde, etimde, kanımda ve kemiğimde nûr kıl!32

Allah'ın İslâm dini için kalbine genişlik verdiği kimse, kalbi mühürlü, nûrsuz kimse gibi midir? Elbette o rabbinden bir hidayet üzeredir.(Zümer/22)

Bu ayet-i celîle'de geçen genişlik 'ten gayenin ne olduğu Hz. Peygamber'e sorulduğu zaman, şu cevabı vermiştir:

Nûr bir kalbe atıldığı zaman, göğüs oldukça genişleşir ve inşiraha kavuşur.33

Hz. Peygamber, İbn Abbas için şöyle demiştir:

Ey Allahım! Onu dinde anlayışlı kıl ve ona Te'vîl'i öğret!34

Hz. Ali (r.a) der ki: 'Biz ehl-i beyt'in yanında Hz. Peygamberin gizlice bize teslim ettiği herhangi birşey yok! Ancak Allah'ın kuluna verdiği anlayış vardır'. Hz. Ali'nin sözünde bahsi geçen kulun anlayışı öğrenmekle değildir.

'Hikmeti dilediğine verir' (Bakara/229) ayetinin tefsirinde denilmiştir ki:
'Bu hikmetten gaye Allah'ın Kitabı'nda anlayış sahibi olmaktır'.

'Biz o meselenin hükmünü Süleyman'a bildirdik'. Hz. Süleyman'a (a.s) keşif yoluyla görünen hakîkat 'fehm' kelimesiyle tahsis edilmiştir.

Ebu Derdâ şöyle der: 'Mü'min o kimsedir ki incecik bir perdenin arkasından Allah'ın nûruyla bakar. Allah'a yemin ederim! Allah hakîkati onun diliyle söyletir'.

Mü'minin ferâsetinden sakınınız! Çünkü mü'min, Allah'ın nûruyla bakar!35

Seleften biri şöyle demiştir: 'Mü'minin zannı kehanettir'. Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Elbette bunda keskin anlayışlılar için ibret alâmetleri vardır.
(Hicr/75)

Biz kesinlikle inanan bir kavim için ayetleri beyan ettik. (Bakara/118)

Hasan, Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder:

İlim iki kısımdır: Bir bâtın ilim vardır ki kalpte saklıdır. İşte en fazla fayda veren ilim odur.36

Bazı âlimlerden 'bâtın ilmin' ne olduğu sorulduğunda, cevap olarak şöyle demişlerdir: 'Allah Teâlâ'nın sırlarından bir sırdır. Allah Teâlâ o sırrını dostlarının kalbine atar. O sırra ne bir melek, ne de bir insan muttali olabilir'.

Yine Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Muhakkak ki benim ümmetimde ilham alanlar, öğretilenler ve kendileriyle konuşulanlar vardır ve muhakkak ki Ömer de bunlardan biridir.37

İbn Abbas 'Senden önce hiçbir peygamber göndermedik' (Enbiya/25) ayetinin hemen akabinde 'Nebî ve ilham alan da göndermedik' ibaresini eklemiştir. İbn Abbas 'ilham alanlar' dan sıddîkları kastetmiştir. Hadîste ve İbn Abbas'ın sözünde geçen 'Muhaddes' kelimesi 'ilham alan' mânâsına gelir. İlham alan o kimsedir ki dâhilî cihetten onun kalbinin bâtınında ona hakîkat keşfolunmuştur. Hariçten ve mahsusat cihetinden değil... Kur'an, takvânın hidayet ve keşif anahtarı olduğunu açıkça belirtmektedir.Bu ise öğrenmeksizin elde edilen bir ilimdir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı bütün varlıklarda, Allah'tan korkan bir kavim için büyük deliller ve ibretler vardır.(Yunus/8)

Görüldüğü gibi, Allah Teâlâ, Allah'tan korkan muttakîleri bu delil ve ibretlerden anlayan kimseler olarak ilân etmektedir.

Yine Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
İşte Kur'an-ı Kerîm'de olan bu kıssalar bütün insanlar için hak sözü açıklamadır ve Allah'tan korkanlar için de bir öğüt!(Âli İmran/138)

Ebu Yezid ve bir başka âlim der ki: 'Âlim, kitaptan birşeyler ezberleyen değildir. Çünkü ne zaman ezberlediklerini unutursa câhil kesilir. Aksine âlim o kimsedir ki istediği vakitte ezberlemeksizin ve ders okumaksızın ilmini rabbinden alandır'. İşte rabbânî âlim, bu âlimdir!

Nihayet kullarımızdan bir kul buldular ki biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve katımızdan bir ilim öğretmiştik!(Kehf/65)

Bütün ilimler Allah'ın nezdinden gelmesine rağmen ilimlerin bir kısmı insanların öğretmesi vasıtasıyla olduğundan ona 'ledünnî ilim' denilmez. Bilakis 'ledünnî ilim' o ilimdir ki hariçten gelen ve bilinen bir sebep olmaksızın kalpte açılıp inkişaf eder. İşte bunlar naklî delillerdir. Eğer bu konuda gelen ayet, haber ve eserlerin tamamı bir araya getirilirse hadde hesaba sığmaz.


Tecrübelerle bunu görmeye gelince, bu da hesaba sığmayacak kadar çoktur. Sahabîler, tâbiîn ve onlardan sonra gelenlerde meydana gelmiştir. Nitekim Ebubekir Sıddîk (r.a) vefat edeceği zaman, kızı ve mü'minlerin vâlidesi Hz. Aişe'ye şöyle demiştir: 'Ancak onlar senin iki kardeşin ve iki kız kardeşindirler'. Ebubekir Sıddîk bu sözü söylediği zaman hanımı hamile idi ve bir müddet sonra bir kız doğurdu. İşte görüldüğü üzere, Ebubekir Sıddîk, hanımının doğumundan önce karnındaki yavrunun kız olacağını bilmiştir.

Hz. Ömer (r.a), hutbesinin ortasında şöyle haykırdı: 'Ey Sâriye! Dağa, dağa koş!' Çünkü Hz. Ömer'e keşfolundu ki düşman, dağın tepesine çıkmaktadır. Bunu bildiğinden dolayı kumandanı Hz. Sâriye'yi bundan sakındırdı. Hz. Ömer'in sesinin Sâriye'nin kulağına gitmesi büyük kerâmetlerdendir.38

Enes b. Mâlik şöyle anlatır: Ben yolda giderken bir kadına rastladım ve keskin bakışlarla ona baktım. Kadının güzelliği hakkında düşündüm ve böylece Hz. Osman'ın huzuruna girdim. Osman (r.a) beni görünce şöyle dedi: 'Sizden herhangi biriniz, iki gözünde zinanın eseri açıkça görüldüğü halde huzuruma giriyor! Ey Enes! Sen bilmez misin? Gözlerin zinası, nâmahrem bir kadına bakmaktır. Allah'a yemin ederim, ya sen bu günahtan tevbe edeceksin veya seni cezalandıracağım!

Bu söz üzerine ben şöyle îtirazda bulundum:

-Hz. Peygamber'den sonra vahy var mıdır?
-Hayır! Ondan sonra vahy yoktur. Fakat bâsiret, burhan ve doğru feraset vardır. (Yani ben basiret ve ferâsetimle bunu anladım).


İHYA-İ ULUMUDDİN, 3. CİLT, KALBİ ACAİP HALLERİ BÖLÜMÜNDEN ALINTI.
ZehirliOk.com
Burada daha fazlası var: Mûtad Yolu Takip Etmeksizin ve Bir Öğrenme Olmaksızın Ehl-i Tasavvufun Marifet'i Elde Etmesinin Sahih Oluşuna Delâlet Ede | Zehirli Ok

anladim ama pek acik deil....ledun ilmini sordum sadece yazinin sonlarda var bisey ve bu okuyarak ogrenilmez mis...

(Öyle ilimler vardır ki, çok gizlidir. Bunları, ancak marifet sahipleri bilir.) [M. Nasihat]

Hazret-i Ebu Hüreyre, (Resulullahtan iki ilim aldım. Birisini size bildirdim. İkincisini bildirmedim, çünkü anlayamazsınız) dedi. Birincisi, İlm-i zahir, ikincisi İlm-i bâtın’dır. Bunu ancak, evliya ve sıddıklar bilir.

Musa aleyhisselama ilm-i bâtından bahseden o zatın evliyadan Hazret-i Hızır olduğu bildirilmiştir. Kur'an-ı kerimdeki bu iki kıssa, bâtın ilmine sahip keramet ehlinin bulunduğunu açıkça bildirmektedir. İlm-i bâtın, ilm-i zahirden ayrılmaz. Her ikisine kavuşanlara, Ulema-i rasihin denir.

Bazı ilimler kapsama alanımız dışında duruyor. Telefonun antenini ne kadar uzatırsak uzatalım, çekmez :)

O yüzden kapsama alanımız dışında ise fazla kafaya takıp peşine düşmemek lazım

belki siz bir gun sahip olursunuz insallah ...ben kendimden umutlu degilim ama Allahin kuderti bunada yeter...belli olmaz... ne bilim zehirli.org da kendini mehdi ilan eden biri vardi surekli bu bilimi bildigini iddea ediyordu ... :) o aklima geldi birden o zaman bu ne diyo ya demistim kitapta okuyunca tasavuf kitaplarini karsima cikti arastirim dedim

Mehdinin ne olduğunu bilmeyen insanların kendilerini mehdi sanmaları gibi, bu ilimleri anlamadan sahip olduğunu iddia edenler de ortaya çıkabilir.

Bilen söylemez, söyleyen bilmez :)

bizler aciz kullarız.. haddimizi bilsek yeter bizlere

bu ilimde Haktır.HAK eden alır....

Bu ilim haktır evet ! ama hak eden alamaz !

Zira o hak sahibini Hak bilir ve belirler ...


Dini Sorular ve Cevaplar

MollaCami.Com