Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bir Hikaye Ve Çıkarmamız Gerekli Olan Dersler.....!!!

Aşağıda okuyacağınız hikaye için görüşlerinizi rica ediyorum ...

yazı bir çocuk sitesinden alınmıştır.....!

Kendim için değil, çocuklarım için.




Uzun zaman önce, Adrianus adında bir kral vardı. Bu kral İsrael topraklarında seyahat etmekteydi. Bir gün bu yolculuk sırasında, bir tarlada, yere diz çökmüş yaşlı bir adam gördü. Kral Adrianus bu yaşlı adamın ne yapmakta olduğunu çok merak etti. Atını durdurdu ve atı tersine çevirip yaşlı adamın bulunduğu yöne doğru sürmeye başladı. Kral, adamın yanına yaklaştığında atından indi ve bu yaşlı adamın toprakta bir çukur kazmış olduğunu gördü.

Kral "İyigünler" dedi. "Ne yapıyorsunuz, neden bir çukur kazıyorsunuz?" diye sordu.

Yaşlı adam doğrularak cevapladı. "Bir incir ağacı dikeceğim."

Kral "Peki bu ağaç ne zaman meyve verecek?" diye ekleyince,

Yaşlı adam bunun "üç yıl içinde" gerçekleşeceğini söyledi.

Kral bu sefer "Sen kaç yaşındasın?" diye sordu.

"Yüz yaşındayım." dedi yaşlı adam.

"Gerçekten çok yaşlısınız. Anlayamıyorum, niçin hala ağaç dikiyorsunuz? Bu incir ağacının meyvelerinden yararlancak kadar uzun yaşayacağınızı düşünüyor musunuz ki?" diye sordu kral.

Yaşlı adam krala bakarak güldü ve "Belki bu incir ağacının meyvelerinden yararlanamayacağım ama bu ağacı kendim için dikmiyorum." dedi. "Bu dünyaya geldiğimde, İsrael topraklarını ağaçlarla kaplı buldum. Bu ülkede ağaç dikmek bir mitsvadır. Herkes bulduğundan daha fazla ağaç dikmelidir. Bu nedenle de dünyadan, doğduğumda bulduğumdan daha fazla ağaç dikerek ayrılmakla yükümlüyüm. Nasıl atalarımız bizler için ağaç diktilerse, ben de İsrael topraklarında çocuklarım ve çocuklarımın çocukları için ağaç dikmeliyim." diye anlattı.

Kral hayrete düşmüştü, çünkü daha önce hiç kimsenin bu şekilde konuştuğunu duymamıştı. Yaşlı adamı kutsadı, ona sağlık dileyerek yoluna devam etti. Arkasına baktığında yaşlı adamın çoktan işine geri dönmüş olduğunu gördü.

Üç yıl sonra, kral Adrianus İsrael topraklarında tekrar yolculuk ederken yine aynı araziden geçti. Bir de ne görsün! Aynı yaşlı adam, meyve dolu uzun bir incir ağacının yanında durmaktaydı. Kral yaşlı adamı selamladı ve yaşlı adam ondan önce davranarak eğildi ve güldü.

Yaşlı adam eline bir hasır sepet alarak sepetin içini ağaçtaki olgunlaşmış sulu incirlerle doldurdu. Krala yaklaşarak şunları söyledi: "Ben gerçekten de üç yıl evvel ağaç dikerken gördüğünüz o yaşlı adamım. Tanrı bana iyi davrandı. Sadece çocuklarım değil, torunlarım hatta onların çocukları bile bu ağacın meyvelerinden yararlanıyorlar ve ben dahil bunlardan zevk alabilmek için hala hayattayım."

Yaşlı adam sepeti krala uzattı ve ekledi: "Bu içi dolu olgun tatlı incirler sizin için kralım! İsrael topraklarının meyvelerini yeyin ve bunların tadını çıkarın!"

Kral hayrete düşmüştü ve çok memnun olmuştu. Hizmetkarlarına dönerek "Bu sepeti alın, içindeki bu nefis incirleri başka bir kaba boşaltın ve sepeti ağzına kadar altın sikkelerle doldurup yaşlı adama verin." dedi.

Hizmetkarlar kralın emrini hemen yerine getirdiler. Yaşlı adama sepeti verdiler ve kral "Bana emeğinin meyvesini tatmama izin verdiğin için teşekkür ederim. Bu altın sikkeler sizin için yaşlı adam. Umarım daha uzun yıllar sağlıkla çocuklarınız, torunlarınız ve onların çocukları için daha çok ağaç dikersiniz ki onlar da bu zevki tatsın." diye konuştu.

Aşağıda okuyacağınız hikaye için görüşlerinizi rica ediyorum ...

yazı bir çocuk sitesinden alınmıştır.....!

Kendim için değil, çocuklarım için.


Evet gerçekten güzel bir kıssa Allah razı olsun kardeşim.



Kıssaya (Hikayeye) kıssa ile hemde sitemizde iki defa paylaşılmış kıssa ile cevap verelim.
Benim görüşüm kıssanın son tarafındaki Herkesin diktiği meyve ağaçları yılda bir defa mahsül verir, benim diktiğim fidan hemen meyve verdi hemde senede iki defa ürün vermeye başladı ibaresidir. Daha dünyada iken meyve vermesi hemde peşinen elden ele...
Onun içinmidir ki bilmem reis, daha dünyada iken madalya vermeyi düşünüyor. ;):=D:

Gelgelelim kısssamıza, hikayemize
Harun Reşit Veziri ile birlikte tedbili kıyafet dolaşırken bahçesinde hurma fidanları diken bir ihtiyar görür. Selam verir ve aralarında şu konuşma geçer:
- Kolay gelsin, ne yapıyorsun böyle?
- Hurma fidanları dikiyorum.
- Peki bu diktiğin hurma fidanları ne zamana kadar büyür ve meyve vermeye başlar?
- Kim bilir belki on, belki yirmi sene sonra yetişir ve meyve vermeye başlar.
- Peki onların meyvelerini görebilecekmisin?
- Bu yaşlı halimle belki göremem. Ama bizden öncekilerin diktikleri ağaçların meyvelerini biz yedik. Biz de bizden sonrakilerin istifadeleri için bu hurma fidanlarını dikiyoruz.
Bu cevap Harun Reşid'in hoşuna gider ve bir kese altın verir. İhtiyar, Allah'a hamdeder ve:
- Diktiğim ağaçlar hemen meyve verdi.
Bu söz üzerine Harun Reşid bir kese daha altın verir ve ihtiyar yine Allah'a hamdeder ve:
- Herkesin diktiği meyve ağaçları yılda bir defa mahsül verir, benim diktiğim fidan hemen meyve verdi hemde senede iki defa ürün vermeye başladı.
(mollacami.com/dini-hikayeler)

konunun güzel olduğu doğrudur...

ama bir çocuk sitesinde israille ilgili bir kıssanın paylaşılmasına ve verdikleri mesajlara dikkat çekmek istemiştim ama amacım hasıl olmadı galiba...! :-_-:

Üzülmeyin yav İmzanızda olduğu gibi :;-D: araadığın(m)ızı, istediğin(m)izi buldu(k)nuz.
"neyi arıyorsan O'sun sen...!" :) sizin yazmanızla maksat hasıl olmuş oldu...


Hikaye & Kıssalar.

MollaCami.Com