Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kainatın tılsımını çözmek

Bir zamanlar iki kardeş birlikte uzun bir seyehate çıktı.Yolların ayırımında aldanmaz ve aldatmaz bir zat gördüler. Ona: “Hangi yol iyidir?” dediler. O da “Sağ yolda, kanuna tabiilik içerisinde bir emniyet, solda ise, serbestlik içinde bir felaket vardır.Tercih sizindir”
dedi.
Huyu güzel olan kerdeş sağ yolu, ahlaksız olan kardeş kendi aklınca sol yolu seçti.
Sol yolu seçen adam dereden tepeden aşıp boş bir sahraya girdi. Kendince dalgın dalgın yürürken müthiş bir kükreme sesi duydu. Meşelikten çıkan bir aslan saldırmak için ona doğru koşuyordu. Adeta iliklerine kadar ürperdi. Korku ile kaçmaya başladı. Önüne çıkan yaklaşık atmış metre derinliğindeki kuyuya hiç düşünmeden kendisini attı. Yere düşmeden kuyunun duvarındaki dala yapıştı. O dalın iki kökü vardı ve ne yazıkki biri siyah diğeri beyaz iki fare o dalları kemiriyordu. Yukarı baktı, aslan bir nöbetçi gibi kuyunun başındaydı. Aşağıya baktığında kuyunun dibinde ağzını açmış bekleyen bir ejderha gördü.Kuyunun duvarında zararlı yaratıklar vardı. Ağaca baktı, ağaç bir incir ağacı idi ama , cevizden nara kadar her çeşit yemiş üzerinde vardı.
Bu adam ahlaksızlığından ve bozuk kalbinden ötürü gördüklerini ayn-ı hakikat zannettiğinden bu işler içinde bir iş olduğunu anlamadı.
Bütün bunları tesadüfi sandı.Baştan uyarıldığını bile aklına getirmedi
ve bu tılsımları çözemedi. İçinde bulunduğu hali unutarak o dehşetli halden kurtulacağını zannetmek gibi ahmakça bir yolu tercih etti. Ağacın üzerindeki yemişlerden yemeye başladı. Halbuki o yemişlerden bazıları zehirli idi. O zararlı yemişlerle sarhoş oldu. İçi kan ağlıyor, ama kendi çığlıklar atarak çılgın çılgın gülüyordu.

Sağ yolu tercih eden adam da aynı şekilde bir sahraya geldi. O da bir aslan gürlemesi duydu, kaçtı. İçinden 'Bu aslanın ipi sahibinin elindedir' diye düşünüyordu. Önüne çıkan kuyuya kendini attı. Aynı şeyleri ve aynı hali o da gördü. Bu kadar şey tesadüf olamazdı. Adeta bir düzenek gibiydi herşey. Bu yerlerin sahibinin harika icraatlarının arkasında bir şeyler olmalı, onun muradı olmalı idi. Hiç biri olmasa bir daldan çıkarılan bin çeşit meyve bu şeylerdeki maksatlı icraatı gözler önüne sermeye yetiyordu. Bir dalda bir çeşit meyve olurdu. Sanki o yerlerin sahibi o dal ile sınırsız bahçelerindeki adedi belirsiz meyvelerinin numunelerini teşhir ediyor, O Merhametli Sultan, Ziyafet sofralarına aciz ve fakirleri davet ediyordu. “Ey bu yerlerin sahibi, sana ait olduğumu, senin mülkünde dolaştığımı ilan ediyor ve senden yardım diliyorum” diye seslendi.
Birden kuyunun duvarı yarıldı, ajderha ağzı muhteşem bir bahçeye geçiş kapısına dönüştü. O aslan, onun emrine bir at oldu.




Bu hikaye kainatın tılsımını çözmek ve hakikatleri kalbe ve akla yaklaştırmak için kurulmuş bir dürbündür.

O iki adamdan biri mü'min, diğeri kafirdir.
Sağ yol, iman ve Kur'an, sol yol ise küfran doludur.
O yoldaki bahçe, hayır ve şerrin, temiz ile pisin, iyi ile kötünün bir arada bulunduğu toplum hayatıdır.
Aslan, ölüm ve eceldir.
Kuyu, insan bedeni ve hayatıdır.
Altmış metre, ortalama insan ömrüdür.
O ağaç, ömür müddeti ve maddi hayattır.
Siyah, beyaz iki fare, gece ve gündüzdür.
Ejderha, kabir kapısı ve uhrevi hayata geçiştir.Mü'min için, zindandan cennete açılan kapıdır.
Zararlı haşarat, dünya müsibetleridir.İnanan bir insanın gaflete dalmamasını ihtar eden İlahi iltifatlardır.
Ağaçtaki yemişler, dünya nimetleri, cennet bahçelerindeki meyvelerin firhistleridir.
O ağacın birliğiyle beraber çeşitli meyveleri üzerinde bulundurması, bir şeyden her şeye, çok şeyden bir şeyi yaparak, yarattığı sanat eserlerinin üzerine taklit edilmez bir şekilde Valid-i Ehad (bir ve tek) olarak yazan Allah'ın (cc) mührünü vurmasıdır. Evet, bir toprağa çeşit çeşit ağaçları ve meyveleri takan, bir topraktan birbirinden çok farklı binlerce meyve yaratan, bir sudan bütün hayvanatı, bir yemekten o canlının bütün cihazlarını yapan, onun derisini, kulağını, gözünü aynı şeyden dokuyan, herşeyle birliğini ilan eden O Sonsuz Kudret Sahibi'dir.
O tılsım ise, iman sırrı ve varlık hikmetidir.
Ejderha ağzının kapıya inkılap etmesi, ehli dalalet için ölümün dar, sıkıntı, yalnız, karanlık, akreplerin, yılanların elinde parçalanmak, ehl-i iman için ise vazifeden terhis ve imtihan meydanından mükafatları tehsile geçiş kapısıdır.
Aslanın yumuşak huylu at olması: Ehl-i dalalet için üzücü bir ayrılık olan ölüm, inananlar için hakiki vatana ve yüksek makamlara çıkaran bir vasıtadır.


" Kim dünyayı esas maksat yaparsa, dıştan cennette gibi görünse de gerçekte cehennem sıkıntıları içindedir. Kim ebedi hayata yüzünü çevirirse iki dünyası da saadet içinde geçer. Dünyası sıkıntı içinde bile geçse, cennetin bekleme salonunu görür, sabırla yaşar."

Çok güzeldi kardeşim.
Elinize, emeğinize sağlık.


Çok güzeldi kardeşim.
Elinize, emeğinize sağlık.


Hikaye & Kıssalar.

MollaCami.Com