Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bayramda susleme

Cocuklarimiz hiristiyanlarin kendi bayramlarinda yaptiklari suslemeleri, eglenceleri gorup imreniyorlar.Onlara kendi bayramlarimizi sevdirmek icin kendi bayramlarimizda evimizi suslememiz uygun olurmu?

Zaten o şekilde onlara benzemeye başlamıyormuyuz?Kandırmak için yapıyoruz, sonra çocuklar normalmiş gibi algılıyorlar.Mesela doğum günleri,yılbaşı v.s şu anda ben müslümanım diyen bir çok insan normalmiş gibi kutluyorlar.Ama peygamberimiz:

KİMKİ BİR KAVME BENZEMEYE ÇALIŞIRSA ONLARDANDIR.

مَنْ تَشَبَّهَ بِقَوْمٍ فَهُوَ مِنْهُمْ

bende t. hoca kardeşime katılıyorum...
aslında bayramlarda o kadar güzel gelenek görenek ve adetlerimiz varki...
bence onları yaşatmanın çabasını vermeliyiz...
yani o başkasına özenmemeli,başkası ona özenmeli...
diye düşünüyorum...

"kim bir kavme benzerse onlardandir" hadisi serifini kapsiyormu bu susleme?

Bu hadisi serifin tefsirini bilenler izah edebilirmi? Kandillerde kuran kurslarinda susleme yapildigi oluyor.

Bizler okurken öyle şeyler boş olarak sayılırdı.Bende karşılaştım, ilk gördüğümde şaşırdım.Abiler süsledi denildi.Hristiyanların yaptığı gibi demişsiniz.Eğer biz onlar gibi düşünürsek (hristiyanların yaptığı gibi ) onlara benzemiş oluruz.Ama eğer mahsuru olsaydı yapılmazdı.AMELLER NİYETLERE BAĞLIDIR.Burda niyet önemli. Diğer arkadaşlarında yorumlarını merak ediyorum.


"kim bir kavme benzerse onlardandir" hadisi serifini kapsiyormu bu susleme?

Bu hadisi serifin tefsirini bilenler izah edebilirmi? Kandillerde kuran kurslarinda susleme yapildigi oluyor.




AMELLER NİYETLERE BAĞLIDIR.Burda niyet önemli.

Onların bayramlarına ve bir takım festivallerine katılmak ve onlar gibi hareket etmek, bayramlarına sadece seyretmek için gidenlerin durumundan daha büyük bir tehlike...Madem ki işledikleri ameller sebebiyle bayramlarında onlara Allah'ın (c.c.) gazabı iniyor, amellerinin tamamında ya da bir kısmında onlara katılmak, onlarla birlikte olmak, kendini bizzat cezanın içine atmak değil mi şimdi müslüman bir kimse orda merasimde veya bayramlarında olunca aynı onlar gibi muamele görmek zorunda olmazmı böyle olunca onlara benzer ve Allah muhafaza onlarla haşr olunur

AMELLER NİYETLERE BAĞLIDIR.Burda niyet önemli tabiki niyetimiz onlara benzemek veya özenmekse benzemiş oluruz lakin o süslemeyi ya bizim bayramımız ayda yılda bir geliyor müslümanlığa yakışır bir vaziyette şu evimi süsleyeyim diye niyetlenirsek benzeme olmaz diye düşünüyorum...

"Ameller niyete baglidir" hadisi serifi "salih amellerin sevabi niyete baglidir" olarak te'vil olundugu icin sanirim o hadisi serifi bu konuda uygulamak uygun olmaz.

Siz aranızda konuşmuşsşnuz ama ben de kendi fikrimi söylemeden geçemedim.Açıkçası süslemenin hıristiyanlara benzediğini düşünmüyorum.Çünkü bir bayram günü kadınlar ellerinde def çalarken hz Ebu bekir onları oradan men etmek isterken efendimiz bırakmasını emrediyor.Süslemeyle defin ne alaksı var derseniz dini bayramlarda eğlenmek haram çerçevesin e girmedikten sonra bir sakınca teşkil etmiyorsa süslenmek ne kadar sakıncalı olabilir.Helede insan gerçekten Ramazandan sonra affolunduğunu umuyrosa yada kurbanının kabul olduğunu düşünüyorsa.İşte o bayram gerçek bayramdır. Sürç_i lisan eylediysem affola

Eskiden atalarimiz BAYRAMLARDA neler yapmislar ona baksak nasil olur diye dusundum :

Stephan Gerlach adındaki Avrupalı bir gezginin, 1574’te, yani bundan tam 432 yıl önce, İkinci Selim’in iktidar senelerinde İstanbul’da bulunduğu sırada gördüğü ve sonradan basılan seyahatnamesinde yazdığı bayram kutlamaları...

Hemen hemen her sokakta bir salıncak kurulurdu. Sallananlar, sallayan gençlere birkaç akçe verirdi. Gençler de ona gülsuyu veya portakal çiçeği suyu ikram ederdi.

...Minareleri aydınlatan tüm kandiller kaldırılmıştı. İnsanlar gece boyunca sokaklarda dolaşıp alışveriş yapmışlardı. Ertesi gün şeker bayramı idi. Bayram, üç gün sürdü. Herkes en iyi giysilerini giydi, yürüyerek yahut arabalarla gezintiye çıktılar. Birbirlerine sokaklarda elma ve ekmek sundular.

En sevilen eğlenceler salıncakta sallanmak ve dönmedolaba binmekti. Birçok sokakta ve meydanda dört ayaklı çerçevelere salıncaklar kuruldu. Bu çerçeveler yeşilliklerle, portakallarla ve narlarla süslenmişti.

Salıncağa binmenin ücreti, bir akçe idi. Müzisyenler davul ve zurna çalarken iki kişi de müşteriyi sallıyor, müşteri bu arada en yükseğe vardığında meyveleri koparmaya çalışıyordu.

Dönme dolaplar dev tekerleklerdi ve dikey olarak döndürülüyordu. Bir akçe karşılığında, isteyene koku sıkanlara da rastlamak mümkündü. Bayramın ikinci gününde İsviçreli ve İspanyol köleler, sokaklarda kargılarla neşeli danslar yaptılar..." (Prof. Metin And’ın "16. Yüzyılda İstanbul"undan)

Evet bayramlarda bizde boyle yapabiliriz degil mi ?

ev yada başka bir mekanı süsleme nin müslümanlığa aykırı olduğunu düşünmüyorum dünyada yaşıyoruz ve insanların yaptıkları genelde aynı şeyler yemek satleri uyku saatleri ve bunun gibi yaşamayı gerektiren şeyler. şimdi hıristiyanların yaptığımz işleri hırıstiyanlar yapıyormu diye değilde müslümanlığa bir aykırılığı varmı diye düşünsek daha iyi olur.islama aykırı olmadığı müddetçe bir sakınca olmadığını düşünüyorum.müslüman olmayan insanların bütün icatlarını kullanıyoruz.kullandığımız eşyaların çoğunluğu müslüman olmayan insanlar tarafından icat edildi.hadisi tam olarak hatırlıyamadım ama peygamber efendimizin ,onların yaptığı faydalı şeyleri yapabileceğimiz hakkında bir hadisi vardı zannadersem.ama tabiki niyet te çok önemli.

kendi agzınızla söylemişsiniz sayın ümmet kardeş...
'faideli!' işler diyosunuz bakın...bunun faydalı bir tarafı yokki...
sadece degişiklik güzel vakit geçirmek...
geçenlerde bir arkadaşımızın çocugunun dogum günüydü,,,
sohbet oldu,ilahiler okundu,yasinler okundu,mum koymadan pastasyla çocugun resmini çektiler...
yani dmek istedgm her şeyin bir yolu yordamı var...
her şeyin aşırıya kaçmadan o niyetle yapmasak bile bagzı şeylerin gayri müslimlre benzemek den farkı olmuyorsa ısrara gerek yok...
biz şimdi maskeli balo düzenlesek mollada herkes öle gelsin desek,bizi onlardan ayırt eden fark nerde kalıyo...
H.ş.de ne buyruluyo gayet açık,'kimki bir kavme benzerse fehüve minhü,o kişi onlardandır...'buyruluyo...
bu tip H.ş.leri kendi algıladıgımız gibi degil,islamın algılama ölçüsü içinde bakmalıyız...
islam mantık dini degildir...
aşırıya kaçmadan,ifrata kaçmadan,kendi eşsiz kültürümüzü unutmadan,ögretrekten uygun şartlarla olabilir...

benDE evimde birkaç değişiklikyapıyorum eşyaların yerini değiştirip çiçek ve bikaç küçük objeyle süslüyordum çocuklrda seviniyorlar sizce yapmamalıyım bilenler bildiklerini anlatsın lütfen :)

BU ÇOK ABARTILDI GİBİ GELİYOR.HERKES BAŞTAKİ SORUYU GÖRSE BU KADAR YANLIŞ ANLAŞILMIYACAK.SORUDA HRİSTİYANLAR GİBİ DİYE SORULUNCA BÖYLE CEVAPLAR VERİLDİ.HEPİMİZ İNSANIZ ELBET DEĞİŞİKLİK YAPMAK,SÜSLEME YAPMAK İSTEYEĞİZ.BUNUN BİR MAHZURU YOK BİLDİĞİM KADARIYLA.

Verdi ebyaz ne demek istediginizi tam anlayabilmis degilim.Yani susleme yapmak sizce uygun,ama hiristiyanlar gibi suslemek uygun degil oylemi? Onlar gibi suslemek veya suslememek nasil olur?
Bence soruma cevap, onlara benzemenin hangi hususda, nasil caiz oldugunu belirten bilgiler......
Sagolsun arkadaslar cevap vermeye calismislar, ama ne yazikki tatmin edici bir cevap henuz goremedim.
Kim bir kavme benzerse onlardandir hadisi serifi tam manasi ile izah edilince cevap ortaya cikar.
Ornek verecek olursak
1.Yilbasi kutlamak haram, hirisiyan adetini onlar gibi kutlamis veya hos gormus oluruz.
2.Gomlek giymek,araba kullanmak helal. Her ne kadar hiristiyanlar icad etsede onlarda giyinsede helal.
3.Tirnak keserken parmak atlayarak kesmek ise guzel bir davranis.Cunku musriklerin yaptigi seyin ziddini yapmak ile emrolunduk.
Iste bayramda suslemeninde hangi sinifa girdigini bilmek icin "kim bir kavme benzerse onlardandir" hadisi serifini tam olarak anlamamiz lazim.

Osmanlı zamanında yapılagelen eğlenceler...... yazısını sizler için araştırdım belki faydası olur,

*Toplumun psikolojisini dikkate alan devlet yönetimi, dinî bayramlar dışında da sık sık çeşitli olayları bahane ederek şenlikler hazırlatırdı.Dinî şenlikler, iki bayram, mevlid kandili, Hırka-i Şerif’in (Peygamberin hırkası) Ramazan ayında sergilenmesi ve Sürre alayının (her yıl hac zamanı Padişah tarafından Mekke’ye yollanan armağanları götüren askeri kıta) yola çıkışıdır. Devlet üst düzeyinin yaşadığı sevinçli olaylar, sultanın tahta çıkması, sultanın çocuklarının doğumu, sarayda evlenme, bir zaferin kutlanması, Valide Sultan’ın eski saraya alayla gidişi, şehzadelerin sünneti, şehzadelerin eğitime başlamaları gibi olaylar için de sivil şenlikler düzenlenirdi. Bazen ülkeye gelen yabancı elçiler onuruna da şenlikler organize edilir, imparatorluğun görkemi yabancı konuklara yansıtılırdı.Osmanlı’da şenliklere “donanma” adı verilmekteydi. Günlerce sürebilen donanmalar sırasında özellikle Başkent İstanbul’da, deniz üstünde pek çok gösteri hazırlanır, maketler boğazda yüzdürülür, kalelerin fethi temsilî olarak canlandırılır, havai fişekler atılır, bütün şehir ışıklandırılır, meşaleler, mumlar, kandiller kente renk katardı.

*En parlak, önemli donanmalar, şehzadelerin sünneti sırasında yapılırdı. Osmanlı’da belli bir tarihten sonra padişahlar resmi olarak evlenmedikleri için sünnetler çifte düğün yerine geçer, şehzade hayatının en önemli töreni olarak kabul edilirdi. Yalnız Osmanlı tarihinde değil, tüm ülkelerin tarihinde de eşine rastlanılmayan en görkemli şenlik 1582’de III. Murad’ın şehzadesi III. Mehmed’in sünneti için düzenlenen şenliktir. 55 gün ve gece süren bu şenliğin zenginliği, yapılan gösteriler uzun süre konuşulmuştur.Şehzade sünnetlerinin bir başka özelliği de halktan pek çok çocuğun sünnetinin aynı anda yapılmasıdır. 1675’de Sultan IV. Mehmed, Edirne’de oğlu Mustafa ile Bayezıt için hazırlattığı şenlikte de yüzlerce çocuk sünnet edilmiş, onbeş gün süren eğlencelerin hemen ardından, saraydan beş soylu kız evlendirilmiştir. Bu şenlikler ayrıntılarla çeşitli el yazmalarında anlatılmış, Nakkaş Osman ve Levnî gibi sanatçılar tarafından minyatürlerle belgelenmiştir.

*En önemli şenliklere neden olan sünnetler, kızlar ağasının şehzadenin sünnet çağına eriştiğini padişaha bildirmesiyle başlardı. Padişah, sünnet düğünün süresini ve ayrıntılarını konuşmak için Harem’e gider, bu arada Harem süslenir, cariyeler kanun çalarlardı. Padişah geceyi haremde geçirir; Haseki Sultan’la düğün hakkında görüşür; harem ağalarının görüşleri alınırdı. Haber, haremdekilere, Bab-ı Ali divanına, İstanbul’a ve tüm imparatorluğa duyurulur, ertesi gün haremde ilk hazırlıklar başlardı. Haseki Sultan, Şehzade ve harem kadınlarına armağanlar dağıtılır, o gece saray bahçesinde Çin usulü fener alayı düzenlenir; cariyeler gözalıcı giysilerle dans ederek, cüceler ve hokkabazlar da çeşitli numaralarla padişahı eğlendirirlerdi. Daha sonra halkın ve yabancı konukların katılacağı ve günlerce sürecek şölen ve şenliklere geçilirdi.Önce şenliğin yeri belirlenir, genellikle Topkapı Sarayı merkez alınarak, At Meydanı, İncili Köşk, Yalı Köşkü, Alay Köşkü, Aynalıkavak, Dolmabahçe ve Kağıthane önlerinde şenlik hazırlıklarına başlanırdı. Şenliğin yapılacağı yerde saray erkanı ve yabancı konuklar için pavyonlar hazırlanır, rengarenk çadırlar kurulur, kadınlar için tahtadan cumbalı bölmeler yapılırdı. Şenlik yerlerine atlı karıncalar, salıncaklar, dönme dolaplar, tahtırevanlar, dev kuklalar, ip cambazları, süslü arabalar getirilirdi.Yenilikler belirli bir düzen içerisinde, her türlü önlem inceden inceye düşünülerek ve iş bölümü yapılarak hazırlanırdı. Şenlik süresince tüm kentte dükkanlar süslenir, gece gündüz açık tutulur, her türlü oyun ve eğlencenin yanında içki içmek serbest bırakılırdı. Bu arada kolcular her yerde görev yapıp kargaşa, kavga, hırsızlık ve öldürmeleri önler, eğlenenlere karışmazlardı.Şenlikler sırasında verilen şölenlerle halka sürekli olarak yemek sunulurdu. At Meydanı’ndaki şölenlerde borular ve davullarla yemeğe başlanılacağı haberi verilir; acıkmış halk, tulumcular tarafından sıraya sokularak şölene başlanılırdı. Başlıca yemekler, pirinç pilavı, kızarmış koyun eti ve muhallebiydi. Sıcakta susayanlara şerbet dağıtılırdı. Padişah ve konukları için ayrı köşkler, çadırlar kurulurdu. Ayrıca yeniçeriler, denizciler, kadılar, mollalar gibi çeşitli kesimler için ayrı ayrı şölenler verilirdi. Bu şölenlere Müslüman, Rum, Ermeni ve Katolik okulları da davet edilirdi.

*Şenlikler, padişahın şenlik yerine gelişiyle sabah başlar, öğleye kadar yüksek devlet görevlilerini kabulüyle devam ederdi. Öğleyin verilen şölenin ardından, cirit karşılaşması ve çeşitli meslek kuruluşlarının geçiş alayı düzenlenirdi. Çiftçiler, değirmenciler, fırıncılar, kasaplar, kebabçılar, bakkallar, şekerciler, manavlar, mumcular, berberler, mimarlar, ayakkabıcılar, kavuk yapımcıları, kalem yapımcıları, ok ve yay yapımcıları, kılıç yapımcıları, nalbantlar, kürkçüler, aynacılar, keçeciler, ipekçiler, terziler, yorgancılar, altın işleyenler, at koşumu yapımcıları, Bit Pazarı ve Mısır Çarşısı esnafı gibi sayısız küçük meslek kuruluşu ellerinde ürünleriyle ya da şekerden yapılmış meyva ve bitkilerle süslenmiş dev nahıl ve maketlerle geçer, geçiş sırasında meslekleriyle ilgili gösteriler yaparlardı. Oldukça yoğun bir program hazırlandığından, günlerce süren geçitler ve gösteriler, halkın ve yabancıların sokağa dökülmesine yol açardı. Çengiler, cambazlar, gözbağcılar, akrobatlar, ateşbazlar, çemberbazlar geçit alaylarından önce ya da sonra halkı eğlendirirlerdi. Gece eğlenceleri ise, çok daha görkemli yaşanırdı. Haliç’te su üstünde arabalar, zaman zaman ejder, timsah maketleri yürütülür, ipte köçekler dans eder, akrobatlar gösteriler düzenlerlerdi. Boğaz’ın her iki yakasında bütün evler aydınlatılır, deniz kenarından havai fişekler atılırdı. Denizde donanmaya ait gemiler, maketten kaleler yüzdürülür, evlerin önüne gelince uzun bir süre durup içindeki oyuncuların dansıyla ev halkı coşturulurdu. Suya yansıyan ışıkların seyrine doyum olmazdı. Kandillerle hazırlanan mahyalar, iplere geçirilerek direkler arasına gerilir, bunlarla yazılar oluşturulur, bazen dönerli bir sistemle hareket ettirilerek yanardı.Bütün bu törenlerin ardından yabancı konuklar, vezirler ve halk tarafından oldukça değerli armağanlar sunulur, yapılan masraflardan çok daha fazlası saraya tekrar geri gelirdi (bu armağanlar, bugün Topkapı Sarayı Müzesi’nde sergilenmektedir). En son olarak şenliğe katılanlara hil’at verilir, çadırlar sökülür, sultan ve şehzadeler saraya dönerlerdi.

*Sünnet dışında, padişahın kızlarının evlenmeleri, tahta çıkışlar, cülus dağıtma (tahta çıkan sultanın askerlerine para dağıtması), zafer kutlamaları nedenleriyle hazırlanan şenlikler de, daha kısa süreli olmakla birlikte, insanların durağan yaşantılarına hareket getirir, geniş kalabalıkların eğlenmesine vesile olurdu.



* Yazı Şengül Aydıngün


Dini Sorular ve Cevaplar

MollaCami.Com