Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bir Kırık Kalp

Bir Kırık Kalp


Tereddütle başlayan bu soru giderek karabasana dönüşüyor,Bir
ağırlık yüreğime gelip oturuyordu. Unutmak istiyordum. Zamanın akışına kendimi koyuvermek istiyordum. Nafile. Çırpındıkça batıyor,unutmaya çalıştıkça her ayrıntıyı daha beter hatırlıyordum. O an beynime capcanlı çakılıp kalmıştı. Tekrar tekrar aynı soru her zerremde yankılanıyor, içimdeki içimdeki bu ses giderek büyüyordu.
“ Yanlış mı ettim yoksa ?“
Vicdan azabı denilen şey bu olmalıydı.. iştahım kaçmış yemek bile yiyemez olmuştum... Uyumak ne mümkün, bir sağa dön bir sola. Düşünceler ve hayaller beni giderek esir alıyordu. Nefsim boş durmuyordu tabii. Binlerce gerekçe sıralıyordu artada. Avunma mekanizması işlemeye koyulmuş, ruhumun tam ortasında mahkeme kurulmuştu. Nefsim avukat, vicdanım hakim. Davalı ben, davacı bir kırık kalp. Bir kalp ki tam ortasından yarılmış iki parçaya, depremdeki fay hattı gibi.
Yerle bir olmuş her tarafı yara bere içinde.
Kalp eliyle beni gösteriyor.
Suçlu sensin diyor, beni kırdın. Birisi sürekli gülüyor, görünmese de kendi. İğrenç iğrenç bir gülümseme sesi bu. Nefsime, hiç durmadan savunuyor beni.
Ama diyor o sırada çok stresliydin. Üstünde yaşadığın olayların onlarca baskısı vardı. Maruz kaldığın haksızlıklar vardı. Kim olsa aynı şeyi yapardı.. Söylediklerini hak etti. Nafile nefsim ne dese de vicdanımın yüzü gülmüyor. Vicdanımın yüzü asık. Tokmağını vurup oturumu bitiriyor. Nefsimin sesi kısık ama hala mahkemenin koridorlarında savunuyor beni.. vicdanım beni suçlu buluyor. Giderek büyüyen bir kayayı sırtıma veriyor. Taşıyacaksın diyor. Cezam ne kadar sürecek, diye soruyorum. Kalbi gösteriyor. O diyor, kırık olduğu sürece cezalısın. Bu taşı taşıyacaksın. Nefesin kesilse bile. Hafızamda başıma, gardiyanım olarak dikilyor. Anlıyorum ki kaçış yok. Bir kalbe bakıyorum birde sırtımdaki taşa. Ne yapmalı?
Diye düşünüyorum.


Ayşegül Aygün


teşekkürler paylaşımınız için


Makale Köşemiz

MollaCami.Com