Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İlginç Bir Hatıra

Bundan evvel Mekke’de gayet dehşetli veba hastalığı oldu idi. Gerek hacılar ve gerek ahali yollarda gidip gelirlerken bağteten düşüp vefat ederlerdi. Cenazelerin çokluğundan yollarda yürümek, Mescidü’l-Harâm’a gitmek imkansız bir hale geldi.
Hastalığın en ziyade icrâ-yı dehşet eylediği günlerde fakire dahi havf ü haşyet ârız olduğundan bir gün namazlarımı fakîrhânemde kılmaya karar verdim. fakat ikindi namazı cemaatini feda edemediğimden Harem-i Şerif’e gittim ve namazı kıldıktan sonra her zaman yaptığım gibi Bâb-ı Safâ’dan çıkıp güç hâl ile Cebel-i Safâ dağı eteklerine kadar gidebildim. Yolun iki geçesinde birçok kimseler yatıp kalmış ve Müslüman cenazelerinden Mes‛â-yı Şerif Caddesi’nde basacak yer kalmamış idi. Cenazelerin o kadar çokluğunu ve Zeyd ve Ömer’in birbiri üzerine yatıp kalmış olduğunu görünce fena bir halde ürküp tâk-ı Safâ’dan ileri hareket edemedim. Cansız bir ceset gibi Safâ’ya dayanıp kaldım.
Bir müddet sonra kulağıma “Sen utanmaz mısın? (Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler. ...)ayet-i celîlesi ifade ettiği manaya inanmaz mısın? Oldukça âlimsin, epeyce tefsir gördün, kütüb-i ehâdîs mütâla‛a ettin, îmân ağacı gönül bahçende kök tutup karar kıldı. Eğer kuvve-i vâhime ilkâsıyla düştüğün tuzaktan kurtulup da Li-îlâfi kureyş sûre-i celîlesini okumaya devam eder isen hiçbir şeyden sakınıp korkmazsın, ve ve bu sırrı her kime söylersen ilkâ’ât-ı vehmiyye belâsından onu dahi kurtarmış olursun. Vah vah ayıptır. Hem de günahtır.” Manasında bir ses duydum.
Sanki o saate kadar cansızmışımda bu ses kulağımdan bana bir ruh üflemiş gibi titreyen vücûduma taptaze bir hayat bahşetti. Giriftar olduğum havâtırdan hiçbir eser kalmadı. Etrafıma bakındım nefes alan tek fert yoktu. Evhâma düşüp güç yetiremeyeceğim bir ızdırap deryasına daldım. Nihayet sesin ilhâm cümlesinden olduğunu anlayıp söylenen sûre-i mübârekeyi okumaya başladım. Korku ve evhamla yüz göstermiş olan birtakım acaip suretler ve korkunç vehimler birer birer uzaklaştı ve takatsiz ve zayıf varlığımda hareket edecek kadar bir kudret ve kuvvet hâsıl oldu.

Sûre-i Kureyş’i okuyarak evime döndüm. Ehl-i beytimin cümlesine Li-îlâfi sûre-i celîlesine devâm etmelerini tenbih eyledim. Korku ve dehşetin ehl-i beytimden dahi zâil olduğunu görünce artık her kime tesadüf ettim ise emrolunduğum üzere bu sureyi okumalarını tavsiye ederdim. Bi-hamdillâhi teâlâ bu sûre-i mübârekeye devam edenlerin hiç birinde ilkâ’ât-ı vehmiyye eseri kalmadı. O günden beridir ki her namaz sonrasında Cebel-i Safâ’ya giderek o mübarek makâmda bir müddet bulunmayı adet edindim.

Evet Mes‛â-yı Şerif gayet korunaklı ve latîf bir mahaldir. Bu câdde-i şerîfede nice enbiyâ-i kirâm medfûn olduğu gibi Safa ile Merve arasında sa‛y etmemiş tek bir peygamber yoktur. Burada sa‛y eder veyahut gelip geçerken enbiyâ-i izâm hazerâtını hatırlayıp edip dua etmelidir ve değil yalnız Mekke’de her hangi bir mahal ve memlekette havf ü haşyet ârız olursa Li-îlâfi sûre-i celîlesini okumaya devam etmelidir. Bu sûre-i kerîmeye devam edenlere korkuyu def etme hâssasını şâmil bulunduğundan kuruntuya sebep olan bazı müessieler hiçbir zaman tesir edemez.




Medine valiliği yapmış bir Osmanlı paşasının kaleminden hafif bir sadeleştirmeyle ...

Allah razi olsun, güzel bir paylasim.

Bizde bundan sonra bu sureyi tavsiyede bulunur ve faidesini görürüz insaAllah.

inşallah kardeşim büyüklerimizin tavsiye ettiği bir sure-i celile olduğu dikkatimi çekti. Kardeşlerimiz istifade eder düşüncesiyle paylaştım.

7Paylasim icin Tesekkurler


Makale Köşemiz

MollaCami.Com