Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Kapitalistleşen müslümanlar ıı

KAPİTALİSTLEŞEN MÜSLÜMANLAR II

İSLAMIN EKONOMİ MESAJLARI
İslam’ın ekonomik önerileri satır başlıklarıyla şöyle özetlenebilir:

1. ÇALIŞMA: İnsanlara çalışmayı şart koşan İslam, emeğe büyük önem vermiştir. İslami değerler içinde yükselen küçük işletmeci ve müteşebbisi emek kategorisinde değerlendirirken, sermaye ve doğal kaynaklar mal olarak nitelenmektedir. Emeğe verdiği değerin göstergesi olarak Kur’an’da yer alan “İnsana emeğinden başkası yoktur.” ayetiyle, â€œİşçinin alın teri kurumadan ücretini veriniz.” hadisi şerifi yanında, onlarca ayet ve hadis emeğin yüceliğini belirtmektedir. Her birey, gerekli eğitimi alarak kendi yeteneklerine göre iş edinme hakkına sahiptir. Çalışma hayatında toplumculuk şuuru hâkimdir; bu nedenle çalışmak, ibadet olarak kabul edilmiştir. Bunun nedeni İslam kardeşliğidir. Kardeşlik şuuru, toplumsal dayanışmayı da zorunlu kılmaktadır.
2. YÖNETİM: İslam toplumunun günümüze kadar süren bir devlet geleneği vardır. Devlet ahlak ve hukuk kurallarına bağlı toplumsal barışı ve eşitliği sağlayan adaletli yönetim sergilemek konumundadır. İslam şekli olarak herhangi bir yönetim tarzı belirlememiş, ancak belirttiği ilkeleri doğrultusunda, meclise dayalı devlet, hükümet ve toplum adına onu denetleyebilecek özerk yargı sistemi önermiştir.
3. ÜRETİM: Üretim ihtiyaçlara göre şekillenmektedir. Akılcı bir mantıkla incelendiğinde, “Kaynaklar ihtiyaçları karşılamada yeterli; ancak insan açgözlü ve doyumsuzdur.” Merkezi otorite ve toplumdaki âkil insanların görevi, üretimi planlamak ve adaletli bölüşümü sağlamaktır.
4. İSRAF YASAĞI: İsraf yasağı üzerine şekillenen üretim tarzı, beslenme, eğitim, sağlık, giyim, kuşam, barınma gibi temel ihtiyaçlar yanında, özürlü ve yaşlıların rehabilitasyonuna yöneliktir. Üretimi aksatmayıp israfa kaçmamak kaydıyla, seyahat ve tatile yönelik konaklama ve barınma tesisleri ile buna bağlı ulaşım vasıtaları da bu üretim tarzına uyumlu olarak ekonomide yerini alabilir.

5. TÜKETİM: Müslüman kazanırken fazla hırs sahibi olmayacağı gibi harcamalarında da ölçüyü kaçırmamak konumundadır. İsraf yasaklanmış olduğundan ihtiyaçlara göre harcama yapılabilir. Bu nedenle birey ve şirketlerin elinde tasarruf edebileceği bir meblağ bulunacak, bununla da esnaf, tüccar ve sanayici sermayesini artırarak daha geniş yatırım imkânı bulacaktır. Emekçinin birikimine gelince, adil ellerde kolektif kardeşlik şuuru içerisinde belirli bir müessesede hisse tarzında toplanarak, yeni yatırım ve üretime dönüşünce, toplumun refahını yükseltilecektir.

KAPİTALİST SİSTEMDE YAŞAMAK
Kapitalist ve ülkemiz gibi kapitalistleşme aşamasındaki toplumlarla, petrol zengini topluluklarda bazı bireylerin servetleri artıkça yaşam standartları da artarak, lüks tüketimde korkunç yarış başlamıştır. Birçok yazar ve düşünürün dikkatlerini çeken ve medyada da tartışılan yaşam tarzına kaba çizgilerle göz atarsak; hafta sonu sabah brunchı Londra’da aldıktan sonra oradan Kanarya Adaları’nda denize girip, akşam Fas gecelerinde eğlendikten sonra ülkesine uçan, lüks yatı, arabası ve hatta uçağı bulunan eşlerine ve odalıklarına milyarlık hediyeler alan, köpek ve kedilerinin aylık masrafları on binlerce liralarla ifade edilen, kollarda servet sayılacak saat ve mücevherler taşıyan, işyeri için gökdelen ve toverları, mesken için şehir dışında deniz ve orman manzaralı villa ve malikâneleri seçen, çocuklarını denizaşırı ülkelerde okutan, gardırop odalarında dünyaca ünlü markalar veya modacıların tasarımları ayakkabı –çoğu giyilmemiş ve giymeyecekleri- giysiler bulunan, halka tepeden bakıp, onları uşak ve köle gören “zenginler” türetmiştir. Çoğu kez kendilerini “çağdaş ve modern” diye adlandırırken, bu yaşama karşı çıkanları da “bağnaz, gelenekçi ve tutucu” bulmaktadırlar.
Son yıllarda bu kervana kendilerini “İslamcı” ve dindar olarak nitelendiren insanların da katıldığını görmekteyiz. Müslümanların sahip oldukları kapital ve zenginlikte gözümüz yok! Olmadığı için de şükretmekte ve Allah’tan(CC) serveti adil Müslümanlara vermesini niyaz etmekteyiz. Ayrıca İslam Dini herkesin fakir olma ve karın tokluğuna çalışıp yaşama zorunluluğu da getirmemiştir. Gönül ister ki herkes belirli bir standart hayata sahip olacak geliri elde ederek kaliteli ve insanca yaşayabilsin. Ancak nerede? Ülkemizde dâhil olmak üzere kapitalizmin çarkları sayesinde bazıları zenginleşip “devlet olurken” çoğunluk fakirleşerek modern dönemin kölelerine dönüşmüştür.
Bir yazısını bu konuya ayırarak bizi de gayretlendiren bir hanım yazarımız (Ece Arı) feryadını şöyle kaleme dökmüştür: “Komşusu açken, tok yatan bizden değildir, diyebilecek kadar duyarlı ve hasırda uyuyacak kadar mütevazi bir Peygamberi olan bu insanların, israfın tavan yaptığı şa’şaalı iftarlarda, Burc El Arab otelinde tatillerde, Rolex marka saatler kollarında iken ya da bir İtalyan restoranına binlerce TL hesap ödeyerek, sorumsuzca har vurup harman savururken, Somali’de, Irak’ta, Filistin’de, Lübnan‘da, hatta çok uzağa gitmeye gerek yok, Hakkari‘de, Şırnak’ta aç yatan, acılar çeken insanların vebalinin üzerlerinde olduğu hatırlarına geliyor mudur? Dünyaca ünlü modacıların tasarım kıyafetleriyle boy gösterisi yaparken, Irak’da tecavüze uğrayıp kendini yakan kefensiz kadınların haberleri vicdanlarına sızı veriyor mudur?... Medyanın ağzına “İslami Sosyete” diye sakız olan bu insanlar, taşıdıkları Müslüman sıfatına layık olmak adına, hayatlarına çeki düzen vermelidirler. Çünkü Müslümanlar, sosyal sorumluluk sahibi olmak, yaşadığı topluma ve dünyaya karşı duyarlı olmak zorundadırlar. Aksini iddia ediyorlarsa da, özde değil, sözde Müslümanlardan olduğunu kabul etmek durumunda kalırlar.” Yazar Ali Bulaç’dan yaptığı alıntıda ise: “Bir Müslüman büyük servete sahip olsa dahi servetini dilediği gibi harcama hakkına sahip değildir. Çünkü Kur’an açısından baktığınız zaman, ferdin veya bir kurumun elinde olsa da zenginlik, aslında topluma aittir.” diyerek son noktayı koymuştur.
Yazımızda son söz olarak şu soruya cevap arayarak bitirelim. “Günümüzde Kapitalizmin dışında başka bir ekonomik model geliştirilip uygulanabilir mi? Liberal Kapitalist ekonominin kaleleri erdemli insanlar tarafından en azından düşünce ve fikir düzeyinde kuşatılıp, zararları topluma yeterince anlatılıp benimsetilmeden çok zor gözükmektedir! Ancak, soframızdaki hormonlu ve GDO‘lu ürünler, DNA‘mızı etkileyip ideal ve insani değerlerimizi tamamen çökertmeden, toplumsal ve bireysel yeni arayışlara girerek, yaşadığımız toplumlara bunları iletmek zorundayız; aksi halde yarın çok geç olacaktır !..

KAYNAKÇA (sırasız)
* ” Kapitalizmin Kuşatmasındaki İslam” makalemiz yazılı basında ve birçok internet sitesinde de yayınlanmaktadır.

1- HEİLBRONER Robert L .”İktisadi Sorun” Çeviren Demir Demirgil Çağlayan K. İst.1974
2- IŞIKLI Alpaslan “ Kumarhane Kapitalizmi” Otopsi Yay. 2002 İst.
3- DEMİRGİL Demir, “Ekonomi Ders Notları” Boğaziçi Ünv. Yay. İst.1975
4- AKAR ATİLLA ”Derin Dünya Devleti” Timaş Yay. 2002 İst.

10Paylasim icin Tesekkurler


Makale Köşemiz

MollaCami.Com