Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
âSıfırâ alan sistem
Üniversitelere giriş için yapılan ilk imtihanda binlerce öğrenci âsıfırâ alınca, eğitim sistemi bir defa daha gündemi meşgul etti. İmtihanlarda âsıfırâ almak da, âtam puanâ almak da ihtimal dahilindedir, ama âsıfırâ alanların sayısı her geçen yıl artıyorsa konu ayrıca tartışılmayı hak ediyor.
Çoğu kişi, âBir lise mezunu öğrenci, hiç değilse bir iki soru da mı yapamaz? Bu kadar da olmaz kiâ diye düşünür. Belki onlar da haklıdır, ama imtihanda âsıfırâ alan öğrencileri dinleyince âSıfır alan öğrenciler de haklıâ demekten başka çare kalmıyor. Merhum Nasreddin Hoca da birbirinden şikâyetçi olan iki tarafa da dinledikten sonra işin içinden çıkamayınca, taraflara; âSen de haklısın, sen de haklısınâ dememiş miydi?
İmtihanda âsıfırâ alan öğrencilerden biri olan 22 yaşındaki Savaşâa göre bunun sebebi ilköğretime kadar uzanıyor. Yaşadıklarını şöyle anlatmış: âİlk sıkıntımız anadil. Türkçeyi öğrendiğimde 4. sınıftaydım. İkinci sıkıntımız, çok fazla öğretmen değişmesi. Ben ilkokul öğretmenimi hatırlamıyorum. 1. sınıftan ilkokul 5âe kadar 7 öğretmen değiştirdim.
Bir tek 5. sınıf öğretmenimi hatırlıyorum. 5 yıl aynı öğretmenler okutsa dil sorunu çözülür aslında. Meslek lisesine başladım. Gelen öğretmenlerin hepsi yeni mezun olmuş. Herkes bir an önce gitmeye bakıyor. Çok iyi geçmemişti sınav, ama sıfır beklemiyordum. Hayal kırıklığı yaşadım. Haftanın 7 günü çalışıyorum. Kardeşlerim dershaneye gitsin diye.â
âSıfırâ puan alan öğrencilerden biri de Cesur. 19 yaşında, lise son sınıfta. Hakkâriâde Yatılı Bölge Okuluândan mezun olduktan sonra öğretmeni Burdurâdaki pansiyonlu liseye yollamış onu. Cesur, batı ile doğu arasındaki eğitim ve eğitici farkını şöyle anlatıyor:
âArada dünyalar kadar fark var. Eğitimdeki sıkıntılar okuldaki disiplinsizliklerdir.
Burada bir öğretmen iki-üç ay okula gelmiyorken batıda en fazla bir hafta gelemez. Burdurâdaki okulda 20 yıllık öğretmen vardı, inanamadım. En tecrübesizi 5 yıllıktı. Fen dersi laboratuvarda olurdu. Coğrafya dersinde harita ve malzemeler vardı. Hakkâriâye dönünce hayal kırıklığı yaşadım. 32 kişilik sınıfımızda 4 kişi YGSâde barajı geçti.â
14 yıldır üniversite imtihanlarından en başarısız il olan Hakkâriâdeki bir sendikacı da, âEğitime bütçe ayrılırken bölgesel geri kalmışlık göz önüne alınmalı. Okulların donanım ve fiziksel olarak çok eksikleri var. Hakkâriâde gezin, kahvehaneler 18 yaşın altındaki çocuklarla doludurâ demiş. (Radikal, 30 Nisan 2012)
Türkiyeâde okullar ve bölgeler arasında ciddî anlamda bir uçurum olduğu inkâr edilebilir mi? Bir öğrenci her yıl bir iki farklı öğretmenlerle tanışırsa, eğitimde sürekliliğin bir anlamı kalır mı? âSıfırâların çok olduğu illere bir de bu gözle bakmak gerekmez mi?
Şırnak ile Şişli okullarında okuyan öğrencilerin aynı seviyede eğitim aldığını söylemek mümkün mü? Her iki öğrenciye de aynı soruları sormak, aynı başarıyı beklemek eşyanın tabiatına aykırı davranmak anlamına gelmez mi?
O halde ne yapmalı? Öncelikle aradaki uçurumun farkına varmalı, hadiseyi olduğu gibi kabul etmeli. Sonra da tesbit edilen problemleri ortadan kaldırmak için ciddî olarak çalışalım. Hakkâri gibi yerlerin âsürgün yeriâ olmasına mani olalım.
Binlerce öğrencinin âsıfırâ alması aslında öğrencilerin değil, âsistemâin sıfır aldığı anlamına gelir; bunu da kabul edelim...
Faruk ÇAKIR