Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Çocuğum dışarıda Suskun!

Fatma Betül, 6 yaşındaydı. Tam bir ay olmuştu okula başlayalı. Aslında arkadaşlarıyla oynamayı çok istiyordu.

Ama konuşamıyordu. Onun sesini anne-babasından başka hiç kimse duymamıştı. Arkadaşlarının yanına gitmeye ve konuşmaya da cesareti yoktu. Çünkü o, sadece anne-babasının yanında konuşabiliyordu ve annesinin yanından hiç ayrılamıyordu. Annesi bir aydır sınıfta onun yanında bekliyordu. Yine okulda bir gün annesinin kulağına eğildi ve kendisi gibi sessiz duran bir arkadaşı için, "Anne ona söyler misin, benimle oynasın!" dedi.

Annesi onu tarif ederken "Çift karakterli gibi." diyordu. Evde koltuk tepelerinde dolaşan, çok konuşan, hiç susmayan Fatma Betül, okulda ise korkak, güvensiz, sürekli ağlayan, hiç konuşmayan bir çocuktu. Fatma Betül, 'seçici konuşmamazlık' yaşıyordu. Anneanne ve teyzesiyle bile konuşamıyordu. Annesi onu herkesten kıskanarak büyütmüştü. Kimseye bırakmamış, kızını kimseyle paylaşamamıştı. Ama şimdi çocuğunun ondan ayrılmasını istiyordu.

Erken çocukluk dönemindeki anne-baba tutumlarının sosyal fobi gelişiminde etkisi büyüktür. Yapılan araştırmalar, aşırı koruyan, kollayan veya tam zıddı sevgi göstermeyen, eleştiren, aşırı otoriter ebeveyn modelinin sosyal fobi gelişiminde etkili olduğunu gösteriyor. Anne-babanın çocuğunu yük olarak görmesi, erken çocukluk döneminde anneyle çocuk arasında bağlanma bozukluğu yaşanmış olması da ileri dönemde sosyal fobi için risktir.

Sosyal fobi genelde ergenlik döneminde tanı alır ama belirtileri çocuklukta başlar. Çocuk 6 ay ile 3 yaş arasında yabancılara karşı ve anne-babadan ayrıldığı zaman kaygı geliştirir; bu doğaldır. Bu kaçınma davranışı bir sosyal fobi olarak değerlendirilmemelidir.

4-5 yaş itibarıyla aile dışındaki sosyal ortamlarda aşırı utangaç duran, sessiz kalan ve konuşmayan çocuklar seçici konuşmamazlık (selective mutism) tanısı alırlar. Çocuğun konuşma ile herhangi bir sorunu olmamasına rağmen toplum içinde ve yabancılarla konuşmayı reddetmesi şeklinde görülen bir durumdur. Bu çocuklar ailesinin ve tanıdıklarının yanında rahat konuşabilir. Ancak sosyal ortamlarda oldukça tedirgindir. Yabancı ortamlarda kaygı düzeyleri artar ve konuşmayı reddederler. Konuşmaya karşı aşırı bir direnç ve inatçılık gösterirler. Bir yabancıyla aynı ortamda bulunmaktan huzursuzluk duyarlar. Onlar için sosyal ortamlarda bulunma başlı başına bir stres kaynağı olduğundan kaygı düzeyleri artmaktadır. Buna bağlı olarak kalbin hızlı çarpması, ellerin terlemesi, nefes daralması, kaslarda gerginlik, titreme, midede rahatsızlık hissi, sıcak veya soğuk basması, baş ağrısı gibi fiziksel tepkiler de görülür.

ZAMAN

Hmm ilginç. Peki çocugun böyle olmamasi için nasil davranmali, birde onunla alakali bir yazi paylasirsaniz daha güzel olacak :))

evet bunun önüne nasıl geçilir?

Teşekkürler...i

Aisegül kardesime bu güzel paylasim için tesekkür ederim. Yazida paylasilan durum ile ilgili ne gibi öneriler var diyenler için buyrun bu yaziya bir göz atin:
http://www.ihyaforum.com/cocuk-egitimi-ve-gelisimi/33131-cocuklarda-konusma-problemleri.html#post285031

Hmm ilginç. Peki çocugun böyle olmamasi için nasil davranmali, birde onunla alakali bir yazi paylasirsaniz daha güzel olacak :))

Kişilikli ve karakterli bir çocuk yetiştirmek için neler yapmalı?


Kişilikli ve karakterli bir çocuk yetiştirmek için neler yapmalı?

Ödüllendirerek veya cezalandırarak çocuktan birtakım davranışlar sergilemesini istemeyin. Çocuk, yapacağı davranışları vicdanında duymalı, duygu dünyası ile kendisinden arzu edileni anlayıp kabul etmeli.

Çocuk ne ise o olmasına izin verilmeli. Onları dar kalıplar içine sokmamalı, kişilik ve karakterlerinde tahribat oluşturulmamalı.

Çocuk, her hali ile kabul görmeli. Çocuksu acemilikleriyle sergiledikleri yanlışlıklar sırasında alaya alınmamalı, küçük düşürülmemeli, bakışlarla dahi ceza ve şiddete maruz bırakılmamalı.

Çocuğun benlik inşası için ebeveyn müdahale etmek yerine rehber olmalı. Müdahale edilmesi durumunda çocuk, öğrenmeyi iç kılavuzunun yol göstermesiyle değil dış müdahalelerin tesiriyle gerçekleştirir. Bu da merak duygusunu köreltir. Günümüzdeki yaşanan öğrenme güçlüğünün en büyük sebebi, gereksiz müdahalelerdir.

Diğer çocuklarla kıyaslanmamalı, hiçbir çocukla yarış içerisine sokulmamalı.

ANNE-BABALARIN DİKKAT ETMESİ GEREKEN BAŞLICA NOKTALAR.
ÖNCE ÇOCUĞUNUZU İYİ TANIYIN !
Anne-babalar özellikle çocukları tanımalı, onları ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirmelidir. Bu konuda kendi tutku ve arzularına göre değerlendirme yapmamalıdır. Çocukların çeşitli derslere olan yetenekleri ayrı ayrıdır. Her dersten aynı başarıyı beklemek, çocuğu kabiliyetinin olmadığı bir sahada zorlamak ve onu boşu-boşuna gerilim ve stres içine atmak demektir. Bu durumdaki bir çocuğun mutlu ve huzurlu olması mümkün değildir. Yetenekleri yeterince işlenen her insan mutlu olur. Mutlu olan her insanda başarılı bir yol tutturur. Fakat başarılı olan her insan mutlu değildir. Çocuklarımızın mutluluğu bizce her şeyden daha önemli olmalı.
SEVGİNİZİ ARTIRMANIN 55 YOLU
1- Onu sevdiğinizi ve ona değer verdiğinizi sık- sık belli edin
2- Ona ara sıra özel bir hediye verin
3- Bir arkadaşa ihtiyacı olduğunda mutlaka onun yanında bulunun
4- Ona her zaman için vakit ayırın
5- Sık- sık onunla yürüyüşe çıkıp konuşun
6- Birlikte yemek- yemek için dışarı çıkın
7- Özel günlerinde kesinlikle hatırlayın
8- Konuşurken tamamen onu dinleyin
9- Konuşurken tamamen samimi konuşun
10- Ona kesinlikle yalan söylemeyin
11- Konuşurken kesinlikle gözüne bakın
12- Onun iyi özelliklerini keşfetmeye çalışın
13- Onun üzüntülerini ve dertlerini dinleyin
14- Onun size tamamen güvenmesini sağlayın
15- Boş zamanlarınızı ona ayırmaya çalışın
16- Onun için fedakarlıkta bulunmaktan kaçınmayın
17- Onun arkadaşları ile tanışın
18- Tatil için birlikte program yapın
19- Uzun süre ayrı kalmayın
20- Onu anladığınızı hissettirin
21- Onun sevmediği şeyleri öğrenin
22- Onu değiştirmek yerine önce kendinizi değiştirmeyi düşünün
23- Onun hoşuna giden şeylerin bir listesini yapın
24- Yarınlar için birlikte plan yapın
25- Hayal ve düşüncelerinizi onunla paylaşın
26- Ona kızdığınızda onunla hemen konuşmaya çalışın
27- Yaptıkları hakkında tahminde bulunmak yerine onunla iletişim kurun
28- Onun kaygılarını anlamaya çalışın
29- Onunla bir çok ortak yönünüz olduğunu düşünün
30- İyi yönlerini sık- sık aklınıza getirin
31- Onu her zaman için kontrol etmeye çalışmayın
32- Kendini ifade etmesine sık- sık izin verin
33- Onun hayatındaki zorlukları sık- sık hatırlayın
34- Başarılarını takdir edin
35- Yanında olduğunuzu hissettirin
36- Duygularına öncelik tanıyın
37- Onu olduğu gibi kabul etmeye çalışın
38- Onu toplum önünde eleştirmeyin, ona kötü söz söylemeyin
39- Onun için özel olan nedir ? Onu bulun
40- Onun sevdiği şarkıları öğrenin ve birlikte dinleyin
41- Ona bir kitap alın ve onun için imzalayın
42- Ona iltifat etmeyi unutmayın
43- Hata yaptığınızda ondan gecikmeden özür dileyin
44- İyiliği karşısında teşekkür etmeyi unutmayın
45- Hatalarını büyütmeyin ve ona karşı hata yapmamaya çalışın
46- Onun hakkında iyimser olun , iyi düşüncelerinizi pekiştirin
47- Onun hakkındaki iyi düşüncelerinizi diğer insanlara söyleyin
48- Gücendiğinizde ondan kaçmaya çalışmayın
49- Onun yerine sık- sık kendinizi koyun
50- Endişelerinizi rahatça söyleyin
51- Ona biraz daha zaman tanıyın
52- Onun için yaptıklarınıza bir yenisini ekleyin
53- Her şey bittiğinde ona bir şans daha tanıyın
54- Hayatınızın her aşamasında onu da düşünün
55- Kişiliğine önem verin , duygularını anlamaya çalışın

Teşekkürler Aişegül kardeşim ; faydalı olacağını , düşünüyorum sağol:)

ben teşekkür ederim okuyan gözlerinize sağlık.


Aile ve Çocuk

MollaCami.Com