Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Darbecilere vurulacak darbe

Gerçek bir hukuk, adalet ve hürriyet memleketi olabilmek için ülkemizin hem darbecilerden hem de ‘kurtarıcı’lardan kurtulması lazım. Dolayısı ile darbeci anlayışa, bir daha dirilemeyecek şekilde ‘darbe’ vurulması icap ediyor.


Tabiî ki ‘darbe’nin bizatihi kendisi sevimli bir şey değil. Dolayısı ile darbecilere ‘darbe vurmak’ bile sevimli gelmiyor. Mümkün olsa da darbecileri ıslah edebilsek.
İlk fırsatta sivil iktidarı devirmeye çalışanlara mani olmak için sistemin insana hizmet edecek şekilde yapılanması lazım. Millete hizmet etmeyi değil de, onları keyfî bir şekilde ‘idare etme’yi hedef alan bir anlayışla darbecilere mani olmak mümkün değil. Yöneticiliğin, millete hizmet etmekle eş anlamlı olması gerekir. Bu temin edilebilse, millet ‘cahil halk kalabalığı’ olarak görülmez ve problemler hukuk, adalet ve insaniyet çerçevesinde çözülmeye çalışılır.


Türkiye’de şahit olduğumuz derin çelişkilerden biri de, ‘sistem’i kuranların bunca yıl sonra hâlâ milleti suçlayacak bahaneler aramasıdır. Mesela, “Bu halk cahil” ise bunun sorumlusu kim olabilir? Neredeyse bir asra yaklaşan baskıcı anlayışla Türkiye’yi idare edenler niçin bu halkı “alim” haline getirmediler? Getirmediler, çünkü milletin hakkını ve hukukunu bilmesi onların işine gelmezdi. Hesap soran bir toplulukta, keyfî yönetim mümkün olabilir miydi? Bilerek ve kasıtla hem milleti ‘cahil’ bırakmaya çalıştılar, hem de “Sizi gidi cahiller sizi!” demek suretiyle bütün bir milleti, bilhassa da mütedeyyin olanları aşağılamaya çalıştılar.


Sadece başörtüsü yasağının millete ve devlete maddî ve manevî maliyetini hesaplamaya var mısınız? Başörtüsü yasağı sadece okula gitmek isteyen kız öğrencileri mağdur etmedi. Anneleri ya da eşleri başörtülü olduğu için binbir türlü ayrımcılığa maruz kalan binlerce ‘erkeği’ de etkiledi. Annesi başörtülü diye bir tek öğrencinin askerî okullara alınmamış olması bile bu tesbiti yapmak için yeter. Başörtülü kızları okula alma, annesi ya da eşi başörtülü diye insanları mağdur et, sonra da “Bu millet çok cahil” de! Nerede samimiyet, nerede insaniyet?


Türkiye’nin temellerini sarsan bu yanlışın sorumluları da darbeciler ve darbeci anlayışa sahip olanlardır. Bu bakımdan, ülkemizin normale dönmesi için darbeci zihniyetin değişmesi şarttır. Bu da hür zihinli insanlar yetiştirmekle mümkün olur. Darbecilere vurulacak asıl darbe de kanaatimizce bu olsa gerek. Onlar yeni ‘darbeci’ler yetiştirmeye çalışırken, ‘darbelere dur’ diyecek nesillerin yetişmesi çok anlamlı olur. Şükürler olsun ki bu yönde müsbet gelişmeler yaşanıyor. 10 ya da 20 yıl öncesiyle kıyaslandığında darbeleri alkışlayanların sayısının ciddî mânâda azalmış olması buna bir delildir.


Eğer, Türkiye darbeci anlayışın köküne ‘kibrit suyu’ dökebilirse (yani, darbeci anlayışın kökünü kurutup ortadan kaldırabilirse) maddî kalkınmayı da kalıcı hale getirebilir. Aksi halde maddî kalkınma, refah ve zenginlik hamleri de kalıcı olmaz, netice vermez.


Elbette bunun bir yolu da hiç vakit kaybetmeden gerçek anlamda sivil, hür ve adil bir anayasa yapmaktır. Yeni ve gerçek anlamda bir sivil anayasa için sadece geç kalmadık, neredeyse bu imkânı hepten kaçırmak üzereyiz. Hiç birimiz, hiçbir siyasetçi, hiçbir sosyoloğ, Türkiye’nin hâlâ 1982 darbe anayasası ile yönetiliyor oluşunu izah edemez.
Darbe anayasasını aratmayacak, gerçek anlamda hür, sivil ve adil bir anayasa yaparak darbeci anlayışın köküne kibrit suyu dökülsün. Darbecilere vurulacak en büyük ‘darbe’ de bu olsa gerek...


Faruk ÇAKIR / Yeni Asya Gazetesi


Yazarlardan

MollaCami.Com