Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


ÇAĞDAŞTOPLUM VE CAMİ

Değerli Gönül Dostlarım;
Birçok kişinin cami ve dinle irtibatının kopmasında çocukluk döneminde yaşadığı olumsuz hatıraların etkili olduğu bilinmekte ''Yani orada bir imamın kötü davranması, bir vaizin çocuğun algısını aşacak şekilde, ürkütücü, korkutucu şekilde din sunumu, Birkısım cemaatın olumsuz tavrı, Süreç içinde o çocuğun dinden soğumasına neden olabiliyor.

Peygamber Efendimiz s.a.v in ,Bu konuda tavrı, çocuklar ile kurduğu sevgi ve merhamet dolu ilişkiyi ibadet eğitiminde de benimsediğini bilmeliyiz. Çocuğun horlanarak kovulduğu, sesi çıktığında azarlandığı, soru sorduğunda terslendiği bir cemiyete ve mescide tazecik gönlünün ısınması nasıl mümkün olabilir ki.?

Çocuğun Bir cemiyette bulunması, ibadeti sevmesi ve benimsemesi, öncelikle o ortam da bulunan ve ibadet eden büyüklerle aynı ortamı paylaşması ve orada bulunduğundan dolayı taltif görmesi ile mümkün olacaktır. .Efendimiz, meclisinde ve mescidinde çocukların bulunmalarına izin vererek onlara kendisini dinleme ve örnek alma fırsatı tanımıştır. Kutlu Nebi, dini öğretmek ve ibadet etmek gibi ciddi işlerle meşgulken bile, çocukların bu ciddiyeti bozması endişesini taşımamış, onları ilim ve ibadet ortamının dışında bırakmamıştır. Onların çocukça davranışlarını hoş görmüş, hataları sebebiyle onları mescidin dışına çıkarmamıştır. Öyle ki, bir gün hutbe okurken torunları Hasan ve Hüseyin’in düşe kalka mescide girdiklerini görünce dayanamamış, minberden inip onları kucağına aldıktan sonra tekrar minbere çıkmış ve şöyle buyurmuş


“Allah, ‘Mallarınız ve çocuklarınız imtihan vesilesidir’(1) derken ne kadar doğru söylemiş! Şu iki yavrunun düşe kalka yürüyüşünü görünce dayanamadım da, sözümü keserek onları kucağıma aldım.''(2) Merhamet ve şefkat bunu gerektirir değil mi?

Biz bütün din görevlileri, Çocuklarımıza gayet güzel şekilde camiyi, fiziksel yapısını, toplumda üstlenmiş olduğu fonksiyonları anlatmaya çalışıyoruz ve buna devam edeceğiz. Bu ülkenin gençlerinin, bu ülkenin kültürel zenginliklerini, inancına hitap eden kurumları öğrenmesinin en doğal hakkı olduğunu düşünüyoruz.

Anne ve babaların çocuklara camiyi sevdirmelerinde hem sorumluluğu hemde çok önemli bir fonksiyonu olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Gönül ister ki bir hocadan ziyade bir baba, nasıl çocuğunu alıp sinemaya ya da parka, Pikniğe yada halısaha ya , maça gidiyorsa, yine çocuğunu alsın kucağına, camiye gidebilsin. Çocuk nasıl buralara sevinerek gidiyorsa, camiye giderken de korkarak, çekinerek değil, 'Yaşasın Camiye Gidiyorum' diyebilsin. Gerçek eksenine oturmuş olan, maneviyatın hakim olduğu, siyasetin meşgul etmediği, kin ve itirazın hakim olmadığı mabetler, insanlığın barışında, hayatında, erdemi yakalamasında hep öncü olmuştur.''

Velilerimizin evlatlarını, torunlarını camiyle buluşturmaları, cami cemaatinin de camiye gelen çocuklara bir baba, dede şefkatiyle yaklaşmaları, Hz. Muhammed'i her konuda olduğu gibi bu konuda da örnek almaları gerekiyor.

Cennet çiçeği çocuklarımızı, adeta birer cennet bahçesi olan camilerimizle buluşturalım. Onları dinî terbiye ile yetiştirelim. Resulullah Efendimiz’in şu öğüdünü hatırımızdan çıkarmayalım:

“Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz.”(2)



MEVLAM NEFSİMİZİ VE NESLİMİZİ BUNA MUVAFFAK EYLESİN

1 Enfâl 8/28.

2 Tirmizî, Menâkıb, 30; Nesâî, Cuma, 30.

İNŞAELAHU VELA ASILKE EMRA


Aile ve Çocuk

MollaCami.Com