Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Çöplüğün içinde açan güller

ÇÖPLÜĞÜN İÇİNDE AÇAN GÜLLER

"Omuz omuza savaştığımız o günlerin anısına..."

Henüz çok küçüktüm.Sokaklarda taso, misket oynardı çocuklar; bense pencereden izlerdim.Annem üstüme çok düşerdi.Sokağa pek salmazdı beni.Onun yerine evde dua öğretirdi.
Sıkılırdım evde ama meraklıydım aynı ölçüde.Babaannemin aldığı "çocuklar için peygamberler tarihi" kitap serisini düşürmezdim elimden.

Hayal meyal hatırlıyorum.Sohbet geceleri olurdu arasıra.Her hafta ayrı bir evde toplanılırdı.Lakin ben en çok amcamlarda toplanılan geceleri severdim.Bir sürü kadın ve küçük çocuklarla
dolardı ev.Güzel olurdu hep; Ahmet'le hasret giderir, birlikte güzel oyunlar oynardık.Lakin işin ciddiyetinde değildik.Sohbet vakti sıkılırdım ama sonundaki film izleme bölümünü çok
severdim."Çağrı, Ömer Muhtar" gibi kült yapımları ilk o gecelerde izlemiştim.Sinemaya meyilli olmam büyük ihtimalle o harika gecelerin eseridir.

Yine böyle bir sohbet gecesinde her zamankinden farklı bir film gelmişti.Konusunun, zengin ve sosyeteye üye bir ailenin kızlarının, hayatı sorgulaması ve daha sonrada hak yolu bulma
macerası olduğunu söylemişti annem.Filmin ismi "Yalnız Değilsiniz" idi.Kapağındaysa başrol oyuncusunun biri tesettürlü diğeri ise başı açık iki fotoğrafının iç içe geçmiş silüeti vardı.
Film izlemeyi çok sevdiğimden ilgiyle karşılamıştım bu yeni filmi.Klasik bir Yeşilçam yapımı gibi başladıysada ilerledikçe türüne yaklaşan bir eserdi.Herşey bir yana ben müziğinden
çok etkilenmiştim.Tek kelimeyle harikaydı.Gerçi o zamanlar mono kayıt devriydi.Şimdiki gibi dev orkestralar yapmazdı film müziklerini.Daha ziyade stüdyolarda bestelenirdi parçalar.

Üzerinden yıllar geçti.O zamanların temiz yüzlü, kepçe kulaklı çocuğu değilim artık.Neredeyse herşey değişti.Ama ben hala o filmin müziğini unutamadım.Her dinleyişimde aynı
duyguları yaşıyorum.Dört yada beş yıl önce filmi satın aldım.Birde devam filmi varmış Sonsuza Yürümek adında.Onuda edindim.İlk izlediğimde yaşça küçük olduğumdan mıdır nedir;
filmi neredeyse unutmuşum.Tekrar tekrar izledim.Ve artık eskisi gibi olmadığımızı, olamadığımızı anladım.Öyleki, filmde üniversiteler önündeki direniş günleri yansıtılıyordu.Oturma eylemleri,
imza kampanyaları ve daha nice yöntem toplu bir şekilde uygulanıyordu.Bir nev'i Tarık Tufan'ın Kekeme Çocuklar Korosu adlı kitabının giriş bölümünde anlattığı safari olayına benziyordu.
Kimse kardeşini satmıyor, yüzüstü bırakmıyordu.Lakin şimdilerde insanlar ânı düşünerek hareket ediyorlar.Birileri çıkıp rahatça başörtüsünün amaca giden yolun ufak bir parçası olduğunu
ve amaç için kimi zaman ondan vazgeçilebileceğini söyleyebiliyor.Cidden çok garip...Nereden nereye gelmişiz.Ahlaki dejenerasyona tiksintiyle bakarken aslında bizde onun bi parçası
olmuşuz.

Direniş; artık bizim için ne yabancı bir kelime...Hemen kabulleniveriyoruz hakkımızda biçilen cezayı.Sehpayı sürmüşler ayaklarımızın altına ve biz boynumuzu bükmüş ölümü bekliyoruz.
Biz hiç pes edecek toplum muyduk?Solgun güneş huzmeleri eşliğinde gri bulutların üzerimize gelişini izliyoruz.Ve birgün kabaran dalgaların gelip bizide alacağından haberimiz yok.
Şimdi değil belki ama bundan yıllar sonra çocuklarımız için bırakın direnişi, savunulacak bir dava bile kalmayacak.Verilen tavizlerin olayları bu şekle soktuğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Lakin adım atacak cesaretimiz kalmamış.Hepimiz ellerimizi uzatmış yeni bir Fatih bekliyoruz.

Gelmeyecek Fatih bir daha...Boşuna bekliyoruz.Öylesine bir saldırıya uğramışki yüreklerimiz, fetih için sakladığımız potansiyeli bile göremiyoruz.Silkinin ey Ecdâdın baygın torunları!
Kendinize gelin ve gaflet yorganını atın üzerinizden.Yoksa devran dönecek ve kemiklerimiz sızlamaya başlayacak...

Teşekkürler,
Ne kadar zaman değişse, çağ atlasak degişmeyen tek şey, beklenen insanlık
O yoksa ne kazanılırsa kazanılsın kalır elde pişmanlık
Soruyorum yine, niye? inanıyorsanız bu yanlışlık niye
İnanmıyorsanız, bırakın bari herkesi kendi kendine
Hakikat dedigin o nokta işte, Ölmeden evvel öl işte


Makale Köşemiz

MollaCami.Com