Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Aile Içinde Kimin Isteklerine Boyun Eğmeli?

Evliliğin en tehlikeli yılları ilk senelerdir. Hele iki tecrübesiz ve acemi gencin yanında tecrübeli ve soğukkanlı bir büyük yoksa sen seyreyle bir pire için yorgan yakmaları… Sonra da gözyaşı içinde pişmanlık türküleri söylemeleri…

Evlilik hayatı, karşılıklı sabır ister, fedakârlık bekler taraflar, kötü günlerin geçip iyi günlerin geleceğine inanma mecburiyetindedirler.

Şayet maruz kalınan ilk sıkıntıları sanki ömür boyu devam edecek tahammülü imkansız zulümler, yanlışlar olarak görmeye başlarsanız, sizin işiniz zordur. Allah size sabırlar ihsan eylesin.

* * * Falan beyin kızı filan beyin oğluyla bir araya gelip müşterek hayata başlıyorlar. Tabii ilk günlerde duygusal baskı sebebiyle birbirlerinin aksi ve ters taraflarını göremiyorlar.

Hatta günün birinde tersliklere düşebileceklerini hayal bile edemiyorlar. Ne var ki, gerçekler kendini zaman içinde gösteriyor. Hissi baskı azalıyor, kendilerinin aksiliklerini, sivriliklerini, mizaç farklılıklarını görmeye başlamakla kalmıyor, iğne gibi, belki çuvaldız gibi birbirlerine batırmaktan da geri kalmıyorlar.

İşte bu devrede tartışmalar, kusur ve hataları görmeler başlıyor. Bazen ayrılma, boşanma gibi kötü sonuçlara bile gidiliyor… Halbuki bunlar bir bakıma baştan bilinmesi, beklenmesi icabeden tezahürler. Aynı karında büyümüş kan kardeşleri sanki çok mu iyi geçiniyorlar? Onların aralarında hiç mi münakaşa olmuyor, tartışma çıkmıyor?

Ama nefis ve şeytan iyi şeyleri düşündürmüyor, sabır hissi vermiyor ki..

Bir de bakıyorsunuz saman alevi gibi bir yükseliş, arkasından da bir pire için yorganı bu saman alevine atış… Aile içinde bir arena...

Sevgili gençler, muhterem evliler, aile hayatını doğru anlayın baştan. Birbirinizi iyi tanıyın lütfen.

Her insan başlı başına bir alem… Elbette farklılıklar olacak, birbirinize zıtlıklarınız göze çarpacak.

Sizler vitrindeki odundan yapılmış insan suretinde mankenler değilsiniz. Fikriniz, nefsiniz ve alışkanlıklarınız vardır. Bunlar sizleri ters düşürebilir, farklılıklar meydan getirebilir. Neden normal karşılamıyorsunuz?

Bu durumlarda kimin istek ve arzusuna uyulacak; kiminkinde karar kılınacak isterseniz bir çare söyleyeyim size. Bunun kestirmeden sonucu şudur.

Müşterek inancınız olan İslâm’ın emri ne ise oraya gelinecek, orada karar kılınacak, orada buluşulacaktır.

Başka bir ifadeyle kimin isteği İslâm’a uygunsa onunkinde birlik sağlanacak, zıddına ise ancak kerhen, geçimi bozmamak için bir süre sabredilecektir.

Bakın büyük mütefekkir ne diyor taraflara:

– Hanımın bahtiyarı, dindar kocasına tabi olur.

– Beyin bahtiyarı da dindar hanımına boyun eğer.

Bahtiyardır o hanım ve o bey ki dinin koyduğu ölçüleri esas alır, o kurallara tabi olurlar.

Ahmed Şahin

– Hanımın bahtiyarı, dindar kocasına tabi olur.

– Beyin bahtiyarı da dindar hanımına boyun eğer.


şu sözleri anlayan insanlar zaten problem yaşamazlar..

ama günümüzde herkes -güçlü- bir birey, kendini -ezdirmeyen- cinsten insanlar olma çabasında..
Örnek Aldığımız insanlar o kadar farklılaştı ki...
tabiiki huzur da yavaş yavaş insanları terkediyor..
Rabbim cümle ümmeti muhammedin ahlakını(mızı) güzel kılsın..

Tesekkürler güzel yorumunuz için.

ömür kardeş ellerine sağlık, çok teşekkürler çok mühim bir konu müsadenle bende bir katılımda bulunmak istiyorum. Hekimoğlu İsmail 'in yazısı ile

"AİLE HUZURU"
Aile deyince aklımıza üç unsur gelir: Kadın, erkek ve çocuklar... Önemli olan eşlerdir.


Eşlerden biri, "benim dediğim olacak", diğeri de, "benim dediğim olacak" derse bu gururla eşler birbirine darılır. Gururlu haller devam ettiğinden, dargınlık da devam eder. Çünkü her biri kendini üstün görüyor. Kadın diyor ki, "o gelsin özür dilesin." Erkek de diyor ki, "Benim suçum ne? O gelsin özür dilesin." Böylece aynı evde oturan eşler, dargınlığa devam edip, iki yabancı gibi yaşıyorlar. Bu hal çekilir dert değildir...

Rahatsızlık öyle büyür ki, eşler için ev, işkenceye dönüşür. Bu işkenceden kurtulmak için belki mahkemeye gidiyorlar. Hakim soruyor, neden ayrılmak istiyorsunuz? İkisi de birbirine bakıyor. Öyle ya, ne oldu da ayrılıyoruz? Fakat insan çok düşünen, çok fikir üreten, çok konuşan bir mahluktur. Hemen birisi diyor ki, "anlaşamıyoruz efendim." Diğeri de aynı şeyi söylüyor. Özellikle kadın ayrılmak isterse hakim kararını kolayca veriyor. Çünkü yaygın olan ifadeyle kadın "şiddet" görüyor.

Yakınım olan ve evlenmesinde önemli rol oynadığım bir hanımın babası şöyle dedi: "Bizim damat, kızımı hizmetçi gibi kullanıyor, kızım çok eziliyor." Ben de dedim ki: "Damadın da kızının hizmetçisi. Damadın zaman oluyor ki evini geçindirebilmek için çok ağır şartlarda çalışıyor. Bu durumda damadın da kızının hizmetçisi değil mi?" Arkadaş düşündü. Şaşırdığını fark ettim. Demek ki ortada çok ciddi bir problem yok fakat şeytan ve nefis araya giriyor, eşleri birbirinden ayırıyor. Pek çok insan şeytanın ve nefsin ne olduğunu bilmezler.

Ehli tarik, nefis ıslahını madde madde nefsinde uygular. Ondan sonra insaniyet makamına çıkıldığına inanırlar. Yani herkes biyolojik yönden insandır. Fakat insan olmak başka, insaniyet daha başkadır. İnsaniyet sıfattır. Bu sıfatın şartları vardır. Eşlere insaniyeti kim öğretti? Kim uygulama yaptı? Bahçede kavak büyüdü, evde çocuklar büyüdü...

Her branşın mühendisliği, doktorluğu vardır. İnsanlığın mimarı İslamiyet'tir. İslamiyet ilmihaldir. Eğer eşler şöyle sözleşse, "ikimiz de ilmihale uyacağız." O zaman her türlü kavga gürültü ortadan kalkar, mesut olurlar. Bunun örnekleri çoktur bende. Şunu da söyleyeyim ki eşler, elbise değildir, kolayca çıkarıp vestiyere asıp gidelim... Böyle bir mantık olamaz. Eşler, insanın derisi gibidir. Ayrılmak derinin soyulması gibi ıstırap verir. Bu hemen anlaşılmaz. Günler geçtikçe acı belirginleşir. Bu sebepten diyoruz ki, ayrılmak için doğan sebebin hem tıbbi hem hukuki hem İslami boyutu olmalı...

Müslüman'ca yaşayan, insanca yaşıyor demektir. İnsanca yaşayan da Müslüman'ca yaşıyor demektir. Müslüman'ca yaşamanın mükafatı dünya ve ahiret saadetidir. Mademki mükafat bu kadar büyük elbette ki o mükafatı elde etmek için gayret sarf etmek gerekir. Aklı ve iradeyi kullanmak gerekir. Çevrenize şöyle bir bakın... En mesut aile hangisidir?

Beğendiğim bir hikâye vardır...

Çok zengin olan bir adam karısına diyor ki, "hanım ben senden çok memnunum, dile benden ne dilersen, sana hemen alayım." Kadın diyor ki, "ben senden ayrılmak istiyorum, bunu kabul et." Adam şaşırıyor, "benden ev iste, araba iste, altın iste; ne istersen alacağım sana, diyorum, sen bunların hiçbirini istemedin, ayrılmak istiyorsun. Bunu bir türlü anlayamadım." Kadın diyor ki, "efendi, sen sağlıklısın, zenginsin, gücün kuvvetin yerinde, hiçbir derdin yok. Bu sıfatlar firavunlarda vardır. Senin firavun olacağından korktuğum için ayrılmak istiyorum." Bu derin gerçek karşısında adam, "peki hanım, yarın mahkemeye başvuralım, ayrılalım." diyor. Adamın çok canı sıkılıyor. Abdest almaya giderken ayağı burkuluyor, düşüyor. Hanımı onu kaldırıyor, oturtuyor, diyor ki "ayrılmaktan vazgeçtim, çünkü senin ayağın burkuldu. Demek ki sen firavun olmayacaksın." O kadın biliyor ki, Firavun hasta olmayınca maddeten güçlü bir durumda olunca, şımarmış, "ben sizin Rabb'inizim" demiştir.

İşte dindar eşler İslamiyet'e böylesine bağlıdır... Evliliğimiz ya İslami hayatla devam edecek, yahut o hayattan ayrılınca, "ben yokum" diyebilecek...

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaş ziyaretime geldi. "Eşim çok sinirli, her şeye kızıyor, her şeye küsüyor." dedi. Dedim ki, "Allah, kadına asabiyet vermiş, o sinirli hanımı da sana yazmış. Bu şekilde tekamül etmeni istiyor. Allah o hanımı böyle yaratmış. Kadının suçu yok. Öyleyse bu kadının huyunu değiştiremezsin. Velasr Suresi'ne göre sabret" dedim. Ve sabrına karşılık Allah, zenginlik verir, hayırlı evlat verir, sağlık verir. Yani Allah rahman olduğu için rahmetiyle kullarının huzur içinde yaşamasını ister. Huzuru bozan insandır. Allah'ın yarattıklarında kötülük yoktur, insanın yaptığı işlerde kötülük vardır.

Evliliklerinde problem yaşayan çiftlere dikkat ettim, huzursuz olmalarının sebebi, İslamiyet'ten uzaklaşmalarıdır.

Rica ederim KÂŞİF kardesim. Ben tesekkür ederim katkinizdan dolayi. Allah razi olsun.


Rica ederim KÂŞİF kardesim. Ben tesekkür ederim katkinizdan dolayi. Allah razi olsun.

AMİİNNN... CÜMLEMİZDEN

Kişi eşini Allah rızası için sevse, sadece bir ömür beraber olmak değil ahirette de beraber olmayı dilese, dünyada ki hanı hamamı değil ahirette ki makamını hazırlamak olsa niyeti, dünyalık arkadaşları değil ahirette beraber olmayı arzuladığı kişileri örnek alsa nasıl huzurlu olmasın o yuva değil mi?

Rabbim böyle yuvalar kurmayı nasip etsin ::)

Paylaşımlar için teşekkürler kardeşlerim :)

Çok haklisiniz anise kardesim. Amin. Okuyan gozlerine saglik.


Aile ve Çocuk

MollaCami.Com