Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Sana “Nasılsın?” diye sormayacağım… Çünkü…

[color=blue]

Hayat işte! İniş ve çıkışlarla dolu bir yolculuk… Hayat işte! Acı ile mutluluk dolu bir duygu çorbası… Hayat işte! Özlemek ile kavuşmak arasında geçen umut dalgası… Hayat işte! Bazen içinizde bir şeyler yanar. Adına özlem mi dersiniz hasret mi? Yanar işte…

Güvendiğiniz dağlara karlara yağar bazen. Arkadaş deyip arkanızı yasladıklarınız arkanızdan bıçaklar bazen. En çok arkanızda durması gerekenler bile anlamaz sizi bazen… Haykırmak isterken susmak zorunda kalırsınız bazen… “İyi ki varsın!” dedikleriniz bile yok olmaya başlar…

İşte böylesi duygu karmaşası yaşadığınız, içinizde özlem hasretinin yandığı günlerde mail kutunuza bir yazı gelir ve sizi acı acı güldürür… Gülerken, acıyla gülmek böyle bir şey galiba…

“Sana ‘Nasılsın?’ diye sormayacağım” başlıklı yazı da böyle bir günde düştü mail adresime… Sadece mail adresime mi? Yüreğime oturdu cümleler yumruk yumruk… “Sesli oku da dinleyelim!” deseler kelimeler boğazımda düğümlenir, boğazımdaki düğümler sustururdu ses tellerimi…

* * * * * *

Sana “Nasılsın?” diye sormayacağım…

Başkaları sorduğunda onlara ne kadar harika, ne kadar muhteşem, Ne kadar olağanüstü olduğuna dair verecek onlarca cevabın var biliyorum. Bir kez daha aynı sözleri duyacağımı bildiğim için sormayacağım sana o soruyu…

Sormayacağım; çünkü hayatında yaşadığın bitmez tükenmez sorunları yüreğinin kanayışını, hayatının eksilişini, içinin daralışını, yaşama sevincinin tükenişini biliyorum…

Sormayacağım; çünkü, hayatında yakın geçmişe kadar, tüm çevrendekilerin gıpta ile baktığı bir çok şey başarıp meyvelerini toplamak için çok çalıştığını, ancak bu topraklarda senin gibi insanların önüne ne derece devasa engeller dikildiğini ve senin bu engelleri aşabilme gücünün tükenme aşamasında olduğunu biliyorum…

Sormayacağım; çünkü, umduğun, istediğin hayatı bir türlü yakalayamayan ama yine de bulduğunla yetinmen gerektiğini hissettiren insanların alaycı tavırlarının seni nasıl kahrettiğini, nasıl yorduğunu biliyorum…

Sormayacağım; çünkü, bu topraklarda yeteneklerine göre değil kimin yanında durduğuna göre değer kazandığını bildiğini ve bunun sana acı verdiğini, dirensen de kendini artık buralara ait hissetmediğini biliyorum…

Sormayacağım; çünkü, geleceğe ait bir çok beklentin olduğunu ve bunun için ölesiye çabalamana rağmen, sevdiğin ve en yakınım dediğin insanların hayata bakışını anlamamaktaki ısrarının seni çok üzdüğünü biliyorum…

Sormayacağım; çünkü, insanların özgürlüğün ne olduğunu bilmediği, bilenlere ise bir kaç gömlek bol geldiği ve o özgürlüklerin sadece kendine ait bir hak olarak görülmesinin sana acı verdiğini biliyorum…

Sormayacağım; çünkü, “serde erkeklik var” diyemeyip, saklamadan, gizlemeden, utanmadan ağlayabildiğini, “ağlamak ne zamandan beri hak oldu, alındı, satıldı, verildi, lütfedildi?” diye isyan ettiğini biliyorum…

Sormayacağım; çünkü, bazen avazın çıktığı kadar bağırarak, bazense susarak, bazen sayfalar dolusu yazarak, bazen de ağız dolusu konuşarak sevdanı anlatmak istediğini, ama yine de beceremediğini görüp hayata küstüğünü de biliyorum… Evet sana “nasılsın?” diye sormayacağım…

Şimdi yıka elini yüzünü, gülümse aynalara, kendine çeki düzen ver ve her zaman senden bekledikleri maskeyi tak yüzüne…

Gülümseyerek “harikayım, nasıl iyi olmam ki” de yine…

Emeğinize sağlık kardeşim. Paylaşım için teşekkürler.

gece gece maskemin içindeki gerçekleri hatırladim yine...

teşekkürler

Allah razı olsun kardeşim... :D :D :D :D


Emeğinize sağlık kardeşim. Paylaşım için teşekkürler.


Emeğinize sağlık kardeşim. Paylaşım için teşekkürler.

Güvendiğiniz dağlara karlara yağar bazen. Arkadaş deyip arkanızı yasladıklarınız arkanızdan bıçaklar bazen. En çok arkanızda durması gerekenler bile anlamaz sizi bazen… Haykırmak isterken susmak zorunda kalırsınız bazen… “İyi ki varsın!” dedikleriniz bile yok olmaya başlar…
Bu böyleyken maskeyi takınca insan mutluyum diyemiyor işte..
Teşekkürler kardeşim çok hoş bir yazıydı..


Makale Köşemiz

MollaCami.Com