Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Sudanlı gencin mübarek vefatı..

Merhum Mehmet Âkif Ersoy hayatının son günlerinde tüm ıslam coğrafyasını dolaşmaya çalışır. Resulü Ekrem'e duyduğu sevgiden dolayı o kutsal beldelerde dolaşır durur. Mısır'dan Suriye'ye ve oradan da Medine'ye gider; Müslümanların dertleriyle dertlenir ıstırap duyar.

Bir gün Medine'dedir. Peygamberimizin kabrinin huzurunda. Orada müthiş bir hadiseye şahit olur.

Ravda-i Tahire'nin yanı başında duruyordum ki birdenbire bir ses yükseldi:

-Ya Nebi! şu halime bak diyordu bu ses. Sağıma döndüğüm zaman parmaklıklar üzerine abanmış bir Sudanlı gördüm. Kendi kendine Efendimize (sav) şunları söylüyordu:

-Nasıl ki çöle güneş vurduğu zaman bağrı yanar ben de senin hicranınla senelerce yandıkça yandım Ya Rasulullah! Senelerce arzu ettiğim halde harem-i pakine gelip başımı ayaklarının dibine koymayı düşündüğüm halde memleketim evladı iyalim karşıma çıktı bu ziyaretimi geciktirdi. Nihayet hepsini yıktım çevremi terk ettim. Sudan diyarından ayrıldım Tihame Çölü diye üç çölü teptim durdum. Senin çölün diye...


Senin çölünde gezerken burcu burcu senin kokunu duydum. Eğer senin kokun imdada yetişmeseydi ben bu yolu kat edemezdim Ya Rasulullah! Elli üç yaşına kadar senin hicranının azabını sinemde taşıdım yanına geldiğim zaman şu başımı çarptığım demir kafes de nedir Ya Rasulullah!

Hâlâ vuslat olmayacak mı? Tihame Çölü'nü kat ettim gözlerime uyku girmedi. Arzu edersen yıldızlara sor. Sor ki şu üç aylık zaman içinde bu gözler bir kere uyudu mu? Uyumadı diyecekler Ya Rasulullah! Derdimi geceye döktüm Ya Rasulullah! Nihayet huzuruna geldim.

Resulü Ekrem'in (sav) kabrinin parmaklıklarından tutan bu aşık son sözlerini söylerken bitkinleşmiştir titremektedir. Akif şöyle bitiriyor:

Kısa bir sessizlikten sonra adam şöyle diyordu:
- Şu kadar mesafeyi geçip huzuruna geldim bu hasta gönlümü bir daha ayak ucundan ayırma Ya Rasulullah! Tahammülüm yoktur artık senin ayrılığına.

Sonra bir sessizlik oldu bir “ah” feryadı duydum. Döndüğüm zaman parmaklıkların dibine yıkılıp gitmişti. Sudanlı gözlerini kapatıyordu bu âleme. Birkaç dakika sonra da bir iki ölü yıkayıcısı ve bir iki taşıyıcı geldi. Cennetül Baki'ye kaldırdılar mübarek cenazesini. Fakat ruhu muhtemelen Ravda-i Tahire'nin parmaklıklarına takılıp kalmıştı. Resulullah'a (sav) yürekten aşık olan bu genç:

“Artık bu hasta gönlümü hak-i payinden ayırma Ya Rasulullah!” diyordu.

Allah rahmet eylesin
teşekkürler degerli kardeşim


Allah rahmet eylesin
teşekkürler degerli kardeşim

allah bizlerede nasib etsin böyle bir aşkla ruhumuzu teslim etmeyi.

allah razı olsun kardeşim. :'(


Allah rahmet eylesin
teşekkürler degerli kardeşim


Hikaye & Kıssalar.

MollaCami.Com