Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


müslüman bir kadın nasıl olmalıdır?


MÜSLÜMANIN ÖZELLIKLERI


Bir insanin ahlak açisindan gerçek bir müslüman
olabilmesi için devamli yapmasi ve kendisinden
faydalanmasi gerekenen onemli ahlaki ozelliklerden
bazilari sunlardir:

1)SUPHELI SEYLERDEN SAKINMASI VE TAKVA ÜZERİNE OLMASI: müslüman bir kimsenin

H.Z peygamberin(s.a.v) emrine uyarak haramlardan
sakinmasi ve süpheli seyler hakkinda ihtiyatli hareket
etmesi gerekir .
Allah'ın emirlerini ve Rasulullah (s.a.s.)'in Sünnetini bir yana bırakarak, hiç ölmeyecekmiş gibi süslü ve çekici dünya malına dalmak ve iman noktasında ayağı kayıp, amel noktasında da salih amel işlememek, ebedî bir azaba talib olmak demektir... Allah ve O'nun rızası, gaye olmak­tan çıkıp, dünya ve dünya hayatı gaye hâline gelirse, işte o insan veya o toplum iflas etmiş ve ahiret yurdu bakımın­dan kaybedenler arasına girmiştir... Fanı olanı, ebe.dî ola­na tercih edenlerin cezası, ateşten başkası değildir...
Dünya malı ve dünya hayatı bir gaye değil, gerçek gaye olan Allah'ın rızasını kazanmak için bir araçtır... Bu aracı, insanoğluna bir imtihan aracı olarak veren Âlemle­rin yegâne Rabbi Allah'ın emrettiği ve Rasulullah (s.a.s.)'in uyguladığı gibi kullanan muvahhid mü'min müs­lümanlar, ebedî hayat için fanî hayatı bir kazanma zamanı olarak değerlendirmelidirler...
Dünya nedir ve dünyanın terk edilip ona rağbet gös­termek ne demektir? Meselesini yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s.), apaçık beyan etmiştir...
Ebu Zerr-i Gifârî (r.a.)'m rivayetiyle Rasulullah
(s.a.s şöyle buyurur:
"Dünyaya rağbet göstermemek, ondan yüz çevirmek, ne helâl şeyi haram etmektedir (ne helâl olan bir şeyden kendini mahrum etmek), ne de malı zayi etmek (atmak veya yersiz harcamak) tadır. Velâkin dünyaya rağbet gös­termemek, senin ellerinde bulunan (nimet ve imkânlar)a, Allah'ın elinde (yani hazinesinde) olan (nimet ve imkan­lardan fazla güvenir (umutlanır) olmamandır ve başına bir musibet geldiği zaman sevabından dolayı ona gösterdi­ğin rağbet (ve rızan) in, başına o musibetin faraza gelme­miş olması arzusundan fazla olmasıdır.Sehl b. Sa'd es-Saidî (r.a.) şöyle demiştir: Bir gün bir adam, Rasulullah (s.a.s.)'in yanına gelerek:
Ya Rasulullah, bana öyle bir amel (ibadet) göster ki ben, onu işlediğim zaman beni, Allah sevsin ve insanlar
da sevsin, dedi.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s.) (Ona): "Dünyaya rağbet gösterme ki, Allah seni sevsin ve insanların ellerinde bulunan (nimet ve imkânlar)dan yüz çevir ki, onlar (da) seni sevsin," buyurdu.
Bu ölçüler, mü'min müslümanların çok dikkat edece­ği ölçülerdir... Kendisinden ilişkinin kesileceği dünya, ga­ye hâline gelen dünyadır, yoksa helâl ve haram sınırlarına dikkat edilerek payının unutulmadığı dünya değildir... Ga­ye Allah'ın rızası ve ahiret yurdunu kazanmak olmalı, ama bu arada dünyada olan pay unutulmamalı!..
"Allah'ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünya­dan da kendi payım (nasibini) unutma. Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozguncu­luk arama. Çünkü Allah, bozgunculuk yapanları sevmez.
Bu, böyledir!..
Ve böyle buyruldu mü'min müslümanların yegâne düsturu Kur'ân-ı Kerim'de...
Verâ derecesinde hassasiyete sahib olan muttaki mü'min müslümanlar, sakıncalı şeylere düşerim korkusuy­la, sakıncalı olmayan ve hayat için zarurî bulunmayan şeyleri bile terk etmişlerdir... Bu, takva konusunda bir hassasiyettir, yoksa kulluk vazifelerinin gereklerinden de­ğildir... Bu tavır, elbette takdir edilecek, çok güzel bir ta­vırdır, amma her mü'min müslüman mutlaka böyle olma­lıdır, yoksa fısk-u fücur içinde yaşıyor, günahlardan kur­tulmayan birisi durumunda bulunuyor denilemez...
İslâm'a göre sakıncası olmayan mubah bir şeyi, bir hassasiyet sonucu terk etmek ayrı bir şeydir, onunla meş­gul olan mü'min müslümam günahkâr kabul etmek ayrı bir şeydir...
İslâm'a göre sakıncasız olan bir şeyi bırakmak, onu işlememek, helâli haram kılmak demek olmayıp, takva konusunda hassas davranmaktır...
Rasulullah (s.a.s.)'in Ashabından Atiyye es- Sa'dî (r.a.)'m rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
"Kul, sakıncalı şeylerden korktuğundan dolayı, sa­kıncasız şeyi de bırakmadıkça müttakiler derecesine ula­şamaz.
Bu konuda, Abdullah İbn Ömer (r. anhuma), şu tesbitte bulunuyor:
Kul, gönlündeki şübhe veren şeyleri tamamiyle terk etmedikçe takvanın hakikatine ulaşamaz.
Emiru'l-mü1 minin imam Ali b. Ebi Talib (r.a.) ise, şöyle demiştir:
Dünya arkasını dönerek göçüp gitti, ahiret ise, yönelip gelmektedir. Bunlardan herbirinin oğulları vardır. Sizler, ahiretin oğullarından olunuz da dünyanın oğulların­dan olmayınız. Çünkü bu gün çalışma var, hesaba çekilme yok; yarın ise, heasaba çekilme var, amel yoktur.
Akîdesi kuvvetli, imanı sağlam, ameli salih ve takva üzere olan muvahhid mü'minler, Rabbleri Allah'a karşı kulluk vazifelerini hakkıyla yerine getirdiklerinde, Al­lah'ın sevgisini kazanırlar... Allah'ın sevgisini kazananlar da O'nun koruması altına girer ve Allah kulunu, dünyaya rağbet etmekten korur...
Katade en-Numan (r.a.)'ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
"Allah, bir kulu sevdiği vakit onu, dünyadan korur. Tıpkı sizden birinizin hastasını sudan korumaya devam et­mesi gibi.
Rabbimiz Allah, insan kullarını yeryüzündeki geçici hayatlarında imtihana tutması, sadıkların ortaya çıkması içindir... Elbette yalnız Rabbimizin bildiği ve kullarına vahy yoluyla bildirmediği bir çok hikmetleri de vardır...
Biz, bize vahy yoluyla melek aracılığı ve seçilmiş bir Peygamber vasıtasıyla bize ulaştırıldığı kadarıyla bilebiliriz Kaldı ki, bize ilimden çok az şey verilmiştir..
Şöyle buyurur Rabbimiz Allah:
"Andolsun, Biz sizi, bir parça korku, açlık ve bir par­ça mallardan canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.
Onlara, bir musibet isabet ettiğinde derler ki: 'Biz, Allah'a aid (kullar)ız ve şübhesiz O'na dönecüleriz.
Rablerinden (olan bir salat) bağışlanma ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.
2)GÖZLERINI HARAMDAN SAKINMASI: müslüman olan
kimseninALLAH (CC) nin haram kildigi seylere
bakmamasi gerekir.Çünkü bakmak sehveti celbederve
insani yavas yavas günah ve suç islemeye
sevkeder yuce RABBIM
soyle buyuruyor:

MUMINLERE SOYLE GOZLERINI HARAMDAN
SAKINSINLARIRZLARINI KORUSUNLAR (nur 30)

ve peygamber efendimiz bu hususta söyle buyuruyor
bakmak seytanin zehirli oklarindan biridir kim ALLAH
KORKUSUNDAN mahremi olmayan kimseye bakmayi terkederse
ALLAH ona oyle bir iman nasip ederki onun tadini taa
kalbinde duyar bir baska hadisinde peygamberimiz
soyle buyuruyor
mutlaka gözlerinizi haramdan sakinmalisiniz ve
irzlarinizi da behemehal korumalisinizAKSI
TAKDIRDEALLAH yüzlerinizdeki nuru çikartip sizi
çirkinlestirir( taberani)

3)DILI KORUMAK:müslüman kimsenin faydasiz saçma
çirkin kötü sözler ve deyimler kullanmakta giybetten
ve koguculuktan dilini korumasi lazimdir. Peygamber
efendimiz bu hususta soyle buyuruyor:

çok ayiplayici lanet edici fahis sözler soyleyen ve
hayasizlik yapan kimse olgun bir mü min degildir
(tirmizi birr 48) baska bir hadisinde soyle
buyuruyor:

kim çok konusursa hatasi çok olur hatasi çok
olanin da günahi çok
olur günahi çok olan kimseye cehennemde layiktir
buyurmuslardir
4)UTANMAK:(haya) müslüman kimsenin herzaman ve her
durumda hayali olmasi lazimdir. Fakat hayasi onu
dogruyu söylemekten alikoymamalidir.Baskalarinin
islerine karismamak harama bakmamak, müslümanlara
karsi mütevazi, ve sevkatli olmak, alçak sesle
konusmak rizkina kanaat etmek,ve benzeri hareketlerde
de hayadan sayilir.bir rivayette:

''Peygamber efendimiz haya bakimindan perde
arkasindaki bakireden daha utangaçtir'' (buhari
menakib)

5)VAKAR VE SABIR: müslümanda en çok bulunmasi gereken
en mükemmel özelliklerden birisi de; vakar ve sabir
ozellikleridir.çünkü islami çalismalar
zorluklarla doludur.islama davet yolunun etrafi
güçlüklerle kusatilmistir. eziyet ve siddet,kabahati
yüzüne vurulmak maskara edilmek gibi kötü cezalar
islam için çalisanlarin azmini gevsetmek, onlari
hareketsiz hale getirmek ve onlari
ALLAH in(cc) dinine çagirmaktan vaz geçirmek için
islam düsmanlari tarafindan din için çalisan
müslümanlarin önünde biriktirilen ve uygulanan korkunç
cezalardir.bu durumdan açikça anlasiliyor ki islam
davetçisi olan kardeslerimizin sabirli olmasi onun en
önemli özelliklerinden biridir.onun bu davaya
karakterleri akillari ve mizaçlari degisik olan bütün
insanlara götürmesi gerekir. bundan dolayi kuran ve
peygamberin yonlendirmeleri; sabir tahammül ve
agirbaslilikla süslenmeyi tesvik etmekle dolup
tasmaktadir.

6)ZANDAN GIYBETTEN VE TECESÜSSDEN(müslümanlarin
kusurlarini arastirmak)SAKINMAK:yüce ALLAH in su
ayetine uyarak bu kötü huylardan kaçinmak lazim

Ey inananlar! Zandan çok sakının. Zira zanların bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli şeylerinizi araştırmayın; biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz. O halde Allah'tan korkun, şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir.(hucurat12)
RABBIM mümin suresiniin ilk
onbir ayeti bizlere gerçekten müslümanin sahsiyetini
çok güzel açikliyor ve gerçekten sabredip dinini ALLAH ın istedigi sekilde yasayanlara RABBIM ne ile
müjdeliyor Buyrun inşAllah.

BISMILLAHIRRAHMANIRRAHIM
1-müminler muhakkak kurtuluşa erdiler.
2-onlarki namazlarinda husuludurlar.
3-onlarki bos (sozden)ve faydasiz isten yüz çevirirler
4-onlar Zekat için çalışırlar.
5-onlarki irzlarini korurlar
6-ancak zevcelerine ve sahip olduklari cariyelerine
karsi münasebetleri müstesnadir.çünkü bunlar
kinanmazlar.
7-artik kimde bundan ötesini ararsa mütecavizlerin ta
kendileridir.
8-onlarki emanetlerine ve verdikleri sozlere riayet
ederler.
9-onlarki namazlarina devam ederler.
10-iste onlar varislerin ta kendileridir.
11-onlar firdevs (cennetin)e varis olacaklar;onlar
burada ebedi kalacaklar

teşekkürler kardeşim


teşekkürler kardeşim


Fıkıh - İlmihal

MollaCami.Com