Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Sensiz Geçer Gemiler Limandan…

Çocukken,

Bir mahalle arasında sisler içinde bir yer hatırlıyorum. Gecenin gölgeleri sisten ateşler yakarlardı orada. Ateşin kokusu tâ odama kadar gelirdi ve bu koku çok uzaklarda olan senin kokunu hatırlatırdı…


Çocukken,

Dimağımın derinliklerinde büyük bir umman dalgalanırdı da, dünyaya bakan gözlerimle göremezdim ya bu denizi? Kalbim burkulurdu buna, sen biliyordun… Karardıkça yeryüzü, karardıkça semalar ben hep seni arardım suskun gölgelerin yaktıkları ateşlerde. Gökyüzü daha da derinleşirdi çocuk hastalıklarımın sırılsıklam gecelerinde… Bembeyaz çöllerden meleksi bulutlar geçerdi… Kervanlar geçerdi… Ben, karanlığa dikip melek gözlerimi, senin aydınlık gölgeni arardım. Sessiz sesimi duyarsın diye beklerdim…


Çocukken,

Dedem hissederdi bunu ve kanayan bir sesle çağırırdı pencereden, ben sokakta oynarken… Ben, akşamüstleri sisler içindeki mahallede yanan ateşleri anlatırdım ona… Orda… Orada, mor bulutların güz yaprakları gibi nasıl da yere yağdığını, yıldızların ve ayın beni göğe çağırmasını anlatırdım kandil gecelerinde. Mahyalar merhaba derdi Ramazan’a yıldız yıldız… İçimdeki kıyılarda seni beklerdim. Gözlerimden akan yaşlar seni beklerdi akmak için. İçimi dökmek için seni beklerdim. Oysa sensiz geçiyordu limandan hep gemiler… Kimselere anlatamadım bu bekleyişlerimin hikâyesini… Gemiler her geçtiğinde limandan, beni o gemiye çekip alacak elini bekledim…


Çocukken,

Her yağmur yağdığında yeryüzüne, senin gülüşlerin yağardı içime… Toprak kokusunun beni çağırdığı demlerde, çiğdemlerde senden bir iz arardım. Uçan bulutların ardına düştüğümde, senin sesini duyan o çocuk işte bendim… Annemim sesi her kıyıda beni ararken, senin sesini kimse duymasın diye dolaplara gizlenirdim. Annem, benim sesimi duymak istiyordu, ben de senin sesini. Ben, o zaman anlamıştım ki, benim annem yoktu aslında, ailem, akrabam yoktu. Sendin benim sahibim... Ben her istasyonda seni beklerdim, her vapur iskelesinde senin inişini beklerdim. Kimseye anlatamazdım acılarımı… Seni beklerdim…


Çocukken,

Ben bir yerlerden koparılmıştım bunu hissediyordum. Bir yer ki, her taşını, her sokağını ezbere biliyordum. Odamın duvarları her gece yıkılıyordu üzerime... Kopup geldiğim yeri bulmak için öyküler yazıyordum… Sanki bütün öyküler benim yaralarımdan kanıyordu. Sanki bütün öyküler sırdan ve kayboluş nehrinden akıyordu… Bu yüzden ben hep kaybolmandan korkuyordum… Bütün öyküler beni anlatırdı oturup aralarında.. Bir gün ben kaybolursam… Bir gün ben kaybolursam, başımı alıp nereye giderdim?.. Ben hiç kaybolmadım…


Çocukken,

Her gece yıldızlar düşerdi sokaklara… Sonra birden garip bir sessizliğe bürünürdü kâinat… Ben, senin sesinden başka her sesi duyduğumda hayal kırıklığına uğrardım… Her gece ayak seslerini beklerdim Serhend’den... Özlerdim bir anda seni, çok özlerdim… Ne kadar istesem de bu dünya diliyle anlatmaya yetmezdi bu ıstırabı kelimelerim… Ben, yetim çocuğuydum kimsesiz bir zamanın… Kimsesiz olduğumdan yapmadık kötülük bırakmadılar… Ben üzerime yıkılan her enkazın altından sana ellerimi uzattım… Bir güneş gibi doğup aydınlatmanı bekledim bu zindan hayatımı… Kimselere söyleyemedim acılarımı! Sığınacak bir liman aradım. Sensiz geçti gemiler hep limanlardan… Senden gelecek bir haberi bekledim. Senin hasretinle ıslandım her mevsim... Adı duyulmamış memleketlerde senden bir iz aradım... Serhend’den kutlu bir yolcu bekledim, ayı avuçlarında bana getirecek… Çünkü yetmiş iki fırkaya ayrılmış bu çağda, imanım avucumda üşüyordu…


Ey asrın yenileyicisi

Bu yetim ve kimsesiz ellerimden tutun...


Saliha Malhun

Güzel bir canlandırma olmuş

Emeğine sağlık kardeşim

Çünkü yetmiş iki fırkaya ayrılmış bu çağda, imanım avucumda üşüyordu…
:-\ :-\ :-\

Güzel bir yazıydı. Paylaşım için 't'eşekkürler sevgili Asude :) ;)


Makale Köşemiz

MollaCami.Com