Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Bir Ateistin Duasını Duymak İsterdim

Apansız bir korku, dehşet, yalnızlık ve çaresizlik anında,varlığına inanmadığınız bir kudrete hangi kelimeler ile yakardığınızı duymak isterdim..

Düne kadar sesini duyduğunuz tenine dokunduğunuz bir insanı artık sonsuza kadar göremeyeceğinizi bilerek beyaz bir bohça gibi toprağın içine bıraktığınız o an kıpırdayan dudaklarınızın hangi kelimeleri seçtiğini bilmek isterdim..

Bir yol kenarında üzeri renkli gazete kağıtları ile örtülmüş cansız bir bedenin kenardan gözüken kanı çekilmeye başlamış elini gördüğünüzde,elinizden hiç alınmayacakmış gibi yaşadığınız bu hayatın yok oluşunun an meselesi olduğunu dehşet içinde fark ettiğiniz o anda yaşam kelimesinin sizin için ne ifade ettiğini bilmek isterdim..

Annenizin ölümcül hastalığının son evresinde olduğunu alışkın bir tavırla size anlatan bir doktorun bu sözlerinden sonra gizli bir yalnızlık ve çaresizlik anında,insanın yapabileceklerinin bittiği bir zaman da kendi kendize "herşeye rağmen umut kesilmez" derken, bu son umudu kimden beklediğinizi bilmek isterdim..

Çok kalabalık diye binmediğiniz bir minibüsün yaptığı kaza ile hurdaya döndüğünü, içinden canlı çıkmadığını daha sonra bindiğiniz minibüsün camından seyrederken dudaklarınızdan "aman Allah'ım" veya "Allah beni korudu" ya da "şans benden yana" cümlelerinden hangisinin döküldüğünü duymak isterdim..

Bir geceyarısı kan ter içinde sıçrayarak uyanıp yaşınız kaç olursa olsun "anne" diye haykırdığınız gibi ruhunuzun derinlerinde yok saymaya çalıştığınız "o" kudreti bir çaresizlik,acizlik ve korku anında hangi ismi ile çağırdığınızı duymak isterdim..

Bütün bunları duymak isterken cevaplarınızdan körleşmiş bir tat alacağımı sanıyorsanız yanılırsınız..

Ben, hiç inanmadığınız bir kudrete gizli bir yalnızlık anınızda nasıl insan kokan çaresizlik ile yakardığınızı biliyorum aslında..

alıntı

İman ne büyük bir niğmet...
GERÇEKTEN İMANI İNANCI OLMAYANLAR ZOR VE ÇARESİZ ANLARDA NEDEN KİMDEN MEDET UMUYORLAR ...

KİME SIĞINIYORLAR...bende merak ediyorum ???

ellerine sağlık kardeşim

bende merak etmişmdir hep nasıl dua ettiklerini
teşekkürler emeğinize sağlık

Ben de merak etmişimdir hep yaşamın onlar için ne ifade ettiğini hatta birine sormuştum bana şöyle demişti "Yaşam benim için önemli değil eğer ölümümün bu dünya için daha yararlı olacağını söyleseler kendimi öldürürdüm" demişti. Ama içindeki korku yüzünden okunuyordu. Her ne kadar yüzü gülsede içinin acıdığını yine gözlerinden anlardınız.
Bir anı mı daha anlatayım. Sınav öncesi sınıfta beklerken. "Bir arkadaş inşallah bu sınavı da hayırlısıyla atlatırız" demişti. Yanında bulunan herkes de ona müteakip "inşallah" dediler ateist olan öğrenci ise sustu sonra o arkadaş inşallah demesi için ısrar etti ama ondan hala ses çıkmadı o an acaba dedim şimdi içinden neler geçiyor kimden yardım istiyorsun. Hala merak ediyorum zor durumlarında, yalnızlıklarında, acı çektiğinde kime sığınıyor.
Rabbim onlara hidayeti nasib etsin, bizleri de Rıza-i ilahisinden ayırmasın (Amin)

Amin kardeşim..

İnaçsız olmak çok zor bir durum olsa gerek, insan zor durumlarda kendinden üstün bir varlığa sığınmak ister..

Allah'a inanmayıp O'nu cismen görmek isteyenlerin gözleri bu kadar mı kör? Allah'ı görmek isteyen onun yarattıklarına baksın, Kainat O'nu zikrederken biz insanoğlu neden şüphe ederiz, inanmamakta, isyan etmekte ısrar ederiz? verdiği nimetleri hiç mi görmeyiz de nankörlük ederiz? inanın anlamıyorum. Allah'ın varlığından şüphe edenlere tavsiyem: Allah'ı inkar etmek için kırk çeşit yöntem denemekten, üzerindeki manevi gücü göz ardı etmeye çalışmaktan, gördüğün rüyaların gerçeğe dönüşmesi ve daha nice aklı aşan olayı "tesadüf" kelimesine sıkıştırmaya çalışmaktan vazgeçin.
“KESİN OLARAK İNANANLARA, YERYÜZÜNDE VE KENDİ İÇİNİZDE ALLAH'IN VARLIĞINA NİCE DELİLLER VARDIR; GÖRMEZ MİSİNİZ?” (51/Zâriyât, 20-21)

Şahit olduğum bir olayı anlatmak isterim...

Biri gayet bilinçli, mesuliyetinin farkında, ibadetlerine dikkat eden, diğeri ise tam tersi iman etmemek için bin türlü akla hayale gelmeyen soru sorma becerisine sahip, alaycı iki arkadaş... dolayısıyla zaman zaman çakışmalar yaşansa da iki arkadaştırlar ve birbirlerini böyle kabullenmişlerdir...
Bir gece yarısı saat üç civarı şehirden uzakta, doğanın ortasında bulunan bir evin balkonunda, bu iki arkadaş yine böyle tartıştılar.. her yer karanlık ışık hiç yok. Sadece etrafı aydınlatan ay var.. birbirlerini ikna etme peşinde olup, adeta yarışıyorlardı.

Bu tarz insanların genelde soruları aynıdır. öldükten sonra nasıl dirilecekmişiz? Peygamber neden araplardan geldi? gibi.. verirsin cevabını “küfürde aşırıya giden topluluklara peygamberler gönderilmiştir” dersin. İkna oldu sanırsın ama mekanizma öyle bir işler ki daha farklı en olmadık, insanın aklına hayaline gelmedik sorularla döner gelir.. illa bir şey yakalama bir açık görme umuduyla çalımlara devam eder. Hepsine cevabını alınca da başka yönden tekrar tekrar... En sonunda bütün cevapları verdiği halde bir türlü ikna olmayan arkadaşına, gökyüzünde parlayan "ay"ı işaret etti. Ay da öyle bir parlıyor ki karanlıkta. Bilirsiniz şehirden kırsal kesimlere gidince, sanki ilk defa görüyormuş gibi hayran hayran ayı, yıldızı izleriz.

Şu aya bir bak. Bir düşün şu koskoca evren sahipsiz olabilir mi? Şöyle bir düşün” diyerek mantığa davet etti arkadaşını... Söyleyecek söz bulamadı. Aklıyla hareket ederek, Allah'la yarışa girecek kadar kendini güçlü gören bu delikanlı, en dişli rakibi olan arkadaşının karşısında, küçüldü küçüldü.. belkide ilk defa Allah'ın kendisini gördüğünü hissetti... bilemem.. büyük bir acziyetle ağlamaya başladı...

Böyle insanlar toplumumuzun bir gerçeği. Nüfus cüzdanlarında müslüman yazsa da kendileri henüz bir takım şeyleri çözmüş değiller. Kendilerini aydın görseler de bitmek tükenmek bilmeyen med-cezirin ortasında yüzüyorlar. Bizleri ise örümcek kafalı diye isimlendirip kendilerini haklı çıkarma sevdasıyla yaşıyorlar. Oysa ki "örümcek ne havada ne suda ne de yerdeydi. Hakkı göremeyen gözlerdeydi!" Çünkü hiç öğretilmemiş anlatılmamış. kafalarında binlerce soru... Allah'a inanmadıklarına da inanmıyorum. Allah'a inanmamak insan fıtratına terstir. Başımız ve sonumuz hiç olamaz. iki hiç arasında varlık olamaz.. Sadece biraz yardım.. o kişileri mantığa davet etmeli, ay gibi ortada duran gerçekleri göstermeli.

Allah razı olsun...çok güzeldi...


Makale Köşemiz

MollaCami.Com