Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Eşinize Güzel Gözükün

Güzellik veya yakışıklılık, öncelikle maddî kriterler üzerine kurulur. Sevgilinin boyu, ten, saç ve göz rengi, kilosu, zihninizdeki güzellik kavramını mutlaka etkiler. Kimisi sarışını çekici bulur, kimisi esmeri beğenir, kimisi de kumraldan hoşlanır. Mavi veya yeşil göze tutkun olan çoktur, ama siyah ve kahverengi gözün hayranları da az değildir.
Asıl güzellik burada saydığımız maddî unsurların ahenkli bir şekilde bir arada bulunmasıdır. Gözü istediğiniz gibidir, ama boyu yetersiz olabilir. Her şeyi tam istediğiniz şekildedir, ancak aşırı kilosu tüm güzelliğini gölgelemiştir. Güzellik, vücut özelliklerinin ve ölçülerinin uyumlu bir şekilde oluşturduğu bir değerdir; daha çok insanların yüzünde yoğunlaşır ve belirginleşir, ama tam olarak tarifi yapılamaz. Çünkü her insanın zihninde oluşan güzellik veya yakışıklılık kavramı farklıdır. Birinin "güzel" kabul ettiğini bir başkası pek beğenmeyebilir. Her ne kadar üzerinde birleşilen bazı ortak noktalar varsa da, bir kişiyi "güzel" bulmanın veya bulmamanın herkesçe kabul edilen kesin ölçüleri yoktur.
Tabiî maddî güzelliğe etki eden faktörler vardır. Bunlar, bakışı, konuşması, espri yeteneği, temizliğe gösterdiği özen, giyim tarzı, sık sık tebessüm etmesi, kullandığı parfüm olabilir. Ayrıca manevî güzelliğiyle ilgili olmakla birlikte maddî güzelliğinin de etkisini arttıran hususlar vardır. Bunlar da güzel huy, beğenilen tavır ve davranışlar, iyilikseverlik, içtenlik ve benzeri şeylerdir.
Güzellik ölçütleri kişilere göre değiştiği için birisinin beğenip uğruna deli olduğu bir kimseyi, bir başkası hiç hoş görmeyebilir. Çünkü seven kişi, onun bir tavrına, bir cilvesine, bir huyuna, bir konuşmasına hayran olmuştur. Diğeri dışarıdan baktığı için onu cezp etmeyebilir. "Güzellik, sevenin gözündedir" sözü de bunun için söylenmiştir.
İster henüz bekâr olun, ister yeni evlenmiş olun, hatta evleneli uzun yıllar geçmiş olsun; kendinizi ve eşinizi daha güzel veya daha yakışıklı, daha çekici, daha sempatik yapabilirsiniz. Yeter ki siz isteyin ve bazı kuralları alışkanlık hâline getirin.

BEDENİNİZİ VE RUHUNUZU
GÜZELLEŞTİREBİLİRSİNİZ

Öncelikle şu temel kuralları kabul edin: Bilinen bütün güzellik ölçülerini üzerinde toplayan bir insan gelmemiştir, gelmeyecektir. Çünkü bir insan, aynı zamanda hem sarışın, hem kumral, hem yeşil gözlü, hem mavi gözlü olamaz. Rabbimiz sayısız güzellikler yaratmış, insanı da bu güzelliklere tutkun etmiştir. Güzelliğe etki eden farklı unsurların, değişik oranlarda tecellisi güzellik olgusunu çeşitlendirmiştir. Bu yüzden insanları cezbeden çok değişik güzellikler vardır.
İnsanın güzelliğe meftun olan duyguları, sınırlı güzellikle tatmin olmayacak şekilde yaratılmıştır. İnsandaki sahip olma duygusu o kadar şiddetlidir ki, neredeyse dünyayı verseniz tok olmaz. Bu açıdan eğer mümkün olsa bin güzelliğe sahip olsanız, "acaba bin birinci nasıldır" diye merak edersiniz. Çünkü bu duyguların doyacağı yer Cennettir. Estetiğe tutkun olan duygularını dünyada doyurmaya çalışmak anlamsızdır ve yaratılış hikmetine zıttır.

* * *
Aslında her insan güzeldir ve güzelleşme yeteneği taşır. İsterseniz, hem bedeninizi, hem ruhunuzu güzelleştirebilirsiniz. Yeter ki, bunun yöntemini bilin ve sürekli uygulayın.
Her şeye rağmen eşiniz fiziken güzel veya yakışıklı olmasa bile, unutmayın ki, ahirette Cennetin en güzellerinden olacaktır. Çünkü Cennette fakirlik, hastalık, sakatlık, çirkinlik yoktur. Üç günlük dünyada sabredip ebedî güzelliği kazanan zararlı değil, kazançlı çıkar.
Unutmayın ki, ahlâkı iyi olmayan bir eş, fiziken dünyanın en güzeli de olsa kısa zamanda sizi mutsuz eder. Eğer manen, ilmen, ahlâken de yetersiz olup, siz sabırla onu eğitmeye çalışırsanız, iki kat ücret alırsınız.
Şimdi güzelliği arttıran faktörler üzerinde duralım:


TEMİZ VE BAKIMLI OLMALI
Temizlik, insanı gerçekten daha güzel ve sempatik yapar. Temizliğe dikkat etmemek, dünya güzelini çirkin eder. El, yüz, ağız ve vücudun düzenli temizliği hiç ihmal edilmemeli, hatta ihtiyaca göre o anda temizlik yapılmalıdır. Ne var ki, çocukluktan beri temizlik üzerine çok şey öğrenen kimi eşler, uygulamaya gelince ihmal ederler.
Bazen kalabalık mekânlarda yanınızdaki insanlarla birlikte kalmak zorunda oluyorsunuz. Saçına sakalına, ağız ve diş temizliğine dikkat etmeyen insanlarla yan yanasınız. Öylesine rahatsız edici ve iğrenç bir koku yayılıyor ki, ilk fırsatta orayı terk ediyorsunuz. Ağır bir sigara, ter ve ağız kokusuna dayanmak tam bir işkence. Böyle durumlarda hep düşünüyorum:
"Aman Allah'ım, eşi, çocukları, iş arkadaşları bu adama nasıl katlanıyor? Yoksa onlar da mı temizliği önemsemiyor?"

* * *
Ağız temizliği o kadar mühim ki, bazen boşanmalara sebep olabiliyor. Ciddi ağız kokusu problemi olanlar, ihtiyaca göre diş, dâhiliye ve kulak burun boğaz doktorlarına gitmelidirler. Ayrıca diş temizliğini düzenli yapmalı, gerekirse ağız kokusunu giderici pastil kullanmalıdırlar. Peygamber Efendimizin Sallallahu Aleyhi ve Sellem ağız temizliği hakkındaki tavsiyeleri ve misvak kullanmak konusundaki ısrarı gerçekten çok hikmetlidir.
İster kadın olun, ister erkek. Birbirinizi memnun ve hoşnut etmek için çırpının. Madem Cenab-ı Hak sizi birbirinize helâl kılmış. Birbirinizden meşru bir şekilde, her bakımdan, en üst seviyede faydalanmanızdan daha normal ne olabilir?

* * *
Elbise ve iç çamaşırının temiz olması ve rahatsız edici kokulardan arınması eşleri olumlu etkileyen faktörlerden birisi. Özellikle sigara içen eşlerin dikkat edeceği hususlar var. Bir kere, benim tavsiyem, kadın veya erkek hiç kimsenin sigara içmemesi. Temizliğe ve sağlığa ne kadar zararlı olduğu apaçık ortada. Sigarayı bırakmak için başvuracağınız sayısız formül var. Bırakın ve sigarasız hayatın tarifsiz mutluluğunu yaşayın. Ben sigara hiç içmem. Eğer gençliğimde tiryaki olsaydım, eşimi ve çocuklarımı rahatsız etmemek için herhalde bırakırdım.
Ama her şeye rağmen bırakamıyorsanız, bari az sayıda ve açık havada içmeye çalışın ki elbisenize kokusu sinmesin. Ayrıca el ve ağız temizliğine dikkat edin ki, eşiniz ve arkadaşlarınız rahatsız olmasın. Bazen o kadar ağır bir sigara kokusu oluyor ki, şu insanın yanından bir an evvel ayrılsam diye düşünüyorum, ama sigara içtiği halde temizliğine özen gösteren öyle insanlar var ki, neredeyse hiç içmiyormuş gibi bir hâli var.

AYRINTILAR ÇOK ÖNEMLİDİR
Temizlikle ilgili başka bir konu da, kimi insanların ayak temizliğini ihmal etmesidir. Rabbimiz, insanların bedenlerini ve ruhlarını çeşit çeşit yaratmış. Bazı insanların tenleri ve ayakları çok rahatsız edici bir şekilde kokar. Oysa tıbben neler yapabileceği konusunda bir cildiye uzmanıyla görüşse, ayak ve vücut temizliğine dikkat etse, çoraplarını sık sık değiştirse ve uygun bir parfüm kullansa sorun ya çözülür ya da iyice azalır.
Niçin bu konu üzerinde ayrıntılara girdiğimi merak edebilirsiniz. Açıklayayım: Bir yerde konferans vermiştim. Dinleyenlerden yazılı soru alıyordum. Birisi, soru kâğıdına şunu yazmıştı: "Bundan sonraki konferanslarınızda, eşlerin temizliğe özen göstermesini söyler misiniz? Eşim üniversite mezunu ve temizliğe dikkat etmiyor."
Tabiî her iki taraftan da temizliğe yeteri kadar özen göstermeyenler var. Böylece hem eşlerini, hem kendilerini rahatsız ediyorlar. Çünkü temiz olmayan bir insan öncelikle kendisini rahatsız eder. Bakımlı olmanın ilk şartı olan temizliği yeterince vurgu yaptık. Siz konunun detaylarını kendi yeteneğiniz ve karşılıklı beklentilerinize göre ayarlarsınız.

* * *
Bakımlı olmakta önemli bir unsur da, giyim zevkidir. Herkes kendi ekonomik durumuna göre, giydiği elbiselere özen göstermeli ve kendisiyle birlikte eşinin de hoşuna gideceği kıyafetleri giymelidir. Özellikle hanımlar kocalarına karşı süslenmelidirler. Bazı gelenek ve göreneği önemseyen kadınlar, eşinin güzel giyinme ve süslenme isteğini reddediyorlar. Hatta, "Ben artist miyim, bu kıyafetle karşına çıkacağım?" diyenler oluyor. Eşinize karşı hoşlanacağı şekilde giyinmek, dinimizin emri. Hatta benim gözümde, özellikle bu zamanda çok önemli bir ibadet. Yine eşinizin hoşlandığı güzel bir koku sürünmek, sizin cazibenizi arttıracaktır.

GÜZELLİK MERKEZLERİ
Konuyla ilgili tartışmalara sebep olan bir durum var. Bazı kadınlar, güzellik merkezlerine gitmek istediğinde parasal gerekçelerle karşı çıkan erkekler var. Bu husus ikisi arasında ciddi tartışmalara sebep oluyor.
Öncelikle şunu bilin: Güzellik merkezlerinin çoğu para tuzağıdır. Birçok konuda kendi bakımınızı kendiniz yapabilirsiniz. Bu hususta yığınla kitap ve dergi var. Buna rağmen yine de ihtiyaç duyarsanız, ekonomik durumunuzu zorlamayacak bir maliyet konusunda eşinizle uzlaşmanız gerekir. Evinizde huzursuzluk olacaksa, ne epilasyonun, ne solaryumun bir anlamı kalır; ama eşinizin ekonomik durumu müsaitse, bu merkezlerden bilinçli olarak yararlanabilirsiniz.
Bir de makyaj yapma konusu var. Eğer dinî duyarlılığınız varsa, bu konunun dinî yönünü iyice araştırın. Oje, allık, rimel ve dudak boyasını ben tavsiye etmiyorum. Bırakın bazı renkler Rabbimizin yarattığı gibi kalsın. Geçici ve sahte boyayla insan hiçbir şey kazanmaz; ama temizlik, düzgün kıyafet ve bakımla çok şey kazanırsınız.
Kozmetik ürünlerinin neredeyse yüzde 90'ı hem paranızı almak için kurulmuş tuzaktır, hem de cilde zararlı kimyevî maddelerden yapılmıştır. Elbette göze çekilen sürme, cilde yararlı bazı kremler kullanılabilir.

* * *
Bu arada özellikle erkekleri ilgilendiren bir sorun var. Kimi erkeklerin saçları genç yaşta dökülmeye başlıyor. Bunun sebebi irsî olabileceği gibi, kepeklenme veya başka sebepler de olabilir. Saç bir insanın ziynetidir, güzelliğine güzellik katar. Eğer erken yaşta saçlarınız dökülüyorsa, hemen bir cildiye uzmanına gidin. Önerilerine titizlikle uyun. Erken dökülen saçlar, sizi yaşınızdan fazla gösterir. Bu da sizi, belki eşinizi ve çocuklarınızı üzebilir.

GÜZELLİKLERİMİZİ KORUYALIM
Genç yaşta saçları dökülmeye başlayan birisini görsem, hemen ilgilenir, saçın önemini anlatır ve bir uzmana gitmesini tavsiye ederim. Hatta dökülmeyi önleyen ilâçlar öneririm. Çünkü yıllar sonra, şimdi önemsemediğiniz bu değeri koruyamadığınıza çok üzüleceksiniz. Yanlış anlamayın. Elbette saç her şey değildir. "Saçı dökük insan çok büyük bir eksiklik içindedir" demiyorum. Kuşkusuz önemli olan, ruh ve davranış güzelliğidir. Size sevgisi olmayan ve iyi davranmayan bir kişi, dünya yakışıklısı veya güzeli olsa neye yarar? Ancak şunu demek istiyorum: Allah'ın bize verdiği güzellikleri iyi koruyalım. Kendi ihmallerimizle heba etmeyelim.
Nitekim vaktiyle koruyamadığı saçı dökülünce dünya kadar para verip saç ektirenler var. Demek ki bu kadar önemli. İmkânı olup da bunu yapanları hiç garipsemiyorum. Böylece Allah'ın tanıdığı bir imkânı kullanıyor ve on yaş genç görünüyorlar.
Düzenli temizlik ve bakımın insanı âdeta bambaşka bir insan yaptığını çok gördüm. Sizler de defalarca karşılaşmışsınızdır. Üniversitede okurken ilk yıl çok maddî sıkıntı çektim. Yaklaşık dört yıldır aynı elbiseyi giydiğim için çok kötü duruyordu. Bir gün seri sonu giyim eşyası satan bir mağazadan çok ucuza takım elbise, gömlek ve kravat aldım. O kadar yakışmıştı ki, birlikte kaldığım arkadaşlar hayran olmuştu. Okula gittim. Sınıfa girdiğimde herkes bana bakıyordu. Sıkıldım, hemen yerime oturdum. Bir arkadaş teneffüste, "Meğer sen ne kadar yakışıklıymışsın" demesin mi? Oysa iki yıldır aynı sınıftaydık ve her gün görüşüyorduk. Demek ki güzel kıyafet insanı bu kadar değiştiriyor.
Çocukluğumda çiftçilikle uğraşan bir komşumuz vardı. Bir ara Almanya'ya çalışmaya gitti ve bir süre sonra döndü. Geldiğinde tanımakta zorlanıyordum. Pırıl pırıl ve ütülü bir takım elbise, özenle taranmış saçlar onu bambaşka bir insan etmişti. Gülerek insanları kucaklarken, sanki gençleştiğini ve yakışıklı bir hâle geldiğini hissettim. Oysa onun aslı ve yaratılışı değişmemişti. Bakımlı hâliyle Allah'ın kendisine verdiği güzelliği açığa çıkarmıştı. Yazık ki, birkaç ay içinde eski pejmürde hâline döndü.

CEMİL TOKPINAR

Teşekkürler...

GÜZEL AHLÂK İNSANI GÜZELLEŞTİRİR
KİLONUZA DİKKAT EDİN…

Ne kadar güzel veya yakışıklı olursanız olun, kilo sorununuz varsa siz ve eşiniz rahatsız olacaksınız. Çünkü aşırı kilolar güzelliğinizi gölgeleyecektir. Şişman olan nice insanın, düzenli bir rejim ve sporla zayıfladığını gördüğünüzde gençleştiğine ve güzelleştiğine şahit olmuşsunuzdur. Normal kilo aynı zamanda sağlık ve zindelik demektir. İnsanı çabuk yorulmaktan veya hamallık yapmaktan kurtarır.
Normal kilo, boyunuz ve yaşınızla doğru orantılıdır. Eskiden normal kilonuzu bulmak için boyunuzdan yüz santim çıkarmak formülü kullanılıyordu. Söz gelişi, 170 santim boyunuz varsa, 100 santim çıkarıldığında kalan 70 sayısı normal kilonuzu ifade ediyordu. Bu yöntemi yine kullanmanız mümkün, ama son yıllarda beden kitle endeksi denen yeni bir usûl kullanılıyor. Bunun için kilonuz, boyunuzun karesine bölünüyor. 22 ile 25 arası çıkarsa kilonuz normal. Bilhassa gençseniz 22 rakamı ideal, ama yaşınız biraz ilerliyorsa 25 olabilir. Yine bu rakamın kadınlarda birkaç puan düşük olması gerekiyor.

KARŞILIKLI BEĞENİYE DİKKAT EDİN
Tabiî sadece rakamlara takılıp kalmayın. Duruma göre, bu tür hesaplara göre belirlediğiniz ideal kilonuzun birkaç kilo altında veya üstünde olabilirsiniz. Hatta eşinizle karşılıklı beğeniniz neyse ona göre davranmanız en iyisi. Çünkü kimi insanlar ideal kiloya sahip eşinin görünümünden hoşlanmayabilir. Onun sevip beğeneceği bir görünüm daha önemli.
Eğer kilo probleminiz olduğuna inanıyorsanız, diyet ve egzersizle zayıflamanız gerekecektir. Bunun için şimdiye kadar kim bilir kaç zayıflama yöntemi duydunuz, sayısız diyet formülü okudunuz. Bunların detaylarına girmeyeceğim. Sadece pratik bazı formüller önereceğim. Uyguladığınızda nasıl zayıfladığınıza şaşacaksınız.
Şişmanlığın, eğer bir sağlık sorunu veya özel bir sebep yoksa, çok yemekten ve biriken kaloriyi harcayamamaktan kaynaklandığını biliyorsunuz. Şu halde yapmanız gereken, kalori alımını azaltmak ve alınan kaloriyi yakmaktır.
Zayıflamayı, ara sıra yapılan bir diyetin veya yoğun sporun neticesi olarak görmeyin. Elbette yıllardır biriken kilolar, sıkı bir diyetle ve programlı bir sporla eritilecek. Ama siz ideal kiloyu, ömür boyu uygulayacağınız beslenme ve yaşama tarzının bir neticesi olarak görün.
Bu durumda yapacağınız, gıdaların kalori miktarlarını öğrenip dengeli beslenmek ve hayatınızı sürekli bir egzersiz olarak yaşamaktır. Kalorisi çok olan yiyecekleri terk etmeyecek, sadece az alacaksınız. Sporu delicesine yapmayacak, ama koltuğun, otomobilin ve asansörün mahkûmu olmayacaksınız.

GÜZEL AHLÂK İNSANI GÜZELLEŞTİRİR
MİDEYİ ÜÇE BÖLÜN…


Aşırı yağlı, şekerli gıdaları azaltıp, lifli ve kepekli yiyecekleri çok tüketin. Söz gelişi, baklagiller, kuruyemişler, kurutulmuş meyveler, yağlar, tatlılar, çikolatalar kalorisi yüksek gıdalardır. Tüm sebze ve meyvelerin kalorisi düşüktür. Genel bir kural söyleyeyim: “İçinde su oranı az olan gıdaların kalorisi yüksek, çok olan gıdaların kalorisi düşüktür.”
Size tavsiyem, gıdaların kalori miktarını gösteren bir liste alın ve kendinizi ona göre ayarlayın. İsimlerden çok kalori miktarlarına dikkat edin. Kepekli ekmeğe önem verin. Kimileri, "Ekmeği kes, yeter" diye bir tavsiyede bulunur. Eğer ekmeğin yerine aldığınız gıdanın kalorisi ekmekten yüksekse, daha fazla kilo alırsınız; ama ekmeğin yerine sebze gibi kalorisi düşük gıdalar alırsanız, ekmeği kesmeniz size avantaj sağlar.
Sürekli uygulamanız gereken bir kural, Peygamberimizin (a.s.m.) bir tavsiyesinde yer alıyor. Efendimiz, midemizi üçe bölüp, birini yemekle, birini suyla doldurmamızı, kalanını da boş bırakmamızı öğütlüyor. Bunu başarmak için yemek yerken mutlaka birkaç bardak su için ve yemekten iki saat sonraya kadar su içmeyin. Çünkü yemekten sonra içilen su hem sindirimi zorlaştırır, hem de midenin büyüyerek daha fazla gıdaya ihtiyaç duymasına sebep olur. Ama yemek esnasında aldığınız su, daha az yemek yemenizi sağlar.

KİLOLARA KARŞI DUYARSIZ OLMAYIN
Kilonuzu korumayı, bir beslenme alışkanlığı hâline getirin. Meselâ, yediğiniz yemeğin üzerinden 4–5 saat geçmeden yemek yemeyin. Lokmaları küçük küçük alın ve yavaş yavaş çiğneyin. Çünkü bizi yanıltan, kıtlıkta kalmış gibi yemeklere saldırmak ve hızlı hızlı yemektir. Eğer bir akşam yemeği sonrası gideceğiniz misafirlikte pasta börek yemeniz muhtemelse, akşam yemeğini ya yemeyin ya da çok az yiyin.
Bu arada her gün yürümeyi, küçük egzersizler yapmayı, asansör yerine merdiven kullanmayı ihmal etmeyin. Konuyla ilgili kitap okuyarak, haberlere ilgi göstererek, kendi yaşınız, konumunuz ve işinize uygun bir beslenme ve egzersiz alışkanlığı geliştirin. Her şeye rağmen yine zayıflayamıyorsanız, bir uzman gözetiminde durumu gözden geçirin. Belki bedenî bir rahatsızlık veya hormonsal bir bozukluk şişmanlığa yol açabilir. Önce bunu tedavi etmek, sonra diyet uygulamak gerekir.
Ne yazık ki kilo konusunda bazı erkek ve kadınları çok duyarsız görüyorum. Oysa eşimizi bu yönde de mutlu etmek zorundayız. Elbette kilo sorununu, evliliğinizin "olmazsa olmaz" şartı hâline getirip, başınıza sorun açmayın; ama böyle bir sorun varsa bir şeyler yapmak için gayretli olun. Çünkü eşinizin gözü ve gönlü sizden başka kimseyle ilgilenmesin ve sadece sizinle tatmin olsun. Birbirinizle yetinmeyi her erkek ve kadın ister; ama istemekle kalmayın, birbirinizi estetik bakımdan da hoşnut edecek çabalara girişin.

GÜZEL AHLÂK İNSANI GÜZELLEŞTİRİR
GÜZEL AHLÂKLI OLUN ve OLUMLU DAVRANIN…

Akşam döndüğünüzde ev bayram yerine dönmeli. Doğru, yorgunsunuz, açsınız, belki hastasınız. Başınız ağrıyor. Şöyle üzerinizdekileri çıkarıp biraz dinlenmek istiyorsunuz. Lütfen empatik düşünün. Sizi saatlerdir dört gözle bekleyenler var. Bilhassa eşiniz, "Kocam gelse de, şunları anlatsam, şunu sorsam, şu düşüncelerimi paylaşsam" diye merak ve heyecanla sizi bekliyor. Hiçbir şey söylemeden bir köşeye çekilmenin, eşinizde başından aşağı kaynar su dökmekten daha beter bir hayal kırıklığı meydana getirdiğini biliyor musunuz?
İşiniz çok olduğunda birkaç saat mesaiye kalmıyor musunuz? Hiç yorgunluğu, açlığı, baş ağrısını düşünüyor musunuz? Hayır! Canla başla çalışıyorsunuz. Tabiî ki aileniz için buna katlanıyorsunuz.

* * *
İşte eşiniz ve çocuklarınız, işten dönüşte boynunuza sarılmak ve biraz konuşmak istiyor. Onlar için saatlerce mesaiye kalıyorsunuz da, neden birkaç dakikanızı ayıramayacaksınız?
Eve girdiğimde neredeyse bir cümbüş kopar. Çocuklar koşar, eşim gelir. Herkes bir cümle söylemek ve bir cümle duymak ister. O gün herkesin başından bir olay geçmiştir ve onu duyurmak için yarışırlar. Çocuklarım okulda geçen bir olayı, imtihandan aldığı iyi bir notu müjdelemek için sabırsızlanır. Eşim arkadaşlarıyla yaptığı bir sohbeti, yeni bir haberi, okuduğu bir kitabı anlatmak ister. Neden dinlemeyeyim, neden konuşmayayım? Şükür ki Rabbimize, sıcak bir yuvamız var, bizi bekleyenler var, ocağımızı tüttürenler var. Bu mutluluğu yüreğinizde duyabiliyor musunuz?
Eğer duyamıyorsanız, evsiz, yurtsuz, eşsiz ve çocuksuz olanların hâline bir bakın. Sokaklarda, parklarda, yaz kış demeden kirli elbiseler içinde dolaşan, uyuyan insanları görün ve hâlinize şükredin. Sadece şükretmekle kalmayın, bu nimetin tadını çıkarın.

* * *
Kendinizin ve eşinizin güzelliğine güzellik katmak istiyorsanız, güzel ahlâklı olun ve hep olumlu davranın. Dünyanın en güzeliyle ya da en yakışıklısıyla evlenseniz bile, mutlu olmanız ve ona ölesiye bağlanmanız için "güzellik" yeterli değildir. Eğer güzel ahlâklı değilse, kısa zamanda sizi hayattan nefret ettirebilir.
Ama fiziken sıradan bir insanla bile evlenseniz, güzel ahlâkıyla sizi mutluluktan uçurabilir. Güzel ahlâk o kadar geniş bir konudur ki, hakkında birkaç kitap yazılabilir. Ben burada sadece önemine değinmekle yetineceğim.
Güzelliğiyle kendinden geçtiği sevgilisiyle evlenen nice genç gördüm. Daha ilk günlerde yaşama zevklerini yitirmişlerdi. Güzel ahlâkla desteklenmeyen bir güzellik, âdeta çirkinlik olmuş, dünyayı onlara zindan etmişti. Dünyada her şey istediğiniz gibi olmaz. Nice sıkıntılarla karşılaşırsınız. Tüm acılara karşı desteğiniz, güzel ahlâklı bir eştir. O sizi, iffeti, sadakati, sabrı, desteği, hoşgörüsü ve tevazusuyla hayran edecektir.
Size tavsiyem, bu konuda en az bir kitap okuyun. "Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim" buyuran Peygamber Efendimizin SAllallahu Aleyhi ve Sellem bu konudaki tavsiyelerini öğrenin ve hayatınızda uygulamaya çalışın. Aile hayatınızın cennete döndüğünü göreceksiniz.
Böylece birbirinize kopmaz zincirlerle bağlanacak, hiçbir tuzağa düşmeyecek ve mutluluktan uçacaksınız. Gelin, şu bölümü eşinizle okuyun ve uygulayın. Eğer eşiniz duyarlı değilse, siz uygulamaya çalışın. Göreceksiniz, fiziken ve ruhen bambaşka bir insan olacaksınız. Zaten uyguluyorsanız, tebrikler size...

GÜZEL AHLÂK İNSANI GÜZELLEŞTİRİR
GÜLÜMSEYİN ESPRİ YAPIN ve KİBAR OLUN…

İnsanların güzel, çekici ve sempatik olmalarında, gülümsemenin, espri yeteneğinin, kibarlık ve nezaketin müthiş bir etkisi var. Tebessüm, espri ve nezaket o kadar değerli ki, insanı bir anda sempatik ve cazip hâle getirir. Sadece eşler arası ilişkilerde değil, bütün ikili davranışlarda tebessümün tartışılmaz bir yeri vardır. Sürekli tebessüm eden, etrafına espri yapan insanlar, çevresindekilerin sevgisini ve ilgisini kazanır.
Lise yıllarımda sevdiğimiz bir büyüğümüz vardı. Bütün gençler, "Ben o ağabeyi çok seviyorum" derlerdi. Sebebi çok basitti: Kimseyi kırmaz, aleyhinde konuşmaz, herkese ismiyle hitap eder ve gülerek hal hatır sorardı. Ama bu özelliklerin tam tersini taşıyan, asık suratlı ve sürekli suçlayıcı konuşan birisine de gözükmemek için gayret eden arkadaşlarımız vardı.
Eşinizi kendinizden kısa sürede nefret ettirmek istiyorsanız, kaba davranın, suratınızı asın, azarlayın ve eleştirin. Gönlünü kazanmak istiyorsanız, nazik olun, tebessüm edin, espri yapın.
Eğer "Gülmeyi başaramıyorum, hep düşünceli ve somurtkanım, espri yeteneğim yok" derseniz; kendinizi geliştireceksiniz. Öncelikle gerekli olduğuna inanın. Sonra espri yeteneğinizi geliştirmek için fıkra veya mizah kitapları okuyun. Çevrenizdeki konuşmalara dikkat edin. Başkaları nasıl espri yapıyor, insanlar nelere gülüyor. Siz de aynısını veya benzeri esprileri yapın. Tebessüm etmek zor değildir. Yeter ki, isteyin. Önce yapmacık ve zoraki yapılan davranışlar, zamanla güzel bir alışkanlık hâline gelir.
Eşlerin çoğu birbirine karşı konuşmalarında nezaketi unutuyor. "Nasıl olsa evlendik, biz bizeyiz, istediğimiz gibi davranırız" diye düşünüyorlar. Aşırı senli benli oluş, tarafları kibarlıktan ve nezaketten uzaklaştırıyor ve ilişkiler laçkalaşıyor.
Oysa güzel bir espri soğuk havayı bile bahara döndürür. Bir erkek işe giderken, eşine yapması gereken bazı ev işlerini ard arda sıralamış. Nazikce söylememiş olacak ki, eşi "Ben senin kölen miyim?" diye itiraz etmiş. Bu durumda birçok erkeğimiz, "Evet, kölemsin" diye tepki gösterir. Kocası öyle yapmamış. Gülerek, "Ben senin kölenim" demiş. Bir anda tatsız hava espriye dönüşmüş ve eşi onu gülerek uğurlamış.
Her zaman olumlu davranış çok şey kazandırır. Her şeyi berbat etmek çok kolay, ama kime yarar? Önce kendi sağlığınızı mahvedersiniz. Tatlı dil ve güler yüze hiçbir zaman doyum olmaz.

EŞİNİZE ŞİİRLER YAZIN

Eşinize sadece espri yapmakla kalmayın. Ona şiirler yazın. Şiir yazma beceriniz yoksa başka şairlere ait güzel şiirleri ona hitap ederek okuyamaz mısınız? Hatta evinizde konserler verin. Bütün şarkılar sevgiliye yazılmamış mı? Eşiniz, sizin sevgiliniz değil mi? Bazen evde konser veririm. İlâhîlerden bir demet sunarım. Çocuklarımın da eşlik ettiği olur. Kimi zaman da içimden bir şarkıyı seslendirmek gelir. Çeşitli korolarda görev aldığım için geniş bir repertuarım var. Birkaç tane okurum. Evde herkes mutlu olur. En başta eşim tabiî ki.

CEMİL TOKPINAR

kardeşlerim çok teşekkürler güzel ve faydalı bir paylaşım ;) Allah razı olsun.


kardeşlerim çok teşekkürler güzel ve faydalı bir paylaşım ;) Allah razı olsun.
;)

çok güzel bir paylaşım olmuş teşekkürler


kardeşlerim çok teşekkürler güzel ve faydalı bir paylaşım ;) Allah razı olsun.

Emeği geçen arkadaşlardan Allah razı olsun.

Cok güzel bir konu Allah razi olsun


Aile ve Çocuk

MollaCami.Com