Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


türban yasağı meselesi

niyetim kimseyi kırmak üzmek değil. lütfen forumdaşlarım üzerinize alınmayın...
ama yinede söylenecek sözleri söylemek isterim ki doğru yolu beraber bulalım öyle değil mi ;)

elbette ki herkese irade-i cüziyye verilmiş, herkes kendi kararlarını kendisi alır ve uygular. buna hiçbir kimsenin karışmaya hakkı yoktur aynen hesap günü kimsenin kimseye karışamayacağı gibi...

ben şöyle düşünüyorum (hani teşbihte hata olmaz psikolojik sorunu olan insanların çocukluğuna inilirya o hesap);
Rasülullah Efendimiz (S.A.V.) zamanında Peygamber Efendimiz dahil hiçbir sahabe hanımını, kız çocuğunu okutupta doktor olsun, mühendis olsun, avukat olsun diye uğraşmamışlar. ama eğitmişler mesela Âişe validemiz (r.a.) fıkıh ilminde zamanın öncülerindendi.

şimdi soruyorum bu zamanda bayanlar neden okuyor?
DİN için mi? İSLAM için mi? ALLAH yolunda bir işe yarasın için mi?

hayır söyleyeyim başarı için, gelecek için, kariyer, yarın bi gün eşimden ayrılırsam elimde iş olsun için (hoş bu konuyu da anlamış değilim ya neyse) vs. vs. vs.

peki yeniden soruyorum? Rasülullah Efendimiz neden başta hanımları ve kızları olmak üzere tüm sahabe hanımlarının okutulmasını, bir makam mevkiye gelmesini istemez miydi?
elbette isterdi ama bir sebep vardı bunu engelleyen hemde RABBimizden gelen bir sebep öyle değil mi?
bu cevaz ne zaman çıktı ki ::)
bu cevaz ne için çıktı ki?
bu cevazı kimler çıkarttı ki?

lütfen bunları bir düşünün!

ve son birşey söylemek istiyorum; zamanında bizim iman gücümüzü keşfeden düşmanlarımız içerimize sinsice girip o imanı kemirmek uğruna nasıl savaşıyor...işte görüyorum...şaşıyorum...üzülüyorum...ağlıyorum...ve sanırım susmalıyım...

kardesime katiliyorum... islamda hanimlar mümkün mertebe gözden irak tutulmayi ister oysa günümüzde müslüman hanima özgürlük, esitlik, kendi ayaginin üzerinde kimseye muhtac olmadan yasama, is hayatina ve her dalina girmeyi marifet sayma fikirleri öylesine islenmistirki namahreme dikkat etme hususu geri planda kalkmistir...
birde genc dimaglara söyle deniliyor, bütün müslüman hanimlar üniversiteye gitmesin inanmiyanlarin elinemi birakalim ... oysa böyle birsey olmasi söz konusu olmaz , nasilki dünyada yasayan insanlarin cogunlugu inanmiyanlardan mütesekkli, malesef müslümanim diyenlerimizinde kahir ekseriyeti gaflet icindeyiz... takva sahipleri ve öyle oldugunu iddea edenlerin kendilerini yüksek egitim kurumlarinda rol almaktan ve is hayatindan uzak durmalari dünya ve ahiret sadetleri icin daha faydali oldugunu düsünüyorum... Allah (c.c.) yar ve yardimcimiz olsun...

sahabe hayatını okuyor musunuz bilmem ama sahabe ammardan küçük bir kesit anlatmak istedim
Ammar, uğradığı işkenceden dolayı ağlıyordu. Bu haliyle onu gören şefkat timsâli Peygamber Efendimiz(sav), mübarek elleriyle gözyaşlarını sildi; sonra da, "Seni kâfirler tuttu da suya mı bastı? Onlar, seni bir daha tutar da sana şöyle şöyle derler ve işkencelerine devam ederlerse, sen de onlara istediklerini söyle ve kurtul." dedi.
Bu, hayatını zâlim müşriklerin elinden kurtarmak için Ammar'a bir müsaade idi!
Bu müsaadenin verilişinden bir müddet sonra, Ammar yine müşrikler tarafından yakalandı ve işkenceden işkenceye uğratıldı. İşkence edilirken de kendisine şu teklif yapılıyordu:
"Muhammed'e küfretmedikçe, Lat ve Uzza'ya tapmanın da onun dininden hayırlı olduğunu söylemedikçe, sana işkence etmekten asla vazgeçmeyeceğiz!"
Zavallı Ammar'in dilinden, çaresiz olarak müşriklerin söyledikleri döküldü. Muradlarına eren gaddarlar, Ammar'ı serbest bıraktılar.
İşkence ve azab yükü altında ezilmekten kurtulan Ammar, doğruca Resûli Ekrem'in huzuruna vardı. Efendimiz(sav), kendisine, "Kurtulduğun, yüzünden belli!" deyince, cevabı şu oldu:
"Hayır, vallahi kurtulmadım!"
Peygamber Efendimiz, "Niçin?" diye sorunca da Ammar, "Ben, senden vazgeçirildim. Lat ve Uzza'nın da senin dininden hayırlı olduğunu bana söylettirdiler!" karşılığını verdi.
Ammar üzgündü, Ammar şaşkındı. Dünya başına yıkılacakmış gibi, heyecan ve korku içinde Resûli Kibriya'nın huzurunda dikilmiş, duruyordu. Müşriklerin işkence ve eziyetlerinden kurtulmuştu, ama şimdi başka bir tehlikeyle karşı karşıya gelmişti!
Resûli Ekrem, "Müşriklerin dediklerini söylerken kalbini nasıl buldun?" diye sordu.
Ammar'in kalbinden kopup gelen cevabı şu oldu:
"Kalbimi îman ferahlığı ve rahatlığında, dinime bağlılığımı da demirden daha sağlam buldum!"
Bunun üzerine Resûli Ekrem Efendimiz, "Sana vebal yok ey Ammar!.. Eğer, onlar seni yine yakalar, bunu sana tekrarlatmak isterlerse, sen de söylediklerini tekrarlayıp kurtul!" diyerek Ammar'in hem gönlünü, hem yüzünü ferah ve sürura garketti.
Bu hâdise üzerine, Yüce Allah, şu mealdeki âyetini inzal buyurdu:
"Kalbi îmanla karar bulmuş olduğu hâlde (küfür kelimesini söylemeye) zorlananlar (ve böylece yalnız dilleriyle söyleyenler) müstesna, kim Allah'a küfrederse, onlara şiddetli bir azab var; fakat, küfre bağrını açanlar üzerine, Allah'tan bir gazab ve kendilerine çok büyük bir azab vardır."
Şu hâlde, kalbi îmanla karar bulmuş bir mü'mine burada bir ruhsat tanınmaktadır: O da, düşman tarafından canının veya herhangi bir azasının yok edilme tehlikesi bahis mevzu olduğu zaman, yalnız diliyle küfür kelimesini söylemesi caizdir. Ancak bunun, kalbin îmanla mutmain olması şartıyla bir ruhsat olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. Bunun yanında, hakkı söylemek ve dinin izzetini korumak için helak olmayı göze alıp küfür kelimesinin lisanla dahi olsa söylenmemesi azimettir. Bu hususta ruhsatla değil de, azimetle amel etmek ise, daha faziletli bir hareket sayılmıştır.


Bizde aynen bu şekildeyiz;
ammarda dinini kalbinden gelemeye gelemeye inkar edip hayatına devam etti ve sonunda mükemmel bir şekilde islamı yaydı bizde türbandan taviz vererek islamı yaymakla uğraşıyoruz biz dine aşırı bir şekilde karşı çıkan kaç kişinin hayatına islamiyetin güzelliğini yaydık
kaç hristiyanın müslüman olmasına vesile olduk bunları siz biliyor muydunuz biz bunları evde oturarak yapabilecekmiydik söyler misiniz?
dinimizi tebliğ için dindar olup evde oturmak tek başına yeterli değil insanlara değişik yerlerde hizmet vermek için onları doğruya teşvik etmek için okumamız lazım
biz nasıl olsa okuyacağız öyle veya böyle
türbanımızla gönül rahatlığıyla okuyabilmek adına sizden sadece dua istiyoruz dua ederseniz bizi çok mutlu edersiniz etmezsenizde canınız sağolsun kardeşler

"dinimizi tebliğ için dindar olup evde oturmak tek başına yeterli değil insanlara değişik yerlerde hizmet vermek için onları doğruya teşvik etmek için okumamız lazım
biz nasıl olsa okuyacağız öyle veya böyle
türbanımızla gönül rahatlığıyla okuyabilmek adına sizden sadece dua istiyoruz dua ederseniz bizi çok mutlu edersiniz etmezsenizde canınız sağolsun kardeşler"

kardesim, zaten biliyoruz, okuma mücadelesi veren kardeslerimizin ÖYLE VEYA BÖYLE ille okumak istediklerini, benim bunda hic kuskum yok... bizim burdaki fikir alis verisindeki hedefimiz ille okumak! degilde Allah (c.c.) rizasinin nerede olabilecegini arastirmak olsa gerek... birde kisi o istikamete koyulmadan önce fikir verebilmek... yoksa yüksek tahsile baslamis olan bir bayanin biz burda öyle veya böyle görüs belirtik diye yönünü degistirmesini beklemiyoruz bizim vazifemiz TEBLIG, bu sekildede ifa ettigimizi düsünüyoruz... Allah (c.c.) sadece kendi rizasini hedefleyenlerin yar ve yardimcilari olsun, istikametlerini siratimustakimden ayirmasin, hakki hak bilip hakka sarilan batili batil bilip batildan kacinan kullarindan eylesin... vesselam...


"dinimizi tebliğ için dindar olup evde oturmak tek başına yeterli değil insanlara değişik yerlerde hizmet vermek için onları doğruya teşvik etmek için okumamız lazım
biz nasıl olsa okuyacağız öyle veya böyle
türbanımızla gönül rahatlığıyla okuyabilmek adına sizden sadece dua istiyoruz dua ederseniz bizi çok mutlu edersiniz etmezsenizde canınız sağolsun kardeşler"

kardesim, zaten biliyoruz, okuma mücadelesi veren kardeslerimizin ÖYLE VEYA BÖYLE ille okumak istediklerini, benim bunda hic kuskum yok... bizim burdaki fikir alis verisindeki hedefimiz ille okumak! degilde Allah (c.c.) rizasinin nerede olabilecegini arastirmak olsa gerek... birde kisi o istikamete koyulmadan önce fikir verebilmek... yoksa yüksek tahsile baslamis olan bir bayanin biz burda öyle veya böyle görüs belirtik diye yönünü degistirmesini beklemiyoruz bizim vazifemiz TEBLIG, bu sekildede ifa ettigimizi düsünüyoruz... Allah (c.c.) sadece kendi rizasini hedefleyenlerin yar ve yardimcilari olsun, istikametlerini siratimustakimden ayirmasin, hakki hak bilip hakka sarilan batili batil bilip batildan kacinan kullarindan eylesin... vesselam...


aminn...
her şeyin hayırlısı olsun...

Fikrinizi değiştirmeye çalışmıyoruz,diğer kardeşlerimizinde söylediği gibi burada amaç istenenler yada yapılanlar ne derece İslama uygun.

Yukarıdaki anllatığınız olayda Sahabe-i Kiram H.Z.'leri Efendimiz(s.a.v.) H.Z.'lerinden izin almışlardır ve orada insanların hayati tehlikesi vardı.

Siz böyle bir kıyas yaparak hangi İslam aliminden müsade aldınız,sizlerin okula gitmeyince can güvenliğiniz tehlikeyemi giriyorda farz olan örtünme emrinden taviz veriyorsunuz.

bizde türbandan taviz vererek islamı yaymakla uğraşıyoruz biz dine aşırı bir şekilde karşı çıkan kaç kişinin hayatına islamiyetin güzelliğini yaydık


Haram işleyerek dinimizden taviz vererek insanlara İslamı anlatmaya çalışmak ne derece doğrudur?

Ayrıca size kimse evde oturun demiyor,H.Z.Allah'ın Rızası için İslami hizmetlerde bulunmak isteyenler için bir çok seçenek vardır.

Biz bu şekilde,İslam dininden taviz vererek hizmet etmenin doğru olduğunu kabul etmiyoruz.Unutmayınki taviz tavizi doğurur.

(Dua) H.Z.Allah niyetinizi halis kılsın.

evet kardeşim aynen örnek olarak anlattığınız olayda ki gibi...

bir tek elma istemeyle meyve istemek arasında elbette ki fark vardır.
meyve dediğimiz zaman geneli kapsar, elma sadece bir tanesidir.

kapanmak ("türban" demek istemiyorum), elmanın meyvenin içinden bir parçası olduğu gibi DİNin içerisinden bir parçadır.

durum bu olduktan sonra islamiyetin kendi yaşam tarzı kendi standartları olduğu sürece sistemle çakışmayacağımızı kim idda edebilir ki?

verdiğiniz örnek aslında sistemle barışık halde inancı yaşamayı anlatıyor bir yerde.

bu DİNde bizim, bu sistem de bizim, bu DEVLETte bizim...
boşuna mı demiş Peygamber Efendimiz (S.A.V.); "Neye layıksanız öyle idare olunursunuz" diye...

evet yine ben :)

şimdi değinmek istediğim nokta şu;
yapılan anlaşmaya göre bugüne kadar zaten kapalı bayanların hakkı olan "üniversitelere kapalı girebilme" konusuna sözde müsade edilecek!
ama iş hayatına girdiğinde ise yasak!!!...

bu konuda yani "iş hayatında kapalılık" konusunda bugüne kadar bir yasak yoktu. sadece teammüllerle vardı ama şimdi ise kanunen yasak var!

sorarım size bu olaya çözüm mü getirildi yoksa "türban" daha çok bağlandı mı?

ve artık kapalı okumak ne denli mantıklı?

neyse herşeyde bir hayır vardır bunda da vardır bir hayır elbet. en iyisini O bilir...

paylaşımlarınız için teşekkürler ALLAH razı olsun..


Serbest Kürsü

MollaCami.Com