Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Sağlıkla ilgili merak ettiğiniz konular var mı?

Değerli leyya kardeşim,

Eğer karın ağrısı şikayetiniz hala devam ediyorsa, o takdirde aynı hastanenin acil servisine başvurabilirsiniz. Oradaki hekim, şikayetlerinizin ve ağrınızın karakterine göre acil ultrason çekilmesini isteyebilir. ;)

Hafta içi tekrar gidicem.korkuyorum endoskopiden ama gerekliyse elimiz mahkum ne yapalım. :-\
Vakit ayırıp bilgilendirdiğinz için teşekkürler.Allah razı olsun.


Değerli leyya kardeşim,

Eğer karın ağrısı şikayetiniz hala devam ediyorsa, o takdirde aynı hastanenin acil servisine başvurabilirsiniz. Oradaki hekim, şikayetlerinizin ve ağrınızın karakterine göre acil ultrason çekilmesini isteyebilir. ;)

bilgilendirme için tşkkr ederim.bunu denicem.Allah Razi ve memnun olsun. :)


Değerli kardeşim,

Tıp dilinde yutma güçlüğüne "dysphagia (disfaji)" adı verilir.

"Postoperative dysphagia (ameliyat-sonrası disfaji, postoperatif disfaji)" ise birtakım ameliyatlardan sonra ortaya çıkabilen ve sık karşılaşılan bir komplikasyondur.

Özellikle boyun bölgesini ilgilendiren cerrahi girişimler sırasında, glossofaringeal, hipoglossal, süperior laringeal, rekürren laringeal ve -çeşitli seviyelerde- vagus sinirinin hasar görme riski oldukça yüksektir. Etkilenen sinire göre, yutma güçlüğünün karakteri de değişebilir. Mesela, hipoglossal sinir hasar gördüğünde yutmanın oral evresi etkilenirken; süperior laringeal sinir hasar gördüğünde yutağı ilgilendiren kaslarda işlev kaybı ortaya çıkabilmektedir.

Bir grup Amerikalı araştırmacı tarafından yapılan bir çalışmaya göre (1), anterior servikal spin cerrahisi olan hastaların,

[list]
[*]ilk ay %50.2'sinde
[*]ikinci ay %32.2'sinde
[*]altıncı ay %17.8'inde
[*]onikinci ay %12.5'inde
[/list]

yutma güçlüğü tespit edilmiş.

Dikkat edersen, zamanla bir azalma söz konusu...

Gerçekten de uzun-dönem çalışmalar, 12 aydan sonra yutma güçlüğünün son derece nadir olduğunu göstermektedir. Ancak yutma güçlüğü 1 yıl içerisinde düzelmeyen bu vakalarda artık hasarın "kalıcı" olduğu da kabul edilmektedir.

(1) Bazaz R, Lee MJ, Yoo JU. Incidence of dysphagia after anterior cervical spine surgery: a prospective study. Spine, 27(22):2453-8, 2002.




Öncelikle ilgilendiginiz için cok tesekkur ederim.
Gidebildigim doktorlara gittim,gittigim doktorlar yapılabilcek birsey olmadıgını söylediler sadece zamanla(bu zamanın uzun oldugu söyleniliyor) alıstıkca artık hissetmemeye baslıyacagımı soledıler.tam olarak yutma degılde sorunum tad aldıgımda canım acıyor boynumdan beynıme kadar bır sancı hıssedıyorum sınırlerıme zarar verıldıgı ıcın aldıgım tad sınırlere uyarı yapıyormuş.size epikriz raporumdan bilgileride vereyim
fizik muayene bulguları :sol boyun 2.bölgede 3x2 cm kitle
Ameliyat öncesi teşhis:glomus karotikum(karotid body tümör)
tanı:glomus karotikum,vagal schwannomu.
ameliyat/işlem:parafarengeal biölgeden kitle extirpasyonu (Karotid bady tm?schwannomu?)
tekrar tesekkur ederim Allah sizden razı olsun.herkese şifa diliyorum

tam olarak yutma degılde sorunum tad aldıgımda canım acıyor boynumdan beynıme kadar bır sancı hıssedıyorum sınırlerıme zarar verıldıgı ıcın aldıgım tad sınırlere uyarı yapıyormuş


Değerli asi kardeşim,

Tat almada yaşanan bozukluklara "dysgeusia (disguzi)" denilir. Cerrahi operasyonlardan sonra ortaya çıkan tat alma sorunları (özellikle KBB ameliyatlarında görülür) genel olarak tat duyusuyla ilişkili sinirlerin hasar görmesine bağlıdır.

Tat duyusuyla ilişkili sinirler başlıca şunlardır:



[list]
[*]Fasiyal sinirin korda timpani dalı, dilin 2/3 ön kısmının tat duyusunu alır.
[*]Glossofaringeal sinirin lingual dalı, dilin 1/3 arka kısmının tat duyusunu alır.
[*]Fasiyal sinirin yüzeyel petrozal dalı, yumuşak damağın tat duyusunu alır.
[*]Vagus sinirinin süperior laringeal dalı, gırtlağın tat duyusunu alır.
[*]Yine vagus ve glossofaringeus sinirlerinin ilgili dalları, yutağın tat duyusunun alınmasında görev alır.
[/list]

Boyun bölgesini ilgilendiren cerrahi girişimler sırasında, özellikle vagus ve glossofaringeus sinirlerinin zarar görme ihtimali yüksektir.



Aşağıdaki linki tıklayarak 2006 yılında yayımlanan "Postoperative/Posttraumatic Gustatory Dysfunction (Ameliyat Sonrası/Travma Sonrası Tat Bozuklukları)" başlıklı bir makaleye ulaşabilirsin:

http://content.karger.com/ProdukteDB/Katalogteile/isbn3_8055/_81/_23/TASTE_02.pdf

Burada, ameliyat sonrası yaşanan tat duyusu sorunlarına literatürden çeşitli örnekler verilirken, "Most of these postoperative gustatory affections have been shown to be transitory. However, long-lasting dysgeusia cases have been reported." yani "Ameliyat sonrası tat duyusu sorunlarının çoğunun geçici olduğu gösterilmiştir, bununla birlikte, uzun süreli/kalıcı disguzi vakaları da bildirilmiştir." denilmektedir.

TESEKKUR EDERİM.ALLAH SİZDEN RAZI OLSUN

ben de bir soru sormak istiyorum

7 _ 8 yıldır bende çarpıntı oluyordu göğsümde ağrı ve parmak uçlarımda uyuşma ayağa kalktığımda daha da çoğalıyordu geçen hafta aynı şey yine oldu ve bu sefer daha uzun sürdü acile gittiğimde çarpıntı durmuştu ve sadece halsizlik vardı E K G
çekildi ve normaldi
dr.un dediği supra ventriküler taşikardi diye bir hastalıktı bunun nedenleri ve o çarpıntı anında ne yapılır bunları öğrenmek istiyorum
şimdiden tşklr ...

supra ventriküler taşikardi diye bir hastalıktı bunun nedenleri ve o çarpıntı anında ne yapılır bunları öğrenmek istiyorum


Değerli kardeşim,

Klasik kitaplar, supraventriküler taşikardisi olan kişilerin yaklaşık 3'te 2'sinde herhangi bir organik patolojinin tespit edilemediğinden bahsetmektedir. Bunun dışında, birtakım kardiyovasküler bozukluklar, akciğer hastalıkları, tiroid hastalıkları; bazı ilaçların kullanımı; sigara, alkol ve kafein alımı ve duygusal stresin supraventriküler taşikardiye yol açabileceği bilinmektedir.

"Çarpıntı" anında kalp hızını azaltmak için vagal manevralar yapılabilir. Mesela, birkaç saniye nefesini tutmak, yüzü soğuk suya batırmak veya yüze soğuk su vurmak, öksürmek, ıkınmak (valsalva manevrası), soğuk su içmek, derin nefes alıp sakinleşmeye çalışmak gibi... (Göz masajının, retina dekolmanına sebebiyet verebileceğinden sakıncalı olduğu söylenmektedir. Sinus karotikus masajı ise, tek taraflı ve EKG kontrolü altında yapılmalıdır.)

Kişinin kendi yapabilecekleri arasına, sigara, alkol ve kafeinden uzak durmayı da ekleyebiliriz.

benim 4bucuk yasinda oglum var kendisi kistik fibroz hastasi ikincide daha bir bucuk aylik bir defa ter testi yaptilar birsey yok dediler ama 2.defada yaptilar birsey cikarmi acaba oglum devamli hasta oluyor hastanelerdeyiz hep burada cok iyi bakiyor doktorlar ama yinede üzüntü veriyor

Değerli kardeşim,

Kistik fibroz, otozomal resesif geçen genetik bir hastalıktır. Dolayısıyla diğer otozomal resesif hastalıklarda da olduğu gibi, heterozigot taşıyıcı anne ve babanın hasta çocuk sahibi olma riski %25'tir. Bu, her ayrı doğum için aynıdır. İlk çocuğun hasta, taşıyıcı ya da sağlıklı olması, ikinci çocuğun taşıdığı riski artırmaz ya da azaltmaz.

Ter testi, negatiften pozitife ya da pozitiften negatife değişebilecek bir şey değildir. Bununla birlikte, ikinci çocuğunuzdan, yaşı henüz çok küçük olduğu için, güvenilir bir tanı için yeterince ter elde edilememiş olabilir. Terde 40 mmol/L'den daha az klor konsantrasyonu negatif; 60 mmol/L'den daha yüksek klor konsantrasyonu pozitif kabul edilirken, sonuç bu iki değer arasında çıktığında, testi tekrar etmek gerekebilmektedir.

cok tesekkürler burada bu testi 2defa yapiyorlarmis tedavisi güzel bir sekilde devam ediyor ama tabiki almancam kuvvetli olmadigi icin herseyi anlayamiyorum sagolun

sigara alkol ve kafein bunların hiç birini kullanmıyorum kansızlık ta var bende bununlada alakalı olabilirmi birde tedavi yöntemleri nelerdir

mevlam razı ve memnun olsun inş... çok tşklr :)

Sayın hekim kardeşim öncelikle hizmetinizden dolayı Allah razı olsun Mela ilminizi ziyadeleştirsin inşallah..
Az önce arkadaşım aradı ve hazır siz buradayken sorayım:
1 -2 haftadır midesinde ağrılar oluşuyor ,kramplar falan oluyor.Şişkinlik varmış ve midesinin bulunduğu bölgeye dokununca acıyormuş hareket ettiği zaman da..
Doktoru ilaçlardan sonra endoskopi istemiş fakat baya korkuyor ben anlatmama rağmen pek yaptırmak istenmiyor.Endoskopi dışında renkli film gibi bir yöntem varmı dır? Mesela ciğerlerden film çektiriyoruz ya onun gibi?
Teşekkür ederim.

Değerli gihanna kardeşim,

Normal bir insanda kalp, dakikada 60-100 kez atar. Kalp atımlarının dakikada 100'ün üzerinde olmasına "taşikardi" denir. Taşikardi durumunda, kalp etkili bir şekilde kan pompalayamaz ve bu nedenle vücut yeterince oksijenlenemez. Buna bağlı olarak da çeşitli şikayetler ortaya çıkabilir: baş dönmesi, nefes darlığı, halsizlik-uyuşukluk, göğüs ağrısı, (ileri vakalarda) bayılma...

Peki kişide niçin taşikardi ortaya çıkmaktadır?

Taşikardi sebepleri, temel olarak ikiye ayrılarak incelenir:

-Atriyal
-Ventriküler

Kalbin anatomisine bakalım:



Şekilde de görüldüğü gibi, kalbimiz, atrium ve ventrikül adı verilen yapılardan oluşmaktadır: Üstte iki atrium (kulakçık) ve altta yine iki tane ventrikül (karıncık) vardır. İşte, taşikardi sebepleri bu yapıların hangisinden kaynaklanıyorsa, ona göre isimlendirilmektedir.

Atriyal taşikardilere, supraventriküler taşikardi (SVT) de denilmektedir (supra: üst, supraventriküler: ventriküllerin üstü). Bununla birlikte bazı kaynaklar, mesela atriyal fibrilasyon ve atriyal flutter gibi, atriyumlardan kaynaklanan bazı taşikardileri, supraventriküler taşikardiler sınıfına dahil etmezler. Buna göre esas SVT nedenleri:

-AV nodal reentry taşikardi (AVNRT):


-AV reentry taşikardi (AVRT):


Ayrıca, taşikardiye sebep olan "ektopik" bir odak olabilir.

Sigara, alkol, kafein, stres, kansızlık, bazı ilaçlar ve kimyasal maddeler taşikardiye yol açabilir, taşikardi nöbetlerini tetikleyebilir veya mevcut durumu ağırlaştırabilir. Dolayısıyla, altta yatan sebep her ne olursa olsun, eşlik eden bu gibi faktörler mutlaka ortadan kaldırılmalıdır.

Tedavi, taşikardinin sebebine ve şikayetlerin ağırlığına göre değişir. Kişi, yukarıda tarif ettiğim vagal manevralarla muvakkaten kalp hızını azaltabilir, yine bazı ilaçlarla da bu gerçekleştirilebilir (mesela adenozin gibi). Bunun dışında, antiaritmikler, kalsiyum kanal blokerleri, beta-blokerler SVT tedavisinde kullanılabilmektedir.

Değerli talebecik kardeşim,

Endoskopi, hem lezyonun direkt olarak görülebilmesine, hem de gerektiğinde parça alınmasına ve bu parçanın incelenmesine olanak tanıdığından, diğer görüntüleme yöntemlerine (mesela baryumlu grafi) göre önemli üstünlükleri vardır. Ben de endoskopide, hocamıza yardımcı olarak, bir süre çalışmıştım, korkulacak herhangi bir şeyi yok. Sprey şeklinde lokal anestezi veriliyor, hasta bu nedenle aşırı bir rahatsızlık hissetmemiş oluyor.

Ben endoskopi yaptırdığım için bütün hissettiklerimi anlattım faydalarını da.Fakat çok korkutmuşlar :)
Allah razı olsun bu sefer ikna olacak inşallah.


Hastalıklar ve Tedavi yöntemleri

MollaCami.Com