Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim
divan edebiyatından seçmeler:
Bilenler âlem-i kevn ü fesâdın neydiğin Hikmet
Ne fikr-i câh ü ikbâle ne kayd-ı nâme düşmüşdür
Kevn : Olma
Kevn ü fesâd : Olma ve bozulma (dünya)
Câh : Rütbe, derece, yüksek mevki
İkbâl : Talih düzgünlüğü (tersi, idbâr)
[Dünyanın mahiyetini iyi anlayanlar makam-mevki ve şöhret kaygısından uzak kalırlar.]
Bilenler âlem-i kevn ü fesâdın selb ü îcâbın
Zevâl-i devlet-i dünyâ ile endûh-gîn olmaz
Selb : Zorla, alma; kaldırma; giderme
Zevâl : Sona erme
Endûh-gîn : Gamlı, üzüntülü
[Dünyayı iyi anlayanlar, onu kaybetmekle üzülmezler.]
Kemâl-i câha mağrûr olmasın, erbâb-ı ikbâlin
Dem-i idbâr olur kim aybını izhâr eder dünyâ
[Yüksek mevki elde edinenler sakın gurura kapılmasınlar ki; kaçınılmaz olan çöküş vakti geldiğinde, dünya onun kusurlarını açık eder.]
Bu beytler Hersekli Ârif Hikmet’ e ait idi.
Şimdi de Çelebizâde Âsım’ dan bir örnek verelim:
Meh-i nev’ bedr olur ammâ kelef gitmez izârından
Olur bir vechile aybı nümâyân ehl-i noksânın
Meh-i nev’ : Yeni ay, hilâl
Bedr : Dolunay
Kelef : Yüzdeki benek benek lekeler
Nümâyân : Görünen
[Yeni ay, dolunaya döndüğünde yüzündeki izler kaybolmadığı gibi; yüksek mevki ihrâz etse de, eksiklinin eksiği bir şekilde kendini gösterir.]
Hani; “sarımsağı gelin etmişler, altı ayda kokusu çıkmış” der gibi.