Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


Osmanlıda Aile Huzurunun Kaynağı..

Son yillarda israrli bir sekilde aile dinamitlenmekte. Aileyi yikmak, parçalamak için ne gerekiyorsa yapilmakta. Aslinda aile ile ugrasmak, evi otele çevirmek bindigi dali kesmek, toplumun huzurunu bombalamak demektir. Kadinin da “esitlik” adi altinda, “Esitsizlige” sürüklenmesidir.


Bir milletin aile yapisi saglam ise, Devlet yapisi da saglam ve uzun ömürlü olur. Bunun en güzel örnegi Osmanli toplumudur. Zaman zaman devlet bünyesinde görülen çatlakliklar, isyanlar âile sayesinde toplumun geneline siçramamis ve bu millet en zor dönemlerde bile içinde bulundugu hâlden saglam aile yapisi sayesinde rahatça silkinip ayaklari üstünde durmasini bilmistir. Ne zaman ki Osmanlida Ailede de Bati’ya özenti basladi toplumda da huzur kalmadi.


Osmanlida âile saglamligini temin eden baslica âmil, dinimizin bildirdigi sekilde erkek ve kadinin yaratilis gayelerine uygun olarak toplumda yerini almis olmasidir. Erkek, rizki temin için dis hizmette; hanim ise, âile yuvasini ve nesli muhâfazada içerde vazîfe görmüstür. Bu güzel is bölümünün bir semeresi olarak da toplumun huzur kaynagi olan: “Büyüklere hürmet ve itâat, küçüklere sefkat ve muhabbet”prensibitesekkül etmistir.


Osmanlida, bir âilede; evin reisi sifatiyla babanin, onun yardimcisi sifatiyla ananin ve onlarin gözlerinin nûru olarak da evlâdlarinin vazîfeleri ayri ayri ve en mükemmel surette belirlenmistir. Özellikle çocuklar, ana-babalarina karsi hürmet, itâat ve gerekli hizmetle mükelleftir. Eger ayri yerlerde ya da muhtelif sehirlerde yasiyorlarsa, küçükler için “sila”, yâni ana-babanin oldugu yere gidip onlari ziyâret etmeleri ve onlarin gönüllerini almalari mecbûriyeti vardir.


Iste bundan dolayi Osmanli ailesi huzurluydu. Maddi sikintilar, geçim darligi bu huzuru bozamiyordu. Genis, büyük aile yapisi sevgi ve hürmeti artiriyordu. Osmanlinin bu huzurlu aile yapisi yabanci seyyahlarin da dikkatini çekmistir:
Dr. A. Brayer: “Osmanli’da çocuklar, yetisip olgunluk yasina geldikleri zaman ana ve babalarinin yanlarinda bulunmakla iftihar ederler. Oysa diger memleketlerde çok defa çocuklar olgunluk çagina girer girmez, ana ve babalarindan ayrilirlar. Hattâ bazen kendileri refâh içinde yasadiklari halde onlari sefâlete yakin bir hayat içinde birakirlar. Bunlar, ana-babalarina karsi onlarin kendilerini çok ihtiyaçlari oldugu bir devrede âdetâ yabancilasirlar. Sevgi saygi diye bir sey kalmaz”

Meshur Fransiz edîbi Pierro Loti de söyle der:


“Dünyânin hiçbir evinde, bir erkek hanimina bu derece saygili ve hayran olamaz! Bu gerçegin sirri, Türk evinin, kadini tarafindan hazirlanisindadir.
Evin sâhibesi olan kadinin giyisini, basindaki örtüden ayaklarinda bulunan nefis islemeli kumasli terliklere kadar âhenk içindedir. Kadin evine o kadar düskün, temizligine o kadar merakli, kocasinin ev hasretini giderecek öylesine bir zekâ ve egitime sahiptir ki, evin erkegi aksam üzeri büyük bir hasretle kapidan girer. Kadinin temizligi maddî plânda bir çiçek kadar saftir. Bu madde temizligi kadinin rûh temizliginden gelir. O kadin içki, kumar ve dis dünyâyi bilmez.
Dis dünyayi bilmeyen Osmanli kadini, tecessüs illetinden de kurtulmus olur. Evinde mes’ûd bir hayat yasar. Kavga gürültü nedir bilmez. Gönlünü Allaha, kocasina, çocuklarina baglar. Zihnini fuzûlî seylerden korudugu için rahat ve huzurludur. Dolayisiyla ahlâklidir. Böyle olunca yuvasinin hürmete sâyân, serefli bir unsuru olur. ”

//Alıntıdır


Osmanlı Tarihi

MollaCami.Com