Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


İstanbul'un fethini ve Fatih'i anlamak..

İstanbul'un fethinin 555. sene-yi devriyesinde fethin dinamiklerini, sacayaklarını anlamak adına,Ahmet Sezgin'e ait "Fethin üç unsuru" başlıklı makalesini sizlerle paylaşmak istedim,buyrun:


Fethin üç unsuru: İman, İlim, Aksiyon...

Dünyada hiçbir şey,sebepsiz olmadığı gibi fetihler de hem sebepsiz,hem de amaçsız değildir.Büyük zaferler,hayırlı fetihler,daima kendisini hazırlayan ilmi, içtimai ve manevi atmosfere aynı zamanda o işe gönlü yatmış insan gücüne muhtaçtırlar.

Dünya tarihinde eşi emsali olmayan bu zaferin; bir çağı kapatıp yeni bir çağın açılmasına vesile olan İstanbul'un fethinin gerçekleşmesindeki en büyük sır, "iman,ilim ve teknik " sacayağının mükemmel bir terkible aksiyona dönüştürülmesidir. İnsanlık tarihindeki her türlü ferdi ve sosyal başarıların temelinde "kafa (akıl),yürek (inanç),ve bilek (madde)" gücünün mükemmel ahengi görülmektedir. İstanbul'un fethi de "çeşitli ilim, fikir, sanat, iman, insanlık, adalet, devlet kurma ve yüceltme terbiyesinin benzersiz mahsulüdür.(1)
Şimdi İstanbul'un fethinin sırlarını ayrı ayrı inceleyelim:

a) İMAN VE AHLAK:

Fatih Sultan Mehmed'in yaşadığı dönemde Osmanlı'nın inanç ve ahlak yapısı tetkik olunduğu zaman görülür ki, islamiyet, en sağlam ve güzel şekilde yaşanıyordu.Hayatlarını islam ile anlamlı ve şerefli kılan türkler, "hayat, iman ve cihaddır" prensibine sımsıkı sarılmışlar ve ideallerini "ilay-ı kelimetullah" ( Allah'ın ismini yüceltmek) ile mukaddes kılmışlardı.Zaten Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi de ölmeden evvelki son sözlerinde bu hakikati veciz bir şekilde şöyle ifade etmişti: "Bizim mesleğimiz ve maksadımız Allah'ın dinini yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik davası değildir."

İstanbul'un fethine en büyük inanç kaynağı olan amillerden biri de Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde mevcut olan "Le tuftehanna'l Kostantiniyye veleni'me'l-emir emiruha veleni'mel-ceyş zalike'l-ceyş ( İstanbul muhakkak fetholunacaktır. Bunu gerçekleştirecek ordunun kumandanı ne mutlu (şerefli) kumandan ve askeri ne mutlu askerdir." Hadis-i Şerifidir. Bu sebeple İ. Hami Danişmend'in dediği gibi " İstanbul'u fethetmek, dünyevi olduğu nisbette uhrevi birsaadet yoluydu. İstanbul üzerine yürümek, din ve dünya cennetine sefer etmeye" benziyordu.(2)

Fatih en büyük gücü bu yüce inançtan almıştı. En büyük rehberi Kur'an ve Sünnet'ti. Hacı Bayram-ı Veli'nin talebesi Molla Gürani, Molla Hüsrev gibi hocaları tarafından tam bir iman ve ahlak abidesi olarak yetiştirilmişti.

Fatih Sultan Mehmed, fethi " kılıcı çekeceksin, kelleyi keseceksin" gibi basit, ilkel ve ruhsuz bir düşünceyle algılamıyor, Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla hakkı, adaleti, sevgiyi, barışı hakim kılmadan bütün insanların "can, mal, akıl, din ve namus emniyetlerini" korumanın mümkün olmadığını çok iyi biliyordu. Tam bir gönül fatihi ve iman kahramabı idi O.

b) İLİM

Fatih, ne yaptığını, ne yapacağını,sebep ve sonuç ilişkileri içinde çok iyi muhakeme edebilen bir kafa yapısı ve bilgi donanımına sahip idi.

12 yaşında ilk taht tecrübesini yaşayan, 16 yaşında 2. Moskova savaşında kılıç sallayan ve 19 yaşında da padişah olan Fatih, "Matematik,felsefe ve mühendislikte alim. Balistik, mekanik, dinamik dallarında kaşif. Devlet felsefesi vadisinde 'kanunname'si ile asırlara hoca! Avni mahlaslı divan şairi... Türkçe'nin yanında dört Batı, dört Doğu dili öğrenmişti. Edebi incelikleriyle dokuz dile hakim." (3)

Fatih, Hoca Zade, Hızır Bey Çelebi, Ali Tusi, Sinan Paşa gibi devrin büyük alimlerinin ilim ocağında, sohbet meclislerinde ilim ve hikmet pınarından kana kana içmiş, kafasını ve ufkunu aydınlatmıştır. O, her zaman ilim erbabıyla istişare etmiş gerçek bir ilim adamıydı.

c) TEKNİK VE AKSİYON

Fatih Sultan Mehmed,İstanbul fehhini günü gününe çalışarak,her şeyiyle meşgul olarak, topların balistik hrsaplarını bizzat yaparak, havan topunu icat ederek hazırladı. O genç yaşında uykularını bu işe feda etmişti.

Fatih, surları aşabilecek,yıkıp yakacak niteliklere sahip topları döktürmüştü. Bu topun güllesi fırlatıldığı zaman 13 mil öteden duyulabiliyordu. Bu top, elli çift öküzle taşınabiliyordu. Türk donanmasının grejuva ateşine karşı yanmaktan korumak için bakır zırhla baştan sona kaplanmış olması, Osmanlı Devleti'nin teknik gücünü ortaya koyan en büyük örnektir.

Fatih'in bir gecede Kasımpaşa sırtlarından gemilerini yürütüp, sabahleyin Haliç'e indirmesi, dünya tarihinin görmediği sahnelerden biriydi.

O, " Kat'i müjdeye rağmen beşerüstü gayretle her sebebe yapışmanın tevekkül abidesi. Ve bu vasıfları denetleyen yüce bir velayetin şanlı velisi" (4) idi.

"Fatih... 21 yaşındaki Türk padişahı... Ne büyük gaye adamı! Kainat Efendisi'nin " O ne güzel asker, O ne güzel kumandan" dediği makama talip... Gençliğin hiçbir engel tanımaz enerjisiyle dopdolu... O gemilerin Haliç'e inmesi ne harika! O denize sürülen at, ne manzara!.. Ve dirayette, tedbirde fevkaladelikler..." (5)

Dünyada üç damla, azizdir: alınteri, kan ve gözyaşı... Bu üç damla yüce bir dava ve ideal uğrunda akıtılırsa zafer, mukadderdir. Çünkü bu üç damla zaferin bedelidir. İstanbul'un fethi için, eriyle, komutanıyla, devlet adamı ve alimiyle dökülen alınteri mübarektir. Surlara, burçlara İslam'ın bayrağını dikmek isterken canlarını veren Ulubatlı Hasan'ların döktüğü kanlar mübarektir. Fethin müyesser olması için ihlasla Allah'a dua edip secdede ağlayan Fatih ve Akşemseddin'in döktüğü gözyaşı, mübarektir, azizdir. Herşeyin mübarek olduğu bir zaferde Fatih ve fetih de mübarek olmaz mı?

" İşte İstanbul'un fethinde; iman,ilim ve teknik üçlüsünün tam bir terkibi, sentezi, kaynaşması, ahengi, en büyük rolü oynamışır." (6)

Fatih, yalnız yaşı ile değil; inancıyla, ahlakıyla, kahramanlığıyla, ilmiyle, aşkıyla,cehdiyle,ıstırabıyla, idealiyle, irfanıyla, fedakarlğıyla, celadetiyle, basiret ve ferasetiyle ihlas ve tevazuuyla genç ve gerçek bir fatihtir.

"Ya ben İstanbul'u alırım ya da İstanbul beni!" diyerek inanç ve kararlılığını gösteren Fatih, yalnızca İstanbul'u değil, ondan sonraki fetih yolcusu ve sevdalılarının da gönüllerini fethetmiştir.

O, Ayasofya kilisesini İslam mabedi, İstanbul'u da İslambol yapan fatihtir.

Ne mutlu fethi anlayanlara ve fatih olanlara..."
Ahmet Sezgin


Onca fetih okumalarından sonra bulunduğum yerden fethi ve Fatih'i anlamaya çalıştım. Sonra bir mirasyedi olarak büyük bir utançla söylüyorum ki, dilimden dökülen cümle şu oldu:

"Ey Fatih! sen, yine bizi ve İstanbul'u bıraktığın gibi hatırla.." :-[

Saygılarımla Ahuzar...


Dipnotlar:
1) N.Sam iBanarlı, Fatih'in zafer sırları, s. 32.
2) İ. Hami Danişmend, İstanbul Fethinin Medeni Kıymeti, s. 8.
3) Vehbi Karakaş,'Nasıl Müslümanız' , Timaş Yay. İst.1990,s. 120
4) İbrahim Şumni, Zafer Dergisi, Mayıs 1989, s. 7.
5) N. Fazıl Kısakürek, 'Sahte kahramanlar',Büyük Doğu yay,s. 197.
6) Hüseyin Algül, 'İstanbul'un fethi ve Fatih', s.90.

paylaşımınız için teşekkürler Allah razı olsun


paylaşımınız için teşekkürler Allah razı olsun
+1

Allah cümlemizden razı olsun, ben teşekkür ederim saygıdeğer Çağrı27 ve Yakazaa kardeşlerim...


Osmanlı Tarihi

MollaCami.Com