Bölümler | Kategoriler | Konular | Üye Girişi | İletişim


ergenlik çağı

Gelişim psikolojisinde; ergenlik çağı için kesin bir yaş dilimi verilmemekle beraber, kızlar için 11-18, erkekler için 12-21 yaş sınırını içine almaktadır. An-cak son zamanlarda gelişim psikologları ergenlik ça-ğının 25 yaşına kadar devam edebileceğini belirt-mektedirler.
Gençlik dönemi çocukluktan yetişkinliğe geçiştir, köprüdür. Bu dönem aynı zamanda ömrün en fırtı-nalı ve iniş-çıkışlı çağıdır. Bu dönemde birey ne ço-cuktur ne de gençtir. Bundan dolayı ona “Yeniyet-me” ya da “Delikanlı” denilmektedir. Kişi bu dönem-de çelişkili ve tutarsız davranışlarda bulunurken, er-genliğin son dönemlerinde tutarlı ve belirgin dav-ranışlar geliştirirler.
Ergenlik en başta bir dönüşüm, değişim ve geli-şim dönemi olduğundan bu yıllarda bazı problem-lerin ortaya çıkması beklenir, bunlar doğaldır. Çünkü bu problemler, hem anne-baba ve hem de gençler için, insanî ilişkilerinde yenilikler yapabilecekleri fır-satlar ortaya çıkarır.
Yalnız ergenlik dönemindeki başkalaşma gerek şekil ve gerekse yoğunluk açısından büyük farklılıklar gösterir. Yetişmekte olan gençlerin bir kısmı gelişim-lerini şiddetli, keskin ve etrafı rahatsız edici bir şekilde yaşarken; bazıları bu dönemde kendilerini dünyadan çeker, içlerine kapanır, kendi iç dünyalarındaki fante-zilere, hayallere ve hayat hakkındaki karamsar dü-şüncelere yönelirler. Bir kısmı ise ergenlik sorunları yokmuş gibi görünebilir.
Ergen, bu dönemde fıtrata uygun yönlendirmeye ne kadar uygunsa; fıtrata aykırı, kendisine zarar ve-rebilecek yönlendirmeler için de o kadar uygundur.
Ergenlik, çocuk için çok zor bir dönem olabilir. Ya-şamakta oldukları duygusal ve fiziksel değişimler er-genleri bunaltabilir. Ergenler bu değişimlerin yanın-da çeşitli baskılarla da karşı karşıya olabilir. (Arkadaş-larının kendilerine uyum sağlaması için baskı yap-ması, anne-babaların okul performansı ile ilgili baskı yapması, sportif faaliyetlerle ilgili beklentiler gibi.)
Unutulmamalıdır ki, ergenlik dönemi çocukluk-tan yetişkinliğe geçiş dönemidir. Bu dönemde ergen-ler hem anne-babalarına bağımlı olmaları, hem de aşırı bağımsızlık isteği arasında bocalayabilirler. Kim-liklerini tanımlama çabası içerisinde yeni değerleri, fikirleri, davranışları, saç modellerini, giyim tarzlarını deneyebilirler. Bunlar anne-babalara rahatsızlık ver-se de, -aşırı gidilmedikten sonra- aslında ergenliğin normal bir parçasıdır.
Sorun Olduğunu Gösteren İşaretler Nelerdir?
Özellikle de özgüveni düşük veya ailesel sorunları olan ergenler; madde, alkol kullanımı ya da cinsel noktada kendine zarar verici davranışlar açısından risk taşırlar. Depresyon ve yeme bozuklukları da ergenlikte sık görülen sorunlar arasında yer alır.
Ayrıca; telaşlı veya vesveseli davranışlar, aşırı kilo alma veya verme, notlarında belirgin düşme, konsantre olmakta zorlanma, sürekli üzüntülü bir ruh hali, kişilere veya eşyalara değer vermeme, motivasyon eksikliği, yor-gunluk, enerji eksikliği ve ilgi duyduğu faaliyetlere yönelik ilgisini yitirmesi, özgüven düşüklüğü ve uykuya dalmada zorluk gibi sorunlar, ergen için bu yaşlarda daha sık ortaya çıkabilmekte ve problem olabilmektedir.
Ergenlik döneminde kurallara karşı çıkışlara, intihar girişimlerine, duygusal taşkınlık ve tedirginlik hallerine sık sık rastlanır. Örneğin, genç kız ve erkeklerde intihar giri-şimlerinin en çok görüldüğü yaşlar 17 ve 18'dir.
Ergen İle Aile İçi İlişki
Ergenin davranışlarına rehberlik edecek değerleri ka-zanması ve sosyal yönden sorumluluklarını öğrenmesi ko-nusunda yardıma gereksinimi vardır. Bu gereksinimi kar-şılayan ve ergenin yaşamında etkili olan toplumsal kurum ailedir. Ana-babanın yöntemleri, bir ergenin bağımsız-lığını gerçekleştirme yeteneğini büyük ölçüde etkilemek-tedir.
Aile içindeki duygusal ve sosyal etkileşim açısından iyi ve başarılı bir çocukluk dönemi geçiren birey, ergenlik dö-nemi sorunlarını daha kolaylıkla çözebilir. Çocukluk yılla-rında çocuklarıyla arkadaşça, sıkı ve sıcak bir diyalog ku-ran anne ve babalar, bu diyalogu ergenlik döneminde de sürdürmekle, genç için gerekli olan rehberlik işlevini ye-rine getirmiş olur.
Ana-babanın duygusal sorunları, evlilik ilişkilerinde başarılı olamamaları, ergenin aile içinde sürekli kavga ve çekişmeye tanık olması, aşırı koruma, bir çocuğu diğe-rinden ayırarak sevmek, çocuklarının uyum bozuklukla-rını görememe gibi problemler, ergeni karmaşaya, iç ça-tışmaya veya herhangi bir suç davranışına itebilir.
Çocuğunuza Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz?
Aile; çocuğunda bir sorun olduğunu düşünüyorsa, sıkıntısının ne olduğunu sormalı ve onu dinlemelidir. Kendiliğinden geçip gitmesi ümidi ile sorunu görmezden gelmek, problemi daha çok büyütecektir. Sorunları bü-yümeden önce çözümlemek daha kolaydır. Ayrıca bu size ve ergen çocuğunuza sorunları birlikte çözümlemeyi öğ-renme fırsatı da verir.
Yardım almaktan çekinmeyin. Sizin desteğinizle aşıla-mayacağını düşündüğünüz bir sorun olması halinde uz-manlardan ve okul rehber öğretmeninden yardım isteyin.
Ergenin yetişkin otorite ile çelişkiler içinde bulunduğu bu dönemde, yetişkinlerin onu kabul etmesi ve ona saygı ve anlayış göstermesi gerekir.
Belki de yapabileceğiniz en önemli şey, çocuğunuza sevginizi göstermenizdir. Güzellikler için ortaya konan her emek ve çaba değerlidir. İnsanın evlât sevgisi ve in-sanın insan sevgisi fıtrîdir. Dünya üzerinde yaratılmış se-beplerden hiçbiri "sevgi" kadar önemli, etkili ve harekete geçirici değildir.
Çocuklar kendileri ile ilgili olarak neler hissedecek-lerine büyük oranda sizin onlara gösterdiğiniz tepkilere bakarak karar verirler. Bunun için sevgiyi göstermeniz ya-nında, değerlerinizi çocuğunuza anlatmanız ve dürüstlük, özdenetim, başkalarına saygı gibi beklentilerinizi ve sınır-ları da belirlemeniz gerekir. Aynı zamanda da ergen çocu-ğunuza belli bir özerklik alanı tanımanız da gereklidir. Yetişkin dünyası ve yakınları ergene, kontrol ve gözetim altında olmak şartıyla bağımsız davranma fırsatı vererek, onun kendi kendine karar verme, kendisine dayanma ve güvenmesini sağlayacak yaşantılar geçirmesine özen göstermelidir. Ergenlik döneminde de, makul sınırlar ve kurallar çocuğun güvenlik duygusunu artırır ve manevra alanını belirleyerek yaşamını kolaylaştırır. Her zaman belli etmeseler de, anne-babaları tarafından korundu-ğunu ve sevildiğini bilmek, karmaşık ve zor bir dönemden geçen ergenler için son derece önemlidir.
Bu sırada uygun davranışlarını takdir etmeniz, ergen çocuğunuza başarma duygusunu yaşama şansı verir ve aile değerlerinizin pekişmesine yardımcı olur. Bunların dışında;
*Ergen hiçbir zaman başkalarının önünde eleştirilme-meli, davranışları başkalarınkiyle karşılaştırılmamalıdır.
*Ergen karşısında yetişkin her zaman tarafsız ve güçlü olmaya çalışmalı, ergenin haklarıyla sorumlulukları ara-sındaki dengeyi kolaylıkla kurabilmelidir.
* Anne-babanın fikirlerine saygı duyma, gencin ne derece göreviyse, ergenin fikirlerine de saygı duymak ve onları dinlemek de o derece anne- babanın vazifesidir.
* Ergen, kültürüne özgü toplumsal değerleri kendi ar-kadaş grubu içinde yaşarak öğreneceğinden, anne ve ba-balar, kendileriyle olan bağların zayıflayacağı endişesiyle arkadaş ilişkilerini engellemek yerine, kimlerle arkadaşlık kurduğunu takip etmeli, gerektiği zaman engellemeye ça-lışmalıdır.
Ergenin Sosyalleşmesinde Okulun Önemi
Okulun temel işlevlerinin başında, kültür değerlerini genç kuşaklara aktarmak ve onların içinde yaşadığı kül-türe uyum göstermelerini sağlamaktır. Öğretmen bu ger-ginliği azaltan, ergenlik dönemi ve sorunlarını bilen, er-genin özel sorunlarına eğilebilen bir birey olmalıdır. Er-gen ana-baba etkisinden kurtulduğunda, anne-baba-sının yerine koyacağı bir modele gereksinim duyar. İşte öğretmen çoğu kez bu görevi üstlenmek durumundadır. Okul faaliyetleri her öğrencinin katılabileceği bir biçimde düzenlenmeli, öğrencilerin ilgi, beceri ve liderlik alanları-nın saptanmasına ortam hazırlamalıdır.
Okuldaki eğitim programı, ergenin özelliklerini dikka-te alarak hazırlandığı, öğretim programı zenginleştirildiği ve grup tartışmalarına yer verildiği takdirde, bu uyum ve çaba olumlu yolda desteklenebilir.
Öğretmenler de onları dinlemeli, anlamaya çalışmalı ve kendilerini anlatmalarına fırsat vermelidir. Daha iyi sonuçlar alabilmek için baskıcı tutumlardan olabildiğince kaçınmalıdır.
Eğitimin dörtlüsü olan anne- baba- öğretmen- gönül-lü eğitimciler, yetişen nesil karşısında "Bana ne!" deme hakkına asla sahip olamayan insanlardır; bu sorumluluğu ve bu sorumluluğun gerektirdiği eylemleri yapmama ve savsaklama hakkına sahip değillerdir.

Bu bilinçle, ergenlerimiz, sevgiyle sarılarak, bilgiyle donatılarak, bilinçle kuşatılarak, ahlâk-edep-terbiye-ne-zaket ile süslenerek yetiştirilmeli ve bu uğurda ne gereki-yorsa yapılmalıdır.
Son Söz Ergene
Ergen şunu bilmelidir: İnsanın bugüne kadar yaptık-larından daha önemli olan tek şey vardır; o da bugünden sonra yapacaklarıdır.
İşte, hayat bu bilinçle mutlaka ileriye yönelik, olumlu beklentiler ve bu beklentiler için gereken çalışmalar içe-risinde "eylem-dua" arasında yaşanmalıdır. Ergenin her günü, her dönemi, her değişimi için de bu kural geçerlidir. Ergen de bundan sonrasını "eylem-dua" arasında şekil-lendirmesi gerektiğini unutmamalıdır. Eylemsiz dua, to-hum ekmeyip hasat beklemeye benzer.
Bir enerji deposu olan ergen, enerjisinin zirvesinde olduğu bu dönemi mutlaka en güzel şekilde geçirmeye karar vermeli ve geçirmeye gayret etmelidir.
İnsanlar ve tüm ergenler bilmelidir ki, yaşanan her gün büyük bir lütuftur. Ergenlik dönemi, insan hayatının en büyük lütfudur. Bu çok büyük iyiliğe mutlaka bir teşek-kür gerekir ve her nimetin şükrü kendi cinsiyle yapılır. Ha-yatın teşekkürü de, kullukla yapılır.

Paylaşımınız için Teşekkürler...


Çocuk Egitimi ve Gelişimi

MollaCami.Com